AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz,  İstanbul'da seçimlerin iptali ve yenilenmesi için olağanüstü itiraz dilekçesini YSK'ya sundu. Yavuz ve beraberindekilerin yanındaki 3 bavul dolusu belge dikkat çekti. Valizlerin içinde İstanbul'da tespit ettikleri usulsüzlüklere dair bilgilerin yer aldığı ifade edildi. 

Bunun yanında AK Parti İl Başkanlığı, itirazlar sonuçlanmadan mazbata verilmemesi için İl Seçim Kurulu'na başvurdu.

Konuyla ilgili açıklama yapan AK Parti İl Başkanı Bayram Şenocak, İl Seçim Kurulu'na YSK'nın vereceği karara kadar İstanbul'da mazbatanın düzenlenmemesi talebiyle başvurduklarını bildirdi.

Şenocak, "Oyların tümü sayılabilmiş olsaydı, inanıyoruz ki bizim söylediğimiz sonuç lehimize sonuçlanmış olurdu. YSK'nın takdiri o yöndeydi. Bugün kanunun bize verdiği hakkı kullanıyoruz. YSK'ya seçimin iptali ve yenilenmesine istinaden İl Seçim Kurulu'na biraz önce yaptığımız müracaatla kamuoyunun süreci iyi analiz edilmesi anlamında mazbatanın YSK kararını verene kadar bekletilmesini talep ettik. Bugün YSK'ya vermiş olduğumuz dilekçe örneklerinde bellidir. Seçim kurullarında, sandıklarda oturan memurların şeffaflık noktasında bir sıkıntı var. Kısıtlılarla alakalı sakıntılardan bahsediyoruz. Kamuoyu tam olarak şeffaflığı kendinde hissedemeyecektir. Önümüzdeki süreçte daha şeffaf bir büyükşehir noktası. Kim yönetecekse kafalarda soru işareti bırakılmamasını talep ediyoruz. YSK seçimlerin iptali ve yenilenmesi sağlanırsa süreci şeffaf bir şekilde yöneteceğimizi sürdürüyoruz." diye konuştu. 

'MADDİ HATALARI DÜZELTMEYE ÇALIŞTIK'

Yavuz'un itiraz dilekçesini YSK'ya sunmasının ardından yaptığı açıklamalar şöyle;

"Biliyorsunuz seçim akşamından beri tüm Türkiye İstanbul seçimlerine kilitlenmiş gözüküyor. Şu anda da tüm Türkiye'nin gözü YSK'da olacak. Ne olmuştu? Sıcağı sıcağına partiler ve YSK açıklamalarda bulunmuştu. Her bir parti, YSK da dahil seçim sonucuna ilişkin birtakım aktarımlarda bulunmuştu. YSK 28 bin farkla CHP'nin lehine, CHP 29 bin kendilerinin lehine seçimin bittiğini ilan etmişti. AK Parti il başkanımız 3 bin 819 farkı söylemişti. Rakamlar her bir taraftan ayrı görülünce biz meselenin çok yakın takipçisi olmak üzere, ben de dahil bazı arkadaşlarımızla İstanbul'a gittik. Bu çelişkinin nereden ibaret olduğunu anlamaya başladık. Biz seçim sonuçlarını SAS diye tanımladığımız, Sonuç Alım Sistemi üzerinden Türkiye'de en hızlı bir şekilde sonuçları elde etmek, lehimize, aleyhimize yapılan hataları fark etmek üzere sistem kurmuştuk. Kayıtlarımıza ve rakamlarımıza güvendiğimiz için İstanbul'un yolunu tuttuk ve maddi hataları düzeltmeye çalıştık.

