I. HİZMET BORÇLANMASI KAVRAMI

Bireyler toplumsal düzeyde hayatlarını idame ettirirken çeşitli sosyal vakıalarla karşı karşıya gelmekte olup, bu vakıalardan kaynaklı olarak sigortalılık faaliyetlerinin engellenmesi durumunda sigortalılık hallerinin devam etmesi söz konusu olmadığından; uzun vadeli sigorta türlerinden olan yaşlılık sigortasının koşullarını yerine getirmek amacıyla yeterli prim ödemesi ve sigortalılık süresi açısından zorluklarla karşılaşmaktadırlar[1]. Bu durumda, bireyler tarafından çalışılmadan geçen sürelerin prim borçlarının ödenmesi ile sigortalılık süresi açısından çalışılmış olarak kabul edilmesi mevzuatımızda hizmet borçlanması olarak düzenlenmiştir[2].

Hizmet borçlanması, kanunda sınırlı olarak sayılmış süreler kapsamında bireylerin sigortasız olarak geçirdikleri sürelere ilişkin prim ödeme ve sigortalılık süresi açısından değerlendirilmesi olarak tanımlanmaktadır[3]. KURT tarafından yapılan bir başka tanımda “Hizmet borçlanması, sigortalı olunmayan bazı sürelerin, daha sonra uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin primlerin ödenmesi suretiyle sigortalı hizmetten sayılmasına, yani kişinin geriye dönük olarak, belli tarihler arasında kalan günleri için primini ödeyerek hizmet kazanmasına olanak veren bir sosyal sigorta işlemidir” şeklinde tanımlanmıştır[4]. ŞAKAR’a göre hizmet borçlanması, “primi ödenmemiş geçmiş bazı sürelerin, bu sürelere ilişkin primin ilgili sigortalı tarafından ödenmesi suretiyle hizmetten sayılmasıdır[5].”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından, “Hizmet borçlanması, sosyal güvenlik hakkı elde edilmesinde istisnai bir yöntem olarak; primi ödenmediği için hizmet süresinden sayılmayan bazı sürelerin primlerinin borçlanılıp ödenmesi koşuluyla yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresi ve prim gün sayısından sayılmasını sağlayan bir yapı”[6] olarak nitelendirilmiştir.

Kanımızca hizmet borçlanması, ilgili kanun lafzında tahdidi olarak sayılmış hallerden birinin mevcut olması halinde, sigortalı tarafından uzun vadeli sigorta kollarından olan yaşlılık sigortasının koşullarından olan prim ödeme sayısı ve sigortalılık süresi açısından sigortasız olarak geçirilen süre zarfında primin daha sonradan ödenmesi suretiyle telafi edilmesini sağlayan bir sigorta faaliyetidir.

Hizmet borçlanması, sosyal güvenlik reformu öncesi dönemde de uygulanmakta olup, 5510 sayılı kanun öncesinde mevcut sigortalılara da sunulan bir hizmettir[7]. Hizmet borçlanmasının hangi durumlarda gerçekleşebileceğine dair kanunda tahdidi haller sayıldığından, söz konusu borçlanmanın genel düzenleyici işlemler vasıtasıyla düzenlenmesi söz konusu değildir. Uzun vadeli sigorta türlerinden olan yaşlılık ya da ölüm sigortasının edimlerinden faydalanabilmek için kanunen öngörülen belirli sürenin tamamlanmış olması, sigortalı tarafından belirli bir yaşa kadar çalışılmış olması ve sigortalının prim ödeme gün sayısının da tamamlanmış olması gerekmektedir[8].

