HaberTürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir bu sorunun cevabını ve siyasi partilerin Türkiye İttifakı'na bakışını yazdı;

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya attığı Türkiye İttifakı'nın, çok tartışılacağını tahmin etmiştim ancak ülkenin "yerel seçim" ikliminden çıkamadığını ve önerinin bir seçim ittifakı gibi değerlendirildiğini görmek şaşırttı beni. Türkiye İttifakı'nın 8 maddelik parametrelerini geçen hafta kaleme aldım. Aslında tartışılması faydalı olan bu maddelerin hiçbirine önemli bir itiraz ya da tepki gelmedi siyasi partilerden.

YENİ İTTİFAKLAR MI KURULUYOR?

Bu ilkelerin tümünün altına, Türkiye'de yaşayan ve bazı kritik meselelerle ilgili kaygı duyan herkesin imza atacağını gördüm. Mesele yine gelip, "çözüm süreci geri mi geliyor", "Cumhur İttifakı dağılıyor mu?", "Yeni ittifaklar mı kuruluyor?", "5 partili bir masa mı kurulacak?", "Cumhurbaşkanı kabinesinde CHP'li isimler mi yer alacak?" gibi sorulara dayandı ve herkes kendine göre bunlara cevap vermeye başladı.

ORTAK PAYDADA BULUŞMA TEKLİFİ

Yazının yazıldığı tarihten bugüne kadar siyasi partilerin genel merkezleri, Ankara hatta İstanbul'daki siyasi çevrelerin, gazeteciler ve kanaat önderlerinin nabzını tuttum. Meseleye nasıl yaklaştıklarını ve bu önerinin nasıl karşılık bulduğunu gördüm.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerdiği Türkiye İttifakı aslında bir kimlik tanımı. Türkiye ortak paydasında buluşmayı teklif eden, her türlü siyasi mülahazadan arınmış bir şekilde en azından önümüzdeki genel seçime kadar ülkenin ekonomi, terör, dış politika gibi konularda ortak fikirler, ülkü ve amaç birliği oluşturma çabası diye özetlenebilir.

SORUNLARA ÇÖZÜMDE İKTİDARA DESTEK OLMA

Siyaset üstü bir ilkeler doktrininden söz ediyor Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bu Parlamento içinde de olabilir, yerel yönetimlerde de... Bu bir seçim ittifakı değil, al-ver süreci de değil. Ortak paydada, değerler manzumesinde birleşme. Türkiye'nin temel meseleleri üzerinde söz sahibi olma ve projeler ortaya koyma. Sorunların çözümünde siyasi iktidara destek olma...
Bu koşulsuz bir destek mi? Değil tabii ki... Bir kesimin taleplerine dayanarak, diğerlerini yok sayarak yönetmek istersen, yaklaşım farkı olan kesimleri davet etme şansı bulamazsın. Mesele de buraya gelip düğümleniyor. Ortak sorunları tespit etmek ve samimi şekilde bunları çözme iradesini ortaya koymak gerekiyor.

POZİSYON BELGESİ

Türkiye İttifakı ya da Kimliği; adına ne derseniz deyin, siyasi partiler henüz bununla ilgili resmi pozisyon belgelerini açıklamadılar. Sadece liderlerin sözlü açıklamaları ve partilerin içinde tartışılan bir konu bu. Peki partiler Türkiye İttifakı'na nasıl yaklaşıyor; samimi-inandırıcı ya da uygulanabilir buluyor mu? İşte yanıtlar:

MHP'NİN POZİSYONU: Önce "AK Parti, seçim sonuçlarına da bakarak MHP ile yapılan Cumhur İttifakı'nı tartışmaya açtı. Yeni ittifaklara yelken açıyor. Yeni bir masa kuruluyor. Suriye'de ABD ile çözüm süreci kurulmak isteniyor. Türkiye'de kurulacak bu masada biz asla HDP ve İYİ Parti ile yan yana olmayız" yorumları yapıldı. Sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, Cumhur İttifakı'nın ilkeleri hatırlatması geldi ve Türkiye İttifakı'nın bu ilkelere katkı sunmak isteyenlerin oluşturacağı geniş bir mutabakat arayışı olduğu vurgulandı. Cumhur İttifakı'na bir alternatif arayışı olmadığı ifade edildi. MHP, bekle-izle-gör ona göre aksiyon al pozisyonuna geçti. Ancak bunun uygulanamayacağı fikri daha ağır basıyor; baştan söyleyeyim.

