1) KRİPTO VARLIKLARA DÜZENLEME

Mevcut finans sisteminin güçlü bir alternatifi ve belki de geleceği olma yolunda geometrik bir artışla yükselişe geçen kripto para/varlık piyasalarının regülasyonu sorunu uzunca bir süredir küresel ölçekte olduğu gibi ülke gündemimizde de kendisinden bahsettirmekteydi.

Konuyla ilgili olarak; 01.03.2021 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan basın açıklamasında[1] “Kripto paralarla ilgili dünya genelinde oluşan kaygıları biz de paylaşıyoruz. Konuya ilişkin gelişmeler ve ülkemizdeki durum, Bakanlığımız tarafından yakından takip edilmektedir. Bu çerçevede Bakan Yardımcımız başkanlığında; Merkez Bankası, BDDK, SPK ve ilgili diğer kurumlarla işbirliği halinde çalışmalar yürütülmektedir.” ifadeleri ile artık somut adımların atılacağı ortaya konulmuştur.

Akabinde “Dijital paranın ekonomik, teknolojik ve hukuki altyapısını oluşturacak adımları atıyoruz.” ifadelerine yer verilen 12.03.2021 tarihli Ekonomi Reformları Tanıtım Toplantısı ile, dijital para bakımından daha da ileri bir noktaya işaret edilmiş, Bakanlığın yayınladığı ekonomi ve reform paketi[2] 3.4.d numaralı maddesinde “Merkez Bankası dijital paranın ekonomik, teknolojik ve hukuki alt yapısını oluşturucaktır” şeklinde yer alan eylemin bitiş tarihi 31.12.2021 olarak belirtilmiştir. Konuyla ilgili Sayın Bakanın “Dijital para ile kriptoyu karıştırmamak lazım. TL karşılığı dijital paradan bahsediyoruz.” açıklamasında[3] TL karşılığı dijital para ile 6493 S.K. m.3/1-ç’de elektronik para tanımında kullanılan “kabul edilen fon karşılığı ihraç edilen”anlamının kastedildiğini söylemek mümkün olup; ayrıca yıl sonuna kadar altyapısı tamamlanacak olan dijital paranın kripto varlık ile ayrımına vurgu yapıldığı anlaşılmaktadır.

Bu açıklamaları; 2019-2023 yıllarını kapsayan 11.kalkınma planında yer alan[4]Blokkzincir tabanlı dijital merkez bankası parası uygulamaya konulacaktır.” ifadesiyle birlikte değerlendirdiğimizde söz konusu ayrımın temelde arkasında merkezi otorite(Merkez Bankası) bulunması ve fon/TL karşılığı olması bakımından yani hukuki ve ekonomik altyapı alanlarında gerçekleşeceğini; buna karşılık anılan dijital paranın teknolojik altyapısı bakımından ise tıpkı kripto paralar gibi blokchain-blokzincir sisteminin kullanılacağı yani bir nevi “resmi kripto para” anlamına geleceğini söyleyebiliriz. Ancak bu ayrıma rağmen konu artık bu seviyeden gündeme girdikten sonra kripto varlık düzenlemelerinin de yıl sonu hedefine benzer bir tarihi hedeflediği, her ikisine dair hükümlerin birlikte veya ayrı ayrı yapılacak düzenlemeyle fakat benzer bir zamanlama ile yürürlüğe gireceği tahmininde bulunmak mümkündür.

Kripto varlık borsalarındaki verilerin MASAK tarafından istenmesi

Bu kapsamda kripto varlıklarla ilgili 1 mart tarihli anılan kaygı mesajından sonra, bazı internet sitelerinde Bakanlığın kripto para/varlık borsalarından kullanıcı cüzdan numarası, kimlik türü, kimlik no, ad-soyad/unvanı, stok tarihi, stok varlık miktarı gibi tüm kullanıcı verilerini istediği yönünde haberler yer almaya başlamıştır.