Mukayeseli hukuk açısından hizmet borçlanması sürekli olarak uygulanan bir faaliyet olmamasına rağmen, ILO tarafından verilen 1933 tarihli 43 sayılı yaşlılık ve ölüm sigortaları açısından verilen tavsiye kararında hizmet borçlanmasının uygulanabilirliği vurgulanmıştır[9]. Ayrıca ILO’nun 1967 tarihli 131 sayılı tavsiye kararında, sigortalının kendi iradesi ile sebebiyet vermediği haller açısından bu olguların gerçekleştiği dönemlere ait primlerin sigortalı tarafından ödenmesi durumunda, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına yönelik hesaplamada değerlendirileceği hususuna yer verilmiştir[10].

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu madde 41, 46 ve geçici 4. Maddeleri kapsamında düzenlenmiştir. 41. Madde kapsamında, sigortalının borçlanabileceği süreler sınırlı şekilde sayılmış olup, çalışmamız kapsamında bu hallerden yalnızca doğum borçlanması, askerlik borçlanması ve yurtdışı borçlanması hususları incelenecektir. 41. Maddede bahsi geçen hallerde, sigortalıların “kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır.”

5510 sayılı kanunun 46. Maddede, “Fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okuduktan sonra subay veya astsubaylığa nasbedilen veya yedek subaylık hizmetini takiben subaylığa geçirilenler veya yedek astsubaylık hizmetini takiben astsubaylığa geçirilenler ile fakülte ve yüksekokullarda kendi hesabına okuduktan sonra, komiser yardımcısı veya polis memuru olarak atananların başarılı öğrenim süreleri; borçlanmanın yapıldığı tarihte ilgisine göre en az aylık alan teğmenin, astsubay çavuşun veya polis memuru ya da komiser yardımcısının prime esas kazancı üzerinden, bu sürelere ait primler kendilerince ödenerek borçlandırılmak suretiyle hizmetten sayılır” hükmü yer almaktadır. İlgili kanun madde hükmü gereğince, askerlik borçlanması ile söz konusu döneme ait primlerin prime esas kazanç oranı üzerinden ödenmesi durumunda prim ödenen dönemlerin sigortalılık süresine dahil edilmektedir.

Hizmet borçlanması ülkemizde yabancı ülkelerden daha sık uygulanmakta olup, KARAKUŞ KUL’a göre bunun sebebi, ülkemizde sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı olarak nitelendirilen kavramların yabancı hukuklarda sigortalılık süresince primi ödenen günlerin sigortalılık süresine dahil edilmesi ve primlerin tahsilatının düzenli şekilde yapılmasıdır[11].

II. YURT İÇİNDE GEÇEN HİZMETLERİN BORÇLANMASI

Çalışmamız kapsamında, 5510 sayılı kanun kapsamında bahsi geçen yurt içinde geçen hizmet borçlanması hallerinden doğum borçlanması ve askerlik borçlanması hususları değerlendirilecek olup, kanunda tahdidi olarak sayılan diğer haller çalışmamızın kapsamına dahil edilmemiştir.

5510 sayılı kanun kapsamında madde 4/1(a), 4/1(b) ve ilk defa 4/1(c) kapsamında çalışanlar, kısmen sigortalılar, isteğe bağlı sigortalı kişiler ve hak sahipleri söz konusu kanun kapsamında borçlanma hakkını haizdirler[12]. İlk defa 4/1(c) kapsamında çalışanların doğumdan önceki dönemde sigortalı olmamaları sebebiyle o döneme ait borçlanma yapılıp yapılamayacağı hususu doktrinde tartışmalı olmakla birlikte Yargıtay kararları ile duruma netlik kazandırılmıştır[13]. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından 18.05.2011 tarihli ve 2011/10-311 E., 2011/322 K. Sayılı kararında, “Anılan maddede yer verilen borçlanma imkanının, doğrudan ve açıkça sadece 4/1, a maddesi kapsamındaki sigortalılara tanınmış olması, borçlanma talebinde bulunanın doğum tarihinden önce 4/1-a bendi kapsamında çalışması olgusunun arandığını; bunun da doğal olarak doğumdan önce sigortalı olmayı gerektirdiği açıktır.” şeklinde söz konusu husus hükme bağlanmıştır. SEKMEN’e göre, “kanunda olmamasına rağmen tebliğle getirilen bu şartın “ilk defa sigortalı olarak çalışılmaya başladığı tarihten sonra doğum yapma” şartının getirilmesi kanunun amacıyla bağdaşmamaktadır.” Kanımızca da ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlanıldıktan sonraki süreç açısından doğum borçlanması hakkının tanınması, askerlik borçlanması hakkına sahip erkek sigortalılar ile doğum borçlanması yapmak isteyen kadın sigortalılar arasında eşitsizlik oluşturmaktadır.

