Tasarlayarak öldürme suçlarında, tasarlama unsuru ile haksız tahrikin bir arada bulunup bulunmayacağı hususu tartışmalara neden olmaktadır. Burada sorunun çözümünün tasarlamanın kabulünde esas alınan teorilerle yakından ilişkili olduğu ifade edilmektedir.[1]

Burada öncelikli olarak tasarlama kavramının ne olduğu üzerinde durulmalıdır.

Tasarlama kavramı

Tasarlamadan bahsedebilmek için; “failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi gerekmektedir".[2]

Fail, tasarlama halinde anında karar verip eylemi gerçekleştirmemektedir. Suçu tasarlayan fail, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmesini beklemektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunu düşünerek vakit geçirmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir.

Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla eylemi gerçekleştirmesi halinde tasarlamadan bahsedilemeyecektir.

Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle tespit edilmelidir.

Ayrıca failin, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşmamasının mümkün olup olmadığı hususu değerlendirme konusu yapılmalıdır.[3]

Öğretideki görüşler

Öğretide, tasarlamayı değişik temellere dayandıran çok sayıda görüş veya teoriler varlığını sürdürmektedir.

Bu görüşler veya teoriler çok sayıda olsa da, genel olarak psikolojik görüş (soğukkanlılık teorisi) ve plan kurma teorisi adı altında iki başlık altında tasarlama kavramı inceleme konusu yapılabilir.[4]

Psikolojik görüş

Psikolojik görüş (soğukkanlılık teorisi) tasarlama kavramını, suç işleme kararının alınmasından suçun icrasına kadar belirli bir zaman aralığının geçmesi ve bu süre içerisinde sebat göstererek suç işleme kararından dönmeyen failin soğukkanlı bir şekilde suçu işlemesi hali olarak tanımlamaktadır.[5]

Plan kurma teorisi

Plan kurma teorisi, failin suç işlemeye karar verdikten sonra icra hareketlerine başlayıncaya kadar suçun işleneceği yer, zaman, işleniş şekli gibi konularda plan kurduğunu, hazırlıklar yapıp araçları seçtiğini ve bu şekilde davranışlar göstermesi halinde failin tasarlayarak hareket ettiğinin ifade edilebileceğini vurgulamaktadır.[6]

Planlama teorisine göre, tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmakta, hazırlanmakta ve planlanmaktadır.

Bu hazırlık, pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hile ile öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilecektir.

Burada fail, önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.[7]

Devamlılık (kronolojik) görüşü

Bazı görüş sahipleri de, tasarlamanın esasında bir devamlılığın bulunduğunu dile getirmektedirler. Devamlılık (kronolojik) görüşüne göre; suç işleme düşüncesinin ortaya çıktığı andan sonucun ortaya çıkması anına kadar az çok bir zaman geçmesi halinde tasarlamadan söz edilebilecektir.

Belirtmek gerekir ki, tasarlamanın ölçüsü kronolojik bir ölçü (karar ile sonuç arasında belli bir zamanın geçmiş olması) ise, haksız tahrike ilişkin hükümlerin uygulanması için, suçun haksız tahrikin hemen sonrasında işlenmesi koşul olarak aranmadığından, tasarlama ile haksız tahrikin bir arada varlıklarını sürdürebilecekleri ifade edilebilir.[8]

Tasarlama süreci ve haksız tahrik

Yani tasarlama için şart olan kararla harekete geçme zamanı arasındaki zaman diliminde haksız tahrik etkisi varlını sürdürebilir.[9] Tasarlama sürecinin herhangi bir noktasında haksız tahrik yine söz konusu olabilir. Bu halde de fail hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanabilecektir.

Failin eylemi, haksız tahriki teşkil eden eylemin hemen sonunda gerçekleştirmesi halinde de haksız tahrik hükümleri uygulanabilecektir. Yani haksız tahrikin varlığı için eylemin gerçekleştirme anından hemen önce var olması şart değildir.

Bundan başka, tasarlamanın ikinci şartı olan bu süre içerisinde bir plan kurulması da, haksız tahrikin psikolojik esasını oluşturan öfke veya elem hali ile uyumlu olduğu söylenebilir.

