Bir suç isnadı ile başlayan ceza yargılamasında çok sayıda soruşturma işlemi yapılmakta ve bu işlemler tutanağa bağlanmaktadır. Başka bir söylemle, soruşturma aşaması, çok sayıda işlem ve belgeden oluşan bir süreci ifade etmektedir.

Bu yüzden, soruşturma aşamasında yapılan bütün işlemlerin tutanağa bağlanması, bu belgelerin ilgililer tarafından imzalanması, bu işlem ve belgelerin delil olarak ceza yargılamasında hükme esas alınması açısından önemlidir.

Uygulamada, soruşturma aşamasında yapılan bütün işlemlerin tutanağa bağlanması ile ilkelere zaman zaman uyulmaması nedeniyle sorunlar yaşanmakta, bu eksiklik nedeniyle yargılama süreleri uzamaktadır.

Yargılama sürecinin sonraki aşamalarında sorunlara neden olmamak adına bu konudaki ilke ve kuralların gözetilerek soruşturma işlemlerinin yerine getirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.

Soruşturma aşamasında yapılan bütün işlemlerin tutanağa bağlanması ile ilgili kurallar 5271 sayılı CMK’nin 169. Maddesinde düzenlenmiştir.

Yasal düzenleme, soruşturma aşamasında yerine getirilecek soruşturma işlemlerinin kabul edilebilmesi için esaslı şartları belirtmekte ve işlemlerin tutanağa bağlanması usulünü göstermektedir.

Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkiminin yanında bir zabıt kâtibi bulunması kuralı

5271 sayılı CMK’nin 169. Maddesinin birinci fıkrasına göre; şüphelinin ifadesinin alınması veya sorgusu, tanık ve bilirkişinin dinlenmesi veya bir keşif ve muayene sırasında Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkiminin yanında bir zabıt kâtibi bulunmalı ve bu işlemler her iki öznenin katılımı ile gerçekleştirilmelidir.

Acil hallerde kâtip yerine başka bir kimsenin görevlendirilmesi

Acil durumlarda, yemin vermek koşuluyla, başka bir kimse de, katip olarak görevlendirilebilecektir. Bu görevlendirmeyi, ilgili Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi yapacaktır. (CMK md. 169/1)

Yasal düzenleme, soruşturma işlemleri yapılırken mutlaka bir zabıt kâtibi bulunması kuralına yer vermiştir. Zabıt katibi bulunmayan tutanaklar ve yapılan işlemler hukuken yok sayılacaktır.

Zabıt kâtibi kanun ve nizamlara göre atanmış bir Devlet memuru olmalıdır ve görev ile yetki açısından gerekli koşulları taşımalıdır.

Belirtmek gerekir ki, acil hâllerde, Cumhuriyet savcısı veya o yer sulh ceza hâkimi, yemin vererek diğer bir kimseye, istisnaen, zabıt kâtibi görevini verebilirler.

Her soruşturma işleminin tutanağa bağlanması ve imzalanması

Soruşturma aşamasında yapılan her soruşturma işlemi tutanağa bağlanmak zorundadır. Düzenlenecek olan tutanak, adli kolluk görevlisi, Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi ile hazır bulunan zabıt kâtibi tarafından imzalanmalıdır. (CMK md. 169/2)

5271 sayılı CMK’nin 169. Maddesinde ifade edilen koşulun sonucu her işlem, bir tutanağa bağlanacaktır.

Tutanakta avukatın isim ve imzasına da yer verilmesi

Şayet soruşturma işleminde Müdafi veya vekil sıfatıyla hazır bulunuyorsa, ilgili tutanakta avukatın isim ve imzasına da yer verilmelidir. (CMK md. 169/3)

Tutanağın geçerli olması ve hükme esas olması için, işlemi gerçekleştiren Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi ile zabıt kâtibinin imzalarını taşıması ve hazır bulunduğu işlemlerde avukatın isim ve imzasına yer verilmesi zorunludur.

Tutanak içeriğinde yer alacak hususlar

Soruşturma aşamasında düzenlenecek tutanakta bulunması gereken hususlar şunlardır: (CMK md. 169/4) [1]

1) İşlemin yapıldığı yer,

2) Tutanak tarihi,

3) İşlemin başlama ve bitiş saati,[2]

4) İşleme katılan veya ilgisi bulunan kimselerin isimleri ve imzası.

