2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 3. Maddesi’ne göre trafik kazası “Karayolları üzerinde bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olaydır.” Yine aynı kanun’un 84 üncü maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmenliği'nin 157 inci maddesi ile trafik kazalarında araç sürücüleri için asli ve tali kusur halleri sayılmış, bu kusrlara trafik kazası tespit tutanağında yer verilmiştir.

Karayolları Trafik Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Borçlar Kanunu bu konuda ağır yaptırımlar öngörse de bu yaptırımların hiçbiri bu kazaların önüne geçememekte ve maalesef binlerce kişi ciddi zararlara uğramaktadır. İşte burada bu tür kazalar sonucu oluşan maddi ve manevi zararların tazmini önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Ki bu husus KTK’nın 91 ‘inci maddesinde düzenlenmiş, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları karşılamak amacıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası adı altında zorunlu bir sigorta kavramı oluşturulmuştur. Günümüzde bu sigorta herkes tarafından Trafik Sigortası olarak bilinmektedir.

Yaralamalı ve ölümlü trafik kazaları için Kanunlarda özel bir madde düzenlenmemiş, Türk Ceza Kanunu'nun her türlü taksirli yaralama ya da ölüme sebebiyet verme suçlarında kullanılan 455 ve 459. Maddeleri trafik kazaları için de uygulamada yerini bulmuştur.  2918 sayılı KTK’nın 84. Maddesinin son bendine istinaden hazırlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 157. Maddesinin "b" bendine göre Adli mevzuat ve yargılama hükümleri saklı kalmak üzere; trafik kazalarına karışan sürücülerin kusur oranları; olay bir bütün kabul edilerek, yüz veya sekiz sayısı tam kötü puan esas alınarak değerlendirmek suretiyle hesaplanmaktadır. Tam kötü puan; tek başlarına asli kusurlu hareketi yaptıkları tespit edilenler ile diğer trafik kural, kısıtlama, yasaklama ve talimatlarına uymayanlardan tam kusurlu sayılanlar dışında, taraflar arasında kusur durumlarına göre paylaştırılmaktadır. Asli kusurlu hareketin birden fazla sürücü tarafından yapıldığı hallerde de kusurun paylaştırılması usulü uygulanmaktadır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde, sigortalının motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, Zorunlu Mali Sigorta poliçesinde tanımlanan ve mevzuatta içeriği belirlenen üçüncü şahısların tazminat taleplerini, Sigortacı kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.

Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamak, zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarlar dahilinde hak sahibine ödeme yapmak zorundadırlar Ancak verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde zarar görenin dava açma veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurma hakkı bulunmaktadır.

Zorunlu Trafik Sigortası poliçelerinde üç ayrı bölüm ve tazminat türü olup, her biri ayrı bir meblağı içerir. Bunlar ölüm veya yaralanma nedeniyle maddi tazminat, tedavi giderleri ve hasar tazminatıdır.

Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yapan sigortacının, belli bir limite kadar işleten gibi sorumlu olmasına göre, gidermekle yükümlü olduğu zarar türleri;

- Maddi Tazminat: Ölümlerde;  Destekten yoksun kalanların maddi zararları ve Cenaze giderleri, Yaralanmalarda; Sürekli iş göremezlik, Geçici iş göremezlik zararları 

- Tedavi giderleri:  Doğrudan tedavi ile ilgili hastane, hekim, ameliyat ve bunlarla ilgili her türlü giderler Özel bakım, beslenme, tedavi için yol ve barınma giderleri, Tedavi sonrası her türlü iyileştirme giderleri ile protez ve benzeri giderler tedavi tazminatı kapsamındadır.

- Maddi hasarlar: Araç hasarı,  Zarar görenlerin yanlarında taşıdıkları bagaj, el çantası ve benzeri eşyalar vb. şeklinde sıralanabilir.

Destekten yoksun kalma tazminatında Trafik kazası sonucu ölen kişinin yakınlarının sigortacıdan tazminat isteyebilmeleri için öncelikle “destekten yoksun kaldıklarını” kanıtlamaları, kaza tutanaklarıyla birlikte, tazminat hesabına esas tüm belgeleri bir başvuru yazısı ekinde sigortacıya vermeleri gerekmektedir.  Sigortacı, KTK’ya göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin etmekle yükümlüdür. Sigortacının önereceği tazminat tutarını yeterli bulmayan hak sahipleri anlaşma ile ödemeyi kabul edebilecekleri gibi dava yoluyla da hak talebinde bulunabilirler. Eğer ödemeyi kabul etmişler ancak sonradan miktarın yetersiz olduğunu fark etmişlerse, iki yıl içinde KTK ilgili maddesine dayanarak anlaşmanın iptalini ve eksik ödemenin tamamlanmasını isteyebilirler.

Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında Sigorta şirketleri Yargıtay’ın ilke kararlarını ve mahkemelerin uygulamalarını gözardı ederek hesaplamaları yanlış yapmaktadırlar. Yargıtay’ın destekten yoksun kalma ile ilgili yerleşik kararlarında, Desteğin yardımının yalnız parasal nitelikte olacağı yönünde zorunluluk olmadığı, ölenin hizmet edebilme güç ve yeteneğinin de para ile ifadesi mümkün olan bir mali imkan teşkil ettiği hususuna yer vermekte, hesaplamaların bu görüş çerçevesinde yapılması gerektiği yönünde kararlar vermektedir.

Ölümle sonuçlanan trafik kazalarında genel uygulamada cenaze ve defin giderleri talep edilen bir konu olmamakla birlikte cenaze giderlerinin ödenmesi, Borçlar Kanunu’nun 45.maddesi 1.fıkrası hükmüdür. Her ne kadar genel şartlarda açık bir hüküm bulunmamakta ise de, sigortacı, kanun gereği cenaze giderlerini de ödemekle yükümlüdür

Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalma Maddi Zararlar Teminatı kapsamında değerlendirilir.  Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilerek tespit edilen bedel üzerinden ödeme yapılır.

Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminat, Sağlık Giderleri Teminatı olarak adlandırılmaktadır. Kaza sonucu mağdur olan kişinin tedavisine başlandığı tarihten sürekli sakatlık raporu alana kadarki tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler, sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olmakla birlikte geçici iş göremezlik durumundan araç hasarlarında söz konusu “kazanç kaybı” ile mesleki işten kalma süresindeki kazanç kayıplarının birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesi gerektiği konusunda Yargıtay’ın kararları bulunmaktadır. Yargıtay’ın doğrudan sorumluluk sigortalarıyla ilgili bir kararında “Trafik kazası sonucu uğranılan maddi zarar sebebiyle, kişinin işinden ve gücünden kaldığı süre içinde oluşan gelir kaybından zorunlu mali sorumluluk sigortacısı sorumludur” denilerek bu konuya, sigortacı yönünden, açıklık getirilmiştir

Trafik kazası sonucu bedensel yaralanma sonrası “kalıcı sakatlık” durumu ortaya çıkmışsa, yetkili Sağlık Kurullarından birinden sakatlık oranını belirleyen bir rapor alınması gerekmektedir. Üçüncü kişinin sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları mevzuattaki esaslar çerçevesinde sürekli sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilerek karşılanır.

Ölümlü trafik kazası neticesinde vefat edenin yakınlarının, ölüm nedeniyle yaşadığı üzüntü ve ıstırabın bir parça da olsa tatmin edilebilmesi amacıyla kanun koyucu tarafından manevi tazminatta öngörülmüştür. Ölümlü trafik kazası nedeniyle talep edilen manevi tazminata ilişkin takdir mevzuat gereği münhasıran hakime vermiştir. Hakim tarafından davalı ve davacı tarafların sosyo-ekonomik durumları, ölümlü trafik kazasının ve bunun neticesinde gerçekleşen vefatın ilgililer üzerindeki etkisi vb hususları detaylı inceleyerek hakkaniyetli bir tazminata hükmedecektir.

Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açılmadan önce, dava açma süresinin ne zaman başladığı ve sona erdiği dikkat edilmesi gereken en önemli konudur.

Trafik kazası sebebiyle maddi manevi tazminat talepleri 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 109. maddesi uyarınca “ Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” Ancak Zarara yol açan eylemin aynı zamanda suç sayılan bir eylemden doğmuş olması durumunda o suçun bağlı olduğu (uzamış) ceza zamanaşımı süresi olarak kabul edilir. Taksirle yaralama halinde 5237 sayılı yasayanın 89. maddesine göre dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu örneklerden de görüleceği üzere trafik kazaları ile ilgili olarak açılacak davalarda olayın, cezanın şekli, niteliği vb. birçok husus önem taşıdığından zaman aşımı sürelerinde bu hususların göz önünde bulundurularak dava açılması gerekmektedir.