Öte yandan, doğum borçlanmasının yapılabilmesi için sigortalı tarafından borçlanma talebinin yapıldığı tarihte aktif sigortalılık kaydının bulunmasına ya da hak sahipleri tarafından talep edilmesi durumunda ölen sigortalının ölüm tarihinde sigortalı olması gerekmemektedir[14].

1. Doğum Borçlanması

Doğum borçlanması, doğum yapan kadın sigortalının her doğum için 720 gün ve toplamda iki doğum açısından toplamda 1440 gün sürenin hizmet borçlanması yolu ile kazanılması söz konusudur[15]. 5510 sayılı kanunun 41. Maddesinde 6552 sayılı kanunun 43. Maddesi ile yapılan değişiklik kapsamında, “Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalı kadının, üç defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla borçlanılacak sürelerde uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarıyla talepte bulunulan süreleri” borçlanma hakkını haizdir. Bu borçlanma türü açısından, kadın sigortalının kanunen izinli olduğu süre zarfında sigortalı adına prim ödenmemiş olması gerekmektedir[16].

Doğum borçlanması, 5510 sayılı kanun ile sosyal güvenlik mevzuatına girmiş olup[17] ilgili kanunda 5754 sayılı kanunun 67/ç maddesi kapsamında ilgili kanun hükmü değiştirilmiş ve kadın sigortalılara doğum borçlanması yapma hakkı verilmiştir[18]. Ayrıca 2010 tarihli “Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği”, 2010/27628 sayılı “Hizmet Borçlanma İşlemlerinin Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ” ve söz konusu tebliğin esasları doğrultusunda yapılan değişikliklere yönelik 2010/106 sayılı hususunda sosyal güvenlik genelgesi kapsamında da doğum borçlanması düzenlenmiştir. 2013/11 sayılı genelge kapsamında ise, sigortalının en fazla üç çocuğu olmak kaydıyla sigortalı kadın ve eşi tarafından iki yaşından küçük bir çocuğun evlat edinilmesi durumunda evlat edinilen sürede de doğum borçlanması yapabilme hakkını haizdir.

CANBOLAT ve ÖZKAN’a göre, doğum borçlanması ile doğum iznini kullanan sigortalı kadınların hem analık izni süresince hem de doğumdan sonraki süreçte çalışma ortamından uzak kaldıkları süre zarfında uzun vadeli sigorta kollarına yönelik prim ödemesi gerçekleştirmediklerinden yaşlılık aylığı ediminden mahrum kalmamaları adına söz konusu düzenlemeye yer verilmiştir[19]. Kanımızca da sosyal devlet ilkesi gereği, doğum olgusu sebebiyle kadınların kendi iradeleri dışında çalışma hayatından uzak kalması sebebiyle, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı açısından söz konusu uzak kalma süresinin telafisinin tanınması oldukça önemli bir opsiyondur.

TUNCAY ve EKMEKÇİ tarafından da belirtildiği üzere, 5510 sayılı kanun gereği sigortalı kadının statüsüne bakılmaksızın kadın sigortalının doğum ve analık halinde verilen ücretsiz izin sürelerini borçlanma hakkı mevcuttur[20]. 41. Madde hükmünde doğum borçlanması yapabilecek sigortalı kadınların Türk vatandaşı olması şartı aranmadığından, izin almak suretiyle Türk vatandaşlığından çıkan ya da yabancı uyruklu olan sigortalılar açısından da gereken diğer koşulların da mevcut olması halinde doğum borçlanması yapılabilmektedir[21].

