6100 s. Hukuk Muhakemesi Kanunu İkinci Bölümü 24-33. maddelerinde yargılamaya hakim olan ilkeler düzenlenmiştir. Yargılama sürecinde tarafların ve hakimin hareket alanını, yükümlülüklerini izleyecekleri yolu bu ilkeler belirlemektedir.

Türk medeni yargılamasında davaya konu olayların açıklaması, delillerin getirilmesi kural olarak davanın taraflarının yükümlülüğündedir. Bu durum taraflarca getirilme ilkesi başlığında HMK m.35’te düzenlenmiştir. Aynı ilke gereğince kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz (HMK m.35)[1].

Taraflarca getirilme ilkesinin istisnası ise “Resen Araştırma İlkesi”dir[2]. Resen araştırma ilkesinde; öncelikle taraflar mahkemeden bir talepte bulunur. Sonrasında, mahkemenin bu talebe yönelik hüküm vermesi sürecinde ihtilafın çözülmesi için taraflarla birlikte hakimin de dava malzemesinin toplanmasına resen araştırma ilkesi denir. Böylece resen araştırma ile hakim de hükme esas teşkil edecek olan vakıalar hakkında bilgi edinmek amacıyla tarafların yargılamaya getirmedikleri dava malzemesi hakkında, uyuşmazlığın taraflarından bağımsız olarak, araştırma yapmak yetkisine sahiptir.[3]

Medeni usul hukukunda dava malzemesinin toplanmasına ilişkin hangi ilkenin uygulanacağı hukuk politikası meselesidir. Türk Hukuku’nda kural olarak taraflarca getirilme ilkesi benimsenirken istisnai durumlarda resen araştırma ilkesi geçerlidir[4] .

Kuru’ya göre resen araştırma ilkesi; dava malzemesinin hazırlanmasında tarafların yanında hakimin de görevli olmasıdır [5].

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında Resen Araştırma ilkesi şu şekilde tanımlanarak açıklanmaktadır:

“Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda; hâkim, davanın ispatı için gereken bütün delillere kendiliğinden başvurur; taraflar da tahkikat aşaması bitinceye kadar delil gösterebilirler. Dava ile ilgili olguların hazırlanmasında, tarafların yanında, hâkimin de görevli olmasına, kendiliğinden araştırma ilkesi denir. Bu ilke kamu düzenini ilgilendiren çekişmeli davalarda ve çekişmesiz yargı işlerinde önem gösterir.”[6] Yargıtay kararlarında terim olarak genellikle “Resen Araştırma İlkesi”ni kullanmıştır[7]. Ancak farklı olarak “Resen Araştırma Prensibi[8], “Kendiliğinden Araştırma İlkesi”[9] terimlerini kullandığı da olmaktadır.

Resen araştırma ilkesi yargılamaya bakan hakimin tarafların getirmelerine bağlı kalmaksızın yargılamaya konu dava hakkında kendiliğinden araştırma yapabilmesidir. Resen araştırma ilkesinin hakim olduğu yargılamada taraflar talepte bulunduktan sonra talepte bulunulan konunun çözümüne ilişkin delillerin toplanması için taraflar dilekçelerinde hiç ileri sürmese dahi taraflardan bağımsız olarak harekete geçebilmektedir. Bu istisnanın kabul edilmesi kamu düzeni düşüncesidir[10].

Resen araştırma ilkesi HMK’da düzenlenmemiştir. Resen araştırma ilkesinin karşıtı olan taraflarca getirilme ilkesi ise HMK m.25’de düzenlenmiştir. Resen araştırma ilkesi doktrinde ve yargı kararlarında açıklanmış ve belirtilmiştir. Ancak kanaatimiz bu ilkenin kanunda yer alması ve hiçbir tereddüde yer verilmeyecek şekilde düzenlenmesi gerektiğidir. Resen araştırma ilkesi tanım olarak HMK’da belirtilmemiş olsa da isim olarak 385. Madde de yer almıştır. İlgili yasa metni şu şekildedir:

“(1) Çekişmesiz yargı işlerinde, niteliğine uygun düştüğü ölçüde, basit yargılama usulü uygulanır.