Kripto para/varlıkların temeli olan ve alt coinlere göre çok daha güvenilir kabul edilen Bitcoinin dolar bazında değeri sadece son bir senede neredeyse on katına-TL bazında daha fazla- çıkarken bu oranın alt coinlerde 100 ve hatta 500 kat gibi olağanüstü seviyelere çıkabilmesi karşısında spekülasyon ve kar-zarar oranının bu kadar yüksek olduğu bu piyasalara yönelik ilk adımın vergi düzenlemeleri ile geleceği, hatta vergilendirmenin geçmişe de yürütülebileceği söylentileri anılan haberlerle daha güçlü bir şekilde gündeme gelmişti.

Bu söylentiler üzerine Bakanlık ise 01.04.2021 tarihli açıklamasında[5] kullanıcı verilerinin istendiğini genel bir anlatımla doğrulamış ancak bu talebin MASAK tarafından yapıldığını ve verilerin de suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanının önlenmesi görev ve amacıyla toplandığını belirtmiştir. Dolayısıyla kripto varlık piyasalarıyla ilgili olarak atılan belki de ilk somut adımın beklenenin aksine vergi değil güvenlik amaçlarıyla atıldığı anlaşılmaktadır.

Kripto varlıkların çıkışı ve alameti farikası olan merkezi otoriterlerden bağımsızlık kısmı her devletin mali egemenlik sınırları, ekonomik sistemi ile para ve güvenlik politikalarına tehdit veya en azından risk olarak görülerek devlet refleksiyle bu alanın da belirli düzenlemelere tabi tutulup gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması son derece olağan ve beklenen, hatta bugüne kadar geç bile kalınmış bir durumdur. Ancak bugüne kadar hakkında düzenleme yapılmamış olması da elbette kullanıcı ve yatırımcıların değil düzenlemeyi yapmakla yükümlü olanların sorumluluğundadır.

Bilinen ilk somut adım güvenlik gerekleri kapsamında atılmış olsa da vergi düzenlemelerinin hiç gelmeyeceğini düşünmek mümkün değil, Bakanlık açıklamasında belirtilen kaygının, en azından bir kısmının kripto varlıklardaki potansiyel vergi gelirlerinden mahrum kalma kaygısı olması muhtemeldir ve Kripto varlıklar hakkında yapılacak tanımlama doğrultusunda vergilendirme de buna göre uygulanmaya başlayacaktır.

2) KRİPTO VARLIKLARIN VERGİLENDİRİLMESİ VE VERGİLENDİRMENİN GEÇMİŞE YÜRÜTÜLMESİ

Halihazırda yurt içi kripto borsaları tarafından Kurumlar Vergisi ile kullanıcı işlemlerinden alınan komisyon bedelleri üzerinden KDV ödendiği anlaşılmaktadır.[6] Bununla birlikte yazımızın konusu borsaların, cloud mining yapanların, kripto madencilerin vergilendirilmesi değil varlık barışı kapsamında yatırımcı ve kullanıcıların vergilendirilmesi olduğundan aşağıda da bu durum incelenecektir.

Yatırımcı ve kullanıcılar bakımından şu an için bir vergilendirme olmayıp gelecek düzenlemede kripto varlıkların tanımlanma biçimine göre tabi olacağı vergilendirme değişecektir. Kripto varlıkların para olarak tanımlanması halinde, yine alım satım işlemlerine aracılık eden borsaların döviz alım satımında olduğu gibi BSMV kapsamında vergilendirilmesi gündeme gelebilecekse dahi doğrudan yatırımcı ve kullanıcılar için bir vergilendirme olmayacaktır. Kripto varlıkların menkul kıymet olarak tanımlanması halinde yatırımcı ve kullanıcıların işlemleri Değer Artış Kazancı vergisine, diğer bir görüşe göre menkul sermaye iradına tabi olabilecektir. Üçüncü seçenek olarak emtia tanımında al-sat yapan kullanıcılar bakımından Ticari Kazanç; alıp bekleten, “hodl” yapan yatırımcılar bakımından ise Arızi Kazanç olarak vergilendirilmesi söz konusu olabilecektir. Bununla birlikte kripto varlık ekonomisinin giderek artan hacmi göz önünde bulundurulduğunda servetin doğrudan kendisine veya transferine vergi konulabileceğini de akıldan çıkarmamak gerekir.