Sosyal güvenlik mevzuatımız açısından, doğumdan önce 5510 sayılı kanunun madde 4/1(a) kapsamında sigortalı olmayan kadınların borçlanma yapabilmesi mümkün değildir[22]. Bu durum, askerlik borçlanması yapabilecek erkek sigortalıların askerlik hizmetini yaptıktan sonra sigortalı olmaları durumunda askerlik görevleri süresince geçen dönemin de sigortalılık süresine dahil edilme hakları[23] ile kıyaslandığında kadın çalışanlar açısından eşitlik ilkesine aykırı bir durumdur.

5510 sayılı kanunun madde 4/1(c) kapsamında sigortalı olan kadınlar, ilgili kanunun 41/1(c) bendi gereğince, personel mevzuatı olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında aylıksız izin sürelerini borçlanma hakları mevcuttur. Fakat madde 4/1(c) kapsamına dahil kadın sigortalıların 657 sayılı kanun kapsamında ücretli olarak analık izinlerinin mevcut olduğu döneme ilişkin borçlanma olanakları bulunmamaktadır[24].

Söz konusu kanun kapsamında 41. Maddede bahsi geçen borçlanma hallerinin tahdidi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, madde 4/1(b) kapsamında olan sigortalıların doğum borçlanması hakkına sahip olmadıkları sonucu doğmaktadır. ÖLÇER KURT’a göre, söz konusu düzenlemenin yalnızca 4/1(a) kapsamında sigortalı kadınlar açısından uygulanması söz konusu olsa da kadın sigortalıların dört yıl süre kadar erken emekli olma fırsatına sahip olması olumlu bir düzenlemedir[25]. KARAKUŞ KUL tarafından da belirtildiği üzere, ilgili kanun kapsamında kadın sigortalı tarafından isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödenen süreler açısından söz konusu süre sigortalılık süresi olarak kabul edildiğinden, madde 4/1(b) kapsamında sigortalı kadınların ücretsiz doğum veya analık izin sürelerini borçlanma hakkı mevcut değildir[26]. Bu durum da sosyal güvenlik hakkını haiz madde 4/1(b) kapsamında sigortalı olan kadınlar açısından bir dezavantaj oluşturmaktadır. Kanımızca, ilgili mevzuat kapsamında doğum borçlanmasına yönelik borçlanma hakkı madde 4/1(b) kapsamında olan kadın sigortalılar açısından da tanınmalıdır.

5510 sayılı kanunun madde 4/1(c) kapsamında sigortalı olan kadınların, 657 sayılı kanun gereğince, doğum yaptıkları her sefere mahsus aylıksız izin hakkı mevcut iken, 4857 sayılı İş Kanunu gereğince 4/1(a) kapsamında sigortalı olan kadınların yalnızca üç seferlik hakkının mevcut olması Anayasal haklardan olan eşitlik ilkesine aykırıdır[27]. Söz konusu hususta sosyal güvenlik hakkı kapsamında doğum borçlanması hakkının hangi sigorta türüne tabi olunduğu gözetilmeksizin her kadın çalışana tanınması gereken bir hak olması kanaatindeyiz. Öte yandan, doğum borçlanması hakkının doğum sebebi ile çalışamayan ev kadınları ve gündelikçi kadınlar açısından da mevcut olmaması[28] mevzuatta yer alan bir diğer eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Doğum borçlanması hakkını haiz kadın sigortalının doğumdan sonra borçlanmaya konu süre zarfında çocuğunun vefat etmesi durumunda, kadın sigortalı yalnızca çocuğun vefat tarihine kadar olan süreyi borçlanabilmektedir[29]. SEKMEN’e göre, kadın sigortalının çocuğunun yaşamaması halinde bile doğum sebebi ile sigortalı kadının belirli bir süre çalışamadığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda söz konusu düzenlemenin sebebini anlamak oldukça güçtür[30]. Kanımızca da kadın sigortalının iradesi dışında meydana gelen bir olgudan kaynaklı söz konusu sürede çalışma olanağı bulunmadığından çocuğun vefat etmesi halinde bile ilgili süre kapsamında kadın sigortalının borçlanma hakkının mevcut olması gerekmektedir.

