Stajyer avukatların mesleki sorunları, herkesçe bilinen; ama ne yazık ki, üzeri örtülmeye çalışılan, görmezden gelinen problemlerdir. Oysaki Hukuk Fakültesi’nden yeni mezun olmuş, mesleğe büyük umutlarla adım atmış gençlerin; şevki kırılmakta, talepleri köreltilmekte, özgüvenleri yerle bir edilmektedir.  Sorunun temeli; düzenli bir statü olmayan staj dönemini tamamlayıp avukat olan meslektaşlarımızın, kendilerine nasıl davranıldıysa, stajyer avukatlara öyle davranmaya devam etmeleridir. Tabiri caizse; durum, tozların halının altına süpürülmesinden başka bir şey değildir. 

Hukuk Fakültesi sayılarındaki ve kontenjanlarındaki artışla, ciddi oranlarda stajyer avukat baro bünyesine katılmakta; ama ne yazık ki birçok meslektaşımızın gözünde, bedava veya ucuz iş gücü sıfatından öte bir anlam taşımamaktadır.  Çünkü staj döneminde çalışma yasağı vardır, bir avukat ancak “avukatlıkla bağdaşmayacak işleri” yapamamazken, stajyer avukatın staj dışında ne olursa olsun, bir çalışma yürütmesi yasaklanmış, stajın yanması gibi ciddi yaptırımlara bağlanmıştır.  Peki bu staj dönemi ne kadar verimli geçmektedir? Hukuk Fakültesi’nde öğrenen teorik bilgiler uygulama ile harmanlanabilmekte, stajyer avukat hukukçu olduğunu hissedebilmekte midir? Ne yazık ki ülkemizde, birçok stajyer avukat için durum oldukça vahim ve üzücüdür. Adliyede haftada bir atılan imzalarla, bazen duruşma zorunluluğu arayan hâkimlerle, bir davanın bilmem kaçıncı celsesine; her şeyden bihaber girmekle, imza föyleri için kalem çalışanlarının imalı bakış ve tavırlarını çekmekle, stajın ilk altı ayı tamamlanır. İkinci altı ayı avukat yanındadır, o avukat bazen “Çay getir.” der, bazen “Evimin su faturasını öde, eşimin kargosunu ver.” der, aynı gün toplu taşıma araçları ile üç farklı adliyeye gidip işlerin hallolmasını ister, bazen büroda bir masanın kenarı ile idare etmeniz beklenebilir, avukat ya hiç ücret vermez gülümseyerek“İşi öğretiyorum” der, ya da sembolik bir ücret verip, bunu da her fırsatta vurgular. Görüldüğü gibi; hukukun üç sacayağından olan avukatların; sadece bir yıl sonra, kendileri ile her bakımdan eşit olacak olan stajyer avukatları böyle bir muameleye maruz bırakıp, sonra da vatandaşın hakkını arayıp, savunması adeta bir ironidir. 

Bilindiği üzere; birçok öğrenci KYK geri ödemeli kredileri ile okumakta ve daha hayata atılmadan ciddi borçların altına imza atmaktadır. Bu yetmezmiş gibi; bir de, staj döneminde TBB’den alınan staj kredisinin borcu, stajyer avukatın sırtına binmektedir. Stajyer Avukat kefilin istendiği, kredinin ödenmemesi halinde, mevzuatta ruhsatnamenin silinmesi gibi ağır yaptırımlara bile uğrayacağı krediyi aslında almak istememekte; fakat belli bir yaşa gelmiş olmanın verdiği duygu ve düşünce ile hatta bir zorunlulukla, aileye daha fazla yük olmamak için, bu borcun da altına girmektedir. Kredi şu an ayda 700 Tl’dir, peki bu rakam çalışması yasak olan stajyer avukatın, şık giyimine mi, yol masrafına mı, temel ihtiyaçlarına mı, sosyal hayatına mı yetecektir? 

Maddi bakımdan çöküntüde olduğunun izahı ve tahmini oldukça kolay olan stajyer avukatlardan; ruhsatname parası olarak, ciddi anlamda bir meblağ, peşin olarak istenmektedir. Stajın tamamlanıp, ruhsatın beklendiği dönem ise büyük bir muammadan ibarettir, stajyerken yaptığı işleri dahi yapamayan, genel sağlık sigortası bile olmayan ve bazı illerde aylarca ruhsat bekleyen stajyer avukatlar bu dönemde ne yapacaklardır? 
Elbette stajyer avukatına bir meslektaşı gibi davranan, saygılı, durumun farkında olan avukatlar da vardır; onlar hukuku ve adaleti yaşam biçimi haline getirmiş, gerçekten mesleğe, insan onuruna ve kişiliğine saygılı kimselerdir. Bunu belirtmeden geçmek, bir genelleme ile tüm avukatları aynı kefeye koymak; meslek aşkını aşılayan, bayrağı devreden, bu kimselere, yapılacak en büyük bir haksızlıktır.

Çalışması yasak olan; ama adliyelerde en çetin işlere koşturulan genç bedenler… Ücret alması yasak olan; ama şık, özenli, dakik, dikkatli, özverili olması beklenen enerjik bünyeler… Büyük heyecanla girilen kocaman adliye binalarından nemli, bitkin gözlerle çıkan genç meslektaşlar… 1 Mayıs İşçi Bayramınız kutlu olsun…

Stj. Av. Emine NALÇACI