Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, ‘Uluslararası İyilik Ödülleri’ töreninde konuşuyor. Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:

Bu salonu dolduran her bir kardeşimi ben Türkiye’nin gönül elçisi olarak kabul ediyorum. Aynı şekilde Uluslararası İyilik Ödülleri’ni ve bu kapsamdaki etkinlikleri de önemli görüyorum. 

Türkiye Diyanet Vakfı'nın başlattığı çalışmaları takip ediyor ve vakfımıza emek verenlere özellikle teşekkür ediyorum. 42 yıl önce bir avuç vakıf insanının diktiği fidan dünyanın 135 ülkesinde meyve veren bir ağaca dönüşmüştür. Bu 42 yıllık bir sabrın ürünüdür.

Misyonerler belli bölgelerdeki kardeşlerimizin aklını çelmek isterken buna karşı dimdik durup çalışmalar yürüttüler. Hediyem Kur'an olsun projesini doğru yolda atılmış bir adım olarak görüyorum. Bırakın uzak coğrafyalara yardım etmeyi. Kendi komşusuna, akrabasına dahi gözünü kapatan bir hayat biçimi ile karşı karşıyayız. Çocukları bakımsızlıktan ölen anne babaları yüreğimiz kanayarak izliyoruz.

Gösterişin gizliliğin yerini alması büyük bir tehlike. Sosyal medyanın burada önemli bir deformasyonu olduğunu düşünüyorum. Gönle dokunmayan amele dönüşmeyen bir yardımseverlik duygusu bana göre hastalıklı bir haldir. Kalbimiz çevremizde olan bitene karşı hassasiyetini giderek kaybediyor. İşte Suriye'deki gibi. Normalde dünyayı ayağa kaldırması gereken görüntüler birkaç ülke hariç kimseyi harekete geçirmiyor.

HOLLANDA'YA SERT TEPKİ 

Batı gerçek yüzünü şu son birkaç gündür açık ve net ortaya koymuştur. Ben olaylar başladığında bunların faşizan birer baskı olduğunu söyledim. Nazizm hortladı dedim. Nazizm bitti sanıyordum ama yanılmışım dedim. Meğerse Nazizm batıda ayakta. Dün gece bizim Bakanımız Fatma Sayan kardeşime, bir bayan kalkıp da kendi konsolosluk binasına, maslahatgüzarıyla ve diplomatik bir araçla gitmesini engelleyen bir ülke bunu nasıl açıklayabilir. Biz davet etmedik ki diyorlar. Nereden çıktı bu? Ben elimde pasaport olduktan sonra istediğim ülkeye girerim. 

"BUNUN BEDELİNİ ÖDEYECEKSİN"

Konsolosumuzu dışarıya çıkarmayacak kadar ileriye gitmişlerdir. Sabah 4.30’a kadar telefon başında konuşuyoruz. Alınan cevaplar enteresan. Çıkması lazım. Şuna bak ya. Peki Hollanda Çarşamba günü yapılacak bir seçime sen Türkiye-Hollanda ilişkilerini feda ediyorsan bunun bedelini ödeyeceksin. Daha biz olması gerekenleri henüz yapmış değiliz. Fatma kardeşimiz her şeyden önce bir Nene Hatun olarak onların etten duvarına karşı her şeyi yaptı. Sonra ayrılmasını tavsiye ettik ve ayrıldı. 1,5 saatte arabanın içinde otoparkta ayrıca bekledi. Bu duruş çok önemli. Bundan sonraki süreç işleyecek. Çarşamba günü bakalım ne olacak? Bu uygulamayı yapanlar Hollanda’daki 250 bin Türk’e karşı…

 "BİZİM 18 MADDELİK PAKETİ YALAN YANLIŞ ANLATIYOR"

O kardeşlerimize de sesleniyorum. Sizler zaten gereğini yapacaksınız. İsim vermeme gerek yok bir tane ırkçı var. Şuna bak ya Avrupa ırkçılığa gidiyor. Neredesin Avrupa Birliği? Ondan sonra çattığımız zaman rahatsız oluyorlar. Rahatsız olacaksınız. Almanya’nın devlet televizyonu yalan yanlış yayın yapıyor. Bizim 18 maddelik paketi yalan yanlış anlatıyor. Yani hayır diyor. Sana ne ya? Demek ki Türkiye’de evet diyenler istikamet üzeredir.

