Uzlaştırma kurumu ile ilgili hükümlerin ilk ortaya çıktığı tarihten sonra zaman içerisinde uygulamadaki gelişmelere bağlı olarak değişikliklere uğradığı, uzlaştırma kurumu kapsamındaki suçların sayısal olarak arttığı ve bazı uygulama özelliklerinin değiştiği gözlenmiştir.

Bu durum ceza yasalarının zaman bakımından uygulanması zorunluluğunu gündeme getirmektedir. Bu zorunluluğun yasa yolları aşamasında ve uyarlama yargılamasında mutlaka dikkate alınması gerekmektedir.

Örneğin; suç tarihinde uzlaştırma kapsamında olmayan ve yargılama sonucu beraat kararı verilen TCK’nın 106/1 maddesinde tanımlanan tehdit suçunun, yasa yolu aşamasında ve suç tarihinden sonra CMK’nın 253/1 maddesine 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle eklenen bent gereğince uzlaşma kapsamına alınması durumunda uygulamanın ne şekilde yapılması gerekeceği hususu tartışmalara neden olabilecektir.

Yani şikâyete bağlı olan bir suçun başlangıçtan itibaren uzlaştırma kapsamında kalıp uzlaştırmaya tabi olmayan başka bir suçla birlikte işlenmesi nedeniyle uzlaştırma yoluna gidilemeyen bir suç (örneğin kasten yaralama suçu) ile ilgili olarak yasal değişiklikler sonrasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu belirlenmesi gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Uzlaştırma kavramının tanımı

Uzlaştırma kurumunun, ceza hukukuna dair uyuşmazlığın yargısal yollara girişmeden ve adli makamların kontol ve gözetiminde çözüme kavuşturulmasını temin eden bir alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olduğu ifade edlebilir.

Uzlaştırma kavramı; uzlaştırma kapsamında bulunan suçlarda, ortaya çıkan zararın giderilmesi amacıyla fail ve mağdurun karşılıklı olarak anlaşmaları halinde devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından çekilmesi anlamına gelmektedir. Uzlaştırma, sahip olduğu bu niteliği itibarıyla suçun ortaya çıkmasıyla bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden kurulmasını temin eden nitelikte bir hukuksal kurum olarak karşımıza çıkmaktadır.[1]

06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nin 73/8 maddesi ile getirilen hükümler

06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nin 73/8 maddesinde uzlaşma hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre; işlenen suç nedeniyle zarara uğrayan gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisinin soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabi olan suçlarda fail uzlaşabilmesi mümkündü.

Bu düzenlemede, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi şartı aranmıştır. Burada mağdur ile fail özgür bir şekilde uzlaştıklarında bu durumun mutlaka dikkate alınması gerekmekteydi. Uzlaşma halinde Cumhuriyet savcısı kamu davası açamayacak, kovuşturma aşamasında ise davanın düşürülmesine karar verilecektir.[2]

5271 sayılı CMK ile getirilen kuralların içeriği

Uzlaşma kurumuna, 06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 253, 254 ve 255. Maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Bu yasal düzenlemede genel olarak şu hususlara yer verilmiştir.

1) Uzlaşmanın şartları,

2) Uzlaşmanın yöntemi,

3) Uzlaşmanın sonuçları,

4) Kovuşturma aşamasında uzlaşma,

5) Birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşma ile ilgili kurallar.

5560 sayılı Kanun ile getirilen değişiklikler

12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle, 5237 sayılı TCK'nın 73. maddesinin başlığında yer alan “Uzlaşma” ibaresi metinden çıkarılmıştır.

5560 sayılı Kanun’un 45. Maddesi ile TCK’nin 73/8 maddesi yürürlükten kaldırılmış, yine 5560 sayılı Kanun’un 24 ve 25. maddeleri ile CMK'nın 253 ve 254. Maddelerinde değişiklik yapılmıştır.