Kripto varlıkları vergilendirmenin geçmişe yürütülmesine dair iki farklı düşünce ve yöntem

Kripto varlıkların getirilecek düzenlemeyle tanımlanıp vergilendirilmesiyle birlikte bu vergilendirmenin geçmişe yürütülüp yürütülemeyeceği hususu da gündeme gelmekte olup bu konuda izlenebilecek iki ayrı yöntem ve görüşten bahsetmek istiyorum.

Birincisi vergilendirmedeki geçmişe yürümezliğin ceza hukukundaki kadar katı olmadığı, nitekim Anayasada da bunu doğrudan koruyan bir hükmün olmadığı, ekonominin değişken şartlarına göre vergilendirmenin de belirli durumlarda geçmişe yürütülebileceği ve/veya somut olayda kripto varlıkların, yıllardır yürürlükte olan vergi kanunlarındaki hükümlerden hangisine tabi olduğunun sonradan getirilecek tanım doğrultusunda tespitiyle yapılacak vergilendirmenin tam olarak bir geçmişe yürüme olmayacağı şeklinde özetleyebileceğimiz, kripto varlıklarda geçmişin vergilendirilmesine olanak tanıyan görüşlerdir.

İkinci görüş ise; öncelikle düzenlemeyi getiren ve uygulayan yasama ve yürütmenin somut olay bakımından kripto varlıkların tanımlanması ve yapmış olduğu tanıma göre vergilendirmesi yetkisinin tartışma konusu olmayıp idarenin ve verginin kanuniliği ilkeleri ile birlikte iyi yönetim hakkının da bir parçası olarak bu yetki en başından itibaren kullanılarak yapılacak vergilendirmenin gayet mümkün olmasına rağmen yasama ve yürütmenin başından bir karar ve politika belirleyemeyip konuyu sürüncemede bırakmasının külfetinin sonradan vatandaşlara/mükelleflere yükletilmesinin doğru olmayacağı görüşüdür. Bu kapsamda şahsi düşüncem de verginin geriye yürümezliği ilkesi gereği vergilendirilen işlemlerin geçmişi, 2020 yılı ve öncesi vergi dönemlerini kapsamaması gerektiğidir.

İstisnalar dışında her düzenlemenin getirildiği tarihten sonraki olaylara uygulanması kanunilik ilkesinin, hukuki belirlilik ve güvenlik ilkelerinin en önemli ve en kabul gören gerekliliklerinden olup aksi durumda oluşacak hukuka aykırılık üzerine hukukilik tesis edilemeyeceği hususunu “zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur” şeklindeki veciz ilkeyle ifade edebiliriz, ancak meyve metaforu üzerinden gidecek olursak, zehirden pek de etkilenmeyen çok güçlü bünyeler için önemli olanın meyveden alınan tat olduğunu da dünya tarihi bize göstermektedir. Dolayısıyla her ne kadar vergide geçmişe yürümezlik ilkesinin ihlalinin, Magna Carta’dan beri kurumsallaşarak gelen verginin kanuniliğine ve sonuç olarak hukuka aykırı olduğunu düşünsek dahi, realist bir kıyasla potansiyel faydasının, ya da her derde deva tabirle “kamu yararı”nın fazla olduğuna kanaat getirildiği dakikada vergiler geçmişe yürütülebilecektir. Örneğin 5 senelik tarh zamanaşımına paralel olarak son beş senedeki işlemlerin –sanki beş senedir kripto düzenlemesi ve tanımı varmışçasına- vergilendirilmesi ülkemiz şartlarında artık çok da sürpriz olmayacaktır. Bu durumdan mağduriyet yaşayanların tarh öncesi/sonrası uzlaşma ile dava yollarına başvurabileceğini söyleyebiliriz.

