TANIM:

Trafik – iş kazalarının bildirilmesi konusuna girmeden önce trafik kazaları, iş kazaları ve trafik- iş kazalarının tanımlarını ve ayrımlarını açıklamak gerektiğini düşünüyorum.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa Göre ’iş kazası’’ nın tanımı şu şekilde yapılabilir;

- İşçinin işveren tarafından verilen işi, işyerinde veya görevli olarak gönderildiği yerde yaptığı sırada ya da işverence sağlanan taşıtla işin ifa edileceği yere götürülüp getirilme esnasında bedence ve ruhça bir zarara uğraması veya ölmesidir.

2918 Sayılı KTK’ya göre de ‘’trafik kazası’’ şöyle tanımlanmıştır;

- Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanan her türlü olay.

‘’Trafik iş kazası’’ nın tanımı ise şöyle yapılabilir;

- İşveren tarafında verilen işin, bir motorlu taşıtın kullanılmasını veya taşıtı kullanana yardım edilmesinin gerektirmesi ya da işin yapılacağı yere işveren tarafından sağlanan taşıtla götürülüp getirilme veya iş gereği yolculuk yapılması sırasında taşıt içinde veya dışında işçinin geçirdiği kazadır.

Görülmektedir ki bir kazanın trafik iş kazası mı trafik kazası mı yoksa iş kazası mı olduğunu ayırmada aracın karayolu üzerinde hareket halinde olması en önemli ayırıcı unsurlardandır.

Nitekim trafik - iş kazalarında aracın hareket halinde olması koşulu aranmaz. Trafik – iş kazalarının unsurları;

İş kazasının bir trafik kazası biçiminde olması,

Kazanın işveren tarafında verilen bir işle ilgili olması,

Kaza geçiren işçinin bedence ve ruhça bir zarara uğramış veya ölmüş olması gerekmektedir.

İşçi, işverene ait işi ifa ettiği sırada veya işveren tarafında görevli olarak bir yere gönderildiği veyahut işverence sağlanan araçla taşındığı sırada bir trafik kazası geçirmiş olmalı.

TRAFİK – İŞ KAZASI SAYILMASININ KOŞULLARI:

1. Motorlu Araç İşletilmesi Bakımından :

Motorlu araçlardan kaynaklanan kazaların trafik-iş kazası olabilmesi için şu özellikleri taşıması gerekir;

- Motorlu araç işletilme halinde olmalıdır.

- Trafik kazası işletilme halindeki aracın, işyeriyle ilgili işlerde kullanılması sırasında meydana gelmiş olmalıdır. İş yeri çalışanlarının özel işlerinde kullanıldığı sırada meydana gelen kaza trafik – iş kazası olmaz, trafik kazası olur.

 Dikkat edelim iş yerine ait araçların bakım – onarım servisinde olduğu sırada, işverenin garajı gibi yerlerde durduğu sırada meydana gelen kazalar yalnızca iş kazasıdır.

2. Kazanın Zamanı Bakımından:

Trafik kazasının iş kazası da sayılabilmesi için kazanın; iş veren tarafından verilen ve görevin gereği olarak kazaya konu motorlu aracın

- Kullanılması veya kullanılmasına yardım edilmesi sırasında,

- İşin yapılacağı yere götürülüp getirilmesi sırasında,

- İşverence sağlanan personel servis aracında bulunulduğu sırada,

- Görev icabı şehir içinde veya şehirler arasında yolculuk yapıldığı sırada

gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

3. Kazanın Oluş Biçimi Bakımından:

Trafik- iş kazasına konu yaralanmalı veya ölümlü bu kaza

- Mutlaka işletme halindeki motorlu bir araçtan kaynaklamalıdır.

- Kaza tek taraflı veya iki ya da daha fazla motorlu aracın karıştığı bir trafik kazası biçiminde olabilir.

- İş veren tarafından verilen görev gereği motorlu aracı kullanan veya kullanılmasın yardım eden yahut iş gereği söz konusu bu motorlu araçta taşınan işçi trafik kazasını geçiren kişi olmalı.

- Ancak kaza geçiren işçi her zaman motorlu araç içerisinde olmak zorunda değil. Nitekim işçi yaya ise motorlu araç kendisine çarptığı sırada işveren tarafından verilen görev gereği yaya olarak bir yere gidiyor veya bir yerde duruyor ise bu da trafik- iş kazasıdır.