Yukarıda belirtilen koşulları taşıyan tutanak geçerli kabul edilecek ve yargılamada delil olarak değerlendirilip, hükme esas alınabilecektir.

İşlemde hazır bulunan öznelere tutanağın okunması ve imza ettirilmesi

Soruşturma aşamasında yapılan soruşturma işleminde hazır bulunan bir kimse var ise, (şüpheli, müşteki, tanık vb.) İşlemde hazır bulunan bu kimselere, ilgililerce onanmak üzere tutanağın kendilerini ilgilendiren kısımları okunur veya okumaları için kendilerine verilir.

Başka bir söylemle; işlemde hazır bulunan ilgililere, düzenlenen tutanağın kendilerini ilgilendiren kısımları okunacak veya okumaları için kendilerine verilecek ve bunları onamaları talep edilecektir. Bu aşamada, tutanağa hatalı geçen veya işleme katılan kişi tarafından söylenmeyen hususlar veya herhangi bir hatalı unsur düzeltilebilecektir.

Yapılan bu okuma işlemi ayrıca tutanağa yazılmalıdır. Soruşturma işlemine katılan kişinin bu işlemleri yerine getirmesinden sonra işleme katılan, tutanağın kendisine okunduğu veya kendisinin okuduğu özne ile işlemi gerçekleştiren ilgililere imza ettirilir. (CMK md. 169/5) Bunun anlamı şudur, tutanak işleme katılan herkes tarafından imzalanacaktır.

İmzadan kaçınma

Şayet işleme katılan kişi, imzadan kaçınması hâlinde, hem bu konuya ilişkin nedenler hem de kaçınma eylemi tutanağa geçirilmelidir. (CMK md. 169/6)

Görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaralarının yazılması

Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (318, 319, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç) ile 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun kapsamına giren suçlarla ilgili yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda, kolluk tarafından düzenlenen tutanaklara, ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaraları yazılmalıdır.

Bu tür nitelikli suçlarla ilgili kolluk görevlilerinin ifadesine başvurulması gerektiği hâllerde çıkarılan davetiye veya çağrı kâğıdı, kolluk görevlisinin iş yeri adresine tebliğ edilmeli ve bu kişilere ait ifade ve duruşma tutanaklarında adres olarak iş yeri adresleri gösterilmelidir. (CMK md. 169/7)[3]

Bu yasal düzenleme, Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesi kaldırıldığından bu tür nitelikli suçlarda işlem yapan kolluk görevlilerinin korunması sağlamak adına kaleme alınmıştır.

YARGITAY UYGULAMASI

Yargıtay kararlarında, 5271 sayılı CMK’nin 169. Maddesinde yer alan kuralların mutlaka yerine getirilmesini aramakta ve bu kurallara uygun tutanak ve soruşturma işlemlerinin hükme esas alınması gerektiğini vurgulamaktadır.

Yargıtay, hükme dayanak yapılan soruşturma evraklarının denetime olanak sağlayacak şekilde dosya içerisinde bulundurulmaksızın karar verilemeyeceğini düşünmektedir.

- Yargılamaya konu soruşturma evrakları denetim imkânı verecek şekilde dosyada bulunması kuralı

Yargıtay’a göre, yargılama sırasında yargılamaya konu soruşturma evrakları denetim imkânı verecek şekilde dosyada bulunmalıdır.[4]

- Dosyada onaysız fotokopiden oluşan soruşturma belgelerinin bulunması

Yargıtay, onaysız fotokopiden oluşan soruşturma belgelerinin aslı veya onaylı suretleri getirtilmeden bu belgelerin hükme dayanak yapılmasını 5271 sayılı CMK'nin 169/2 ve 219. maddelerine aykırı bulmaktadır.[5]

- Başka bir dosyada bulunan belgenin onaysız ve fotokopi örneğinin hükme esas alınması