Hatta bir kişinin, bu gibi öfke veya üzüntü anlarında daha derin ve ayrıntılı bir şekilde düşünüp taşınması, benliğini saran öç alma veya karşılık verme fikrinin etkisi altında planını daha iyi hazırlaması bile söz konusu olabilir.[10]

Soğukkanlılık teorisi

Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir.[11]

Tasarlamanın hukuki temelini soğukkanlılık (suçun sükûnet içinde hazırlanması ve işlenmesi) kavramının oluşturduğunun kabul edilmesi halinde, haksız tahrikin önemli koşullarından olan "suçun hiddet veya şiddetli elemin etkisiyle işlenmesi" hali ile soğukkanlılık halinin birbirine tezat oluşturduğu söylenebilecektir.

Bu iki zıt ruhsal durumun aynı kişide ve aynı anda bir arada var olamayacağı yönünde görüşler bulunmaktadır. Oysa tasarlamada fail, suçu soğukkanlılıkla düşünüp karar verdikten sonra işlemektedir.

Haksız tahrikte ise, fail bir hiddet veya şiddetli bir elemin tesiri altında hareket etmektedir.[12]

YARGITAY UYGULAMASI

Yargıtay’ın, haksız tahrik kavramını tasarlamanın esası konusunda soğukkanlılık teorisine ağırlık vererek değerlendirdiği kararları bulunmaktadır.[13]

Genel olarak Yargıtay’ın, tasarlama halinde haksız tahrik hükümlerinin uygulanabileceğini kabul ettiği kararlarına rastlanmaktadır.[14]

Yargıtay, haksız tahrik oluşturan hususların dedikodudan ibaret olması halinde tasarlayarak gerçekleştirilen eylemlerde haksız tahrik hükümlerinin uygulanamayacağını kabul etmektedir.[15]

Yargıtay, hakaret, basit yaralama ve benzeri şekilde gerçekleşen ve haksız tahrik oluşturan eylemlere karşılık olmak üzere gerçekleştirilen tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs suçunda, haksız tahrik nedeniyle 5237 sayılı TCK'nun 29. maddesi uyarınca cezadan asgari oranda indirim yapılması gerektiğini kararlarında vurgulamaktadır.[16]

Yargıtay, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının tam olarak belli olmadığı hallerde haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğini düşünmektedir.[17]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

ARTUK, MEHMET EMİN/GÖKÇEN, AHMET/ YENİDÜNYA, A. CANER, “Ceza Hukuku Genel Hükümler”, Turhan Kitapevi, Ankara, 2011, Beşinci Bası.

ARTUK, MEHMET EMİN/GÖKÇEN, AHMET/ YENİDÜNYA, A. CANER, “Ceza Hukuku Özel Hükümler”, Turhan Kitapevi, Ankara, 2011, On birinci Bası.

CENTEL, NUR/ZAFER, HAMİDE/ÇAKMUT, ÖZLEM, “Kişilere Karşı İşlenen Suçlar”, Cilt 1, Beta Basım, İstanbul, 2011, İkinci Bası.

DÖNMEZER, SULHİ/ERMAN, SAHİR, “Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Kısım”, Cilt I, Beta Basım, İstanbul, 1997, Onüçüncü Bası.

DEMİRBAŞ, TİMUR, “Türk Ceza Kanununda Özel Haksız Tahrik Halleri”, Üçdal Neşriyat, İstanbul, 1985.

DURAN, GÖKHAN YAŞAR, “Ceza Hukukunda Haksız Tahrik”, Legal Yayıncılık, İstanbul, 2010.

EREM, Faruk, A.DANIŞMAN ve M.E.ARTUK, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 1997

GÖZÜBÜYÜK, ABDULLAH PULAT, “Alman, Fransız, İsviçre ve İtalyan Ceza Kanunları Mukayeseli Türk Ceza Kanunu Gözübüyük Şerhi”, Cilt I, Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul, 1988.

GÜRELLİ, Nevzat, 1951“Ceza Hukukunda Mazeret Nedeni Olarak Haksız Tahrik“. İstanbul Barosu Dergisi, 332-378; 1988 “ Haksız tahrik Üzerine Bir İnceleme“ Adalet Dergisi, S:1, Ocak:42.