4. Kaza Geçiren İşçiler Bakımından :

Bir trafik kazasının aynı zamanda iş kazası da sayılabilmesi için kazayı aşağıda sayılan kişilerden birinin geçirmiş olması gerekir;

- Mesleği şoförlük olup, işveren bağlı olarak işveren tarafında verilen iş gereği motorlu aracı sürenler

- Motorlu aracın kullanılması sırasında sürücüye yardım edenler

- İşin yapıldığı yere işvernce sağlanan taşıtla götürülüp getirilen işçiler

- Yolcu ve yük taşıma işleri görevlisi olarak motorlu araçlarla gidip gelenler

- İşveren tarafından verilen görev gereği geçici olarak motorlu araç kullananlar

- Servis aracıyla iş yerine götürülüp getirilen işçiler ve görevliler

- Makam aracıyla taşınan yöneticiler

- İş gereği şehir içinde veya şehirler arasında yolculuk yapanlar.

! Dikkat edelim kendi şahsi aracıyla işe gelenlerin araçlarıyla geçirdikleri trafik kazaları trafik- iş kazası değil trafik kazasıdır.

5. Bağımsız Çalışanlar Bakımından:

5510 sayılı Kanunun 13. Maddesine göre bağımsız çalışanların ( serbest meslek erbabı, esnaf, sanatkar, sanayici, tüccar ve şirket ortağı gibi kişiler) geçirdikleri kazanın trafik- iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için bu kazanın aşağıdaki şartları sağlaması gerekmektedir. Bunlar;

- Yürütmekte oldukları iş sırasında

- İş gereği motorlu araç kullandıkları sırada

- İş gereği bir araç içinde yolculuk yaptıkları sırada kazanın meydana gelmiş olması gerekmektedir.

TRAFİK - İŞ KAZASININ BİLDİRİLMESİ:

İş kazalarının işverence ilgili kuruma veya kolluğa ne zaman, nasıl bildirileceği konusu kanunlarla gayet açıktır. Ancak trafik – iş kazalarında kazanın trafik – iş kazası mı olduğu yoksa salt iş kazası mı olduğunun belirlenebilmesi açısından sıkıntılar doğabilmektedir.

Bu yüzden işverenler çalışanlarından birinin bir trafik kazası geçirdiğini öğrenince bunun bir trafik kazası mı yoksa trafik – iş kazası mı olduğunun sonucunu öğrenmeyi beklemeden durumu derhal ve en geç üç iş günü içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmelidir. Böylece SGK’nın 5510 sayılı Kanuna göre inceleme yapmasına başlanmış olunacaktır.

İş kazalarının bildiriminden kısaca bahsedersek trafik – iş kazalarının bildirimi konusunun daha iyi anlaşılacağını düşündüğüm için buna kısaca değinmek istiyorum:

1. İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu’na Göre İşverenin Bildirim Yükümlülüğü:

 6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Yasası’nın 14.Maddesi 2.fıkrasına göre;

‘’İşverenler, iş kazalarını 3 gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmekle yükümlüdürler.’’

Aynı maddenin 4. Fıkrasına göre; ‘’Sağlık hizmeti sunucuları kendilerine intikal eden iş kazalarını en geç 10 gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirir.’’

2. Sosyal Güvenlik Kanunu’na Göre Bildirim Yükümlülüğü:

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. Maddesi 2. Fıkrasında hizmet akdi ile çalıştırılan işçilerin iş kazası geçirmeleri durumunda, işveren iş kazasını o yer kolluk kuvvetlerine derhal ve kuruma da en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde bildirmek zorundadır.

Ancak iş kazası, işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmişse bu 3 günlük bildirim süresi işverence kazanın öğrenildiği tarihten itibaren başlayacaktır.

Yine kanuna göre iş kazası bildirgesi doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma gönderilecektir. Ayrıca bu konu ile ilgili yayınlanan yönetmelikte bildirimin e- sigorta ile de yapılabileceği belirtilmiştir.

3. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’ne Göre Bildirim Yükümlülüğü:

Bu yönetmeliğin ilk şekli 12.05.2010 tarihinde 27579 sayılı R.G’de yayınlanmış ancak zamanla bazı maddeleri değiştirilmiştir.

Güncel haliyle bu Yönetmeliğin 35. Maddesinin 1. Fıkrası a bendine göre;

‘’hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan sigortalıların, iş kazası geçirmeleri halinde, işverenleri tarafından kazanın olduğu yerdeki yetkili kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma en geç kazadan sonraki 3 iş günü içinde bildirilir.’’

İş kazalarından dolayı iş verenin sorumluluğu yönünden işçinin veya üçüncü kişinin kusuruyla nedensellik bağı kesilse dahi, eğer olay bir iş kazası olarak saptanmışsa, Kurumca sigortalıya veya ölmüşse hak sahiplerine ‘’ iş kazası sigortası ‘’ dalından gelir bağlanacaktır. Bu nedenle olay trafik kazası gibi görünse bile derhal kuruma bildirilmelidir.