Yargıtay, yine başka bir kararında dosya için düzenlenmiş sosyal inceleme raporunun aslı ya da onaylı sureti dosya içerisinde bulundurulmadan başka dosya için düzenlenmiş sosyal inceleme raporunun onaysız ve fotokopi niteliğindeki sureti ile yetinilerek karar verilmesini 5271 sayılı CMK'nın 169/2 ve 219. maddelerine aykırı bulmuştur.[6]

- Hükümlere dayanak yapılan soruşturma evraklarının denetime olanak sağlayacak şekilde dosya içerisinde bulundurulması koşulu

Yargıtay, bu kurala mutlaka uyulması gerektiğini, hükümlere dayanak yapılan soruşturma evraklarının denetime olanak sağlayacak şekilde dosya içerisinde bulundurulmaksızın, karar verilmesinin 5271 sayılı CMK’nin 169. maddesine aykırı olacağını belirtmektedir.[7]

Örneğin, hükme esas alınan mühürleme tutanağının aslının veya onaylı bir suretinin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulması gerektiği gözetilmelidir.[8]

- Tamamlanmış tutanağının yırtılarak hükümsüz bırakılması durumunda “resmi belgeyi bozmak” suçu oluşur.

Yargıtay, soruşturma aşamasında yapılan işlemler ile ilgili tutanak düzenlenmesi ve bu tutanağın tüm şartları ile tamamlanması halinde, fail tarafından yırtılarak hükümsüz bırakılması durumunda eylemin “resmi belgeyi bozmak” suçunu oluşturacağını ifade etmektedir. Tutanak tamamlanmamış ise, bu suç oluşmayacaktır.[9]

- Onaysız ve içeriği anlaşılamayan fotokopi evraka dayanılarak hüküm kurulması

Yargıtay’ın bu konuya ilişkin çok sayıda bozma kararları mevcuttur.

Yargıtay, onaysız ve içeriği anlaşılamayan fotokopi evraka dayanılarak hüküm kurulmasını bozma nedeni yapmaktadır. Hükme esas alınan belgelerin asıl veya onaylı örneklerinin temyiz denetimine olanak verecek biçimde dosyaya konulması şartını her dosyada aramaktadır.[10]

- İmzasız belgelerin hükme esas alınması

Yargıtay, imzasız belgelerin hükme esas alınmasını 5271 sayılı CMK’nin 169. maddesine aykırı bulmaktadır. Örneğin; Onaysız fotokopiden oluşan soruşturma belgeleri ile imzasız nüfus kayıt örneği ve adli sicil kaydının hükme dayanak yapılması hukuka aykırı olacaktır.[11]

- Soruşturma aşamasına ait belgelerin asıllarını veya onaylı örneklerinin getirtilmesi ve duruşmada okunması kuralı

Yargıtay, hükme esas tüm belgelerin (özellikle soruşturma aşaması belgeleri) asılları veya onaylı örneklerinin getirtilmesini ve duruşmada okunması şartını mutlak surette aramaktadır. Bu kurala uymayan hükmü ise bozmaktadır.[12]

- Nüfus ve adli sicil kayıtlarıyla kanıt niteliği taşıyan belgelerin duruşmada okunması zorunluluğu

Yargıtay, sanığın nüfus ve adli sicil kayıtlarıyla kanıt niteliği taşıyan belgelerin 5271 sayılı CMK’nin 209/1 maddesi uyarınca duruşmada okunması zorunluluğunun mutlaka gözetilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu kurala uymayan hükümleri bozmaktadır.[13]

- Tutanakta kâtip imzasının bulunmaması ve imza eksikliğinin giderilmesi usulü

Yargıtay, tanzim edilecek tutanakların düzenleyiciler tarafından imzalanması şartını her koşulda aramakta ve imza eksikliğinin giderilmesi usulüne riayet edilmesini zorunlu tutmaktadır. Örneğin; sorgu tutanağının 2. sayfasındaki kâtibin imza eksikliğinin, duruşma açılıp, kâtibin usulen yeminli dinlenmesi ve bu tutanak okunmak suretiyle doğru olduğu tespit olunduktan sonra tutanağın 2. sayfasının zabıt kâtibine imzalattırılması gerekir. Bu gerekliliğe uyulmadan, tutanağın zabıt kâtibine yemini yaptırılmadan imzalattırılması ile yetinilmesi hukuka aykırı olacaktır.[14]

SONUÇ:

Soruşturma aşaması, çok sayıda işlem ve belgeden oluşan bir süreci ifade etmektedir. Bu aşamada düzenlenen tutanaklar önemli bir delil grubunu oluşturmaktadır. Bu nedenle, çok sayıda işlemin yapıldığı ve çok sayıda belgenin düzenlendiği bu aşamada, CMK ve ilgili mevzuat ile getirilen kurallara uyulması büyük bir öneme haizdir.

