“Görevimizi yaparken kimseye ne müvekkile ne hâkime ne de iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyunca köle kullanmadılar, fakat hiçbir zaman efendileri de olmadı.”

Molierac tarafından söylenmiş bu iddialı cümle günümüz Türkiye’sinde maalesef geçerliliğini tamamen yitirmiş, avukatların çoğunun efendisi para, köleleri ise stajyer avukatlar ve işçi avukatlar olmuştur!

Stajyerlik, herhangi bir meslek ediniminden önce görülen eğitim öğretim sonrasında öğrenilen bilgi ve teoriyi profesyonel bir ortamda pratik uygulamaya çevirebilecek deneysel bir öğrenme yoludur. Mevzuatta herhangi bir tanımına rastlanmayan stajyer avukatlık kurumu da bu bağlamda hukuk fakültesindeki lisans eğitimi sonrası, avukatlık mesleğine kabul edilmek için geçirilen bir yıllık sürecin adıdır.

Bu süreç önce altı ay adliyede savcılık ve mahkemeler nezdinde daha sonrasında ise, altı ay boyunca beş yıllık kıdeme sahip bir avukat gözetiminde geçirilmektedir.

Bu makalenin temel amacı ise bu süreçlerde stajyer avukatların yaşadığı sorunları dile getirerek kamuoyunda  farkındalık yaratmak ve bu sorunların çözümüne ilişkin karar alma mekanizmalarında rol oynayabilecek kişi ve kurumlara sesimizi duyurarak en azından bundan sonra meslektaşlarımızın aynı sorunlarla karşılaşmamasını sağlamaktır.

Yargının üç kurucu unsurundan biri olarak bağımsız savunmayı temsil eden (Avukatlık Kanunu m.2/2 ) avukatlık, temelde hak savunuculuğu üzerine inşa edilmiş olmakla birlikte, bu mesleği öğrenme sürecindeki stajyer avukatların öncelikle kendi haklarını savunması meslek etiği ve ahlakı açısından bir zorunluluktur.

Avukatlık Staj Yönetmeliği’nin 13. maddesinde adliye stajına ilişkin tanım şöyledir:

Staj; Baronun, Cumhuriyet Savcısının ve Hâkimin denetiminde yapılır. Stajyer, staj eğitim programını aksatmadan; duruşmalarda, keşiflerde, soruşturmalarda, kararın görüşülmesinde ve yazılmasında hazır bulunur. Kendisine verilen dosya ve kararları inceler ve rapor hazırlar.

Tanımı böyle olmakla birlikte uygulamada iş yükü gerekçesiyle mahkeme ve savcılık kalemlerinde haftada bir kez atılan bir imzadan ibaret olan bu süreçte stajyer, öğrenim talep eden kişi olarak bir yere konumlanamamaktadır. Yine aynı iş yükünden ve stajyer sayısının fazla olmasından dolayı mahkeme heyeti ya da savcılıkla sağlıklı bir temas kurulamadığından dolayı staj, amacına uygun ilerlememektedir.

Mevcut durumdan da anlaşılacağı üzere stajyer avukatlar adliye stajında tamamen denetimden yoksun deyim yerindeyse başıboş bir halde bırakılmıştır. Bu doğrultuda adliye stajından beklenen pratiğe ilişkin öğrenme durumu ilgili birimlerden ziyade tamamen stajyer avukatın kendi çabasına bırakılmıştır.

Belki de bu sürecin en temel problemi ise ülkemizin mevcut ekonomik durumunu da göz önüne aldığımızda stajyerlerin maddi gelirden yoksun olmasıdır. Avukatlık Kanunu’nda net olarak hüküm altına alınmış olmasa da, ilgili hükmün geniş yorumlanmasıyla stajın ilk altı ayı boyunca sigortalı ve gelir getirici bir işte çalışması yasak olan stajyer avukatların herhangi bir gelirleri olmadan hayatlarını nasıl idame ettirecekleri çok büyük bir soru işaretidir. Diğer bazı mesleklerde lisans eğitiminin bir parçası olarak ya da sonrasında kısa bir süre yapılan stajyerliğin  Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Staj Yönetmeliğinde bunlardan çok farklı bir şekilde düzenlenmiş olmasının  avukatlık mesleğinin ilke ve değerlerinin korunmasına yönelik olduğu düşünülse de  kanun hükmü, amacının tam tersine meslek adayını her anlamda çaresiz bırakmaktadır. Çünkü ekonomik özgürlük insanın hayata tutunma ve mutluluk imkanları ile birlikte insan olabilmenin en temel gereğidir.

Yargının diğer kurucu unsurları olan hüküm ve iddia makamını temsil eden hakim-savcı stajyerlerinin ortalama bir memur maaşı civarında “stajyer maaşı” aldıkları göz önüne alındığında bu konuda yargı unsurları arasında çok ciddi bir yatay eşitsizlik olduğu görülmekte, stajyer avukatları tamamen güvencesiz bir durumda bırakan sistemin çarpıklığı iyiden iyiye gözler önüne serilmektedir.

Bir diğer konu stajın avukat yanında yapılan ikinci altı aylık kısmıdır. Bu konudaki sorunlar hakkında ise belki de adliye stajından çok daha fazla söz söylemek gerekecektir.