İş Kazası ve Trafik- İş Kazası İle İlgili Örnek Yargıtay Kararlarından Bazıları:

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 05.04.1983 tarih ve 1983/374 Esas numaralı kararında İşverence görevlendirilen diğer bir işçinin kullandığı özel araba ile görevde iken trafik kazası sonucu ölen işçinin geçirdiği kaza bir iş kazası olarak değerlendirildiğinden mirasçılarının işverene karşı tazminat davası açabileceğine ilişkindir.

Yargıtay 10.H.D 23.10.1995 tarihli 7796/8681 Esas numaralı kararına konu olayda; İşyerinde işveren vekili, görevli müdür gibi hizmetlerde bulunan ve ayrıca işverenin harici işlerini, adliyedeki işlerini takip eden sigortalı, bir gün işverenle birlikte aynı araçla Sıhhıye’de, adliye yakınına gitmiştir. Burada, yine işverenle birlikte, caddenin bir tarafından adliyenin bulunduğu diğer tarafına geçerken sigortalı trafik kazası sonucu ölmüştür. Mirasçıları işvereni dava ederek olayın iş kazası olduğunun tespitini istemişlerdir. Davalı işveren, savunmasında, sigortalının olay günü kendisi ile birlikte adliyeye gelmek için araca bindiğini, esas amacının kızının düğünü için kredi almak olduğunu ve görevli bulunmadığını öne sürmüştür. Yargıtay, sigortalının kredi almayı planladığı bankanın Yeni Mahalle’de bulunmasını, kendisinin olay günü izinli olmamasını ve işveren vekili durumunda olan bir elemanın sebepsiz yere adliyeye götürülmesinin söz konusu olamayacağını ve ayrıca sigortalının işverenin her türlü dahili ve harici işlerine baktığını göz önünde tutarak, olay günü görevli olduğunu kabul etmiş ve olayı SSK.11/A-b çerçevesinde iş kazası olarak değerlendirmiştir.

Yine Yargıtay 21. H.D.’nin 14.05.1996 tarih ve 1996/2674 Esas sayılı kararı da iş kazası sayılan trafik kazasına örnektir. Bu olayda sigortalı işçinin servis aracına binmek üzere, işveren tarafından belirlenen yerde beklerken üçüncü şahsa ait aracın çarpması sonucu yaralanması olayı trafik- iş kazası sayılmıştır.

Yargıtay 10.HD’nin 09.06.2003 tarih ve  E. 2003/4418 – K. 2003/4772 kararında;

‘’Otobüs şoförünün, aracın motorundan ses gelmesi üzerine bakmak için indiği sırada geçirdiği kaza, yürütülmekte olan iş sırasında meydana geldiğinden bir iş kazasıdır.

Davaya konu somut olayda, sigortalı Cemil G. davalılardan İ.AŞ.ne ait otobüste şöför olarak çalışırken, durakta, geçici olarak aracından inmesinden sonra, diğer davalıya ait aracın çarpması sonucunda yaralanmıştır. Sigorta Müfettişi raporunda, sigortalı için işyerinin “aracın içi” olacağı yaklaşımıyla kazanın, iş kazası olarak değerlendirilemeyeceği; kazayı, “trafik-iş kazası” olarak Kuruma bildiren işveren davalı İ.AŞ.nin,  bu hatalı beyanı nedeniyle, 506 sayılı Yasanın 29 ve 90. Maddeleri ile yapılmış tedavi gideri ve ödenmiş, geçici iş göremezlik ödeneğinden, olaya neden olan diğer davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı iddia edilmiş, Mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuştur.

Sigorta müfettiş raporunda sigortalının “otobüsün motorundan ses gelmesi nedeniyle araçtan inip motoruna bakmaya giderken kazanın olduğu” yönünde ve aksi Kurum tarafından da kanıtlanmayan beyanları dikkate alındığında olay, tanımlanan niteliği ile anılan Yasanın 11. Maddesi uyarınca, “yürütülmekte olan iş dolayısıyla” meydana gelmiş olup, iş kazası olarak kabulünde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Belirtilen nedenle de, işveren davalı İ.AŞ.nin anılan maddeler uyarınca sorumluluğu yönüne gidilemez.

Kusurlu hareketiyle kazaya neden olan diğer davalının sorumluluğunun yasal dayanağı, anılan Yasanın 39. Maddesidir. Haklarındaki davanın farklı hukuksal dayanakları bulunması karşısında, davalılar hakkında dayanışmalı sorumluluk hükümleri ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.’’
hükmü kurulmuştur.

KAYNAKÇA:

Çelik Ahmet ÇELİK, TRAFİK– İŞ KAZALARI Kitabı

Arş. Gör. Yalçın BOSTANCI - YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA İŞ KAZASI KAVRAMI