WhatsApp, kullanıcılarına son günlerde yeni gizlilik sözleşmesini kabul etmeleri, yoksa uygulamayı akıllı telefonlarından silmeleri yönünde bir uyarı gönderiyor. Bir mesajlaşma uygulaması olan WhatsApp, yeni sözleşmeyi ve veri paylaşımı kurallarını 8 Şubat'a kadar kabul etmeyenlerin telefonlarından uygulamanın silineceği uyarısı yapıyor. Bu durum hem Türkiye hem de dünyanın dört bir yanında kullanıcıların WhatsApp uygulamasını silme kampanyasına katılmalarına yol açtı. WhatsApp'ın alternatifi olan ve gizliliğe daha çok önem veren Signal adlı uygulamaya son günlerde ilgi yükseldi. Habertürk’ten Emrah Doğru konuyu alanında uzman olan hukukçu Prof. Dr. Ersan Şen, Dijital İletişim Uzmanı Said Ercan ve Uzman Psikolojik Danışman Safiye Yeniyurt ile konuyu konuştu.

ERSAN ŞEN: SADECE TÜRKİYE İÇİN DEĞİL

Prof. Dr. Ersan Şen, Whatsapp'ın gizlilik sözleşmesi hakkında şunları söyledi:

"Şimdi bir defa Whatsapp bir sosyal medya uygulaması değildir. Sosyal medya şirketleri ile Whatsapp uygulamasını ayrı değerlendirmek gerekir. Whatsapp bir iletişim aracıdır. Kişilerin; başkalarının duyamayacağı şekilde iletişim sağladığı, telefondan kullanılsa bile telekomünikasyon yoluyla değil de internet üzerinden sağlanan bir iletişim vasıtasıdır. Burada önemli olan şu ki; Whatsapp sadece Türkiye Cumhuriyeti için böyle bir güncelleme yapmıyor, bunu iyi anlamak lazım. İki kavram önemli birincisi güven, ikincisi güvenilirlik. Güven bu iletişim programlarının sahibi olan şirketlere olmakla birlikte, asıl devletleredir. Güvenilir olan ise kullanılan yöntemler, yani Whatsapp gibi uygulamalar olmalıdır. İnsanlar Whatsapp’ı neden tercih ediyorlar? Birincisi ücretsiz, ikincisi gizli. Kolluk takip edemiyor, başkaları Whatsapp üzerinden yapılan iletişimi teknik araçlarla takip edemiyor. Hala birçok insan iletişimi telekomünikasyonla sağlasa bile, artık bu zamanda birçok insan da iletişimi gizli, ucuz ve bedava olması sebebiyle bu sistemlerle sağlıyor. Whatsapp bu iletişimi, bunları öğrenmek ve elde etmek isteyen devletlere açmayacak. Türkiye’ye de açmayacak. Whatsapp’ın tehlikesi ABD’de olması sebebiyle Amerikan istihbaratının takibinin olup olmayacağıdır ki bizce var, birçok bilgi de Whatsapp’da birikiyor, bu doğru ama rafine edilmesi gerekir bu bilgilerin, yoksa işe yaramazlar ve ulaşılamazlar."

"AKILLI TELEFONLARIN KONTROL EDİLEBİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL"