(2) Çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça resen araştırma ilkesi geçerlidir.”[11]

Resen araştırma ilkesi; dava malzemesinin toplanmasına ilişkin olup, davaya konu olayların ve ispata yarayan delillerin yargılamaya dahil edilmesi sürecini konu eder.

Resen araştırma ilkesi kapsamına hakimin hukuku resen uygulama ilkesi (HMK m.33)gereğince araştırdığı hususlar ve yabancı hukuk kuralları[12] için yaptığı araştırmalar girmemektedir [13].

Resen araştırma ilkesine tabi davalarda hakim tarafların getirdiği dava malzemeleri ile bağlı olmayıp kendisi de herhangi talebe bağlı kalmadan dava malzemesini toplar. Bu kapsamda tarafların ileri sürmediği olayları da resen dikkate alır. Aynı zamanda bir olayın çekişmesiz olması hakimi bağlamamaktadır. Böylece tarafların danışıklı olarak gerçeği yansıtmayan ikrarlarının ya da var olan durumu kapsam dışı bırakma gibi davranışlarının önüne geçilerek maddi gerçek ortaya çıkarılır[14]

Pekcanıtez, taraflarca getirilme ilkesinin istisnası olan resen araştırma ilkesinin tabi olduğu davalarda; hakimin kural olarak tarafların talebiyle bağlı olmadığını, tarafların ileri sürdükleri vakıalarla ve delillerle bağlı olmayıp, kendisi de vakıaları araştırabileceğini ve delil toplayabileceğini belirtmişlerdir[15]. Kuru ise resen araştırma ilkesinin tabi olduğu davalarda; hakimin bütün delillere kendiliğinden başvurabileceğine, mezkur yargılamalarda ikinci tanık listesinin verilebileceğine, delil sözleşmesi yapılamayacağına, isticvap hükümlerinin uygulanmayacağına, ikrarın hakimi bağlamayacağını, yemin teklif edilemeyeceğini, davayı değiştirme yasağının uygulanmayacağını, hakimin kesin delillerle bağlı olmayacağını belirtmiştir[16].

HMK’da çekişmeli yargıda resen araştırma ilkesine açık bir biçimde yer vermemiştir. Sadece HMK m.385/2’ de çekişmesiz yargı işlerinde aksine hüküm bulunmadıkça resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu hükme bağlanmıştır. İstisna olarak çekişmeli yargıda da resen araştırma ilkesi uygulanmaktadır. Bu istisnalara HMK m.25/1’de “kanunda öngörülen istisnalar dışında” sözleriyle ve HMK m.324/3 ile HMK 325’te tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri dava ve işler sözleriyle işaret edilmiştir[17].

Çekişmeli yargıda resen araştırma ilkesi, özellikle kamu düzenini ilgilendiren davalarda uygulama alanı bulur[18]. Bu tür davalar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği uyuşmazlıklara ilişkin davalardır.[19]

Bu davalara örnek olarak; babalık davası, soy bağının reddi davası[20], evliliğin mutlak butlanı davaları[21], kadastro hukukuna ilişkin bazı davalar[22], hizmet tespiti davası, Cumhuriyet savcısının yer aldığı davalar, kişilik haklarını koruyan davalar, tescil davalarında (TMK m.713) nüfus kayıt düzeltme davaları gösterilebilir[23].

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 382. maddesinin ikinci fıkrasında çekişmesiz yargı işlerinin bir kısmı örnek olarak sayılmıştır. Ancak Kanun’da açıkça sayılmamakla birlikte, çekişmesiz yargı ölçütlerinden birine veya birkaçına giren işler de çekişmesiz yargı işi olarak kabul edilir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 385. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça resen araştırma ilkesi geçerlidir”.

