ANKARA (AA) - BUĞRA ERSAVAŞ - Türkiye Curling Federasyonu Başkanı Kenan Şebin, federasyonun geçmişinin 2009 yılına dayandığını hatırlatarak, "Curlingde emekleme dönemini çok hızlı geçtik." dedi.

Şebin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaşanan hızlı gelişimin avantajları olduğu kadar dezavantajları da bulunduğunu belirterek, "Bir branş, özellikle gelişim döneminde bazı şeyleri düşe kalka öğrenmelidir. Biz de bazı sıkıntılar yaşadık ama beklediğimizden çok daha kısa bir sürede büyük yol kat ettik. Sporcularımız işlerine fazlasıyla sahip çıktı ve başarıyı beklediğimizden erken yakaladı." diye konuştu.

Gelinen noktayı yeterli görmediklerini ve her zaman çok çalışma prensibiyle hareket ettiklerini kaydeden Şebin, "Bulunduğumuz noktayı her geçen gün yukarı çıkarmamız gerekse de kazanılan başarılar gelecek adına bize çok büyük öz güven veriyor." ifadesini kullandı.

Şebin, doğru yapılanma, planlı hareket ve diğer ülkelerle eşit şartlarda hazırlanma ortamının oluşturulmasıyla uluslararası alanda başarıların artacağını dile getirerek, "İddia ediyorum çok yakın bir gelecekte curlingde olimpiyat madalyası kazanacağız." şeklinde görüş belirtti.


- "12 ilde sporcumuz var"


Artık ustalık dönemine girdiklerini ve bunun gereklerini yerine getireceklerini aktaran Şebin, Türkiye'nin curling branşında asla "asansör takım" olmayacağını dile getirdi.

Türkiye'nin her zaman zirvede yer alması gerektiğini ve çalışmaların da bu hedef doğrultusunda ilerlediğini vurgulayan Şebin, şöyle devam etti:

"Göreve geldiğimiz zaman önceliğimizi tesis ve antrenörlere verdik. Lisanslı sporcu sayımızda müthiş bir artış var. Halkımızın bize karşı ilgisi de son derece memnun edici. Sadece Erzurum'da curlinge sıfırdan başlayan kişi sayısı 350. Kocaeli ve Erzurum haricinde hiç curling sporcusu yoktu. Bugün itibarıyla 12 ilde sporcumuz var. Tesislerimizin sayısı henüz istediğimiz noktaya ulaşmadığı için çok fazla sayıda kulüp açılmasına da izin vermiyoruz. Çünkü bu kontrolsüz bir gelişim olur. Gelecek yıldan itibaren bunlara izin vereceğiz çünkü birçok ilde tesislerimiz tamamlanma noktasına geldi."

Şebin, branşın yaygınlaşması ve tüm halk tarafından bilinir hale gelmesi için birçok proje ürettiklerine değinerek, "İlkokullardan üniversitelere, bakımevlerinden huzurevlerine, rehabilitasyon merkezlerinden cezaevlerine kadar herkese ulaşacak çalışmalarımız var. Bunlara her gün devam edeceğiz. Branş tanındıkça, farkındalık oluştukça daha çok ilgi görecek. Spor alanlarına giden insanların sayısı, hastane ve hapishaneye giden insan sayısından çok olmalı. Bizler spor adamıyız ve sağlıklı bir toplum yetiştirmekle yükümlüyüz. Spor, sanat, kültür gibi alanları birbirinden ayırmadan ülkenin kalkınmasına katkı sunmamız lazım." değerlendirmesinde bulundu.


- "Curlingde kullanılan tüm malzemeleri üretmeye başladık"


Kenan Şebin, devletin spora ciddi yatırımlar yaptığını, bunların içini bilimsel anlamda spor adamlarının doldurması gerektiğini vurguladı.

Türkiye'nin artık kendi uçağını, savaş veya yolcu gemisini yapabilecek durumda olduğuna dikkati çeken Şebin, şunları söyledi:

"Tüm bunları yapabilecek güçteyken neden basit bir spor malzemesini kendimiz üretmeyelim. Bu bakış açısıyla yola çıktık ve curlingde kullanılan tüm malzemeleri ülkemizde üretmeye başladık. Açıkçası bu konuda da çok başarılı olduk. Ürettiğimiz ürünleri sadece yurt içinde kullanmayacağız. Yurt dışındaki firmalarla görüştük, onlar bizden alıp dünyaya satacak. Bunu teşvik projeleriyle daha da geliştireceğiz."

Türkiye'de spor üniversitesi kurulmasının ve ilkokullara beden eğitimi dersinin geri gelmesinin gerektiğini belirten Kenan Şebin, şunları kaydetti:

"Ülkemizde bir spor üniversitesi kurulma zamanı gelmiştir. İlkokullarda beden eğitimi dersinin geri gelmesi gerekiyor, bunun da en az 5 saat olması lazım. Takım sporlarında ilkokuldan başlayarak üniversiteye varana kadar en az 9 ay sürecek okul ligleri olmalı. Gençlerimizin çoğu okulda. Eğer çocuğu spora çekemiyorsak, o zaman biz sporu onların ayağına götürmeliyiz. Bu da sistemle olacak. Ülkemizin en büyük şansı, sporun içinden gelen, seven ve yatırım yapan bir Cumhurbaşkanı, sporu seven bir Başbakanı ve sporun içinden gelen bir Bakanı olmasıdır. Halkanın tüm parçaları bir araya gelmişken bunu değerlendirmek yine spor adamlarına düşüyor."