Prof. Şen sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birincisi; insanlar, sesli veya görüntülü iletişimini devlet, polis, istihbarat, kolluk, savcı denetleyecek endişesine düşmesin. Öyle bir şey yok. Bizim telefon dinleme tekniğimizde hakim, mahkeme karar verir veya acil hallerde cumhuriyet savcısı karar verir ve Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun katkısı ile insanların geçmiş içeriği bilinmeyen iletişim kaydı çıkarılabilir, sonrası da dinlenip kayıt altına alınabilir. Whatsapp’ta ise bunları yapmak mümkün değil. Whatsapp’ta internet trafik bilgilerini temin edebilirsiniz, yani internete girdiğiniz, ama kiminle ne konuştuğunuza, ne yaptığınıza dair bilgiler cep telefonu elde edilmediği, şifresi çözülmediği müddetçe, akıllı telefonların kontrol edilebilmesi mümkün değil. Ya da casus program yükleyeceksiniz ki bunlar son derece zor teknikler. Şimdi özünde şunu halletmiş olalım birincisi. Whatsapp 8 Şubat 2021 tarihinden sonra artık Türkiye Cumhuriyeti tarafından takip edilebilir hale gelmiyor. Bunu Türkiye Cumhuriyeti yapmak istiyor, hatta istihbarat teşkilatının bu takip tekniğine sahip olduğu söyleniyor, ama bunlar hukuki değil. Bugüne kadar hukuki, yani hakimin kararı ile Whatsapp uygulamasının, telefonun içine girilmeksizin dışarıdan konuşmaların ve içerik veya görüntülerin elde edilmesi mümkün olmadı. Bunu bir kenara koyalım. Buradan sonuç çıkarmaya çalışan rakip bazı uygulamalar diyorlar ki, Whatsapp’ı terk edip Telegram’a gelin. Telegram uygulaması Alman patentli, Almanya bu konuda daha radikal, yani devletle de paylaşmıyor, ama ağır ve terörle alakalı suçlarda paylaşıldığı biliniyor. Whatsapp’a benzer uygulamalar yine ABD’de var. Whatsapp’ın sahibi olan Facebook bu bilgilerin tamamına sahip. Onların inisiyatifine kalmış gibisiniz, yani bu şirkete güveneceksiniz veya güvenmeyeceksiniz, bu size kalmış. Bu şirket kendi içinde, yani ilgili şirketlerle bilgi paylaşımını ticari maksatla arttırıyor, yani Whatsapp diyor ki; ben Facebook ve diğer şirketlerimle ticari amaçla kişisel bazı bilgileri paylaşacağım. Bu yöntem başka şirketler için de geçerli, ama paylaşılan konuşma görüşme ve görüntü içerikleri değil sadece kişisel bilgiler olacak."

"YÜZDE 100 GÜVENLİK YOK"

"8 Şubat’tan sonra bir şey değişmeyecek, ama sizin kullanıcı bilgilerinizi, nelerden hoşlandığınızı ve bu tip detayları Facebook ve diğer şirketleri ile Whatsapp paylaşacak" diyen Prof. Ersan Şen şunları söyledi:

"Sizin kişisel bilgileriniz, yani konuşmalarınız değil, görüntüleriniz değil sadece kişisel bilgileriniz kullanılacak, ama şunu düşünüyorsanız ki, bu risk yeni mi vardı, hayır yeni değil. Bugüne kadarki iletiler eğer bir yerde depolanıyorsa ki depolanıyor bunlara devletlerin ulaşmaları yine mümkün olmayacak. WhatsApp uygulaması orada olduğu için belki ABD hariç. 8 Şubat’tan sonra bir şey değişmeyecek, ama sizin kullanıcı bilgilerinizi, nelerden hoşlandığınızı ve bu tip detayları Facebook ve diğer şirketleri ile Whatsapp paylaşacak. Ticari alanını genişletiyor ve bu da anladığım kadarıyla whatsapp’ı ücretli hale getirememenin maliyetinin sonucu. Whatsapp’ı çok fazla kişi kullanıyor. Burada rakip firmalar işte 'Telegram daha güvenli, Signal daha güvenli' diyor. Hayır hepsi kendi içinde güvensiz. Devletle paylaşıyorsa güvensiz. İnsanları gelecekte bekleyen tehlike misal 2019’a ait maddi verileri Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birliği ile paylaşmadı. 2020 verilerini paylaşacak belki bilemeyiz. Whatsapp’ın 2 milyarı aşkın bir kitlesi var ve bunu paraya çevirmek istiyor. Facebook vb. uygulamalarını bu yolla desteklemek istiyor. Bunun bir kanun yok varsa da Whatsapp Türkiye Cumhuriyeti’nde olmadığı için müdahale edemiyoruz, esasında sosyal medyaya, bu tür internet iletişim vasıtalarına veya kripto paraya uluslararası ve ulusal kurallar getirilmesi gerekiyor, bunda geç kalınmamalı. Birincisi Whatsapp devletlere açılmayacak, güvenilirliği kaybolmayacak, ama Whatsapp sizin bilgilerinizi, kiminle yazıştığınızı, hangi konulara ağırlık verdiğinizi Facebook ve kendi şirketleri ile paylaşacak. Bu şu anlama gelir, yine paylaşma tehdidi devam ediyor. Her türlü yazışma bir yerlerde depolanıyor. Bu Whatsapp’ta da olabilir, başka uygulamada da olabilir.”

