Teknolojinin gelişmene bağlı olarak insanlar da bu gelişime ayak uydurmaktadır. Nitekim bunun en başında hepimizin takip ettiği sosyal medya diye tabir edilen siteler gelmektedir. Bu tür sitelere üyeliği bulunmayan kişi neredeyse yok gibidir. Kişilerin düşüncelerini özgürce ifade etmelerine olanak veren bu sosyal ağlar bazen kişilerin birbirlerine karşı hakaret ve tehdit içeren sözlerine de tanık olmamızı sağlamaktadır.

Bu yazımda sizlere sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen hakaret ve tehdit suçları ile genel ve özet bir bilgi vermeyi amaçlamaktayım. Bunu yaparken öncelikle suçların kısa tanımı ve sonrasında ilgili Yargıtay kararlarından birkaç örnek vererek konuya açıklık getirmeye çalışacağım.

Hakaret suçu Türk Ceza Kanunu m. 125’te düzenlenmiş olup kısaca “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırılmasıdır.” Türk Ceza Kanunu m. 125/2 “Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.” diyerek hakaret suçunun sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile işlenmesini hakaret suçunun temel şekli ile aynı tutmuştur. 

Yapılan kanuni tanımdan da anlaşılacağı üzere isnat edilen somut fiil ya da objektif olarak onur şeref ve saygınlığı rencide edecek durumda ise hakaret suçu oluşmaktadır. Muhatabın yüzüne karşı söyleneceği gibi sesli, yazılı ya da görüntülü olarak da işlenmesi mümkündür. Konumuz yalnızca sosyal medya kapsamındaki hakaret ve tehdit suçu olduğundan yalnızca bu kısmı anlatacağım ve suçun genel tüm özellikleri üzerinde durmayacağım.

Somut fiil ya da olgu isnat edilmesi veya sövülmesi şayet objektif olarak muhatabının onur, şeref ve haysiyetini rencide edebilecek derecede ise hakaret suçu kapsamında değerlendirilecektir. Suçun faili herkes olabilir. Mağduru da herkes olabilir ancak mağdurunun belirli ya da belirlenebilir nitelikte olması gerekmektedir. Bunun nedeni suçun, kişinin onur, şeref ve saygınlığının ancak belirli ya da belirlenebilir olması durumunda gerçekleşmesidir. Belirlenebilirlik, söylenen sözlerden o kişinin kim olduğunun anlaşılmasıdır. Örneğin, kişinin lakabının kullanılarak kendisine hakaret edilmesi gibi.

Onur, şeref ve saygınlığın rencide edilmesi demek mağdurun başkalarının gözünde ufak düşmesi demektir. Bundan anlaşılması gereken şey ise mağdurun gerçekten kendini öyle hissetmesi gerekmediği, aksine onur, şeref ve saygınlığı küçük düşürücü eylemin ortalama örf ve gelenek kurallarına göre belirlenebilir olmasıdır. Mağdurun söylenen söze aşırı alınganlık göstermesi de bu suçu oluşturmaz. Örf ve gelenek zamanla değişebildiği için eskiden hakaret sayılan bir söz sonradan hakaret suçunu oluşturmayabilir.

Nitekim Yargıtay “Olayda, davaya konu köşe yazısının, yayımlandığı gündeki ülkenin gündemine ilişkin bulunduğu, yazı bir bütün olarak incelendiğinde kişilik haklarına saldırının bulunmadığı ve eleştiri içerikli olduğu, kullanılan dil ile yazının özünün birbirine uyumlu olduğu hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. “ şeklinde hüküm kurmuştur. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2011/139E., 2012/3743K., 08.03.2012 Tarihli Kararı.)

Tehdit suçu ise Türk Ceza Kanunu m1.106’da düzenlenmiş olup, “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit edilmesi veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit edilmesidir.” Tehdidin hayat, vücut veya cinsel dokunulmazlığa yönelik olması durumunda suç resen soruşturulup kovuşturulur, malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını söylemesi ya da sair kötülük yapacağını belirtmesi durumunda ise suç şikayet durumunda soruşturulup kovuşturulur.

Tehdit suçunda da tıpkı hakaret suçunda olduğu gibi söylenen sözlerin objektif olarak korkutucu etkisinin olması gerekmektedir ve mağdurun çok cesur olup söylenen sözlerden etkilenmemiş olması suçun oluşmasına engel değildir.

Yapılan bu genel açıklamalardan sonra konumuz olan sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen hakaret suçuna dönmekte fayda vardır. Bilindiği üzere bilişim yolu ile işlenen suçlarda en büyük sorun gönderilen iletinin kim tarafından gönderildiğidir. Bunun bulunabilmesi ise gönderilen iletinin hangi bilgisayardan gönderildiği hakkında bilgi veren IP bilgisinin tespitidir.