HAKERİ, HAKAN, “Ceza Hukuku Genel Hükümler”, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012, Onüçüncü Bası.

ÖZER, VELİ /KANBUR, MEHMET NİHAT/DOĞAN, KORAY/BACAKSIZ, PINAR/TEPE, İLKER, “Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler”, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2011, İkinci Bası.

ŞEN, ERSAN, “Tür Ceza Hukuku Suçun Genel Esasları ve Unsurları”, D&R Yayınları, İstanbul, 2002.

ZAFER, HAMİDE, “Ceza Hukuku Genel Hükümler TCK 1-75”, Beta Basım, İstanbul, 2011, İkinci Bası Zafer.

---------------------------

[1] ARTUK, MEHMET EMİN/GÖKÇEN, AHMET/ YENİDÜNYA, A. CANER, “Ceza Hukuku Genel Hükümler”, Turhan Kitapevi, Ankara, 2011, Beşinci Bası, s. 535.

[2] Emsal kararlar için bkz. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 28.04.1998 gün ve 117-155, 13.11.2001 gün ve 239-247, 03.10.2006 gün ve 30-210, 15.12.2009 gün ve 200-290, 02.02.2010 gün ve 239-14, 16.02.2010 gün ve 251-25, 25.01.2011 gün ve 122-7, 12.06.2012 gün ve 560-227 ile 26.06.2012 gün ve 67-258 sayılı kararları.

[3] YCGK, E. 2013/1-664, K. 2013/622, T. 24.12.2013.

[4] DURAN, GÖKHAN YAŞAR, “Ceza Hukukunda Haksız Tahrik”, Legal Yayıncılık, İstanbul, 2010, s.211

[5] ARTUK, MEHMET EMİN/GÖKÇEN, AHMET/ YENİDÜNYA, A. CANER, “Ceza Hukuku Özel Hükümler”, Turhan Kitapevi, Ankara, 2011, On birinci Bası 326, s.342

[6] CENTEL, NUR/ZAFER, HAMİDE/ÇAKMUT, ÖZLEM, “Kişilere Karşı İşlenen Suçlar”, Cilt 1, Beta Basım, İstanbul, 2011, İkinci Bası, s.39; ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, s.343

[7] YCGK, E. 2013/1-664, K. 2013/622, T. 24.12.2013.

[8] DEMİRBAŞ, TİMUR, “Türk Ceza Kanununda Özel Haksız Tahrik Halleri”, Üçdal Neşriyat, İstanbul, 1985, s. 49; GÖZÜBÜYÜK, ABDULLAH PULAT, “Alman, Fransız, İsviçre ve İtalyan Ceza Kanunları Mukayeseli Türk Ceza Kanunu Gözübüyük Şerhi”, Cilt I, Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul, 1988, s.575; ÖZER, VELİ /KANBUR, MEHMET NİHAT/DOĞAN, KORAY/BACAKSIZ, PINAR/TEPE, İLKER, “Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler”, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2011, İkinci Bası ÖZBEK/KANBUR/DOĞAN/BACAKSIZ/TEPE, s.399; HAKERİ, HAKAN, “Ceza Hukuku Genel Hükümler”, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012, Onüçüncü Bası, s.350; ŞEN, ERSAN, “Tür Ceza Hukuku Suçun Genel Esasları ve Unsurları”, D&R Yayınları, İstanbul, 2002, s.478; ZAFER, HAMİDE, “Ceza Hukuku Genel Hükümler TCK 1-75”, Beta Basım, İstanbul, 2011, İkinci Bası, s. 332 329 Demirbaş, s. 49, DÖNMEZER, SULHİ/ERMAN, SAHİR, “Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Kısım”, Cilt I, Beta Basım, İstanbul, 1997, Onüçüncü Bası, s.350

[9] DEMİRBAŞ, s. 49, DÖNMEZER/ERMAN, s.350

[10] DÖNMEZER/ERMAN, s.350; ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, s. 534

[11] YCGK, E. 2013/1-664, K. 2013/622, T. 24.12.2013.