Çekişmesiz yargılara örnek olarak vasi tayine ilişkin yargılamaları ele alalım. Vasi tayini HMK m.382/1-a-19 “Vesayet işleri çekişmesiz yargı işinden sayılır.” maddesi gereğince çekişmesiz yargı kapsamındadır. İlgili hükümler gereğince vasi işleri çekişmesiz yargı kapsamında, basit yargılama usulü ve resen araştırma ilkesince yürütülmektedir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/8174 E. 2018/434 K. 16.01.2018 T. kararında: kısıtlılığın kaldırmasına ilişkin davada resen araştırma ilkesince araştırma yapılmadan verilen kararırın bozulmasına karar verilmiştir. İlgili karar şu şekildedir:

“…Talep, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 472. maddesi gereğince kısıtlılığın kaldırılması istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, mahkemece kısıtlının talebi doğrultusunda herhangi bir araştırma yapılmadan sadece kısıtlı ve vasinin duruşmadaki beyanına istinaden kısıtlılık halinin sona erdiğinin tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır. Resen araştırma ilkesi ve vasinin kısıtlılığın devamı yönündeki beyanı dikkate alınarak TMK 475. maddesi gereğince araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…”[24]

Yine vesayete ilişkin yargılamalarda resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu Yargıtay 18. Hukuk Dairesi şu şekilde içtihat etmiştir:“…Türk Medeni Kanunu'nun 476. maddesi uyarınca kendi isteğiyle kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılması, kısıtlamayı gerektiren sebebin ortadan kalkmasına bağlı olup, delillerin bildirilmesi ve değerlendirilmesi zorunluluğu karşısında Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 385/1. maddesinin yollamasıyla aynı yasanın 320/1. maddesinin uygulanması olanağı bulunmamaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27.maddesi hükmüne göre, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir. Bu nedenle mahkemece duruşma açılarak davacının gösterdiği delillerin toplanması, vesayetle ilgili hükümlerin kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle resen araştırma yapılabileceği de gözetilerek gerek kısıtlının talebi gerekse Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi yönünden oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir …”[25]

KAYNAKÇA

GÖKSAL Sühendan, “Medeni Yargılamaya Hakim İlkeler Işığında İlk Derece Yargıcının Yetkileri”, Yaşar Üniversitesi SBE, İzmir 2018

KURU Baki, Medeni Usul Hukuku, Legal Yayınevi, İstanbul 2016

KURU Baki, Nizasız Kaza, Ajans Türk Matbaası, Ankara 1961

Medenî Usul ve İcra-İflâs Hukukçuları Toplantısı-IV, TBB Yayınları, Ankara 2005

ÖZMUMCU Seda, “Türk Hukukunda Yargıtay Kararları Işığında Re’sen Araştırma İlkesi”, S.D.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi MİHBİR Özel Sayısı, Aralık;145-171

PEKCANITEZ Hakan, ATALAY Oğuz, ÖZEKES Muhammet, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2015

TAHİROĞLU Fatih, Medeni Usul Hukukunda Resen Araştırma İlkesi, İstanbul Üniversitesi SBE, İstanbul 2021

İNTERNET KAYNAKLARI

https://www.jurix.com.tr

https:// karararama.yargitay.gov.tr

https://www.kazancı.com.tr

https://legalbank.net

https://www.mevzuat.gov.tr

https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/

---------------

[1] www.mevzuat.gov.tr

[2] Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku, Legal Yayınevi, İstanbul 2016 s.299

[3] Seda Özmumcu, “Türk Hukukunda Yargıtay Kararları Işığında Re’sen Araştırma İlkesi”, S.D.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi MİHBİR Özel Sayısı, s.146

[4] Fatih Tahiroğlu, Medeni Usul Hukukunda Resen Araştırma İlkesi, İstanbul Üniversitesi SBE, İstanbul 2021, s.22