2. Askerlik Borçlanması

5510 sayılı kanunun 41. Maddesi 1/b bendi kapsamında, “Er veya erbaş olarak silâh altında veya yedek subay, yedek astsubay okulunda geçen süreleri, kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır.” hükmü yer almaktadır. Askerlik vazifesini yerine getiren kişiler, bu süreçte sigortalı çalışan olarak kabul edilmediğinden[31], kanunen askerlik borçlanması ile kişilerin ilgili döneme ait prim borçlarının ödenmesi yolu ile sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı açısından söz konusu dönemin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. DEMİR tarafından da belirtildiği üzere, askerlik borçlanması sigortalılar ve hak sahiplerinin ölüm aylığı alma hakkı ve emeklilik hizmeti sonrası emeklilik yaşını bekleyen sigortalılar açısından fayda sağlamaktadır[32].

Askerlik borçlanması, ayrıca 7179 sayılı Askeralma Kanununun 40/3. Maddesi ile hükme bağlanmıştır. İlgili kanun kapsamında, “5 inci maddenin üçüncü fıkrası kapsamında askerlik hizmetine devam edip bu sürenin sonunda terhis olanlardan, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında hizmet borçlanması talebinde bulunanların; 5 inci maddenin üçüncü fıkrası kapsamında geçmiş olan sürelerin taleplerinde 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddesine göre prime esas günlük kazanç alt sınırının %32’si ile çarpımı neticesinde hesaplanacak kısmı, borcun Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığınca Bakanlığa tebliğ edildiği tarihi takip eden üç ay içinde ilgili Bakanlıkça ödenir” hükmü yer almaktadır. ÖLÇER KURT’a göre söz konusu askerlik görevinin zorunlu bir görev olması hasebiyle, bu dönem boyunca çalışma olanağı bulamayan erkek sigortalının sigortalı sayılması ya da söz konusu borçlanma ücretinin Devletçe karşılanmasının daha adaletli olacağı savunulmaktadır[33]. Kanımızca, 26.06.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7179 sayılı kanun kapsamında erkek sigortalının askerlik vazifesi süresince çalışma olanağının bulunmaması göz önünde bulundurulduğunda, askerlik borçlanma bedelinin ilgili bakanlık tarafından karşılanması oldukça önemli bir gelişmedir.

Askerlik borçlanması açısından, erkek sigortalıların askerlik görevleri sürelerinin bir kısmını ya da tamamını kısacası talepte bulundukları herhangi bir tarih aralığı kapsamında borçlanma yapabilmeleri mümkündür[34]. 5510 sayılı kanunun madde 4/1(b) kapsamında bulunan sigortalı erkeklerin askerlik borçlanması yapabilmelerinde yalnızca tescil edilmiş olma koşulu aranmaktadır[35]. Ayrıca, ÖZDEMİR tarafından belirtildiği üzere, 2008 yılından önce 1479 sayılı kanun ve 2926 sayılı kanun kapsamında aktif sigortalılığı bulunmayan sigortalıların askerlik borçlanma taleplerinin reddedilmesi durumunda, 2008 yılından sonra yeniden başvuru yapılması durumunda askerlik borçlanması açısından aktif sigortalı olma koşulunun mevcut olup olmadığına bakılmaksızın söz konusu başvurunun sonuçlandırılması mümkündür[36].

