Önceden programlanmış ve kendisine atanmış bir görev senaryosunda otonom olarak çalışan robotlar, çok uzun bir süredir insanoğlunun hayatına girmiş durumda. Askeri ve savunma alanında sıklıkla kullanılan uçabilen ve yürüyebilen robotlar, bomba imha ediyor, hedefleri gözetliyor, hatta önceden tanımlı hedefleri yok edebiliyor. Endüstriyel alanda kullanılan robotlar, başta otomotiv ve uçak sanayinde üretimin büyük bir çoğunluğunda kullanılıyor. Ev tipi denilen ve günlük hayatta kullanılacak robotlar ise henüz çok yaygın değil. Ev tipi robotların ilk prototipleri sürekli duyuruluyor, ancak yapabildikleri şeyler çok sınırlı.

Robot deyince aklımıza filmlerde gördüğümüz insan tipli robotlar geliyor. Ancak insan tipli olan, yani kafası, kolları ve bacakları olan sevimli robotlar oyuncak olmaktan öteye gidebilmiş değil. Askeri ve taşımacılık alanında kullanılmak üzere, hayvanlardan esinlenen ve devrilmeden çok hızlı koşabilen robotların da deneme aşamasında olduğunu söyleyebiliriz. Kendisine verilen görev senaryosu dışında hareket edebilen ve kendi kendine öğrenebilen yapay zekâlı robotlar teknolojik evrimini tamamlamadı, yapay zekâ algoritmaları üzerinde daha çok çalışılması gerekiyor. Uzaktan kumanda edilebilen robot benzeri araçlar (drone’lar vs) da var, ancak bunlar insan tarafından kullanıldıkları için robot kapsamına girmiyor. Yapay zekâ ve uzaktan kumanda meselesi, başka bir yazının konusu olarak şimdilik bir köşede kalsın.

Uzun zamandır, otonom olarak çalışan sürücüsüz arabalar ve hava araçları üzerinde testler yapılıyor. Aslında bir robot türevi denilebilecek Google’ın sürücüsüz araçları, şimdiden 1 milyon mil yol yapmış durumda. Amazon, ürün siparişlerini merkezden alıcıya ulaştıracak hava araçlarını uzun süredir test ediyor. Kendi kendine park eden araçlar, bir kaç yıldır başarıyla hizmet veriyor. Görünen o ki, robot ve türevleri her geçen gün biraz daha hayatımızda yer alacak.

Robotlar iyi ama acaba hukuk düzeni bu konuda ne düşünüyor?

Hukukçular şimdiden otonom cihaz yani robot hukuku diye bir alan olması üzerinde hemfikirler. Robotlarla ilgili bilinen ilk yasa Asimov Robot Yasası’dır. Herhangi bir yasal ve hukuki niteliği olmasa da üç Robot Yasası ahlâki ve hukuki anlamda oluşturulmuş ilk metin olarak tarihe geçti:

   1. Bir robot hiçbir şekilde insanoğluna zarar veremez; veya pasif kalmak suretiyle zarar görmesine izin veremez.
   2. Bir robot kendisine insanlar tarafından verilen komutlara 1. kuralla çelişmediği sürece itaat etmek zorundadır.
   3. Bir robot 1. ve 2. kurallarla çelişmediği sürece kendi varlığını korumak zorundadır.

Robotların ortaya çıkaracağı hukuki meseleler oldukça fazla. Örneğin, robotların işlediği suçlardan ve vermiş olduğu zararlardan kim sorumlu olacak? Bu sorunun basit cevabını aslında klasik hukuk verebiliyor. Robotu kendi lehine işleten kim ise, robotun vermiş olduğu zararlardan o sorumlu olacak denilebilir. Ancak, robot öngörülemeyen sebeplerle suç işlerse veya zarar verirse ne olacak, ya da onu işleten kimse bulunamazsa, veya verdiği zarar birüretim hatasından kaynaklanıyorsa sorusunun cevabı kolaylıkla verilemiyor. Hatta, robotların yazılımlarına kötü niyetli müdahaleler olursa ve bir yerlerden yönlendirilirse ne olacak? Bir yazılım hatasında veya mekanik aksamlarda bir bozulma durumunda, önlenemeyen can ve mal kayıplarından kim sorumlu olacak? İşte bu sorulara henüz cevap yok. Sadece sivil hukuk da sorunları çözemiyor. Askeri amaçlı hava robotlarının, Afganistan’da ve Irak’ta ön tanımlı hedefleri yok etmeye çalışırken sivil insanları vurduğu bir ortamda, elbette uluslararası hukuk da konuya bir çözüm bulmalı.

Robotlar için şimdiye kadar özel bir kanun yapan ülke olmadı. Ancak, otonom çalışan sürücüsüz araçlar için bazı ABD eyaletleri ve bazı Avrupa ülkeleri taslak kanunlar oluşturmaya başladı. Bu taslaklarda, hem araç standartları hem de trafik düzenlemeleri yeni baştan yazılıyor. Robot hukuku şimdilik bu aşamada. Robotlar teknolojik evrimini sürdürdükçe, hukuk bilimine ve bu konuda çalışan hukukçulara olan ihtiyaç da artacak.

(Av. Gökhan Ahi/digitalage.com.tr)