5560 sayılı Kanun açısından uzlaşma kapsamında yer alan suçlar

5271 sayılı CMK'nın 5560 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değiştirilen 253. Maddesine göre uzlaşmanın kapsamında yer alan suçlar şunlardır:

a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar

b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;

- Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),

- Taksirle yaralama (madde 89),

- Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),

- Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),

- Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239)

Yukarıda belirtilen suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması için girişimde bulunulması gerekir.

Şikâyete tabi olan soruşturma ve kovuşturma dışında diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma hükümlerinin uygulanabilmesi için kanunda açık hükümler bulunması gerekir (CMK m. 253/2).

Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği hükmü önceden yasal düzenleme metninde yer almaktaydı.

09.07.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle CMK'nın 253/3 maddesi değiştirilmiştir.

Bu değişiklikle "Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz" cümlesi eklenmiştir.

6763 sayılı Kanun ile getirilen değişiklikler

12.2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle CMK’nin 253. maddesinin başlığı "Uzlaştırma" olarak değiştirilmiştir.

6763 sayılı kanun ile uzlaştırmanın kapsamı genişletilmiştir. Bu yasa kapsamında bulunan suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulması gerekir.

6763 sayılı kanun sonrasında uzlaştırma kapsamında yer alan suçlar

a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.

b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;

- Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),

- Taksirle yaralama (madde 89),

- Tehdit (madde 106, birinci fıkra),

- Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),

- Hırsızlık (madde 141),

- Dolandırıcılık (madde 157),

- Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),

- Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),

c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.

6763 sayılı Kanun ile CMK’nin 253/2 maddesinin aynen korunduğu gözlenmektedir.[3]

6763 sayılı Kanun sonrasında, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği, uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmayacağı esası mutlaka gözetilmelidir.

6763 sayılı Kanun ile getirilen temel değişiklerin özellikleri

6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamındaki suçların sayıları artırılmıştır. Bu yasa ile uzlaştırma kapsamına alınan suçlar şunlardır:

Tehdit (TCK m. 106/1)

Basit hırsızlık (TCK m. 141)

Basit dolandırıcılık (TCK m. 157)

6763 sayılı Kanun ile etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlara ilişkin sınırlama kaldırılmıştır.

Suça sürüklenen çocuklar yönünden getirilen değişiklikler

6763 sayılı Kanun ile suça sürüklenen çocuklar yönünden ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar da uzlaştırma kapsamına alınmıştır.[4]

Yönteme ilişkin değişiklikler

Uzlaştırmanın kimler tarafından ve nasıl yapılacağına dair 6763 sayılı Kanun ile bazı yenilikler getirilmiştir.

Bu düzenlemelerin 6763 sayılı Kanun Kanun’la değişik CMK’nın 253. maddesine eklenen 24 ve 25. fıkralarında yer aldığı görülmektedir. Bu değişiklikle getirilen kurallar şunlardır:

1) Her Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde uzlaştırma bürosu kurulur ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı ile personel görevlendirilir (CMK m. 253/24).

2) Uzlaştırmacılar, avukatların veya hukuk öğrenimi görmüş kişilerin yer aldığı, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen uzlaştırmacı listelerinden görevlendirilir (CMK m. 253/24).

3) Uzlaştırmacı, hazırladığı raporu, tutanakları ve varsa yazılı anlaşmayı büroya gönderir (CMK m. 253/24).

4) Uzlaştırma süreci sonunda soruşturma dosyaları, uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet savcıları tarafından sonuçlandırılır (CMK m. 253/24).

Bundan başka uzlaştırma süreci ve yöntemleri ile ilgili yönetmelik çıkarılması öngörülmüştür. Yönetmelikte düzenlenen konular şunlardır (CMK m. 253/25):

1) Uzlaştırmacıların nitelikleri,

2) Uzlaştırmacıların eğitimi,

3) Uzlaştırmacıların sınavı,

4) Uzlaştırmacıların görev ve sorumlulukları,

5) Uzlaştırmacıların denetimi,

6) Uzlaştırma eğitimi verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri,

7) Uzlaştırmacı sicili,

8) Uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi,

9) Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları,

10) Uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü,

11) Uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar.