Öncelikle hiçbir yorum yapmadan sadece konuya ilişkin mevzuata değinelim:

Avukatlık Kanunu’nun Stajın Yapılması ve Stajyerin Ödevleri başlıklı 23. maddesinin 2. fıkrası: Stajyer, avukatla birlikte duruşmalara girmek, avukatın mahkemeler ve idari makamlardaki işlerini yapmak, dava dosyaları ve yazışmaları düzenlemek, baroca düzenlenen eğitim çalışmalarına katılmak, baro yönetim kurulunca verilen ve yönetmelikte gösterilecek diğer ödevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Stajyerler, meslek kurallarına ve yönetmeliklerde belirlenen esaslara uymak zorundadırlar.

TBB Avukatlık Staj Yönetmeliği’nin Avukatın Yükümlülüğü başlıklı 17. maddesi: Avukat, stajyerini hukukun üstünlüğü ilkesine, meslek ilke ve kurallarına bağlı, hukuk bilgilerini somut olaylara uygulayabilecek nitelikte, bağımsız ve özgür bir avukat olarak yetiştirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülük kapsamında avukat, stajyeri Avukatlık Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen duruşmalara ve cezaevi görüşmelerine birlikte gitmek, mahkemeler ve idari makamlardaki işleri takip etmek, dava dosyalarını ve yazışmaları düzenlemek imkanını sağlayarak eğitir. Stajyere bu işler dışında bir iş yüklenemez. Avukat, stajyerin Baro eğitim çalışmalarına katılmasını, devamını ve başarısını denetlemekle yükümlüdür.

TBB Meslek Kuralları

Madde 11 “Avukat, Türkiye Barolar Birliği’nce kabul olunan mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun davranmak zorundadır.”

Madde 27 “Resmi ya da özel kuruluşlarda bağımlı olarak birlikte çalışan avukatlar, kadro görevleri ne olursa olsun, adalet ve eşitlik ilkelerinden ayrılmamaya ve iş dağıtımı, denetimi ve her türlü iş ilişkilerinde meslek dayanışmasına ve onuruna uymayan davranışlardan kaçınmaya özen göstermekle yükümlüdürler.”

Madde 33 “Yanına stajyer almayı kabul eden avukat, stajyerlerin iyi yetişmesi için gerekli dikkati ve ilgiyi gösterir ve olanaklarını hazırlar.”

Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne Dair Temel Prensipler Bildirgesi (Havana Kuralları)

Madde 9 “Hükümetler, avukatlık meslek örgütleri ve öğretim kurumları, avukatların gereği gibi eğitim ve öğrenim almalarını ve avukatlık meslek idealleri ve ahlaki görevleri ile ulusal ve uluslararası hukuk tarafından tanınmış olan insan haklarına ve temel özgürlüklere vakıf olmalarını sağlar.”

Konuya ilişkin mevzuat aslında her şeyi özetlemekle birlikte:

Hiçbir maddi güvencesi olmadığından daha stajının başında usule uygun olmasa da avukat yanında çalışmaya başlayan ve avukatlık ofisi ile adliye arasında imza prosedüründen dolayı mekik dokuyan stajyer avukat yukarıda mevzuatta da görüleceği üzere kıdemli meslektaşı tarafından gözetilmesi gereken bir kişi konumundadır; ancak hiçbir sigorta ve maaş güvencesi olmaksızın kimi zaman hacizlerde türlü kargaşaların içerisinde, kimi zaman icra dairelerinde merdiven ya da tabure üzerinde dosya arayarak “harçlık” adı altında ücret almaya ve mesleki tecrübe edinmeye çalışan stajyer avukat pratikte yukarıdaki mevzuat hükümlerine göre değil de İş Kanunu hükümlerine göre çalışmaktadır.

Bu kemikleşmiş yanlışlar içerisinde siyasal iktidar ve yasama organı konuya ilişkin hiçbir bir düzenleme yapmamakta, TBB, iki sene içerisinde geri ödemesini alacağı staj kredisini üst meslek kuruluşu değil de kredi kuruluşuymuş gibi finanse etmekte, barolar ise eli kolu bağlı bir şekilde beklemektedir.

Hükümetten ve meslek kuruluşlarından çözüm bekleyen stajyer avukatların ise daha yolun başında kendi meslektaşı tarafından sömürülmesi, erkek olanın hacizlerde iyi iş göreceği, kadın olanın da mutfak işlerinde başarılı olacağı düşüncesiyle cinsiyet ayrımcılığına tabi tutulması ve angarya çalışmaya itilmesi ise trajiktir.

Kendince bir stajyer avukat devinimi yaratan ve stajyer icra takip elemanı sekreter ya da katip gibi kullanmaya çalışarak  emek sömürüsü yapan meslektaşlara avukatlık yemininde yer verilen “meslek onurunu” hatırlatmakla birlikte yukarıda adı geçen tüm kurum ve kesimlerin stajyer avukatlığın bugünkü trajik halinde sorumluluğu vardır. Kimi eylemleri, kimi eylemsizliği, kimi de umursamazlığıyla bu mesuliyetten pay sahibidir. Bu adaletsiz ve çarpık durumu yaratanları sorumluluğa ve mesleğimizin özü olan adaletle davranmaya davet ediyorum.