İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk TV'de Veis Ateş'in sorularını yanıtladı. Anayasa Mahkemesi üyesinin sosyal medya hesabı üzerinden yayınladığı Twitter mesajıyla ilgili olarak görüşlerini açıklayan Akşener; "Bu ilgili arkadaşın şu anda attığı o tweete herhalde 1 milyar dolar para verilse faydası o kadar dokunmazdı. Şuuraltını harekete geçirecek tweet oldu. Ben hakim ve savcıların sosyal medya üzerinden siyasilere yönelik tavır koymalarını doğru bulmadığını ifade etmek isterim. Diyelim ki mahkemelik oldunuz, o beyefendilerin karşısına çıktığınızda, ilgili arkadaşınız ihsas-ı reyi açık olmuş oluyor" ifadelerini kullandı.

Günümüzde siyasetin üretilmediğini iddia eden İYİ Parti Lideri Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü: "1999 seçimleri, 2002'de AK Parti'nin daha büyük bir güçle iktidara gelişi. AK Partiden biz ne bekledik? Devlet millet barışmasını bu arkadaşlarımızın yapabileceğine inandık. Ben sayın Abdullah Gül'ü aradım, 'şu fay hatlarını, tramvatik hatlarını Allah rızası için kapatın' dedim. 2007'ye kadar kapatılır gibi gitti. 2008'den itibaren gelinen noktada, bugün maalesef sayın Erdoğan ve arkadaşları bizlere nefes aldırmadığı, siyasetin üretilmediği bir dönemden geçiyoruz. Çok büyük bir fırsatı, rahat oy alma uğruna harcadılar gittiler. İnsanların düşmlanlaştırıldığı, öteki hale döndüğü, vicdanların ortadan kalktı. Bence çok kolay oy alma metodu."

Akşener'in ilgili konuşması şöyle:

"BUGÜN BİZ HUKUK VE ADALET KRİZİ YAZIŞIYORUZ"

Kişisel görüşüm istifa etmeli. Anayasa Mahkemesi'ne ok atıldığı bir dönemde. Barolar gündeme geldi ve parçalandı. Şimdi Anayasa Mahkemesi üzerinden bir tartışma yaşandı. O tartışmayı haklı olduğu bir noktaya getirecek davranışın doğru olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki Anayasa Mahkemesi'nde bir kişi hariç geri kalanın tamamı bu iktidar tarafından seçilmiş. Öyle bir keşmekeş ki, Enis Berberoğlu'nun özelinde tartışılmakla birlikte esasında hukuk ve adalet krizi yaşıyoruz biz şu anda. Anayasa Mahkemesi'nin bulunduğu pozisyon, çıkan kanunların anayasaya uygunluğuna bakmak, artı sizlerin hepimizin haksızlığa uğradığımızda bizim haklarımızı korumak üzere en üst mahkeme bu. Partili cumhurbaşkanlığı ile kurumların birer birer yıkıldığını görüyoruz. Eksiği varsa hukuki manada tahkim etmek dışında atılacak adımın doğru olmadığını, Türkiye'nin ekonomideki güvensizlik olur, yatırımcı gelmez, güven unsuru ortadan kalkar. Anayasa Mahkemesi hepimizi koruyan bir vasfa sahip. Bu vasfın sürdürülmesi lazım. İktidarın emrine getirilecek hale getirilmemelidir.

"BURANIN ÖZNESİNİN BERBEROĞLU OLMADIĞINA İNANIYORUM"

Enis Bey'in üzerinden tartışarak bambaşka noktaya gidiyoruz. Enis Berberoğlu insan olarak tanırım. Zaten casuslukla yargılanması abes. Ben onun eşinin en zor zamanda, gazeteci olarak sayın Erdoğan'la ilgili objektiflik adına, demokrasi adına neleri göze aldığını biliyorum. Onlar casusluk, darbe gibi bir insan tipi değil. Aileyi çok iyi tanıyorum. Ne yapılması istendiğini anlamış değilim. Buranın öznesinin Enis Berberoğlu'nun olmadığına inanıyorum. Anayasa Mahkemesi karar veriyor, yeral yargı ben seni takmıyorum kardeşim diyor.