Soruşturma aşamasında yapılan her soruşturma işleminin tutanağa bağlanmasına özen gösterilmeli, işlemi yapan ve katılanların oluşturulan belgeyi imzalamaları gerekmektedir. Belgenin ilgilisine okunması, ilgilinin imzadan kaçınması gibi hallerin de ayrıca tutanakta belirtilmesi zorunludur.

Soruşturma aşamasında düzenlenecek tutanakta bulunması gereken hususların mevzuat hükümlerine uygun olmaması halinde, geçersizliği söz konusu olabilecektir veya bu şekildeki belgeler yargılama aşamasında tartışmalı hale gelecektir.

Soruşturma aşaması bir süreçten ibaret olup, yapılacak işlemler ve düzenlenecek tutanaklar kronolojik sıralamaya uygun olarak düzenlenmelidir. Bu husus olayın adliyeye intikal ediş biçimi ile yakından ilgilidir. Kronolojik sıralamaya uygun olmayan belgeler de yargılama aşamasında kuşku yaratacaktır.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN  tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

--------------------------

[1] Değişik İbare; RG: T. 06.03.2014, S. 28933, Mükerrer Kanun No: 6526/16.

[2] Ceza Muhakemesi Kanununun 169 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında yapılması öngörülen değişiklikle, soruşturma aşamasında yapılan işlemler sonucu düzenlenen tutanakta işlemin tarihi ile başlama ve bitiş saatinin de belirtileceği düzenlenmektedir.

[3] Eklenmiş Fıkra RG: T. 06.03.2014, S. 28933, Mükerrer Kanun No: 6526/16.

[4] Y.13.CD, E: 2017/ 3675, K: 2018/4023, KT: 20.03.2018: “…Yargıtay 13. Ceza Dairesi'nin 12/12/2016 tarih ve 2015/11579 E 2016/16362 K sayılı ilamı ile hükme dayanak yapılan soruşturma evraklarının denetime olanak sağlayacak şekilde dosya içerisinde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi suretiyle, 5271 sayılı CMK’nın 169. maddesine aykırı davranılması gerekçesiyle hükmün bozulduğu ve bozmaya uyulduğu belirtilmesine rağmen yeniden yapılan yargılama sonucunda sanığın beyanı alınmakla yetinildiği, diğer hususlar araştırılmadan yazılı şekilde karar verilerek 5271 sayılı CMK’nın 169. maddesine aykırı davranılması,…”

[5] Y.2.CD, E: 2018/ 1085, K: 2018/2263, KT: 05.03.2018. Başka emsal karar için bkz.; Y.20.CD, E:2015/7831, K: 2017/743, KT: 26.01.2017: “…1- Hükme esas alınan ekspertiz raporu, olay tutanakları ve sanık savunması gibi soruşturma evrakında yer alan tüm evrakların aslı veya onaylı örnekleri getirilmeden, onaysız fotokopilerine dayanılarak hüküm kurulması suretiyle CMK'nın 169. maddesine aykırı davranılması,…”

[6] Y.2.CD, E: 2015/ 1697, K:2018/120, KT: 23.01.2018.

[7] Y.13.CD, E: 2014/9787, K: 2017/795, KT: 06.02.2017.