"DİPLOMASİNİN NE OLDUĞUNU ÖĞRENECEKLER" 

Çarşamba günü Hollanda’daki seçimin ardından gereken değerlendirmeyi yapacağız. Çünkü bu cevapsız bırakılamaz. Benim Dışişleri Bakanıma, Ekonomi Bakanıma, yine milletvekili arkadaşlarımıza oralarda affedersiniz edep dışı davranışları yapanlar bedelini ödeyecekler. Kendi içlerindeki hırslarını köpekleri sürmek suretiyle ortaya koyanlar bunun bedelini ödeyecekler. Çıkmış bir tanesi ne diyor? Türkler burayı terk edecek. Terk etmeyecek ya! Onlar oranın vatandaşı.  Bunun bedelini ödeyecekler. Diplomasinin ne olduğunu da öğrenecekler.

"ASLA BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DEVLET KURMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"

Gerek son 6 yıldır Suriye'de yaşananlar, gerek 15 Temmuz ve sonrası şahit olduklarımız bizler için büyük ibret vesilesidir. Bakın Suriye'deki çatışmalar altıncı yılını doldurmuş olacak. 6 yıl içerisinde yaklaşık 1 milyon insan haince katledildi. 10 milyon Suriyeli yerini, yurdunu, vatanını terk etmek zorunda kaldı. Camiler, binlerce yıllık şehirler yıkıldı. Suriye bugün DEAŞ gibi PYD,YPG gibi terör örgütlerinin ya da bunların zulmünü aratmayan mezhepçi milislerin alanına döndü. Devlet terörü uygulayan rejim tarafından mazlum bir halkın yok edilmesine dünya seyirci kaldı.

Halep'teki bir duvar yazısında Suriye'de ölen çocuklardan kan yerine petrol aksaydı dünya anında müdahale ederdi yazıyordu. Evet petrol kandan daha değerli! Ne yazık ki milyarlarca dolar bütçesi olan uluslararası kuruluşlar tarafından sadece seyredildi. Burada yaşananlar Avrupa'nın nasırlaşmış kalbine dokunmadı.

Türkiye güçleniyor. Güçlendikçe de bunlar zelil hale geliyor. Bu bölgedeki tüm terör örgütlerinin silahları bu ülkelerden geliyor. Ellerinde bunların batının silahları var. Ve yalan söylüyorlar ve belgeli. Bütün bunlara rağmen şu anda Cerablus'tan tehdit yaşadığımız Suriye'ye ÖSO ile beraber girdik. Rai'ye, Dabık'a, El Bab'a girdik. Buraları DEAŞ'tan temizledik. Şimdi sırada Mümbiç var. Ve Rusya seyahatimde de sayın Putin’le de bu konuları enine boyuna görüştük. Ve bütün mesele Suriye'de Türkiye için tehdit oluşturacak unsurlardan Suriye'yi arındırmaktır, temizlemektir. Ve asla Suriye'nin kuzeyinde bir terör örgütünün devlet kurmasına müsaade etmeyeceğiz. Bunun da bilinmesini istiyorum. Bunlar asla buralarda bir devlet kuramayacak. Ve Türkiye silahlı Kuvvetleriyle, polisiyle bir defa bizimle ortak hareket eden ÖSO ile burada böyle bir yapılanmaya asla müsaade etmeyeceğiz.

Değerli kardeşlerim batılılar ne yaparsa yapsın geçmişlerindeki kanı zulmü ve utancı temizleyemeyecekler. Biz Suriye'de, Yemen'de, Irak'ta insanlığa karşı görevimizi yapmamızın gururuyla alnımız ak başımız dik gitmeye devam edeceğiz.

İnşallah 16 Nisan bir kez daha oyunun bozulduğu bir gün olacak. Milletimizin feraseti bir kez daha şer odaklarına galebe çalacaktır. 17 Nisan sabahı Türkiye inşallah çok daha aydınlık çok daha parlak bir güne ve geleceğe uyanacaktır.