3) VARLIK BARIŞI VE KRİPTO VARLIKLAR

Kamuoyunda varlık barışı olarak bilinen ve 17.11.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7256 sayılı kanunla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 93. maddesinde “Bu madde kapsamında bildirilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Bu hükümden faydalanılabilmesi için birinci fıkra uyarınca bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şarttır.” hükümlerine yer verilmiş ve daha önce %2, akabinde %1 olarak belirlenen vergilendirme oranı sıfırlanarak anılan varlıklar tamamen vergiden muaf hale gelmiştir.

Kripto varlıklar henüz varlık barışı kapsamında değildir

Anılan düzenlemede “para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları” sayılmıştır. Ancak kripto varlıkların niteliği henüz belirlenmediğinden para, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı veya daha uzak bir ihtimal olarak emtia gibi seçeneklerden hangisine dahil olacağı bilinmemektedir. Getirilecek olan düzenlemede yapılacak tanıma göre kripto varlıkların bizzat kendisinin de varlık barışına konu edilebileceği düşünülebilir.

İkinci bir husus ise Yurt dışındaki varlıkların 30.06.2021 tarihine kadar bildirimi ve bildirimden sonraki 3 ay içinde yurt içine transferi için düzenlemenin gösterdiği adres olan “banka ve aracı kurumlar” meselesidir. Aracı kurumlar, gerekli şartları taşıyarak Sermaye Piyasası Kurumunun verdiği lisansla faaliyet gösteren borsaları ifade ediyor. Bu kapsamda Kripto varlık borsalarındaki regülasyon eksikliğinin bir sonucu olarak herhangi bir lisanslama da henüz bulunmamakla birlikte gelecek düzenlemelerde, gerekli şartları taşıyan kripto varlık borsalarının SPK tarafından lisanslanmasına başlanacağına dair haberlere ulaşılmaktadır. Bu durumun da gerçekleşmesi halinde varlık barışı kapsamında yurt içi “aracı kurum” olarak lisanslı kripto borsalarına aktarımın da mümkün hale geleceğini söyleyebiliriz.

Varlık barışı için son başvuru tarihi olarak belirtilen 30 hazirana kadar, söz konusu planlanan düzenlemelerin varlık barışıyla uyumlu olarak yetişeceğini söylemek şu an için zor, daha önceki varlık barışı uygulamalarında olduğu gibi bu son varlık barışının süresinin de -Cumhurbaşkanına verilen toplam 1 yıla kadar süre uzatma yetkisinin kullanımı halinde- uzatılması durumunda yapılacak düzenlemelerin varlık barışına yetişmesi mümkün olabilecektir. Kaldı ki 2008 yılından bu yana yedinci varlık barışı düzenlemesinden bahsettiğimizi düşündüğümüzde mevcut ülke koşullarının devamı halinde yeni varlık barışlarının da getirilmeye devam edeceğini öngörebiliriz, yani bu varlık barışına yetişmezse de müstakbel varlık barışlarına yetişebilir…

Kripto varlıklar TL ve dövize çevrildiğinde varlık barışı kapsamına girer

Yakın zamanda kripto varlıklarını realize etmeyi planlayanlar için “varlık barışı” aynı zamanda bir “kripto varlık barışı” anlamına geliyor. Burada öncelikle önemli olan kripto varlıkların ne zaman realize edileceğidir, zira bu varlıkların uzunca bir süre al-sat veya bekletme ile borsa içinde tutulacak olması halinde Yurt dışı borsalarında bunun yapılması vergi borcu doğurmayacaktır. Henüz bir vergilendirme mevcut olmasa dahi olası vergilerden muaf bir şekilde kripto varlıklarını yakın zamanda realize etmek, TL ve döviz olarak yurtiçinde çekmek isteyenlerin ise varlık barışından yararlanmaları gündeme gelecektir.