Yukarıda belirtilen hususlar Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenmiştir (CMK m. 253/25).

Mahkeme tarafından uzlaştırma

Bu konu 06.2005 tarihinde yürürlüğe giren CMK’nın "Mahkeme tarafından uzlaştırma" başlıklı 254. Maddesi ile düzenlenmiştir.[5]

Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 5271 sayılı CMK’nin 253. maddesinde belirtilen esas ve yöntemlere göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerekir (CMK m. 254/1).

Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar vermelidir.

Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, CMK’nin 231. maddesindeki koşullar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) kararı verilmelidir.

HAGB süresince zamanaşımı duracaktır, yani işlemeyecektir. HAGB kararı verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, CMK’nin 231/11 maddesindeki koşullar dikkate alınmaksızın hüküm açıklanacaktır (CMK m. 254/2).

5560 sayılı Kanun öncesindeki hükümlerde önemli değişiklik yapılmıştır.[6] 19.12.2006 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 25. maddesi ile yöntemsel bazı değişiklikler getirilmişti.[7]

Bundan sonra 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile CMK'nın 254/1 maddesinde değişiklik yapılmıştır.

Buna göre; Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun tespit edilmesi durumunda kovuşturma dosyasının, uzlaştırma işlemlerinin 5271 sayılı CMK’nin 253. maddesinde hüküm altına alınan esas ve yönteme göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerekmektedir.

Uzlaştırma ile ilgili olarak 5560 ve 6763 sayılı Kanunlarla yapılan değişiklikler sonrası uzlaştırmanın, esas itibariyle soruşturma aşamasında yapılması gereken bir işlem olduğu gerçeği kabul edilmelidir.

Bununla birlikte, uzlaştırma yöntemi tatbik edilmeksizin kamu davası açılması veya suçun uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gereken suçlardan olduğunun ilk kez duruşma aşamasında tespit edilmesi durumunda kovuşturma aşamasında da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması mümkün olacaktır. Burada taraflar arasında uzlaşma sağlanması ve edimin bir defada yerine getirilmesi halnde kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekecektir.

Uzlaştırmanın hukuki niteliği

Uzlaştırmanın gerçekleşmesi durumunda failin cezalandırılması mümkün değildir. Burada uzlaştırma kurumu ceza ilişkisini düşüren bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzlaştırma kurumunun iki temel özelliği hukuki niteliğini tayinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu özellikler şunlardır:

1) Uzlaştırma muhakeme engelidir. Bu özellik yargılama yöntemi (CMK) ile ilgilidir.

2) Uzlaştırma, fail ile devlet arasında ceza ilişkisini ortadan kaldırır. Bu özelliği nedeniyle uzlaştırma maddi ceza hukuku kurumu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Uzlaştırma hükümlerinin zaman bakımından uygulanması

Ceza yasaları açısından suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan yasa genel kural olarak tatbik edilir. Bununla birlikte, sonradan yürürlüğe giren bir yasanın lehe hükümler içermesi halinde, yürürlük tarihinden önce işlenen suçlara uygulanması mümkündür.

Önceki ve sonraki yasalara göre hükmedilecek cezalar ve güvenlik tedbirlerinin aynı olması

Bu durumda suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasaların uygulanması mümkün değildir.

Zaman bakımından uygulama

Gerek 765 gerekse 5237 sayılı TCK’ye göre; ceza hukukuna dair kurallar yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanmaktadır.[8] Bu kural ileriye etkili olma ilkesi olarak tanımlanmaktadır.