Yargıtay bu konuda “(Sanıkla e-Postanın İlgisinin Tespit Edilmesi Gerekliliği)Virüslü dosya üzerinde inceleme yaparken ilk işlem olarak, söz konusu dosyanın birebir (sector-by-sector) yedeğinin alınması (yani incelemenin orijinal dosya üzerinde yapılmaması), daha sonra ikinci olarak alınan birebir yedeğin değiştirilip değiştirilmediğini tespite yarayacak zaman ve bütünlük kontrolü imkânı sağlayan değerin (hash) belirlenmesi, bir e-postanın kimden geldiğinin tespiti için de, ilk olarak e-postayı gönderen IP adresinin bulunması (örneğin; şikâyetçiye gelen e-postanın seçeneklerinden e-posta üst bilgisinin belirlenmesi ve bu üst bilginin uzman kişiler tarafından incelenmesi veya şikâyetçiye gelen e-postanın göndericisinin ya da alıcısının e-posta sunucusunun sahibi şirkete belirtilen tarih ve saatte bahse konu e-postanın hangi IP adresinden gönderildiğinin sorulması ile), daha sonra da bulunan IP adresinin belirtilen tarih ve saatte hangi abone tarafından kullanıldığının ve o abonenin açık adres ve kimlik bilgilerinin talep edilmesi, bulunan IP adresini kullanan abonenin sanıkla bağlantısının araştırılması gerektiği hususları da göz önüne alınarak, bilgisayardaki virüslü dosya veya dosyaların orijinallerinin korunup korunmadığı, birebir yedeklerinin alınıp alınmadığı hususlarının araştırılması, e-posta veya e-postaları gönderenin IP adresinin bilirkişi raporları doğrultusunda tespiti, bulunacak adresin sanıkla ilgisinin belirlenmesi, olay tarihinde katılan dışındaki diğer şirket ortakları ile Y.Ç.`nin tanık sıfatı ile dinlenmeleri ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmelidir.”  bilişim suçlarında izlenmesi gereken durumu anlatmıştır. (Yargıtay 11 Ceza Dairesi, Esas    : 2005/6376, Karar : 2007/2551, Tarih  : 16.04.2007)

Günümüzde facebook, twitter gibi sosyal ağlar çok kullanılmakla birlikte bu konuda en büyük sorun bu sitelerin ilgililerinin IP adreslerini paylaşıp paylaşmaması noktasında toplanmaktadır. Hepimizin bildiği üzere özellikle twitter sitesinin IP adreslerini vermediği düşünülmektedir. Oysa twitter dahil tüm sosyal medya siteleri IP adreslerini vermektedir ancak burada üzerinde durulması gereken asıl sorun başkadır. Şöyle ki; Amerikan Hukuk Sistemi’nde hakaret suçu yalnızca özel hukuk anlamında tazminat hükümlerinin konusu olup cezai anlamda bir yaptırımı olmadığından IP adresleri verilmemektedir.

Nitekim Yargıtay “Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün İnternet Ortamında İşlenen Suçlarda Uluslararası Ceza İstinabe İşlemlerine ilişkin yazısına göre, google, yahoo, facebook, skype, hotmail, twitter, youtube gibi internet ortamında yaygın olarak kullanılan yer sağlayıcı firmaların merkezinin Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunduğu, ABD mevzuatına göre, internet ortamında işlenen suçlara ilişkin trafik bilgileri, yer sağlayıcılar veya erişim sağlayıcılar tarafından 90 gün süreyle saklandığı, bu süre içinde resmi otoritelerce başvurulduğunda anılan saklama süresine 90 gün daha ilave edildiği belirtmiştir.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, Esas: 2014/7409, Karar: 2014/24197, T:01.12.2014)

Sonuç olarak sosyal medyada eleştiri ile hakareti birbirinden ayırt edebilmek önemlidir. İfade özgürlüğü her zaman ve her bireyin sahip olduğu temel bir hak olmakla birlikte bu hak şayet bir başkasının onur, şeref, haysiyetini kırıyor ya da kişinin iç huzurunu ortadan kaldırıyor ise hakaret ve tehdit suçları oluşacak ve kişinin de tespit edilmesi durumunda cezalandırılacaktır. Nitekim twitter adli site üzerinden bu tür söylemlerde bulunup kimliği tespit edilerek cezalandırılan kişiler de mevcuttur. 
Yukarıda söylediğim gibi ifadenin kişileri rencide etmeyecek ve tehdite mahal vermeyecek şekilde olması durumunda herkes düşüncesini ifade etmekte serbesttir.

(Bu köşe yazısı, sayın Av. Murat YILMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)