"ŞÜPHEYİ GİDEREMEDİK"

Maddi hata, sayım sonuç çizelgelerinden sandık sonuç tutanağına aktarılırken kaydırmalar var, küçültülen ve yok edilen rakamlar var. Bunları fark ettikçe, sandık sayım çizelgeleri elimizdeydi, bunları düzeltmeye çalıştık. İlçe seçim kurullarına geçersiz oyların yeniden sayılması talebimiz oldu. Üçüncü talebimiz de tüm oylar yeniden sayılsın şeklindeydi. Sandığın tamamında birtakım usulsüzlükler yapıldığı ortaya çıkmıştı. Gördük ki sadece maddi hata düzeltimi yoluyla yani 8-9 binlere varan AK Parti'nin lehine olması gereken başka yere kaydırılan oyun olduğunu gördük. Yaklaşık 6 bin oy AK Parti'ye yazılması gerekirken başka yerlere kaydırılmış. AK Parti'ye gelen oy maalesef ya iptal olarak gözükmüş veya başka partilerin lehine sayılmış. Oyların tamamı sayılmadı sadece yüzde 10'u sayıldı. İl seçim kurulu ve ardından YSK'ya geldik. YSK'da oyların 4 ilçe hariç tamamının sayılmasına müsaade etmedi. Ortada bir şüphe var ve bu şüpheyi gideremedik.

"SEÇMEN İRADESİ İÇ EDİLDİ"

Eğer bunların tamamı sayılsaydı, bizim rakamlar gerçekti ve bizim lehimize bu seçim sonuçlanacaktı. Birincisi bu üç alanda yapılan çalışma ve sayım sonucunda elbette CHP'nin lehine de yazılanlar var ama yüzde 85.6 oranında AK Parti'nin aleyhine sayılmış bu oylar. Sadece yüzde 14,5 kadarı CHP'nin aleyhine olacak şekilde. Geçersizlere gelince, maddi hatalara gelince yüzde 85,5 oranında AK Parti'nin aleyhine geçilmesi sözkonusu. Olanlar seçmen iradesinin bir anlamda gerçekten iç edildiğini gösteriyor. O kadar çok sebep var ki organize usulsüzlük yapılığı için. Türkiye bir süre daha bunları konuşacak. Biz de bunları nasıl belgelendik şeklinde ayrıntılı bir şekilde sizlere aktarmak gibi yükümlülüğümüz olduğunu düşünüyoruz"

"OY VEREN SEÇMEN İLE OY PUSULASI ARASINDA FARK VAR"

Seçimlerin adeta belkemiğini sayım döküm çizelgeleri oluşturur. Buradan sandık sonuç tutanaklarına ve oradan da birleştirme tutanaklarına aktarılır. Sayım döküm çizelgelerinden 5 bin 388'i mühürsüz. Bunu dediğimde oy pusulaları, zarflar geçmişte de iddialar vardı. Benim kastım onlar değil. Sayım döküm cetvellerinin 5 binden daha yukarı bir oranda mühürsüz olduğunu gördük. 684'ünün imzasız olduğunu gördük. Kısıtlılar var seçmen listelerinde, yanına şerh düşülmemiş oy kullanamaz diye. Cezaevi seçmenleri var ilçelerdeki seçmen listelerinde, yanına oy kullanamaz diye şerh düşülmemiş. Cezaevini adres olan gösterilen ve aslında oy vermemesi gereken ama veren seçmenler var cezaevinde. Ne hikmetse ve nasılsa gerçekten izahı zor, yanına oy kullanamaz şerhi düşmeden 5 bin 287 hükümlü seçmen kayıtlarında yer almış. Kayıp oylar var. Oy kullanan seçmenle oy pusulasıyla çok ciddi farklar var.

"SANDIK BAŞINDA KHK İLE İHRAÇ EDİLMİŞ KİŞİLER VAR"