[8] Y.17.CD, E: 2015/19887, K: 2017/651, KT: 18.01.2017: “…Hükme esas alınan 17.03.2009 tarihli mühürleme tutanağının aslının ya da onaylı bir suretinin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi sureti ile, 5271 sayılı CMK'nın 169. maddesine aykırı davranılması,…”

[9] Y.11.CD, E: 2013/17255, K: 2015/28468, KT: 10.09.2015: “….Sanık Ö.. Ö.. hakkında, "hakkında düzenlenen üst arama tutanağının ilgili tarafından imzalanması istendiğinde şüpheli tarafından yırtılmak suretiyle tutanağın bozulduğu" iddiasıyla "resmi belgeyi bozmak" suçundan kamu davası açıldığı, 5271 sayılı CMK'nun 169. maddesi ile Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği'nin 10. maddesi uyarınca tamamlanmış üst arama tutanağından bahsedebilmek için üstü aranan kişi ile tutanağı düzenleyen memurun imzasının atılması gerektiği, tamamlanmış üst arama tutanağının yırtılarak hükümsüz bırakılması durumunda eylemin “resmi belgeyi bozmak” suçunu oluşturacağı, somut olayda ise tanık olarak dinlenilen polis memuru beyanına ve 14.04.2011 tarihli tutanak içeriğine göre; henüz üst arama tutanağı tamamlanmadığı için bu haliyle tutanağın belge niteliği kazanmadığı bir sırada sanığın üst arama tutanağını yırttığı anlaşıldığından, olayda “resmi belgeyi bozmak” suçunun unsurlarının oluşmadığı, anlaşıldığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, “görevi yaptırmamak için direnme” suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak ek savunma hakkı verilmek suretiyle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,…”

[10] Y.9.CD, E: 2012/7707, K: 2012/15428, KT: 19.12.2012: “…Karar: Hükme esas alınan 20.07.2005 tarihli imzasız tutanak ile ihbar tutanağının asıl ya da onaylı örnekleri Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde dosyaya konulmadan, onaysız ve içeriği anlaşılamayan fotokopi evraka dayanılarak hüküm kurulması,…”

[11] Y.6.CD, E: 2008/5515, K: 2009/5437, KT: 18.03.2009: “…Onaysız fotokopiden oluşan soruşturma belgeleri ile imzasız nüfus kayıt örneği ve adli sicil kaydının hükme dayanak yapılması suretiyle 5271 sayılı CMKnun 169. maddesine aykırı davranılması,…”

[12] Y.10.CD, E: 2016/1994, K: 2016/1985, KT:23.06.2016: “…1- a) Gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ve teknik araçlarla izlemeye yönelik kararlar, b) Sanığın Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki sorgu ifadesi, c) 21.04.2010 ve 28.04.2010 tarihlerinde alıcı görevliler tarafından sanıktan alınan maddelere ilişkin ekspertiz raporları, d) E…. 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 24.05.2010 tarihli 2010/780 değişik iş sayılı arama kararı, e) Haklarındaki mahkûmiyet hükümleri onanan C.. Z.., İ..U.. ve H..K..un kolluk, savcılık ve sorgu ifadelerinin dosya içinde bulunmadığı anlaşıldığından, Asılları veya onaylı örneklerinin getirtilmesi ve duruşmada okunması gerektiğinin gözetilmemesi,…”

[13] Y.2.CD, E: 2012/9503, K: 2012/42891, KT: 04.10.2012: “…3- Sanığın nüfus ve adli sicil kayıtlarıyla kanıt niteliği taşıyan belgelerin 5271 sayılı CMK.nun 209/1 maddesi uyarınca duruşmada okunması zorunluluğunun gözetilmemesi,…”

[14] Y.9.CD, E: 2003/2004, K: 2003/2182, KT: 04.12.2003: “…2- Sanıklardan N. ve Y. haklarındaki hükmün Dairemizin 1.2.2002 gün ve 2001/2803- 2002/199 sayılı bozma ilamı gereğince, D… Sulh Ceza Mahkemesinin 14.1.2000 tarih ve 2000/3 sayılı sorgu tutanağının 2. sayfasındaki imza eksikliğinin, talimat mahkemesinde duruşma açılıp, katibin usulen yeminli dinlenmesi ve bu tutanak okunmak suretiyle doğru olduğu tespit olunduktan sonra tutanağın 2. sayfasının zabıt katibine imzalattırılması gerekirken bu gerekliliğe uyulmadan, tutanağın zabıt katibine yemini yaptırılmadan imzalattırılması ile yetinilmesi,…”