[5] Kuru, Medeni Usul Hukuku, s.299

[6] Yarg. HGK, 28.3.2019, E. 2019/22-108, K. 2019/371 www.kazanci.com.tr E.T.:05.06.2021

[7] Yarg. 10. HD, 17.6.2019, E. 2017/3914, K. 2019/5050 “…Mahkemece resen araştırma ilkesi doğrultusunda, davalı apartman yönetimine ait dava konusu dönemle ilgili gelir-gider ve karar defteri, ödeme belgeleri gibi kayıtlar getirtilmeli..” www.kazanci.com.tr E.T.:04.06.2021

[8] Yarg. 14. HD, 23.5.2019, E. 2016/11379, K. 2019/4700 “…mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle açılan davaların çekişmesiz yargıya tabi olması nedeniyle bu tür davalarda resen araştırma prensibinin uygulanacağı, mirasçılar tarafından açılmış bu tür davalarda davacının sadece kendisinin mirasçı olduğunu, bir başka deyişle kendisi ile miras bırakan arasındaki soybağını kanıtlamak zorunda olduğu, başka mirasçı bulunup bulunmadığının ve miras paylarının ise mahkemece resen belirleneceği de kuşkusuzdur. www.kazanci.com.tr E.T.:04.06.2021

[9] Yarg. HGK, 28.3.2019, E. 2019/22-108, K. 2019/371 www.kazanci.com.tr E.T.:04.06.2021

[10] Özmumcu, s.146

[11] www.mevzuat.gov.tr

[12] “… Davalı F1 Bankası AŞ tarafından düzenlenen teminat mektubunda “Mevcut garanti; ICC, Garanti Talepleri Yeknesak Kurallarına tabidir.”hükmü yer almaktadır. Bu kayıt, F3 Bankası AŞ tarafından düzenlenen teminat mektubunda ise bulunmamaktadır. Bununla birlikte her iki davalı banka tarafından düzenlenen teminat mektuplarında “Bu garanti İsviçre yasalarına göre yönetilip, yorumlanacaktır.”hükmü yer almaktadır. Mahkemece hükme esas alınan 28.11.2002 günlü bilirkişi raporunda, İsviçre Hukuku’nun da incelendiği ifade edilmiş ise, dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken yabancı hukuk kuralları dosyaya sunulmamıştır. Hakim, MÖHUK.nun 2.maddesi hükmüne göre, bir davada yabancı kanunun uygulanıp uygulanmayacağını kendiliğinden araştırmakla yükümlüdür …” Yarg. 11. HD, 07.10.2003, E. 2003/2977, K. 2003/8974 . www.kazanci.com.tr E.T.:05.06.2021

[13] Tahiroğlu, s.8-10

[14] Tahiroğlu, s.25

[15] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 3 Bası, Ankara, 2015, s.226

[16] Kuru, Medeni Usul Hukuku s.300

[17] Kuru, Medeni Usul Hukuku s.299

[18] Pekcanıtez, Atalay, Özekes s.226, Tahiroğlu, s.39, Göksal, s.100

[19] Göksal, s.100, Özmumcu s.146

[20] TMK m.284: “Soy bağına ilişkin davalarda, aşağıdaki kurallar saklı kalmak kaydıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uygulanır: 1. Hâkim maddî olguları re'sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder…”

[21] Tahiroğlu, s.42

[22] Yarg. HGK, 25.6.2019, E. 2017/3022, K. 2019/783 “… davada 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesi uyarınca resen araştırma ilkesinin geçerli olacağı hususları gözetilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir…” www.kazanci.com.tr E.T.:06.05.2021

[23] Özmumcu s.146, Göksal, s.100, Tahiroğlu, s.39-50, Kuru, Medeni Usul Hukuku s.299

[24] www.kazanci.com.tr E.T.:03.04.2021

[25] Yarg. 18. HD, 17.12.2012, E. 2012/13613, K. 2012/14737 www.kazanci.com.tr E.T.:05.05.2021