"WHATSAPP TİCARİ ANLAMDA MENFAAT SAĞLAMAK İSTİYOR"

"Whatsapp sadece ticari anlamda bu kadar büyük sayıda kullanıcısı olduğu için buradan menfaat elde etmek istiyor ve bu nedenle kişilerin konuşma içeriklerini, neyi sevip sevmediği gibi bilgi ve istatistikleri şirketlerine sunacak. Bu riski yok muydu vardı, ama bugünden sonra Elon Musk 'Signal programını indirip kullanın' derken de kendi ticaretine hizmet ediyor, yani aynı amaç, aynı hizmet ve aynı risk burada da var" diyen Ersan Şen sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnsanlar niye tercih ediyor Whatsapp’ı, bedava ve kolay diye. Güvenlik kırılmayacak, yani devlete karşı şahıs hayatının takibinin olamayacağını hala söylüyor. Eğer bir gün devletler ki bu olacak, uluslararası sözleşme icra ederse diyecek ki artık her memleket bir diğer memleketle bu iletişim araçlarındaki bilgileri paylaşacak. Hakim ve mahkeme kararları ile bu olacak. Bu şu an yapılmıyor, ama aşmak istiyorlar. Whatsapp burada temsilcilik açarsa ne olur? Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti'nde sulh ceza hakimi bir dosyayla ilgili karar verecek. Whatsapp’ı dinlemeye aldırırsa ve Whatsapp bunu kabul ederse gizlilik ve güvenlik biter. Şu an bu aşama yok. Ama Whatsapp gelir Türkiye Cumhuriyet’inde temsilcilik açar, Facebook için temsilcilik açar işte o zaman değişir. Türkiye’de Whatsapp konuşmaları takibi için önce Whatsapp’ın bunu takip etmesi lazım, ardından ise burada muhatabımız olması lazım. Bununla ilgili bir gelişme yok. Sosyal medyada son çıkan her biri temsilcilik açacak ile bunu karıştırmamak lazım. Facebook, Twitter, Instagram vb. uygulamalarının takibi ve yapılan paylaşımların suça konu olanlarının takibi başkadır, Whatsapp gibi muhaberat/iletişim hürriyeti kapsamında yapılan görüşmelerin, insanların özeline müdahale etmek başkadır. İkisini birbirinden ayıralım. Whatsapp sadece ticari anlamda bu kadar büyük sayıda kullanıcısı olduğu için buradan menfaat elde etmek istiyor ve bu nedenle kişilerin konuşma içeriklerini, neyi sevip sevmediği gibi bilgi ve istatistikleri şirketlerine sunacak. Bu riski yok muydu vardı, ama bugünden sonra Elon Musk 'Signal programını indirip kullanın' derken de kendi ticaretine hizmet ediyor, yani aynı amaç, aynı hizmet ve aynı risk burada da var.”

"EN GÜVENLİSİ TELEGRAM'DIR"

Prof. Ersan Şen şunları söyledi:

"İnsanların Telegram, Signal, BİP gibi uygulamalara yönelmelerinin nedeni gizlilik ve buna duyduğu güven. Whatsapp bu durumu anlatamazsa müşteri kaybedecek. En güvenli hangisi derseniz, en güvenlisi Telegram'dır. Neden çünkü Almanya’da, Almanya bu konuda daha hassas. Ama yarın öbür gün uluslararası sözleşmeler imzalanırsa, hepsine devletlerin müdahaleleri, yargı mekanizmasının müdahalesi mümkün olacak ki zaten Türkiye Cumhuriyeti’nin istediği şey Whatsapp ve Facetime gibi uygulamalara ulaşıp görüşmeleri, konuşmalarını takip ve elde etmek. Ama tekrar söylüyorum buna izin verilmeli mi verilmemeli. İnsanların mahremiyeti hep bu uygulamalarda ve bunlara müdahale edilmesin. BİP denilen sistem de Türkiye Cumhuriyeti tarafından takip edilebilir. İnsanlar neden konuşmaları gizli kalsın istiyor suç işledikleri için mi hayır sadece mahremiyet alanlarına girilsin istemiyor. En önemli mesele bu. Yani suç işleniyorsa bu suça ait delil sadece Whatsapp’ta olmaz ki. Elbet başka yollar da var. Mevcut durumda Whatsapp’ın gizliliği ortadan kalkmıyor, sadece bilgileri daha önce de paylaşıyordu bu paylaşımı ticari nedenlerle artıracak ve devletlere şahıs konuşmalarını açmayacak bu gizlilik devam edecek. Mevcut durumda Whatsapp’ın bu yeni durumu anlayamayacağını ve yeni sözleşmeye geçmekten vazgeçeceğini düşünüyorum, çünkü güveni kaybedersen müşterisini kaybeder. FaceTime ve Whatsapp üzerinden yapılan görüşmelerde eğer karşı taraf bunu kayda almıyorsa, gönderdiğin mesajı paylaşmıyorsa veya ortam dinlemesi yoksa, casus program yüklenmemişse o cep telefonuna, elbette o kaydın içeriğinin takibi mümkün değil. Ama internet trafik bilgilerinden Whatsapp’a girebildiği görebilir, ama kiminle ve ne konuştuğunu görülemez.”

"İSMİ DUYULMAYAN PROGRAMLARIN YÜKLENMEMESİNİ TAVSİYE EDERİM"

"Tekrar söylüyorum ki Whatsapp’tan bilgi almadan, kayda alınmadan, paylaşım yapılmadan, casus programına aktarılmadan konuşmaların elde edilmesi mümkün değil. Bunlara usulsüz müdahaleler varsa, hakim kararı olmadan bu kayıtlar kullanılamaz. Peki nasıl olur? Mesela birisine FaceTime ya da whatsapp üzerinden küfredilir ve bu kayda alınır, bu olur. Niye? Çünkü şahsa karşı suç işlendi ve bu onun delili. Ama izinsiz olarak dinleniyorsa, ortam kaydı yapılıyorsa olmaz, ama hakimden izinli ise o da geçerli. Ama konutta ortam dinlemesi yapamazsın, bu mümkün değil. Ama mesela suç veya terör örgütü evi, hücre evi denilen yerler var oralar ev sayılmaz ortam dinlenmesi yapılabilir. Şu bilinmeli ki 8 Şubat’tan önce de sonra da Whatsapp’ın görüşme ve yazışma içeriklerini devletlerle paylaşılmadığı bilinmeli. Türkiye Cumhuriyeti, Whatsapp üzerinden FaceTime üzerinden ya da Telegram üzerinden yapılan konuşmaları takip edemiyor. Bu değişik bir teknik istiyor. Bunun yapılabildiği söylense de biz göremedik. Whatsapp açmadığı müddetçe de görüşme şifrelerinin kırılması imkansız gibi, olursa da güvenilirlik kaybolur.

Elbette bu vesileyle bilinmeyen ve isminin duyulmadığı programlarında yüklenmemesini de tavsiye ederim. Bir zamanlar gördük bazı uygulamalar terör örgütlerince kullanıldı, bazı insanlar masum şekilde kullanmış olsalar da silahlı terör örgüt üyeliği suçlaması ile yargılandılar. Bu nedenle; bilinen programları indirmek, kullanmak mantıklıdır ve bu döngü hiç bitmez çünkü devlet hep öğrenmek ister. Suç hiç mi takip edilmeyecek elbette edilecek, ama insanların özel hayatlarına, cinsel, aile, iş hayatlarına saygı göstermek lazım. Hukuk devleti dediğimiz zaman ne pahasına olursa olsun devlet ben suçluyu ortaya çıkaracağım diyerek istediği yöntemi kullanamaz. Bu faaliyetler başkalarının hak ve hürriyetlerini zedeler. Yasadışı yollarla teknik araçlarla dinlemeye izlemeye ve kayda almaya izin verilmemeli, dinlemenin ve izlemeni yolu Anayasa'da belirtilen sebeplere bağlı olarak, kanunla sıkı şekil şartlarına bağlanmak suretiyle mümkün olabilir ki, bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediği de dikkatli şekilde incelenip denetlenmelidir."

