Tefecilik suçu, faiz veya başka bir isimle olsa da kazanç elde etmek için başkasına ödünç para verilmesidir. Suçun yasada düzenlendiği yer göz önünde bulundurulduğunda toplumsal değerlerden ekonomik kuralların korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Tefecilik Madde 241- (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. 

(2) (Ek:14/4/2020-7242/14 md.) Suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Tefecilik Suçu Nasıl İşlenir?

Bu suçun oluşması için öncelikle ikrazatçılık yapmak üzere yetkili kurumlardan izin alınmamış olması veya daha önce alınmış iznin iptal edilmiş olması gerekir. Bu suç üç şekilde işlenmektedir.

1-Ödünç Para Vererek İşlenen Tefecilik Suçu

 Ekonomik anlamda zor durumda olan ve kredi kuruluşlarından para alamayan kişilerin yüksek faiz karşılığında yasal izni bulunmayan kişi ya da tüzel kişilerden ödünç para almasıdır. Tefeci ödünç alan kişiye parayı anlaştıkları usulle ve vadede ödenmek üzere teslim eder. Ödünç verilen para olmalıdır. Paranın geri ödemesinin ne şekilde yapılacağı tarafların anlaşması ile belirlenir.

2-Senet Kırdırmak Yoluyla İşlenen Tefecilik Suçu

Henüz vadesi gelmemiş olan bono, çek veya senet üzerinde yazılan miktardan daha az bir paranın alınarak bono, çek veya senedin başkasına devredilmesidir. Senet kırmak yöntemiyle tefecilik suçunun işlenip işlenmeyeceği hususunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bir kısım görüş yasanın aradığı ödünç para verme şartı gerçekleşmediğinden senet kırma yöntemiyle tefecilik suçunun oluşmayacağını kabul etmektedir. Ancak Yargıtay senet veya çek kırma usulüyle komisyon karşılığı tefecilik suçunun işlenebileceğini kabul etmektedir.

3-Kredi Kartı (POS) Tefeciliği

Kredi kartları günlük hayatta nakit para kullanımından daha fazla kullanılmaktadır. Nakit kullanılmadan mal veya hizmet alımında ödeme aracı olarak kullanılmaktadır. Kredi kartları kullanılarak tefecilik suçu uygulamada iki şekilde yapılmaktadır. İlki nakit paraya ihtiyacı olan kişilerin kredi kartı kullanılarak satın alma yapılmış gibi pos cihazından para çekilmesidir. Bu yöntemde tefeci pos cihazından örneğin 2.000,00 TL para çeker ancak kişiye 1.000,00 TL verir. Aradaki bin lira faiz karşılığı tefecide kalır. İkinci yöntem ise, kredi kartı borcu olan kişi bankaların uyguladığı yüksek faiz miktarını ödememek için tefeci ile anlaşarak pos cihazından satın alma yapılmış gibi çekim yapıyor. Örneğin 1.000,00 TL kredi kartı borcunu bankanın uyguladığı faizi ile birlikte 1.700,00 TL olarak ödeyecektir. Tefeci ile mağdur 1.300,00 TL olarak aralarında anlaşır, bankaya olan 1000,00 TL kredi kartı borcunu tefeci öder kredi kartından çekilen 1300,00 TL’nin 300 TL’si tefeciye kalır.

Tefecilik Suçu İle İlgili Önemli Hususlar/Konular

Tefecilik suçu kazanç elde etmek kastıyla herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Kazanç elde etmek amacıyla paranın verilmesi ile suç tamamlanır, kazancın elde edilmiş olması aranmaz. Kazanç elde etme amacı olmayan ödünç vermeler bu suçu oluşturmaz. Tefecilik suçuna teşebbüs ve iştirak mümkündür.

Bu suçun mağduru toplum olsa da TCK 43.maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri uygulanmaktadır. Her iddia için TCK 43. maddesinin uygulanma koşulları ayrıntılı olarak incelenmelidir. Uygulamada aynı mağdura verilen ödünç paralar nedeniyle birden fazla eylem için açılan davada zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Ancak farklı mağdurlar için her bir mağdur sayınca ayrı tefecilik suçu oluşacaktır.

Tefecilik Suçunda Şikâyet, Görevli Mahkeme

Tefecilik suçu resen takibi yapılan suçlardandır. Yetkili yargı mercii ödünç paranın verildiği yer mahkemesi, görevli mahkeme ise asliye ceza mahkemesidir.

Korana virüsü salgını, insan ilişkilerini, günlük yaşamı, ticari ilişkileri, ekonominin işleyişi tüm dünyada olumsuz etkilemiştir. Salgının önlenmesine yönelik devletler tarafından alınan sokağa çıkma yasak ve kısıtlamaları, insanları duydukları haklı endişe ile kendilerini her konuda kısıtlamaları nedenleriyle ekonomik işleyişte ciddi sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Halen devam eden salgın ve etkileri ticaretle uğraşan her kesimde olumsuz etkilerini arttırarak göstermektedir. Bu durum pek çok kişi için mali kaynak sorununa ve nakit ihtiyacına neden olmuştur. Her ne kadar satış yapamıyor olsalar dahi vadesi gelen borçların ödemeleri yapılmalıdır. Banka ve diğer finans kuruluşlarından kredi almak farklı nedenlerle mümkün olmamaktadır. Ne kadar süreceği öngörülemeyen bu süreçte insanlar ihtiyaçları olan nakit paraya tefeciler aracılığıyla ulaşmaktadır. Mali krizin atlatılabilmesi için piyasa koşullarının çok üzerinde faiz ödemek zorunda kalınsa da ihtiyacın neden olduğu mecburiyet başka şekilde giderilememektedir.