2013/11 sayılı genelge kapsamında, sonradan Türk vatandaşlığına geçen yabancılardan yalnızca zorunlu göç sebebiyle vatandaşlık hakkı elde eden Türk soyluların askerlik borçlanmasından faydalanabilmesi mümkün olmakla, vatandaşlığa alınanların da bu tarihte 22 yaşını doldurmaları halinde gelinen ülkedeki askerlik görev sürelerini belgelemeleri koşulu ile Türkiye’deki emsallerinin borçlanabildikleri süre kadar borçlanma hakkını haizdirler[37]. Öte yandan askerlik vazifelerini yerine getirdikten sonra izin almak suretiyle Türk vatandaşlığından çıkan kişilerin de askerlik borçlanması yapabilme hakları saklıdır[38].

Askerlik borçlanması yapma hakkını haiz olmayan sigortalılar, askerlikten muaf olan, askerlik yapmayan ve bedelli askerlik yaparak fiilen silahaltına alınmayan sigortalılardır[39].

3. Borçlanmaya İlişkin Usul ve Esaslar

Hizmet borçlanmasının yapılabilmesi için 5510 sayılı kanunun 41. Maddesi kapsamında sigortalının kendisinin ya da hak sahiplerinin Kuruma yazılı talepte bulunmaları gerekmektedir. 2013/11 sayılı Genelge kapsamında, sigortalı tarafından her bir borçlanma talebi için ayrı talep dilekçesi verilmelidir[40]. Sigortalının talep tarihinde ilgili kanunun 82. Maddesine göre belirlenen prime esas günlük kazancın %32’si üzerinden hesaplanacak şekilde prim borcu hesaplanmaktadır. Daha sonra söz konusu prim borcunun sigortalı ya da hak sahiplerine tebliğ tarihinden bir ay içinde ödenmek koşulu ile borçlandırma yapılmaktadır. Söz konusu hizmet borçlanması sayesinde prim borcu ödenen döneme ilişkin borçlandırılan süreler sigortalılık süresine dahil edilmektedir. TUNCAY ve EKMEKÇİ’ye göre, kanun kapsamında belirlenen bir aylık sürenin ülkemizin koşulları ile uyumlu olmamakla birlikte, oldukça kısa bir süredir[41]. SEKMEN’e göre, söz konusu duruma çözüm olarak “borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen primler ödeme süresi içerisinde ödenmese bile borçlanılacak sürenin sigortalılıkta değerlendirilip zamanında ödenmeyen primlerin kurum tarafından faizi ile birlikte tahsili için yasal yollara başvurulması” daha doğru bir düzenleme olurdu[42]. Kanımızca da yeni bir başvuru talebinin oluşturulması sigortalı açısından bir engel teşkil edeceğinden, söz konusu prim borcunun bir ay içinde ödenmemesi halinde, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından prim borcuna faiz yapmak suretiyle tahsil edilmesi söz konusu durum açısından bir çözüm olabilir.

Sigortalıya borçlandırma hususuna yönelik evrakın tebliğ edilmesine rağmen, bir ay içinde sigortalı ya da hak sahipleri tarafından ödenmeyen prim borcuna istinaden yeniden başvuru yapılması halinde tekrar borçlandırma yapılabilecektir. Kurum tarafından belirlenen borçlanmaya esas prim borcunun ödenmemesi halinde, söz konusu sürelerin hizmet süresine dahil edilmesi mümkün değildir. Sosyal Güvenlik Kurumu, borçlanma sürelerinin belgelenmesi açısından hangi evrakların gerektiği hususunda yetkili olup, sigortalılar kurum tarafından belirlenen evraklar vasıtasıyla borçlanılabilecek süreyi belgelemekle yükümlüdürler.