"MİLLETVEKİLLERİNİN KIYMETİ HARBİYESİ KALMAMIŞTIR"

Ben ve arkadaşlarım Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi'nin bu ülkeye zarar vereceğini cansiperane şehir şehir gezerek anlattık. Keşke haklı çıkmasaydık. Ben ve arkadaşlarım bir şey önerdik, eski parlamenter sisteme dönmekten bahsetmiyoruz, iyileştirilmiş, güçlendirilmiş, başka isim de konulabilir, insanların taleplerine uygun, nefes alabilecekleri, hayaller kurabilecekleri bir yönetim anlayışına ihtiyaç var. Devletin hafızası gitti, kurumlar ortadan kalktı. Siyaset kurumuyla bürokrasi arasında bağ koptu. Milletvekili seçilmek dünyanın en zor işidir. O insanlar sizin aracılığınızla dertlerini anlatırlar. Çözümlerini ortaya koyarsınız. Bu bağ tamamen koptu. Valiler çoğu yerde AK Parti il başkanı gibi. AK Parti il başkanının kıymeti harbiyesi yok, milletvekillerinin hiç yok. Muhalefet milletvekillerinin zaten iletişim imkanları yok. Bu bir sistem meselesi. Muhalefet partilerinin sayın Kılıçdaroğlu başta olmak üzere bizim önerdiğimiz parlamenter sistem önerimize destek verdikleri açık.

"TÜRKİYE'NİN BU SORUNLARI DAHA DA DERİNLEŞTİ"

2023'de iddiaya varım, sayın Erdoğan seçilemez. Sayın Erdoğan damadıyla bu işi yürütme iddiasına devam ettikçe ekonominin düzelmesi mümkün değil. Bugün hadi dendiğinde seçim yapamazlar, yapmazlar. Ha lazım mıdır, lazımdır. Bu ekonomide Türkiye'nin bütün sorunları daha da derinleşecektir. 20 Ocak 2020'de başladım gezmeye, pandeme yoktu. Son derece vahimdi, pandemiyle çifte kavrulmuş oldu. Bu yeni bir şey değil, pandemi üstüne tuz biber ekti. Bunu düzeltecek bir bakış açısı görmediğimize göre ekonominin ayağa kalkması mümkün değil. Kalkması için demokrasinin uygulanması, hukukun üstünlüğü, adaletin tesis edilmesi, insanların korkutulmaktan vazgeçilmesi gerekiyor. Partimizin felsefesi milliyetçi, demokrat, kalkınmacı, makulden yana, itişmekten yana değiliz. Nefes alma hareketiyiz biz. Türkiye'de büyüme odaklı ekonomik model oldu. Ama bu büyüme odaklı tercih kalkınmaya yönelemedi. Sanayi tesisine yönelmedi, üretime yönelmedi, tarımda üretime yönelmedi.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'Nİ ÇOK ANLAMLI BULUYORUM"

Sayın Gül'le partimizi kurarken iki kere görüştüm. Sayın Mesut Yılmaz'la da görüştüm. İnsanlar yola çıkarken fikir alıyorsunuz. Sayın Çiller'le en son rahmetli Jak Kahmi'nin oğlu intihar etmişti. Onun cenazesinde karşılaşmıştık. O arada da meşhur Susurluk vesaire araştırmaları vardı. O zamandan sonra hiç görüşmedim. 27 yıldır aktif politika yapan sağ kalan tek kadınım.S Siyasette en büyük problem kadına dair hafızanın ve arşivin olmaması. Artık bunlar değişecek, kadınlar talep ediyor. Ben güçlü ve kalabalık bir ailenin kızıyım. 13 halam var benim. Kendimi hep rahat hissettim ama cinsiyetim üzerinden uğramadığım çirkinlik kalmadı. Bana bunlar oluyorsa gencecik bir kadına neler oluyor. Onun için ben İstanbul Sözleşmesi'ni bu manada çok önemli buluyorum.