Yargıtay içtihatlarında tefecilik suçu için; suçun işleniş şekilleri, içtima, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması, kazancın müsaderesi, suçun sübutu,  araştırma yapılması, zamanaşımı, eylemdeki süreklilik gibi konularda uygulamaya yön veren kararlar bulunmaktadır. Örneğin; ev ve işyerinde yapılan aramalarda birçok borç senedinin bulunması, yakın akrabalığı olmayan kişilere yüklü miktarlarda borç para verilmesi, tefeci olduğu iddiası olan kişiler tarafından başlatılan icra takiplerinin sayısı, vergi incelemeleri, mağdurun kendi iş alanıyla ilgili olmayan mallardan yüklü miktarda alımların açıklanamaması, tarafların ticari defterlerinde uyumsuzluk, teminat amaçlı tapu ve araç tescilleri ve diğer hususlarda kararları mevcuttur.

Tefecilik suçu, kendi içinde yargılama sürecindeki araştırmalar, bilirkişi raporları itibariyle kendine has teknik yapısı olan suçlardandır. Soruşturma ve kovuşturma aşamasında atılı suçun unsurlarının oluşup olmadığı her bir eylem için dikkatle ve özenle incelenmelidir.   

Tefecilik Suçunun Yargıtay’da İnceleme Dairesi Değişti

2797 sayılı Yargıtay Kanununun değişik 14. maddesinin verdiği yetki ile Yargıtay Başkanlar Kurulu tarafından hazırlanan ve Büyük Genel Kurulca onaylanıp 28.01.2020 tarih ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe giren, iş bölümü kararı gereğince tefecilik suçuna ilişkin davalar Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından incelenecektir.

Tefecilik Suçunun Yeni İnceleme Dairesi 9. Ceza Dairesi Emsal Kararlar

9. Ceza Dairesi 2020/844 E. , 2020/716 K.  29.06.2020 Tarihli Kararında;

“ 1-Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 12/05/2015 tarihli ve 2014/4-655 Esas, 2015/152 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, değişik zamanlarda birden fazla kişiye kazanç karşılığı ödünç para verilmesi halinde zincirleme tek tefecilik suçunun oluşacağı nazara alındığında; UYAP sisteminde yapılan sorgulamada, sanık hakkında aynı suçtan Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/877 Esas sırasında kayıtlı kamu davasının açıldığının anlaşılması karşısında, anılan davanın akıbetinin araştırılması, derdest ise birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneğinin getirtilerek incelenmesi sonrasında suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının ve mükerrer dava olup olmadığının saptanması, ayrıca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde sanığa TCK'nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi durumunda ise ayrı ceza verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir. (Yargıtay Karara Arama Sitesinden Alınmıştır)

9. Ceza Dairesi 2020/1049 E. , 2020/724 K. 29.06.2020 Tarihli Kararında;

“Tefecilik suçunda; tefecilik yapan failden faiz, komisyon veya başka adlar karşılığında ödünç para alan kişiler, suçun doğrudan mağduru olmadıklarından, CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasında bu kişilerin maddi zararlarının göz önüne alınamayacağı açıktır. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun "Kesin hükümsüzlük" başlıklı 27. maddesi karşısında yasanın emredici normlarına aykırı olarak düzenlenen bir tefecilik sözleşmesi nedeniyle, sözleşme taraflarının doğrudan veya dolaylı olarak hukuki korumadan yararlanmaları olanaksızdır.

Tefecilik suçu nedeniyle kamunun zararına ilişkin olarak ise; yukarıda vurgulanan Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 26.05.2015 tarih ve 2013/3-546 Esas, 2015/163 Karar ve 03.02.2009 tarih ve 2008/11- 250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararları karşısında, tefecilik fiili nedeniyle oluşan kamunun maddi zararının, kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilecek nitelikte olmadığından CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasında göz önüne alınamayacaktır. Sonuç olarak; tefecilik suçlarından kurulan hükümlerde CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasında, aynı yasanın 231/6-c maddesindeki "zararın giderilmesi" koşulunun aranması olanaksızdır.

Bu açıklamalar ışığında dosya kapsamı, bilgi ve belgelere göre;

1- Mahkemece sanığa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğinin sorulması sonrasında, CMK'nın 231/5 ve 231/6-a-b madde ve bentleri kapsamında değerlendirme yapılması gerekirken "Hazine zararı giderilmediğinden" gerekçesi ile sanık hakkında CMK' nın 231. Maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

9. Ceza Dairesi 2020/3724 E. , 2020/821 K. 14.07.2020 Tarihli Kararında;

“Sanık üzerine atılı tefecilik suçunun 5237 sayılı TCK'nın 241/1. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırına göre aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, Ekim 2006 olan suç tarihi ile temyiz inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.