Yukarda belirttiğimiz gibi kripto varlıklar ve borsaları henüz doğrudan varlık barışı düzenlemesi kapsamına girmese dahi bunların tl veya döviz olarak “gerçek” paraya veya altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarına çevrilerek banka veya aracı kurumlara bildirimi, akabinde transfer(swift ile döviz transferi gibi) veya getirilmesi ile varlık barışından yararlanmak mümkün olacaktır. 193 S.K. geçici 93. maddesi ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin “Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Genel Tebliğ”de yürürlük tarihinden sonraki işlemleri kapsamadığına dair bir hüküm bulunmadığından ve anılan tebliğ 4/4 maddesinde yer alan, “Yurt dışında bulunan ancak kapsama girmeyen varlıkların (örneğin taşınmazların) 30/6/2021 tarihine kadar kapsamdaki varlıklara dönüştürülmek suretiyle söz konusu madde hükümleri çerçevesinde Türkiye’ye getirilmesi mümkündür.” hükmüyle dönüştürerek getirmeye açıkça izin verilmesi nedeniyle 30 haziran tarihine kadar Yurt dışı kripto borsalarına aktarılan veya halihazırda yurt dışı kripto borsalarında bulunan varlıkların bu yöntemle realize edilmesine şimdilik bir engel bulunmamaktadır.

4) VARLIK BARIŞINDAN YARARLANMA ŞARTLARI

Yurt dışında sahip olunan varlıkların bildirim ve transferi

Geçici madde 93/1: Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, bu maddedeki hükümler çerçevesinde, 30/6/2021 tarihine kadar Türkiye’deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu varlıkları serbestçe tasarruf edebilirler” ve 93/7: “Bu madde kapsamında bildirilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Bu hükümden faydalanılabilmesi için birinci fıkra uyarınca bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şarttır” hükümlerinden görüleceği üzere 30 hazirana kadar banka veya aracı kurumlara bildirim ayrıca bildirimden itibaren 3 ay içinde de yine banka veya aracı kurumlara transfer varlık barışından yararlanmak için yeterli olup “söz konusu varlıklara ilişkin olarak vergi dairelerine herhangi bir bildirimde bulunulmayacaktır.”(tebliğ madde 3/4)

Söz konusu bildirim ve transfer sürecinde, -aşağıda da yer verilen- tebliğ ek-1 formu ilk sayfasında varlık sahiplerinin kimlik bilgileri ile Yurt dışında sahip olunan para ve döviz; altın; menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları şeklindeki başlıklar altında ilgili kısmın doldurulması gerekmektedir. Belirttiğimiz gibi halen kripto varlıkların tanımı yapılmadığından bu haliyle herhangi bir başlık altında belirtilmesi henüz mümkün değil, fakat bunların adı geçen araçlara; para,döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarına çevrilerek ilgili kısma yazılması mümkün. Ek-1 formunun ikinci sayfasının ise kendisine bildirim yapılan banka/aracı kurum tarafından doldurulacağı belirtiliyor ve burda da bildirim kabul tarihi, açılan hesap numaraları ve toplam tutar gibi bilgilerin girilmesi gerekiyor. Bu şekliyle iki nüsha halinde düzenlenecek formun bir nüshasının ilgili banka veya aracı kurum tarafından, varsa bildirim nedeniyle açılan hesaba ilişkin bilgiler yazılıp tasdik edildikten sonra, düzenlenen banka dekontları veya işlem sonuç formlarıyla birlikte ilgilisine geri verileceği belirtiliyor.

Diğer bir önemli bilgi, “Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak hesaba ilgili varlığın transferi işlemlerinde, bildirimde bulunan hesap sahibi ile yurt dışından varlığı transfer edenin farklı kişiler olmasının söz konusu hükümden faydalanılması açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.”(tebliğ madde 4/1) Yani başkasının yurt dışı hesabından, banka veya aracı kurumda kendi açacağı hesaba varlık aktarımı da mümkün, yeter ki o varlık yurt içine gelsin…

Yine tebliğin 4/5. maddesine göre varlıkların Türkiye’ye getirilmesinden maksadın öncelikle fiziken veya hesaba transfer yoluyla getirilmesi olduğu; ancak bu varlıklardan yalnızca menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarına mahsus olmak üzere, fiziken getirilmesi veya hesaba transferi mümkün olmadığı hallerde sadece aracı kurumlara bildirilmesinin yeterli görüldüğü anlaşılmaktadır.