Eksik ya da fazla olan 25 bin kadar bir sayı. Aradaki fark 13 binlere düşmüş. Burada bir şeyler olmuş eksik veya fazla çıkan imzadan ve kayda geçen sayı 25 binleri buluyor. Bu konuda belgelerimiz ve iddialarımız var. Sandık başkanları ve memur üyelerinin durumu var. Mevzuatımız çok açık ve net. 298 sayılı yasanın 22. ve 23. maddesi çok açık ifade ediliyor. 22. maddesi sandık başkanlarını tanımlıyor ve nasıl tespit edileceğini öngörüyor. İlgili ilçedeki bütün kamu görevlilerini mülki idare teslim eder. Ad çekme suretiyle sandık sayısının 2 katı oranındaki bir sayıdan çeker. Engeli varsa bu şekilde kanuni engeli varsa ve engeli olmayanları sandık başkanı yap diyor. Resmi memur üye de bu şekilde atanacak diyor. Böyle olmamış. 62 bin 560 kişinin 19 bini kamu görevlileri arasından seçilmemiştir. Ben size 300-500 demiyorum, 19 bin kadar kişi bu listede görev yapamaz olanların arasından tespit edilmiş.

"ARADAKİ FARK 13 BİN 900'E İNMİŞ BULUNUYOR"

Bunların arasında KHK ile ihraç edilmiş olanlar var. Hiçbir şekilde sandığın başında görev yapamayacak kişiler var. Biz olağanüstü itirazımızı hazırladık. Ayrıntılarını teferruatlı şekilde sizlerle ve sizlerin aracılığı ile kamuoyuyla paylaştığımız üzere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının iptali talebiyle dilekçemizi hazırladık. Bunları biz düzeltmiyoruz, maddi hataları buluyoruz, ilçe seçim kuruluna bildiriyoruz. Başında en kıdemli hakimin ve partilerin de üyelerinin olduğu karar veriliyor ve hallediyoruz. İlçe seçim kurulunda olmuyorsa il seçim kuruluna, son merci olarak da YSK'ya gidiliyor. 16 bin 784 bize yazılması gerekirken başkalarına yazılmış. Aradaki fark bugün itibarıyla 13 bin 900'e inmiş olduğunu ifade etmek istiyorum. İşin içinde tam bir organize usulsüzlük, tam bir seçim yolsuzluğu var. Bu şüpheleri, bu usulsüzlükleri bu seçim yolsuzluklarını nasıl ortadan kaldıracağız? Bunun yolu az önce söylediğim üzere 198. yasanın 130. maddesinden ilhamla YSK'ya gelmektir.

"ORGANİZE USULSÜZLÜK, SEÇİM YOLSUZLUĞU"

Anayasa Mahkemesi, bütün itirazları karara bağlama yetkisi YSK'ya aittir diyor. Bu işte gerçekten bir iş var. Çok net bir usulsüzlük var. Organize bir usulsüzlük var. Çok net bir şekilde seçim yolsuzluğu var. Bütün bu şüphe ve şaibeyi seçim yolsuzluğunu ortadan kaldıracak tek merci YSK'dır. Seçimin iptali ve yenilenmesine ilişkin talebimizi YSK'ya havale etmiş bulunuyoruz. İnşallah sonuç tüm Türkiye için hayırlı olur diliyorum.

"YARIN AYRINTILI BASIN TOPLANTISI DÜZENLEYECEĞİZ"

Bütün kafadaki soru işaretlerini giderecek şekilde yarın uzun uzadıya yapacağız. Burada çok net 130. maddede birleştirme tutanakları hazırlandıktan sonra 7 gün içinde YSK'ya verilir diyor, doğru. Ama o son kısmı belirlemek içindir. Bugüne kadar YSK'ya birleştirme tutanakları olmadan da gelinmiştir. YSK kabul etmiyorum dememiştir. Bir son belirlenmek üzere birleştirme tutanaklarından 7 gün önce demiş, yoksa ondan sonra verilmez bir yaklaşım değildir. tüm ayrıntıları yarın enine boyuna konuşacağız. 3 valiz dolusu ekte ileri sürdüğümüz tezlerin delilleri ve belgeleri var. Onları tek tek YSK'ya getirdik. Söylediklerimizin hiçbiri belgesiz, delilsiz değildir. Yarın göreceksiniz. Ben YSK'nın vereceği kararıyla gerçekten kamuoyunu rahatlatacağını ve bu organize usulsüzlüğü ve seçim yolsuzluğun önüne geçeceğini düşünüyorum.

>> YSK'dan flaş 'mazbatanın iptali' kararı