Günümüzde "unutulma hakkı" kavramına hem medyada hem de yargı kararlarında çok sık rastlanılmaktadır. İnternetin yaygınlaşmasında önce kişilerin geçmişlerine ilişkin özel yaşamları zaman içinde kaybolmaktaydı. Bununla birlikte bireyin geçmişte yaşadıklarına ilişkin herhangi bir kayıt tutulmuşsa da bu kayıtlara ulaşılmasının zorluğu kişilerin geçmişlerinde yaptıkları hatalardan bağımsız olarak yaşamlarını sürdürmelerine imkan tanınmaktaydı. Fakat internet ile kişilerin hatalarının geçmişte kalması ve unutulma ihtimali kalmamıştır.

Özellikle basının interneti etkin bir şekilde kullanmaya başlamasıyla doğru bilgilerin yanında yanlış bilgilerin de kolayca yayılması ve sürekli ulaşılabilir halde olması sebebiyle kişilerin geçmişte yaptıkları ve hatırlanmasını istemedikleri hususların sürekli karşılarına çıkmasına neden olmuştur. Herkes tarafından kolaylıkla gazete arşivlerine ulaşılabileceği için de kişilerin toplum nezdindeki itibarı ve şerefi kolayca lekenebilir hale gelmiştir.  Fakat ne yazık ki unutulma hakkı son zamanlarda siyasiler tarafından kötüye kullanılarak haberleşme hürriyeti, düşünce ve kanaat hürriyeti ve basın hürriyeti ihlal edilir duruma gelinmiştir.

Bu yazımızdaki amaç kişilerin şeref ve itibarınının korunması amacıyla uygulanan unutulma hakkının kapsamı ve koşullarını açıklamaktır.

Aslında bu uygulamanın temelinde kişilik haklarının korunması amacı yatmaktadır. Unutulma hakkının konusunu kişisel veriler oluşturduğu için öncelikle kişisel verinin ne olduğunu açıklamakta fayda vardır. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 3. Maddesinin d bendinde kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi olarak tanımlanmıştır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17/06/2014 T. 2012/12-1510 E. 2014/331 K. Sayılı ilamında,

"a- Yaşam şekline ilişkin kişisel veriler: Kişilerin üçüncü kişiler tarafından ayrımcılığa uğramaması ve haysiyetinin korunmasıyla ilişkili olarak dini inançları, cinsel tercihleri, etnik kökeni, suç geçmişi ve politik eğilimleri ve kişisel özel aktivitelere ilişkin bilgiler bu bağlamda sayılabilecektir.

b- Ekonomik ve finansal kişisel veriler: Suçlular suistimale ve kimlik hırsızlığına hedef olmamak için kişinin malvarlığı, sahip olduğu hisse ve hesaplar, borçları, yaptığı alışverişler, kredi kartlarına ilişkin veriler. Ayrıca sayılan bu bilgiler ile kişinin nerede, kimlerle bulunduğuna ve sağlık bilgilerine ilişkin bilgiler de ortaya çıkarılabileceğinden ve varlık bilgisinin toplumsal açıdan da özel sayılmasından dolayı önemi artmaktadır.

c- Bilişim alanına ilişkin veriler: e-postaların bizzat adresleri veya şifreleri, internet ortamında paylaşılan kişisel veriler mahrem olarak değerlendirilebilir. Bunun önemi şu bakımdan artmaktadır: İnternette gezinti yapan kişi birçok kişisel veri paylaşmakta, bu bilgiler kayıt altına alınmakta, yine internet erişimine ilişkin iz kayıtlarının hizmet sağlayıcı ve sunucu sahipleri tarafından tutulabiliyor olması nedeni ile artmaktadır.

d- Sağlıkla ilgili kişisel veriler: Sağlık verileri kişilerin iş güvenliğini, toplum içindeki statüsünü ve sigorta kapsamını etkileyen hassas bilgilerdir. Ayrıca sağlık verileri kişilerin sosyal yaşantısı ve psikolojik durumları hakkında bilgi edinilmesine neden olabilir. Biyometrik (Kişinin kendine özgü fiziksel veya biyolojik niteliklerine dayalı olarak insanların kimliğini tespit için dijital teknolojiden faydalanma bilimi) veriler de kişisel veriler arasındadır.

e- Politik kişisel veriler: Toplum içinde yaşayan kişilerin siyasi tercihleri toplum katmanları arasında bilinme halinde ayırımcılığa maruz kalma ihtimali bulunduğundan bu bilgilerde kişisel veridir." kişisel veri örneklendirilmek suretiyle sayılmıştır.

Unutulma hakkı, Anayasamızda veya kanunlarda açıkça düzenlenmiş bir hak olmamakla birlikte, Anayasa'nın "Devletin temel amaç ve ödevleri" başlığı altında düzenlenen 5. maddesinde "insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak" ifadesi ile devlete pozitif bir yükümlülük yüklenmiştir.

