Uzlaştırmaya tabi suçlarda taraflardan birinin yurt dışında bulunması halinde uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediği, yurt dışında bulunan öznelere uzlaşma teklifinde bulunulmasının gerekip gerekmediği uygulamada bazen tartışmalara neden olmaktadır.

Bilindiği üzere soruşturma bürosu tarafından yürütülen soruşturmada soruşturma işlemleri tamamlandıktan sonra suçun uzlaştırmaya tabi suçlardan olduğunun anlaşılması halinde soruşturma dosyası uzlaştırma bürosuna gönderilmektedir.

Bu soruşturma dosyalarının bazılarında yurt dışında bulunan kişiye ulaşılamamakta veya bu öznenin ifadesi alınmadan dosya uzlaştırma bürosuna gönderilmektedir.

Bu aşamada taraflardan birinin yurtdışında bulunması halinde uzlaşma teklifinde bulunmak gerekip gerekmediği cevaplanması gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün bu konuya ilişkin görüşü şu şekildedir:[1]

Taraflardan birinin yurtdışında olması hâlinde, tarafın yurtdışı adresi belli olsa dahi, dosyanın 5271 sayılı Kanunun 253/6 ve Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddeleri uyarınca, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin sonuçlandırılması gerektiği ifade edilmektedir.

5271 sayılı Kanun’un 253/6. maddesinde, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır” hükmü yer almaktadır.

Yargıtay uygulaması

5271 sayılı CMK’nin 253/6 maddesi hükmünün işletilebilmesi için taraflara ulaşılabilecek yolların tüketilmesi gerekmektedir.[2]

Yakalama çıkarılması hali

Örneğin; soruşturma aşamasında yapılan araştırmalara rağmen hakkında yakalama kararı verilen şüpheliye ulaşılamaması nedeniyle uzlaştırma işlemlerinin yapılmasının olanaklı olmadığı ortaya çıkmış ise şüpheli hakkında iddianame düzenlenebilir.

Bu tür durumlarda yazılan iddianamenin iadesi sırf bu nedenle mümkün gözükmemektedir.

Yargıtay, bu tür durumlarda iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazın kabul edilmesi gerektiğine hükmetmektedir.[3]

Yargıtay burada hakkında yakalama kararı bulunan şüpheli hakkında uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi olanağının bulunmadığını düşünmektedir.[4]

Tüzel kişilerin merkezlerinin yurt dışında olması

Suçtan zarar gören tüzel kişilerin merkezleri yurt dışında olmakla beraber vekaletnamede uzlaşma yetkisi bulunan vekillerinin dava ve duruşmaları takip ettikleri belli ise bu husus gözetilmelidir. Bu durumda uzlaşma hükümleri uygulanmalıdır.[5]

Yurt dışında bulunan müştekinin ne zaman Türkiye’ye döneceğinin öğrenilememesi

Şayet somut olayda yurt dışında bulunan müştekinin ne zaman Türkiye’ye döneceği öğrenilememiş ve bu durum örneğin tutanakla tespit edilmişse uzlaştırma hükümleri uygulanamayacaktır.[6]

Uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturmanın sonuçlandırılması

5271 sayılı CMK’nin 253/6. Maddesine göre uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturmanın sonuçlandırılması 3 halde mümkündür:

1

Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama (nedeniyle ulaşılamama),

2

Yurt dışında olma (nedeniyle ulaşılamama),

3

Başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde.

Yukarıda belirtilen hallerde uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılmalıdır. Burada önemli olan ilgili tarafa ulaşmaktır. Yasal düzenleme metninde tarafa ulaşamama halleri tarif edilmiş ve yurtdışında olma hali de ulaşamama halleri arasında gösterilmiştir. Bu yüzden ulaşılabilir bir konumda olmak uzlaştırma hükümlerinin işletilmesi için yeterlidir.

Yasal düzenleme metninde kullanılan “veya” bağlacı yurt dışında bulunma halini tek başına uzlaştırma hükümlerinin uygulanmamasına neden olan haller arasına soktuğu ifade edilebilir.

Bununla birlikte soruşturma aşamasında tarafların suça ilişkin beyanlarının alınması gerekir. Özellikle şüpheli açısından ifade almaya yönelik çabaların gösterilmesi ve ifade almaya yönelik soruşturma işlemlerinin yapılması gerekir. Burada bu sürecin işletilmesi sonunda şüpheli hakkında yakalama kararının çıkması da mümkündür. Zaten yakalama çıkarsa uzlaştırma hükümleri uygulanamayacaktır.

Uzlaştırma hükümlerinin uygulanabilmesi için tarafların ulaşılabilir konumda olması gerekir. Bu nedenle taraflardan biri yurt dışında ise ve kendisine ulaşılamıyorsa uzlaştırma teklifinde bulunmak mümkün olmayacaktır.