[12] DURAN, s.212; ZAFER, s. 332; GÜRELLİ, s. 341; EREM/DANIŞMAN/ARTUK, s. 604

[13] Y.1.CD, E. 2011/7094, K. 2012/4406, T. 30.05.2012: “…Olaydan iki gün önce, köy meydanında sanığın, maktulün oğlu ve yeğeni ile tartıştığı sırada, maktulün sanığa hakaret ettiği, maktule hınç duymaya başlayan sanığın, bu olaydan sonra yeni bir kavga olabileceği endişesi ile bıçak taşımaya başladığı, olay gecesi de alkol almakta olan maktulü bıçaklayarak öldürdüğü olayda; Tasarlamanın oluşması için, bir kimseye karşı soğukkanlı bir şekilde ve koşulsuz olarak belli bir suçu işleme kararının verilmesi, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında tasarlamayı kabule elverişli makul bir sürenin geçmesi, bu süre içerisinde sebat ve ısrar gösterilerek karardan dönülmemesi ve suçun işlenmesi gerekmekte olup, incelemeye konu somut olayda tasarlamanın koşulları bulunmadığı halde kasten insan öldürme suçundan TCK.nun 81. maddesi uyarınca hüküm kurulması yerine tasarlayarak insan öldürme suçundan hüküm kurulması,…”

[14] Y.1.CD, E. 2013/5046, K. 2014/199, T. 23.01.2014: “…Sanık Mutlu hakkında “sanık S.’nin işlediği mağdur Ö..’ı tasarlayarak öldürmeye teşebbüs suçuna yardımdan hüküm kurulurken, temel cezanın TCK’nun 82/1-a maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olarak belirlenip, teşebbüs nedeniyle aynı Kanunun 35. maddesi gereğince tayin edilen 16 yıl hapis cezası üzerinden, TCK’nın 39. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılarak 8 yıl hapis cezasına hükmedilmesinden sonra, haksız tahrik nedeni ile takdir olunan 1/2 oranında yapılan indirim sonucu 4 yıl hapis cezasına hükmedilmesi yerine, yazılı biçimde 7 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedilmesi Kanuna aykırı ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Hüküm fıkrasının, (4-B) paragrafında bulunan 7 yıl 6 hapis cezası ...” ibaresi çıkartılarak yerine “... 4 yıl hapis cezası ...” ibaresinin eklenmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, kısmen resen de temyize tabi hükümlerin, tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,…”

[15] Y.1.CD, E. 2011/3132, K. 2011/4868, T. 19.07.2011: “…c) Sanık E… yönünden; maktülden kaynaklanan tahrikin, sanık S…’nin eşi, sanık Ş…’in de yengesi olan tanık N… hakkında “eve erkek aldığı” şeklinde çıkarttığı dedikodudan ibaret olduğu anlaşılmakla, maktülden sanık E…’a yönelen, tahrik oluşturan hukukça geçerli haksız fiil bulunmadığı halde tahrik nedeniyle cezada indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayini,…”

[16] Y.1.CD, E. 2015/5886, K. 2016/353, T. 02.02.2016: “…c) Suça sürüklenen çocuğun mağduru 4 yerinden ve ikisi yaşamsal tehlikeye neden olacak şekilde bıçakladığı anlaşılan olayda, tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs hükümlerini düzenleyen ve 13 ile 20 yıl arasında hapis cezası öngören 5237 sayılı TCK'nun 35. maddesinin uygulanması sırasında, meydana gelen tehlike ve zararın ağırlığı dikkate alınarak makul bir ceza tayini yerine, 18 yıl hapis cezası belirlenmesi suretiyle fazla cezaya hükmolunması, d) Suça sürüklenen çocuk ve katılanın önceki tarihlerde ve olay günü internet üzerinden birbirlerine hakaret ettikleri gibi buluştuklarında da hakaret içeren sözler sarf ettikleri olayda ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının tam olarak belli olmaması karşısında, haksız tahrik hükümlerini düzenleyen 5237 sayılı TCK'nun 29. maddesi uyarınca cezadan asgari oranda indirim yapılmasının yeterli olduğu nazara alınmadan yazılı şekilde ½ oranında indirim tatbiki,…”

[17] Y.1.CD, E. 2015/5886, K. 2016/353, T. 02.02.2016.