Yurt içinde sahip olunan kayıt dışı varlıkların bildirim ve kaydı

Geçici madde 93/5’te yer alan,

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, 30/6/2021 tarihine kadar vergi dairelerine bildirilir. Bildirilen söz konusu varlıklar, 30/6/2021 tarihine kadar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaksızın kanuni defterlere kaydedilebilir. Bu takdirde, söz konusu varlıklar vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilir. Bu fıkra kapsamında bildirilen taşınmazların ayni sermaye olarak konulmak suretiyle işletme kayıtlarına alınması hâlinde, sermaye artırım kararının bildirim tarihi itibarıyla alınmış olması ve söz konusu kararın bildirim tarihini izleyen onuncu ayın sonuna kadar ticaret siciline tescil edilmesi kaydıyla, bu madde hükümlerinden faydalanılabilir.”

ve aynı maddenin 7. fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “Bu madde kapsamında bildirilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz.” hükümleri konuyu düzenlemekte, ayrıca tebliğde de bazı ayrıntılara yer verilmektedir.

Yurt dışı bildirimden farklı olarak yurt içindeki bildirime konu varlıklar defter tutma yükümlülüğü bulunan gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükelleflerinin kayıt dışı varlıklarıyla sınırlı tutuluyor ve ayrıca taşınmazlar da varlık barışına konu edilebiliyor. İkinci en önemli farklılık ise bildirimin yapılacağı yer; banka veya aracı kurumlara değil vergi dairesine bildirim yapılıyor. Bu bildirime ilişkin tebliğ Ek-2 formunun doldurularak gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine elektronik ortamda bildirilebileceği belirtilmektedir.

Tebliğ 6/3 maddesinde yer alan “Anılan madde kapsamında, taşınmazlar dışındaki bildirime konu varlıkların, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırılması gerekmektedir. Bu minvalde, bildirime konu kıymetlerin banka veya aracı kurumlara yatırılarak varlıklarının ispatlanması ve banka ve aracı kurumlarca düzenlenmesi zorunlu belgelerle tevsiki şarttır.” ifadesinden anlaşılacağı üzere bildirim ilgili vergi dairesine yapılsa da taşınmazlar dışındaki varlıklar, tıpkı yurt dışından transfer edilen varlıklarda olduğu gibi banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırılması şartı aranmaktadır.

Gerek yurt içi gerek yurt dışı varlıkların bildirimi bakımından “tek bir bildirim verilmesi esastır. Ancak, 30/6/2021 tarihine kadar birden fazla bildirimde (düzeltme amacıyla yapılan bildirimler dâhil) bulunulması mümkündür.”

Burada önemli bir ayrıntı ve avantaj olarak kayıt dışı hasılatın da anılan varlıklar kapsamında vergisiz olarak kayıt altına alınmasına engel bulunmadığı gibi; bildirilen varlığın kazanç tespitinde dikkate alınmaksızın deftere kaydedilmesi ve çekilmesine imkan sağlanması ile vergi yükü oluşturmadığı ve bir süre hesapta tutma zorunluluğunun da bulunmadığı anlaşılmaktadır.

“Şirketlerin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri adına görünen varlıkların durumu”

Konuyu düzenleyen tebliğ 7. maddesi:

(1) Şirketlerin kanuni temsilcileri, ortakları ya da şirket veya şirketin ortakları adına geçici 93 üncü madde kapsamına giren varlıkları 17/11/2020 tarihinden önce yetkili kuruluşlarca düzenlenen bir vekalet veya temsil sözleşmesine istinaden değerlendirmeye yetkili olanların, bu tarih itibarıyla sahip oldukları ve yurt dışında bulunan varlıklarının, Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde şirket adına bildirime konu edilerek Türkiye'ye getirilmesi veya Türkiye'deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi ya da Türkiye'de bulunan ancak 17/11/2020 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında yer almayan varlıklarının Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde şirket adına bildirilmek suretiyle Kanun hükümlerinden yararlanılabilmesi mümkündür.