Uzlaştırma yönetmeliğinin 7/12 maddesinde de 5271 sayılı CMK’nin 253/6 maddesine paralel bir düzenleme yer almaktadır.

Buna göre; Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmeyecektir.

Bu yasal düzenlemelere rağmen, uzlaştırma işlemi yapılacak taraflardan birinin yurtdışında olması durumunda dosyanın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253/6 maddesine göre uzlaştırma yoluna gidilmeksizin doğrudan mı, yoksa yurtdışında bulunan tarafa uzlaştırmacı tarafından ulaşılmaya çalışılıp, tarafa ulaşılamaması durumunda mı sonuçlandırılması gerektiği hususlarında tereddütler yaşanmıştır.

Bu soruya Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, Taraflardan birinin yurtdışında olması hâlinde, tarafın yurtdışı adresi belli olsa dahi, dosyanın 5271 sayılı Kanunun 253/6 ve Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddeleri uyarınca, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin sonuçlandırılması gerektiği şeklinde cevap vermektedir.[7]

Yargıtay ise, taraflardan birinin yurtdışında olması halinde tarafa veya yasal temsilcisine veya vekiline ulaşılamaması halinde uzlaştırma işleminin yapılamayacağını bazı kararlarında ifade etmektedir.[8]

Kanaatimizce, taraflardan birinin yurt dışında olması ve bu nedenle ulaşılamaması, onun adına uzlaştırma teklifini yanıtlama yetkisi bulunan bir kişinin yurt içinde olmaması durumunda uzlaştırma hükümleri uygulanmamalıdır.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-------------------------

[1] Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, “Taraflardan Birinin Yurtdışında Olması Halinde Uzlaştırma Yoluna Gidilip Gidilemeyeceği” konulu, 19120602-045-02-0269-2017-E.1775/56610 sayılı ve 23/08/2017 tarihli yazısı.

[2] Y.4.CD, E: 2020/34939, K: 2021/9068, T: 15.03.2021.

[3] Y.15.CD, E: 2018/3220, K: 2018/3904, T: 28.05.2018.

[4] Y.15.CD, E: 2019/6246, K: 2019/8615, T: 23.09.2019. Ayrıca başka emsal karar için bkz.; Y.4.CD, E: 2020/30492, K: 2021/5951, T: 24.02.2021: “…Somut olayda; şüpheli ... hakkında tehdit suçunu işlediği iddiası ile yürütülen soruşturma içerisinde kolluk tarafından düzenlenen fezlekede şüpheliye ulaşılamaması nedeni ile ifadesinin alınamadığının belirtildiği, 20/07/2018 tarihli kolluk araştırma tutanağında "şüphelinin en son 14/03/2015 tarihinde Türkiye'den çıkış yaptığı ve bir daha dönmediğinin tespit edildiğinin" belirtildiği, bu hususun Hudut Kapıları Büro Amirliği'nin 26/03/2019 tarihli cevabi yazısının ekinde bulunan "Yurda Giriş Kaydı" tablosu ile de doğrulandığı, soruşturma savcısının mevcut bilgilere göre şüphelinin ifadesinin alınması amacı ile yakalama kararı verilmesini teminen Sulh Ceza Hakimliğine başvurduğu ve bu başvuru neticesinde, Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Hakimliğince, şüpheli hakkında 19/03/2020 tarihinde, ifade alınmasına yönelik yakalama kararı verildiği,…”

[5] Y.19.CD, E: 2019/23865, K: 2021/2887, T: 11.03.2021: “…Gerekçeli kararda sanığın üzerine yüklenen eylem yönünden yasa maddesinde etkin pişmanlık hükümlerine yer verilmesi ve şikayetçinin yurt dışında bulunması nedeniyle uzlaşma yoluna gidilemeyeceği belirtilmişse de, suçtan zarar gören tüzel kişilerin merkezleri yurt dışında olmakla beraber vekaletnamede uzlaşma yetkisi bulunan vekillerinin dava ve duruşmaları takip ettikleri de gözetilerek; 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan (suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan) 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7. maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik CMK’nin 253. ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,…”

[6] Y.4.CD, E: 2020/34939, K: 2021/9068, T: 15.03.2021.

[7] Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, “Taraflardan Birinin Yurtdışında Olması Halinde Uzlaştırma Yoluna Gidilip Gidilemeyeceği” konulu, 19120602-045-02-0269-2017-E.1775/56610 sayılı ve 23/08/2017 tarihli yazısı.

[8] Y.4.CD, E: 2020/34939, K: 2021/9068, T: 15.03.2021.