SAİD ERCAN: WHATSAPP BÖYLE BİR TEPKİ BEKLEMİYORDU

Dijital İletişim Uzmanı Said Ercan, "Bir anda gelen sert onay isteği, aynı anda sosyal medyada bir infiale sebep oldu. Sanatçılar, siyasetçiler fenomenler kısa sürede tepkisini ortaya koydu, milyonlarca kullanıcı kaybeden Whatsapp böyle bir tepki beklemiyordu" dedi.

Ercan, “WhatsApp gönderdiği bir bildirimle, kullanım koşullarını ve gizlilik ilkesini güncellediğini belirterek, kullanıcılarından yeni sözleşmeyi kabul etmelerini istedi. Birçok kullanıcı okumadan, güncelleme sanıp kabul etti. Bilindiği gibi 2014 yılında Facebook 19 milyar dolar vererek WhatsApp'ı satın almıştı. Facebook ana şirketi kullanıcı datalarını kullanmak üzere onay istedi. Sözleşmeyi kabul etmeyenlerin ise WhatsApp'ı 8 Şubat'tan itibaren kullanamayacağı bildirildi. Bu bir anda gelen sert onay isteği, aynı anda sosyal medyada bir infiale sebep oldu. Sanatçılar, siyasetçiler fenomenler kısa sürede tepkisini ortaya koydu, milyonlarca kullanıcı kaybeden Whatsapp böyle bir tepki beklemiyordu. Facebook CEO’su bir açıklama yapmak zorunda kaldı ama bu da yeterli olmadı. Whatsapp’ın bağlı olduğu Facebook 100 veri üzerinden yapılan araştırmada 70 veri ile en çok veri kaydeden ilk firma oldu. Topladığı bilgilerden bazıları şöyle; hesap bilgileri, telefon numarası, mesajlar, bağlantılar, kullanım bilgileri, IP adresi, konum bilgileri, WhatsApp'la yapılan görüşmeler, cihaz/telefon bilgileri, işletim sistemi, tarayıcı" ifadelerini kullandı.

"LEGAL OLARAK VERİ KULLANMAK İÇİN ONAY ALINIYOR"

ABD'de yapılan 2016 seçimlerinde Cambridge Analytica skandalını hatırlayan Ercan, "Trump’ın kazandığı bir önceki Amerika seçiminde Facebook'un Cambridge Analytica skandalı Facebook’u bu anlamda 'davalı' bir şirkete çevirdi. Facebook kurucusu Mark Zuckerberg Amerikan yargısına hesap vermek zorunda kaldı. Daha sonrasında da Cambridge Analytica programı kapatıldı" dedi. "Aralık 2020’de ABD'de Facebook'a büyük bir dava daha açıldı. 4 büyük sosyal ağı bünyesinde barındırarak bu gücü kötüye kullanmakla itham edildi" diyen Ercan, "Savcı, WhatsApp’ın verilerinin Google'la paylaşılması için şirketler arasında anlaşma olduğunu öne sürdü. Facebook şirketi bu veri paylaşma konusunda mimli bir firma olarak, gücüne ve büyüklüğüne güvenerek legal olarak onay almak suretiyle yargı önünde 'bak kullanıcı bana bu yetkiyi verdi' demek için böyle bir hamle yaptı. Yani legal olarak veri kullanmak için kullanıcı onayı alınıyor. Bu süreçte Avrupa Bölgesi'nde GDPR (Genel Veri Koruma Yönetmeliği) olduğu için sözleşmeyi zorunlu kılmadan gönüllü bir rıza beyanı istiyor, Türkiye’de ise direkt hizmeti durdurmakla ilgili bir tehdit içeriyor. Bu adaletsiz tavır ise Türkiye’deki kullanıcıların tepkisini daha da büyütmüş durumda" dedi.