Bu yükümlülük bağlamında Anayasa'nın 17. Maddesinde düzenlenen kişinin manevi bütünlüğü kapsamında değerlendirilen şeref ve itibarının korunması hakkı ve Anayasa'nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile birlikte düşünüldüğünde, devletin; bireye -geçmişte yaşadıklarının başkaları tarafından öğrenilmesinin engellenerek “yeni bir sayfa açma” olanağı vermesi- yönünde bir sorumluluğu olduğu açıktır. Özellikle kişisel verilerin korunması hakkı kapsamında kişisel verilerin silinmesini talep edebilme hakkı, kişilerin geçmişlerinde yaşadıkları olumsuzlukların unutulmasına imkân tanımayı kapsamaktadır. Dolayısıyla Anayasa'da açıkça düzenlenmeyen unutulma hakkı, İnternet vasıtasıyla ulaşılması kolay olan ve dijital hafızada bulunan haberlere erişiminin engellenmesi için Anayasa'nın 5., 17. ve 20. maddelerinin doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer taraftan unutulma hakkının kabul edilmemesi, İnternet vasıtasıyla kolayca ulaşılabilir ve uzun süre muhafaza edilebilir kişisel veriler nedeniyle başkaları tarafından kişiler hakkında ön yargı oluşturabilmesine yol açması nedeniyle, kişinin manevi varlığının geliştirilmesi için gerekli olan onurlu bir yaşam sürdürmesine ve manevi bağımsızlığına müdahaleyi sürekli kılabilecektir. ( Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 2016/15510 E. 2017/5325 K. )

Unutulma hakkının kapsamı ve önemi ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/6/2015 tarihli ve E.2014/4-56, K.2015/1679 sayılı kararında;

"...Unutulma hakkı ve bununla ilişkili olan gerektiği ölçüde ve en kısa süreliğine kişisel verilerin depolanması veya tutulması konuları, aslında kişisel verilerin korunması hakkının çatısını oluşturmaktadır. Her iki hakkın temelinde bireyin kişisel verileri üzerinde serbestçe tasarruf edebilmesini, geçmişin engeline takılmaksızın geleceğe yönelik plan yapabilmesini, kişisel verilerin kişi aleyhine kullanılmasının engellenmesini sağlamak yatmaktadır. Unutulma hakkı ile geçmişinde kendi iradesi ile veya üçüncü kişinin neden olduğu bir olay nedeni ile kişinin geleceğinin olumsuz bir şekilde etkilenmesinin engellenmesi sağlanmaktadır. Bireyin geçmişinde yaşadığı olumsuz etkilerden kurtularak geleceğini şekillendirebilmesi bireyin yararına olduğu gibi toplumun kalitesinin gelişmişlik seviyesinin yükselmesine etkisi de tartışılmazdır. Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir..." şeklinde açıklanmıştır.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 20113/5653 numaraları bireysel başvuruda internet haberinin unutulma hakkı kapsamında internetten çıkarılabilmesi için,

- Yayının içeriği,

- Yayında kaldığı süre,

- Güncelliğini yitirme,

- Tarihsel bir veri olarak kabul edilememe,

- Kamu yararına katkısı ( toplumsal açıdan haberin değeri, haberin geleceğe ışık tutan niteliği),

- Habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı,

- Haber veya makalenin konusu, bu bağlamda haberin olgusal gerçekler veya değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgili veriye yönelik ilgisi gibi hususların her somut olay açısından incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Yapılan değerlendirme sonucunda unutulmayı etkin kılacak yöntemler saptanmalıdır. Bu yöntemler, Anayasa'nın 13. Maddesi gereğince ölçülülük kriteri göz önüne alınarak 6698 sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanununa göre belirlenebileceği gibi 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanuna göre de belirlenebilir. Anayasa Mahkemesi, unutulma hakkı çerçevesinde, ifade ve basın özgürlükleri ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasındaki dengenin sağlanması açısından 5651 sayılı kanun kapsamında da önlem alınabileceğini açıkça belirtmiştir.

6698 sayılı kanunun 7. Maddesinde kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hale getirilmesi düzenlenmiş ve " Bu Kanun ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması hâlinde kişisel veriler resen veya ilgili kişinin talebi üzerine veri sorumlusu tarafından silinir, yok edilir veya anonim hâle getirilir." şeklinde açıklama yapılmış,  ilgili kişinin talebi halinde işlem yapılacağı belirtilmiştir. Söz konusu maddede kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi ve anonim hale getirilmesi olarak üç adet şeçimlik hareket sayılmıştır:

- Kişisel verilerin silinmesi, kişisel verilerin ilgili kullanıcılar için hiçbir şekilde erişilemez ve tekrar kullanılamaz hale getirilmesi işlemidir. Veri sorumlusu, silinen kişisel verilerin ilgili kullanıcılar için erişilemez ve tekrar kullanılamaz olması için gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almakla yükümlüdür. ( Yön. Md. 8 )

- Kişisel verilerin yok edilmesi, kişisel verilerin hiç kimse tarafından hiçbir şekilde erişilemez, geri getirilemez ve tekrar kullanılamaz hale getirilmesi işlemidir. ( Yön. Md. 9)