Öte yandan, 5510 sayılı kanun kapsamında tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki sürelerin borçlanılmasının talep edilmesi halinde, sigortalılığın başlangıç tarihinin borçlanma süresi kadar geriye götürülmesi söz konusu olacaktır.

İlgili kanunun 41. Maddesinin son bendinde ise, sigortalı tarafından borçlanılan prime esas gün sayısının borçlanılan ilgili aylara mal edileceği hususuna yer verilmiştir. Ayrıca, ilgili maddede “seçilen prime esas kazanç, borcun ödendiği tarihteki prime esas asgarî kazanca oranlanarak, söz konusu oran ilgili ayın prime esas asgarî kazancı ile çarpılır. Bulunan tutar, ilgili ayın prime esas kazancı kabul edilir. Ancak hesaplanan prime esas kazanç hiçbir suretle o ayın prime esas azamî kazancını geçemez” şeklinde hüküm yer almakta olup prime esas kazanç tutarının hizmet borçlanması açısından ne şekilde hesaplanacağına dair hususlara yer verilmiştir.

Hizmet borçlanması sonucunda, söz konusu çalışılmadan geçirilen süreye yönelik sigortalılık süresinin ve prim ödeme gün sayısının değerlendirilmesi ile sigortalı lehine, sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine aylık bağlanmakta olup, söz konusu aylık borçlanma tutarının ödendiği aydan sonraki ayın başında ödenmektedir[43].

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 66/1. Maddesi kapsamında, hizmet borçlanması yapılması durumunda, borçlanma bedelinin tamamının iki yıl içinde ödenmesi koşulu ile sigortalı tarafından ancak aylık bağlanmadığı hallerde tamamı faizsiz olarak iade edilebilmektedir[44].

-----------------

[1] Ali Ekin, Hasan Kayırgan, Yargıtay Kararları ve 6552 sayılı Kanun İle Son Değişiklikler Işığında Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Hizmetlerinin Sosyal Güvenlik Hukuku Bakımından Değerlendirilmesi, Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 9, 1, 2014, ss. 54, https://0211q136m-y-https-www-jurix-com-tr.proxy.beykent.deep-knowledge.net/article/5656, E.T.: 15.11.2021

[2] Aynur Ölçer Kurt, Sosyal Güvenlik Hukukunda Hizmet Borçlanması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, T.C. Marmara Üniversitesi, 2013, ss. 4

[3] A. Can Tuncay, Ömer Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri (Yenilenmiş 21. Bası), Beta Yayınevi, İstanbul, 2021, ss. 752; Mustafa Şen, 5510 sayılı Kanun Kapsamında Sigortalıların Borçlanabileceği Süreler, Mali Çözüm Dergisi, 30, 157, 2020, ss. 217, https://02108137t-y-https-web-p-ebscohost-com.proxy.beykent.deep-knowledge.net/ehost/pdfviewer/pdfviewer?vid=3&sid=b45bbf3d-6962-4838-9be6-7b782019aeef%40redis, E.T.: 15.11.2021

[4] Resul Kurt, Türk Sosyal Güvenlik Hukukunda Doğuma Bağlı Haklar, Terazi Hukuk Dergisi, 13, 138, 2018, ss. 25, https://0211q137j-y-https-www-jurix-com-tr.proxy.beykent.deep-knowledge.net/article/11806, E.T.: 15.11.2021

[5] Müjdat Şakar, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku (13. Baskı), Beta Yayınevi, İstanbul, 2020, ss. 327

[6] Yargıtay HGK, 16.09.2021 T., 2018/1017 E., 2021/1014 K., karararama.yargitay.gov.tr., E.T.: 15.11.2021

[7] Demet Dursun, Geçmiş ve Günümüz Uygulamalarıyla Sosyal Güvenlik Hukukunda Hizmet Borçlanması, T.C. Marmara Üniversitesi, 2017, ss. 134