(2) Şirket veya şirket ortaklarına ait olduğu halde şirketin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri dışındaki kişilerce tasarruf edilen varlıklar, söz konusu madde hükümleri çerçevesinde şirket adına bildirime konu edilerek madde hükmünden yararlanılabilecektir. Ayrıca, gerçek kişilere ait olduğu halde bu kişilerin ortağı veya kanuni temsilcisi oldukları yurt dışındaki şirketlerce tasarruf edilen varlıkların da ilgili gerçek kişiler adına bildirime konu edilmesi halinde madde hükmünden yararlanılabilmesi mümkündür. Ancak, bildirim dışındaki nedenlerle yapılacak inceleme esnasında söz konusu varlıkların şirket veya şirket ortaklarına ya da gerçek kişilere ait olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir.”

Şeklindedir. Kısaca 17.11.2020 tarihi itibariyle Şirket kanuni temsilcilerinin, Şirket ortaklarının, Şirket/ortakları mallarını değerlendirmeye yetkili olanların sahip oldukları varlıklar ile Şirkete/ortaklarına ait olduğu halde; diğer kişilerce(şirketin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri dışındaki) tasarruf edilen varlıkların şirket adına bildirimi, yurt dışındaysa Türkiyeye getirilmesi/transferi; ayrıca gerçek kişilere ait olduğu halde bu kişilerin ortağı veya kanuni temsilcisi oldukları yurt dışındaki şirketlerce tasarruf edilen varlıkların da ilgili gerçek kişiler adına bildirimi ile varlık barışı düzenlemesinden yararlanmasının mümkün olacağı belirtiliyor.

Sonuç olarak yatırımcı ve kullanıcıların yakın zamanda realize etmek istedikleri kripto varlıklarını, belirtilen araçlara çevirerek Yurt dışından Türkiye’deki banka ve aracı kurumlara bildirim ve transferi/getirmesi ile olası vergilerden kaçınması, şu an için mümkün gözükmektedir.

Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Genel Tebliğ, EK-1

Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Genel Tebliğ, EK-2

------------------

[1] https://twitter.com/HMBakanligi/status/1366328191749652480

[2] https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2021/03/Ekonomi-Reform-Takvimi.pdf

[3] https://www.hmb.gov.tr/duyuru/hazine-ve-maliye-bakani-sayin-lutfi-elvan-anadolu-ajansi-editor-masasinda-ekonomi-reformlarinin-detaylarini-anlatti

[4] https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2019/07/OnbirinciKalkinmaPlani.pdf ,sayfa 42, madde 249.5

[5] https://twitter.com/HMBakanligi/status/1377628999665524743

[6] https://www.webtekno.com/btcturk-ceosu-dolar-alip-satarken-vergi-odemiyorsunuz-h108273.html adresinde yer alan haberde BTCTURK CEO’sunun konuyla ilgili açıklaması şu şekildedir:

“Altın alıp sattığınızda da vergi ödemiyorsunuz, dolayısıyla Bitcoin bir emtia ise yine vergisinin olmaması gerekiyor. Bu işte hiçbir vergi yok, kripto paralar bu konuda karanlıkta gibi düşünülüyor. Bu doğru değil. Biz BtcTurk'te kullanıcılarımızın birbirleri arasında yaptıkları alım satımdan KDV dahil olarak bir komisyon tahsil ediyoruz. Sonrasında devletimize KDV ödüyoruz.” “Bunların dışında şirket olarak kazandığımız gelirden kurumlar vergisi ödüyoruz. BtcTurk, SPK veya BDDK gibi finansal regülasyon açısından bir regülasyona tabi olmadığı için işlerin hiç kimseye hesap verilmeden karanlıkta yürüdüğü gibi bir algı yaratılıyor. Bu kesinlikle doğru değil.”