- Kişisel verilerin anonim hale getirilmesi, kişisel verilerin başka verilerle eşleştirilse dahi hiçbir surette kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiyle ilişkilendirilemeyecek hale getirilmesidir. Kişisel verilerin anonim hale getirilmiş olması için; kişisel verilerin, veri sorumlusu, alıcı veya alıcı grupları tarafından geri döndürme ve verilerin başka verilerle eşleştirilmesi gibi kayıt ortamı ve ilgili faaliyet alanı açısından uygun tekniklerin kullanılması yoluyla dahi kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiyle ilişkilendirilemez hale getirilmesi gerekir.( Yön. Md. 10)

Kişi yukarıda sayılan haklardan faydalanabilmek için veri sorumlusuna başvurabileceği gibi doğrudan sulh ceza hakimine de başvurabilir. Veri sorumlusu tarafından başvurunun reddedilmesi, verilen cevabın yetersiz bulunması veya süresinde başvuruya cevap verilmemesi hâllerinde; ilgili kişi, veri sorumlusunun cevabını öğrendiği tarihten itibaren otuz ve her hâlde başvuru tarihinden itibaren altmış gün içinde Kurula şikâyette bulunabilir.

5651 sayılı kanuna başvurulması halinde ise erişim engeli uygulamasına gidilecektir. Kanunda erişimin engellenmesi Alan adından erişimin engellenmesi, IP adresinden erişimin engellenmesi, içeriğe (URL) erişimin engellenmesi ve benzeri yöntemler kullanılarak erişimin engellenmesini olarak tanımlanmıştır. Söz konusu kanunda içeriğin suç oluşturması ( md. 8), gecikmesinde sakınca bulunması ( md. 8/A), kişilik haklarının ihlal edilmesi ( md. 9) ve özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi hallerinde erişimin engellenmesine karar verilebileceği belirtilmiştir. Unutulma hakkı kapsamında ise kişilik haklarının ihlal edilmesi haline erişim engeli yöntemine başvurulmaktadır. Ayrıca uygulamada marka hakkına tecavüz halinde de tedbir olarak erişim engeline başvurulmaktadır.

Kişilik hakları ihlal edilen kişinin haklarının korunması amacıyla erişimin engellenmesi söz konusu olacaktır ( md. 9).  Öncelikle bu maddenin uygulanabilmesi için internet ortamında yapılan bir yayın olması ve yapılan yayın içeriği nedeniyle, gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşların kişilik haklarının ihlal edilmesi gerekir.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/29863 E. 2020/13554 K. 02.11.2020 tarihli ilamında erişim engeli kararının kapsamını ve şartlarını şöyle açıklamıştır:

5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinde; kişilik hakkı ihlal edilenlerin "erişimin engellenmesi" taleplerini içerik veya yer sağlayıcısından yada bu hususta karar almaya görevli ve yetkili Sulh Ceza Hakimliğinden doğrudan isteyebileceği, bu hususta verilecek kararların mahkemece erişim sağlayıcıları birliğine gönderilerek derhal yerine getirilmesi, erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından kaldırılması halinde hakim kararlarının da kendiliğinden ortadan kalkacağı ve kararların yerine getirilmemesi halinde uygulanacak ceza yaptırımları düzenlenmektedir. İnternet içeriğine erişimin engellenmesi tedbiri, başvuranın kişilik haklarını ihlal ettiği mahkeme kararıyla tespit edilen bir internet yayınına toplumun erişiminin derhal engellenmesi amacıyla düzenlenmiş bir tedbirdir. Erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanması için yayının içeriğinde kişilik hakkına yönelen bir suç unsuru bulunması şartı aranmadığı gibi yayın içeriğinde bir suç işlenmişse dahi yürütülecek ceza muhakemesinin sonucu beklenmeksizin erişimin engellenmesi tedbirine bir koruma tedbiri olarak hükmedilebilecektir. Erişimin engellenmesine konu edilen ve başvuranın kişilik hakkını ihlal ettiği tespit edilen internet yayınının "bir an önce" internet ortamından kaldırılması, gerek kişilik haklarının gerekse kamu düzeninin korunması açısından elzemdir. Ancak verilecek kararlarda ifade ve basın özgürlüğünün zedelenmemesi de gözetilmesi gereken bir diğer husustur.”

Bu madde kapsamında verilen erişimin engellenmesi kararları esas olarak yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL, vb. şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verir. Zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Ancak, hâkim URL adresi belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi hâlinde, gerekçesini de belirtmek kaydıyla, internet sitesindeki tüm yayına yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilir.

İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini de isteyebilir.

Bu madde kapsamında hâkimin verdiği içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Birliğe müracaat edilmesi hâlinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır.

İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talep etmesi durumunda hâkim tarafından, başvuranın adının bu madde kapsamındaki karara konu internet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilebilir. Kararda, Birlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağı gösterilir.           

AV. E. MÜCAHİT DEMİRAY – STJ. AV. BÜŞRA VARLI