Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, hukukun özünün insan onuruna duyulan saygı olduğunu, kimsenin kimseye çamur atma hakkının bulunmadığını belirterek, "84 milyon vatandaşımızın dünya görüşü, yaşam tarzı, mezhebi, meşrebi, etnik kimliği ne olursa olsun şerefi, onuru, itibarı devlete emanettir. İnsanın lekelenmeme hakkı da bütün insanlığın hakkıdır" dedi.

Adalet Bakanlığınca düzenlenen Masumiyet Karinesi ve Lekelenmeme Hakkı Sempozyumu’nun açılış töreninde konuşan Adalet Bakanı Gül, devletin temelinde adaletin, adaletin temelinde ise insanın olduğunu söyledi.

GEÇMİŞİ UNUTMAMAK YETERLİ DEĞİL, GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMAK DA ÖNEMLİDİR

İnsan onuru ve itibar hakkını koruyan mevzuatı güçlendirmek amacıyla birçok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini belirten Adalet Bakanı Gül, yaşam hakkının ise bütün hakların üzerinde olduğunu kaydetti.

Türkiye hukuk ve demokrasi tarihinin, hak ve özgürlükleri koruma mücadelesiyle bütünleştiğini belirten Bakan Gül, “Hukukun milli iradeye zulüm aracı olarak yaşandığı 27 Mayıs’ı asla unutmayacağız. Yine, gencecik fidanlarımızın bir sağdan bir soldan diyerek darağacına gönderildiği 12 Eylül’ü asla unutmayacağız. İnsanımızı inançlarından, kültüründen, düşüncesinden kılık kıyafetinden dolayı bölen, ayrıştıran, en temel haklarını rehin alan 28 Şubat’ı da asla unutmayacağız ve hukuku gizli, kirli ajandasına alet ederek, iftira, şantajlarla, kumpaslarla ve tepelerle, itibar suikastlarıyla insanımızın onurunu lekeleyen hain terör örgütü FETÖ’nün 15 Temmuz ihanetini asla unutmayacağız. Elbette geçmişi unutmamak, o acı deneyimlerin tekerrür etmemesi için gereklidir, ama yeterli değildir. Geçmişten ders çıkarmak da gerekmektedir. Yaşanan her şey esas itibariyle bugüne bir mesaj ve aynı zamanda sorumluluk ifade etmektedir.” diye konuştu.

LEKELENMEME HAKKI İLE 462 BİN KİŞİ KORUNDU

CMK’nın 158. Maddesinde 2017’de yapılan değişiklikle bireylerin asılsız, genel, soyut, mesnetsiz isnatlarla suçlamalara maruz kalmamasının sağlandığını anlatan Bakan Gül, düzenleme kapsamında bugüne kadar 462 bin Soruşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiğini kaydetti. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“462 bin vatandaşımız eğer bu kanun olmasaydı evine, işyerine, fabrikasına, çalıştığı kamu dairesine bir polis gelecek ve savcı huzuruna çıkarılarak yersiz bir suçlama nedeniyle ama usul kanunun emredici gereği ‘şüpheli’ olarak burada lekelenmiş olacaktı. Bütün komşularının gözü önünde ifadeye çağrılmak üzere bir polis işyerine gelecek ve savcı huzuruna çıkacaktı. Bu tablo 462 bin kişinin lekelenmemesi demektir ve 462 bin kişinin başını akşam yastığa huzurlu koyabilmesi demektir. Böylece, insan haysiyetinin, onurunun lekelenmemesi amacıyla çok önemli bir reform ortaya konmuştur. Aksi takdirde binlerce vatandaşımız iftiraya maruz kalacak çamur at izi kalsın anlayışıyla lekelenmiş olacaktı, yargı da şahsi husumetlere ya da kişisel çekişmelere alet edilecekti. Oysa bizim için bir kişinin bile haksız yere suçlanmaması bizim için en değerli bir kıymetli hazinedir. Ve bu gayreti gösteren yargı mensuplarına da ayrıca minnetlerimizi bu hassasiyetlerinden dolayı tüm insanlık adına milletimiz adına teşekkür ediyorum.”