[8] Talat Canbolat, Sema Deniz Özkan, Doğum Borçlanması Yapılabilecek Süreler, İş ve Hayat Dergisi, 3, 6, 2017, ss. 106, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/404427, E.T.: 15.11.2021

[9] Tuncay, Ekmekçi, a.g.e., ss. 751

[10] Başak Karakuş Kul, Türk Sosyal Güvenlik Hukukunda Hizmet Borçlanması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, T.C. Trabzon Üniversitesi, 2019, ss. 4

[11] Karakuş Kul, a.g.e., ss. 4

[12] Tuncay, Ekmekçi, a.g.e., ss. 751

[13] Karakuş Kul, a.g.e., ss. 27

[14] Tuncay, Ekmekçi, a.g.e., ss. 751

[15] Vakkas Demir, Doğum Borçlanması Süreleri Yargıtay Kararıyla SSK (4/A) Sigortalılığına Sayılacak, Terazi Hukuk Dergisi, 7, 71, ss. 76, https://0211q137j-y-https-www-jurix-com-tr.proxy.beykent.deep-knowledge.net/article/1771, E.T.: 11.11.2021

[16] Şakar, a.g.e., ss. 328

[17] Karakuş Kul, a.g.e., ss. 21

[18] Canbolat, Özkan, a.g.e., ss. 109

[19] Canbolat, Özkan, a.g.e., ss. 106

[20] Tuncay, Ekmekçi, a.g.e., ss. 752

[21] Kurt, a.g.e., ss. 26

[22] Şen, a.g.e., ss. 220; Kurt, a.g.e., ss. 26

[23] Ölçer Kurt, a.g.e., ss. 129-130

[24] Tuncay, Ekmekçi, a.g.e., ss. 755; Şen, a.g.e., ss 219

[25] Ölçer Kurt, a.g.e., ss. 128

[26] Karakuş Kul, a.g.e., ss. 23

[27] Ölçer Kurt, a.g.e., ss. 129

[28] Sekmen, a.g.e., ss. 511

[29] Cumhur Sinan Özdemir, 5510 Sayılı Kanuna Göre Hizmet Borçlanma İşlemleri, Terazi Hukuk Dergisi, 5, 52, 2014, ss. 172, https://0211q137j-y-https-www-jurix-com-tr.proxy.beykent.deep-knowledge.net/article/878, E.T.: 11.11.2021 ; Şen, a.g.e., ss. 219

[30] Orhan Sekmen, 5510 Sayılı Yasanın 41’inci Maddesiyle Getirilen Yeni Borçlanma Türleri ve Kapsamı Genişletilenler, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 15, 2-2, 2016, ss. 514, https://0211q137j-y-https-www-jurix-com-tr.proxy.beykent.deep-knowledge.net/article/5631, E.T.: 15.11.2021

[31] Tuncay, Ekmekçi, 755

[32] Vakkas Demir, SGK’ya Ödenen Askerlik Borçlanması Gibi Hizmet Borçlanması Paralarını Geri Alma İmkanı Getirildi, Terazi Hukuk Dergisi, 8, 80, ss. 96, https://0211q137j-y-https-www-jurix-com-tr.proxy.beykent.deep-knowledge.net/article/1946, E.T.: 15.11.2021

[33] Ölçer Kurt, a.g.e., ss. 130

[34] Şen, a.g.e., ss. 221

[35] Özdemir, a.g.e., ss. 173

[36] Özdemir, a.g.e., ss. 173

[37] Tuncay, Ekmekçi, a.g.e., ss. 757

[38] Karakuş Kul, a.g.e., ss. 31

[39] Tuncay, Ekmekçi, a.g.e., ss. 756

[40] Karakuş Kul, a.g.e., ss. 33

[41] Tuncay, Ekmekçi, a.g.e., ss. 766

[42] Sekmen, a.g.e., ss. 524

[43] Şen, a.g.e., ss. 221

[44] Karakuş Kul, a.g.e., ss. 60