Şayet sonradan yürürlüğe giren yasa failin lehine ise geçmişe etkili olarak uygulanabilmektedir.[9]

Uzlaştırma kurumu 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253, 254 ve 255 maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak karşımıza çıksada, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi nedeniyle maddi hukuka ilişkin sonuçları da bulunmaktadır. Bu nedenle uzlaştırma hükümlerinin yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabilmesi mümkündür.[10]

İnfaz aşamasında fail lehine olan hükümlerin uygulanması

Fail lehine olan yasa suçtan sonra yürürlüğe girmesi halinde hüküm kurulmasında ve infaz aşamasında mutlaka gözetilmesi ve uygulanması gerekir.[11]

Uzalaştırma açısından da burada belirtilen kuralların uygulanması mümkündür. Bu aşamada konuyu örneklerle izah etmek daha faydalı olacaktır..

Birlikte açılan davada bir suçun beraatle sonuçlanması

Örneğin; failin mağduru basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, ayrıca “Seni gebertirim.” diyerek tehdit ettiği iddia edilen olayda, suç tarihinde tehdit suçunun uzlaşma kapsamında bulunmadığı belirlenmiştir.

Bu örnek olayda uzlaşma kapsamında bulunan kasten yaralama suçunun tehdit suçu ile birlikte aynı kişiye işlenmesi nedeniyle 5271 sayılı CMK'nın 253/3 maddesi gereğince uzlaşma hükümlerinin uygulanması mümkün olmayacaktır.

Örnek olayımızda bu nedenle sanık hakkında, TCK’nın 86/2 maddesi ile kasten yaralama ve TCK’nin 106/1 maddesiyle tehdit suçundan kamu davaları açılmıştır.

yargılama sonucu sanığın kasten yaralama suçundan 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tehdit suçundan ise beraatine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

Daha sonra 5271 sayılı CMK’nin 253/1 maddesine, 6763 sayılı Kanun’un 34. Maddesi ile tehdit suçu uzlaştırma kapsamına alınmıştır. Örnek olayımızda tehdit suçundan beraat kararı verilmesi nedeniyle, birlikte işlenen kasten yaralama suçu açısından uzlaştırma işlemlerinin uygulanması mümkün hale gelmiştir.

Bu örnek olayda uzlaştırmanın maddi ceza hukukuna ilişkin sonuçları dikkate alınmalıdır. Burada 5237 sayılı TCK'nin “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesi uygulanmalıdır.

Çünkü sonradan sanık lehine olarak ortaya çıkan gelişmeler sanık lehine değerlendirilmelidir. 5271 sayılı CMK'nin 253. maddesinde hüküm altına alınan kural ve yönteme göre uzlaştırma işlemleri yapılmalıdır.

Sonuç olarak örnek olayımızda kasten yaralama suçu yönünden uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi zorunlu bir işlem olarak karşımıza çıkmaktadır.[12]

Suçta kullanılan aletin silah olmadığının anlaşılması

Örneğin; sanık hakkında silahla kasten yaralama suçundan dolayı TCK'nın 86/2-3-e maddesi gereğince kamu davası açılmıştır. Yapılan yargılama sırasında TCK'nın 6. maddesi gereğince silah olmadığı tespit edilmiştir.

Bu durumda suç niteliği değişmiş olacaktır. Yani basit yaralama eylemi uzlaşma kapsamında kalacaktır. Bu örnek olayda mahkemenin uzlaşmaya ilişkin kuralları uygulaması gerekecektir.

Tehdit suçunun niteliğinin değişmesi

Örneğin; TCK'nın 106/1. maddesine göre açılan kamu davasında, eylemin nitelik değiştirerek sair tehdit kapsamında kalması halinde uzlaşma hükümleri yargılama aşamasında uygulanmalıdır.

Kamu görevlisine hakaret suçundan dolayı açılan davada mağdurun kamu görevlisi olmadığının belirlenmesi

Bu durumda da uzlaşma hükümleri yargılama aşamasında devreye sokulmalıdır.

Etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile ibaresinin kaldırılması

6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle ‘etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile’ ibaresi yasal düzenleme metninden çıkarılmıştır.