LEKELENMEME HAKKI TÜM İNSANLIĞIN HAKKIDIR

Kimsenin kimseye çamur atma hakkının olmadığının altını çizen Gül, “Kimsenin kişisel kin ve husumetine yargıyı alet etme hakkı yoktur. 84 milyon vatandaşımızın dünya görüşü, yaşam tarzı, mezhebi, meşrebi, etnik kimliği ne olursa olsun şerefi, onuru, itibarı devlete emanettir. İnsanın lekelenmeme hakkı da yine bütün insanlığın hakkıdır” dedi. Temel politika belgelerinin hazırlanırken bu çalışmaların ülkenin tüm paydaşlarıyla birlikte yapıldığını ve uzlaşının gözetildiğini ifade eden Gül, “İnsan Hakları Eylem Planımızın parolası bildiğiniz gibi ‘özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik bir Türkiye’ anlayışı da bildiğiniz gibi ortaya kondu. Bu yol, bir mezhebin, meşrebin, bir anlayışın yolu değildir. Bu yol, Edirne’den Kars’a 780 bin kilometrekarelik vatan toprağının tamamında her bir vatandaşımızın hakkını, hukukunu koruma yoludur. Birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde geleceğe yürüme yoludur. Türkiye yoludur. Bu çerçevede, hukuk da hepimizin hukukudur ve hukukun politikasına yön verecek olan da yine milletin talepleridir.” diye konuştu.

ÖDÜN VERMEDEN HEDEFLERİMİZE YÜRÜME KARARLILIĞINDAYIZ

Hukuk devletinin özünün, insan onuruna duyulan saygı olduğunu vurgulayan Bakan Gül, “Bizim rehberimiz, rotamız, kılavuzumuz hukuktur. Hukuk devleti, ‘Biz yapalım, hukuk arkadan gelsin’ değil, ‘hukuk önden yürüsün biz ona göre kendimizi ayarlayalım’ anlayışıdır. İşte bu inanç ve kararlılıkla, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, hukuk devletinden ve hukuka bağlılıktan bir milim sapmadan, ödün vermeden hedeflerimize yürüme kararlılığındayız” dedi.

İNSAN HAYSİYETİ SİYASETTEN BAĞIMSIZ BİR ÜST DEĞERDİR

Soyut ve temelsiz suçlamalarla, hiç kimsenin herhangi bir soruşturma işlemine bile muhatap olmaması gerektiğinin belirten Gül,  özellikle dijital medya gibi alanlarda insana ve onuruna yönelik saldırıların yoğun bir şekilde gözlemlendiğini aktardı. İnsan onurunun dijital mecralarda da korunması ve lekelenmemesi konusunda basın yayın kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine, entelektüel camiaya ve herkese önemli bir sorumluluk düştüğüne değinen Gül, şöyle konuştu:

“Lekelenmeme hakkı sadece yargısal prosedürde değil bir savcılık işleminde değil diğer alanlarda da karşımıza çıkmaktadır. İnternet önemli bir iletişim aracıdır ama internette de fiziki alemde ne suçsa sanal alemde de o suçtur. Hukuk, sanal dünyaya karşı sanal bir tavır takınamaz elbette. Bu konuda bildiğiniz gibi Mecliste insan itibarını korumaya yönelik bir çalışma devam etmektedir. Haysiyet cellatlarına karşı, karalama ve iftira atayım ne olursa olsun anlayışına karşı bu çalışmanın çok değerli olduğuna inanıyoruz. Ve her siyasi partinin iftira karalamalara karşı, itibar suikastlarına karşı bu çalışmalara destek olmasını da çok gerekli ve elzem olduğuna inanıyorum. İnsan haysiyeti siyasetten bağımsız bir üst değerdir.”

MAKUL SÜREDE İFADE VERECEĞİNİ SÖYLEYEN 6 BİN 200 KİŞİ HAKKINDA YAKALAMA KARARI KALDIRILDI

Hukukun herkesin hukuku olduğunu, yargının da milletin yargısı olduğunu belirten Adalet Bakanı Gül, yapılan reform çalışmalarını anlattı. Bu kapsamda hukukun politikasına yön verecek olanın milletin talepleri, ihtiyaç ve beklentileri olduğunu vurgulayan Gül, ifade almak amacıyla düzenlenen yakalama emirleri nedeniyle vatandaşların mağdur olabildiğini, 4. Yargı Paketi'yle getirilen düzenlemeyle yaklaşık 6 bin 200 vatandaşın bundan faydalanarak mağdur olmasının önlendiğini anlattı. Reform iradesini sürdüreceklerini kaydeden Gül, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkının da kapsamını genişletme hedeflerinin bulunduğunu da aktardı.

Sempozyuma, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve yargı mensupları katıldı.