CHP'NİN POZİSYONU: CHP'nin Türkiye İttifakı'na soğuk bakmadığını görüyorum ancak bazı şartları var. Yürütmede denge-denetlemenin sağlanması, kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesi, Parlamento'nun daha etkin işletilmesi gibi bazı rötuşlar talep ediyor CHP. Kılıçdaroğlu seçimin hemen ardından, CHP'nin daha iyi, kucaklayıcı ve kuşatıcı bir yönetim için; ekonomi, terör, dış politika gibi alanlarda çözüm önerileri ve projeler sunmaya hazır olduğunu ifade etmişti. CHP de bu öneriyi anlamaya çalışıyor ve MHP'nin bazı noktalarda katı tutumunun yumuşaması gerektiğini savunuyor. Çünkü İyi Parti ile 31 Mart'ta ittifak yaptı CHP ve Kürt'lerin de temsil edilmesi gerektiğini vurguluyor.

İYİ PARTİ'NİN POZİSYONU: İyi Parti de Türkiye İttifakı'na sıcak yaklaşan partilerden ama parti içinde farklı görüşleri olanlar da var. İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Musavat Dervişoğlu, "Cumhurbaşkanı'nın Türkiye ittifakı beyanını önemsiyor ve ciddiye alıyoruz. Türkiye'nin birliğe ihtiyacı var" derken, İyi Parti'nin kurucularından Durmuş Yılmaz ise "Dur hele, bu kadar acelecilik niye?" ifadesini kullandı. İyi Parti de olumlu bakmakla birlikte detayların netleşmesini bekliyor.

HDP'NİN POZİSYONU: Parlamento'da grubu bulunan partilerden meseleye ilgisiz görünen belki de tek parti HDP. Aslında ilgisizlik HDP'nin bu noktada kilit parti olmasından kaynaklanıyor. Çünkü bu öneri hayata geçirilecekse, HDP'nin pozisyonunu netleştirmesi, terörle arasına mesafe koyması ve bunu sadece söylemlerine değil, icraatlarına da yansıtması gerekiyor. HDP'nin içinde terör ve örgüt baskısı konusunda farklı düşünenler olsa da bu yaklaşımın siyasete kanalize edilmesi konusunda ciddi şüpheler var. HDP'den bir ayrışma olabilir mi, bunu zaman gösterecek ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çizdiği parametreleri HDP bu yapısıyla karşılayamıyor.

AK PARTİ'NİN POZİSYONU: AK Parti 31 Mart'ta çıkan sonucun, AK Parti'yi ve liderliğini Türkiye'nin yarısına hitap eden bir kimliğe dönüştüreceğini, katı milliyetçiliğin AK Parti'yi Türkiye'nin diğer yarısından uzaklaştıracağını ve kısa süre sonra Cumhurbaşkanı'nın, devletin başı olma ve devleti temsil etme görevinin de tartışmaya açılacağını düşünüyor. AK Parti'nin daha "ılımlı" milliyetçi söyleme dönmesi, milliyetçi-muhafazakar kimliğin güçlendirilmesi, 31 Mart'ta oy vermeyen kesimlere ve onların taleplerine de kulak verilmesi gibi başlıklar parti içinde tartışılıyor. Türkiye 4 yıllık seçimsiz bir döneme giriyor ancak önünde bekleyen kritik sorunlar ve gelecek dalgalar, siyasette yeni bir yaklaşımı ve doktrini zorunlu kılıyor...