Örneğin; özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 354. maddesinin aynı Kanun'un 331/1. maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel oluşturmayacaktır.[13]

Uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunluluğu

Uzlaştırma kurumu niteliği itibariyle soruşturma ve kovuşturmalarda kesin bir şekilde öncelikle uygulanması zorunlu olan maddi ceza ve ceza yargılaması hukuku kurumu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu yüzden örneğimizdeki olayda İcra ve İflas Kanunu'nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması nedeniyle sanık hakkında 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik CMK'nun 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu bulunmaktadır.[14]

Kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması

5237 sayılı Kanun'un 7/2. maddesindeki[15] düzenleme gereği, kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması zorunludur.

Örneğin; Hırsızlık suçundan sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 141/1. maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve kararının infazı sırasında, 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilamdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığı görülmüştür.

Bu örnek olayda; talep halinde hükmün infazının durdurularak, 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki kural ve yönteme göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için yargılama dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerekecektir.[16]

İnfaz aşamasında HAGB ve uzlaştırma hükümlerinin uygulanabilmesi

Uzlaştırmaya göre daha aleyhe sonuçlar doğuran hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin dahi şartlarının oluşması halinde infaz edilmiş ilamlarda da uygulanabilmesi mümkündür.[17] Bu yüzden uzlaştırma hükümlerinin infaz aşamasında da uygulanabilmesi imkan dahilindedir.[18]

Örneğin; hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yasal düzenleme değişikliği[19] gereğince hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu uzlaşma kapsamına alınmıştır. Burada uzlaştırma işlemleri yapılmalı ve sonucuna göre hükümlünün hukuki durumu belirlenmelidir.[20]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

---------------

[1] YCGK, E: 2017/375, K: 2021/35, T: 16.02.2021.

[2] [8] (19.12.2006 T. 5560 sk.nın 45. maddesi ile mülga)

[3] Hükükm şu şekildedir: (2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.

[4] Burada mağdurun veya suçtan zarar görenin, gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşulu aranmaktadır.

[5] MADDE 254.(maddenin tamamı 19.12.2006 T. 5560 sk. değ.) - [1] (Değişik: 24/11/2016-6763/35 md.)

[6] Önceki hüküm şu şekilde idi: "(1) Kamu davasının açılması halinde, uzlaşmaya tâbi bir suç söz konusu ise, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen usule göre, mahkeme tarafından da yapılır. (2) Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde davanın düşmesine karar verilir"

[7] "(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır. (2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır" biçiminde değiştirilmiştir.

[8] 5237 sayılı TCK'nın “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesi, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesine benzer şekilde hüküm altına alınmıştır.

[9] Bu kural "Failin lehine olan yasanın geçmişe etkili olması", “geçmişe etkili uygulama” veya “geçmişe yürürlük” ilkesi şeklinde isimlendirilmektedir.

[10] Bkz.; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmı.

[11] YCGK, E: 2017/375, K: 2021/35, T: 16.02.2021.

[12] YCGK, E: 2017/375, K: 2021/35, T: 16.02.2021.

[13] 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden "etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile" ibaresi çıkarılmıştır.

[14] Y.19.CD, E: 2017/1569, K: 2018/5317, T: 02.05.2018.

[15] Madde metni "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." Şeklindedir.

[16] Y.13.CD, E: 2017/3324, K: 2017/9280, T: 21.09.2017. Hırsızlık ve mala zarar verme suçları açısından emsal karar için bkz.; Y.2.CD, E: 2020/32010, K: 2021/4897, T: 09.03.2021.

[17] Bkz.; YCGK’nın 03.02.2009 gün ve 2008/250-2009/13 ile 17.02.2009 tarih ve 2009/36-35 sayılı ilamları.

[18] Y.15.CD, E: 2021/651, K: 2021/2265, T: 02.03.2021.

[19] 24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince.

[20] Y.15.CD, E: 2021/651, K: 2021/2265, T: 02.03.2021.