"WHATSAPP'IN GERİ ADIM ATACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM"

Said Ercan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada bir yandan Türkiye devleti ile de anlaşmayı önemsemiyor ve direkt kullanıcı ile rıza ilişkisi kuruyor, Youtube Türkiye’de ofis açtı ama henüz diğer sosyal ağlar açmadı bu yönde Türkiye’yi yasal muhatap kabul etmemesi de bir tepki olarak gündeme geldi. Whatsapp’ın bu sözleşmeden geri döneceğini düşünüyorum. Elon Musk’ın başka sosyal mesajlaşma servisini de tavsiye etmesi çok etkili oldu. Data (veri) madenciliği çağı başladı. Bundan sonra data petrolden daha değerli hale geldi. Herkes bir şekilde o dataya sahip olmak istiyor. Wechat Çin, Telegram Rusya ve Facebook Messenger Amerika olarak bu alanda da bir sosyal ağ savaşı devam ediyor. Whatsapp bu süreçte güvenlik ve gizlilik olarak, dikkatleri üzerine çekti, mevcut durumu da sessiz sedasız götürürken şimdi kullanıcılar diğer sosyal mesajlaşma servislerinde olan özellikleri Whatsapp’ta da istiyor. Mesela; kendini imha eden mesajlar yok, grup sohbeti güvenliği yok, uçtan uça şifreleme açık kaynak kodlu değil, sohbet yedeklemesi ise 3.parti bulut yedeklemesi olarak göze çarpıyor. Sonuç olarak, herkes bundan sonra datasına kendi bilgilerine daha çok dikkat etmek zorunda, yapay zekanın sesi, görüntüyü veri rahatça işlediğini artık biliyoruz, veri gizliliği ve KKVK açısından artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."

SAFİYE YENİYURT: SINIRLARIMIZI BELİRLEMEK BİZİM ELİMİZDE

Uzman Psikolojik Danışman Safiye Yeniyurt da “Whatsapp uygulaması yıllardır, büyük kitleler tarafından kullanılan bir program olması sebebiyle bireylerde endişeye sebep olmaktadır. Aynı zamanda, ani olarak kullanıcıların karşısına çıkan yeni sözleşme maddeleri birçok belirsizliği beraberinde getirmiştir. Psikolojik açıdan baktığımızda ise üzerinde sıkça durduğumuz; mahremiyet ve sınırlar kavramı karşımıza çıkmaktadır. Sınırlar; bireyin kendisi için sahip olduğu alanları çizmesidir. Sağlıklı sınırlar oluşturmak; bireylerin ruh ve beden sağlıklarını korumak, güvenliklerini sağlamak, kişisel alan duygusunu yaratmak adına oldukça önemlidir. Mahremiyet ise; sadece bedenle sınırlı kalmaksızın, bilgi, zaman, eşya ve mekana dair özel alanlarımızı belirlemeyi içerir. Hatta belirlemekte kalmayıp; tanılamayı, korumayı ve saygı duymayı içerir" dedi.

"KİŞİSEL SINIRLARIMIZ, ÖZGÜRLÜK ALANLARIMIZDIR"

Yeniyurt sözlerini şöyle sürdürdü:

"WhatsApp uygulaması belirli bir tarih vererek ve sözleşme maddelerini açıkça belirterek, kullanım koşullarını kullanıcılara sunmuştur. Bu şekilde beyan etmeleri ile seçim yapmak kullanıcıya kalmıştır. Bu hususta, bireyin özel alanları, sınırlarını ve koruma seçimini belirlemesi bireye düşmektedir. En temel duygumuz olan güven duygusunu hissedebilmemiz için sağlıklı sınırlara ihtiyacımız vardır. Bu yüzden, kişisel alanlarımıza ve belirleyeceğimiz sınırlarımıza karar verip bize en uygun olan alternatifi belirlemek kendimiz için atabileceğimiz ilk adımdır. Unutmamalıyız ki; kişisel sınırlarımız özgürlük alanlarımızdır. Buna uygun seçimler yapmak, aynı zamanda belirleyeceğimiz özgürlük alanlarıdır."