Mısır’da demokrasiye darbe vuruldu.
Zaten yeni doğmuştu demokrasi.
Yaşına girdiği gün öldürdüler.

Mısır’da anayasa rafa kaldırıldı. Daha doğrusu ayaklar altına alındı.
Halkın oylarıyla kabul ettiği anayasa da emekleme dönemindeydi.
İyiydi, değildi, eksikti fazlaydı ayrı konu ama halkın onayladığı bir anayasaydı.
Bebekliği bitmeden çiğnediler.

Yıllar süren diktatörlükten sonra seçimle gelen devlet başkanıydı Mursi. Uzlaşma, anlaşma, reform çabalarına rağmen Mursi’yi sandıkta devirme ümidi olmayanlar silahla devirdiler. Şimdilik ev hapsine aldılar.

Darbenin final saatlerini canlı yayınlarda izledik. Darbeye nasıl zemin hazırlandığını, insanların sokaklara nasıl döküldüğünü, darbeciler tarafından şiddetin, kan dökülmesinin nasıl görmezden gelindiğini, bilerek önlenmediğini, teşvik edildiğini, Mursi’nin uzlaşmaya yanaşmadığı propagandasının nasıl yaygınlaştırıldığını, darbeden başka çare kalmadığı algısını oluşturacak kanalların açık tutulup diğerlerinin kapatıldığını darbeler görmüş tecrübeliler olarak izledik.

Özellikle Mursi’nin uzlaşma çağrılarını, yeni bir hükümet oluşturma ve muhaliflerle masaya oturma tekliflerini görmezden gelip, ‘başkanlığın uzlaşmaz tutumu karşısında yönetime el koymak zorunda kaldık’  yalanını izledik.

Seçilmiş iktidarın emrinde olması gereken ordunun şiddete dayalı olayları önlemek yerine, maç yöneten hakem misali vesayetçi anlayışla, kırksekiz saat süre veriyoruz deyip yeni kuracakları darbe yönetimini oluşturduklarını izledik.

Önce devlet televizyonuna el koydular. Sonra darbe karşıtı televizyon kanallarını ve radyoları kararttılar. Yabancı kanallardan muhalif yayın yapanların bürolarını kapatmayı da unutmadılar.

Cebir ve şiddete başvurmadan, sivil ve demokratik bir yapılanma ve arkasından siyasi mücadele ile iktidara gelen İhvan’ın kimi yakılmış, yağmalanmış bürolarını kapattılar. Önderlerini tutukladılar. Yakan, yıkan, Baltacılar darbeye destek verdikleri için hukuku çiğnemeye ve tecavüzlerine devam ediyorlar.

Darbeciler için sorunları çözmek çok kolaydır. Anayasa yok, kanun yok, kural yok. Yasak derler, kapattım derler, gözaltına alırlar, işkence yaparlar, tecavüz ederler. Yanlış yapıyorsun diyenin kulağını çekmekle kalmazlar dilini koparırlar.

Darbe, vurmak, darp etmek, muhalifini susturmak, susmazsa yok etmek demek. 
Darbe, tel örgüler demek.
Darbe, işkence demek, idam demek, kurşuna dizme demek.

Mısır şimdi darbeyi yaşıyor.
Ortadoğu coğrafyasında demokrasiyi istemeyenlerin maskeleri de hemen düşüverdi. Bu darbe sayılmaz, kan dökülmesini, kardeş kavgasını önlemek için ordu yönetime el koymak zorunda kaldı demeye başladılar.

Darbe geliyorum derken, ABD’den ve Batı’nın kendilerine demokrat ülkelerinden seçilmişlerin yanında olduklarını, darbe ile gelecek iktidarları tanımayacaklarını ilan eden güçlü bir ses duyduk mu? Bekliyor muydunuz dediğinizi duyar gibiyim. Elbette beklemiyorduk. Tecavüzcüleri savunmak için bahaneler arayacaklarını, genç kızın hiç mi suçu yok mantalitesiyle demokrasi düşmanlarını koruyacaklarını tahmin etmek zor değildi.

Bizdeki darbeseverler bir ders alırlar mı bilmiyorum. Hepsi değil ama darbeleri bizzat yaşamamış gençler hukuku, demokrasiyi ve ‘oy’unu çöpe atan ‘büyük oyun’u görebilirler ümidindeyim.