Vasiyetnamenin, miras bırakanın isteğiyle yok edilmesinden farklı olarak, vasiyetname vasiyetçinin geri alma iradesi olmaksızın da yok olabilir. Bu durumda vasiyetçinin niyeti (amacı, saiki) vasiyetnameyi geri almak (vasiyetnameden dönmek) olmadığı için, vasiyetnamenin yok olması halinde, geri alınmış sayılmayacaktır.

Peki bu durumda yok olan vasiyetnamenin akıbeti ne olacaktır? 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 543. Maddesinin ikinci fıkrasına göre, Kaza sonucunda veya üçüncü kişinin kusuruyla yok olan ve içeriğinin aynen ve tamamen belirlenmesine olanak bulunmayan vasiyetname hükümsüz kalır”. Hükümden de açıkça anlaşılacağı üzere, vasiyetnamenin mirasbırakan tarafından kaza sonucu veya üçüncü kişi tarafından kasten yok edilmesi halinde, içerik aynen ve tamamen belirlenebiliyorsa vasiyetname geçerliliğini koruyacaktır; ancak içerik, aynen ve tamamen saptanamıyorsa vasiyetname hükümsüz olacaktır.

Vasiyetnamenin yok olması değişik sebeplerden kaynaklanıyor olabilir. Örneğin, bizzat vasiyetçi tarafından geri alma iradesi olmaksızın yok edilebileceği gibi; üçüncü kişi tarafından kasten ya da bilmeyerek yok edilebilir. Bunlarla birlikte vasiyetname hiçbir insan fiili olmaksızın, bir olay sonucu(örneğin yangın, sel, deprem) da yok olabilir.[1]

Vasiyetnamenin bu sebeplerden biri ile yok olması halinde, MK 542. maddesinin ikinci fıkrasına göre, vasiyetin halen geçerli olması (hükümsüz kılınmaması) için iki hususun ispat edilmesi gerekir.

- Vasiyetnamenin, vasiyetçinin geri alma iradesi olmaksızın yok olduğu( şayet böyle bir irade varsa, yok etme suretiyle vasiyetnameden dönülmüş sayılacaktır),

- İçeriğinin aynen ve tamamen belirlenmesi (içeriğinin tespiti).

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 31.01.1977 tarihli 572/748 sayılı kararı uyarınca da, bu iki husus da MK 6’daki genel kurala göre vasiyetnameye dayanarak hak iddia eden kimse tarafından ispat edilmelidir.[2]

Bundan da anlaşılacağı üzere, burada karine, vasiyetçinin bizzat geri alma niyeti ile vasiyetnameyi yok ettiğidir. Bu karine, vasiyetnamenin hem vasiyetçi tarafından hem de üçüncü kişiler tarafından yok edilmesi halinde geçerlidir. Ancak vasiyetnamenin vasiyetçi tarafından yok edilmesi halinde (örneğin, vasiyetnamenin üstünün okunmayacak şekilde karalanmış olması hali), vasiyetçinin geri alma niyetiyle yok etmediğinin ispatı oldukça güç olacaktır. Ancak üçüncü bir kişi tarafından yok edilmesi halinde (örneğin, üçüncü kişi tarafından yırtılması) bu karinenin aksini ispat etmek daha kolay olacaktır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 06.04.1964 tarihli ve 1887/1795 sayılı kararında; düzenli bir biçimde yırtılan ve bu sebeple de içeriği anlaşılan bir vasiyetnameyi, yok etme yoluyla geri alınmış kabul etmeyip(MK 543/1); MK 543/2 anlamında yok olmayı kabul etmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.10.1967 tarihli, 308/449 sayılı kararında ise, vasiyetçinin, sonradan lehine vasiyet yapılan kimse ile arasının bozulmasından hareketle, mirasbırakanın, vasiyetnamesini imha etmesini, yok etme yoluyla geri alma olarak yorumlamıştır.[3]

Yok olan vasiyetnamenin hüküm ifade etmesi için, kanun koyucu, vasiyetnamenin, vasiyetçinin yok etme iradesinin olmadığının tespitinin yanında; vasiyetnamenin içeriğinin aynen ve tamamen tespit edilmesini de aramıştır. Vasiyetnamenin içeriğinin aynen ve tamamen tespiti için her türlü delile başvurulabilir. Örneğin, mahkemede tanık dinletilebilir, şayet vasiyetnamenin fotokopisi varsa fotokopisi ya da vasiyetçinin vasiyetnameden bahsettiği bir mektup, mail vb varsa bunlar delil olarak sunulabilir.

Kanundaki “aynen ve tamamen” terimlerini kelime anlamında anlamamak gerekir. “Aynen”den maksat, kelime kelime değil, anlama göre tespittir. “Tamamen”in anlamı da vasiyetnamenin içeriğinin tümünün saptanması değildir. Vasiyetnamedeki sadece bazı tasarrufların tespiti de vasiyetnamenin ifası için yeterlidir, meğer ki, ispat edilmeyen kısımlar olmadan ispat edilenlerin ifası mümkün olmasın.[4]

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 543. maddesinin ikinci fıkrasında tazminata ilişkin hüküm vardır. Söz konusu hüküm, Kaza sonucunda veya üçüncü kişinin kusuruyla yok olan ve içeriğinin aynen ve tamamen belirlenmesine olanak bulunmayan vasiyetname hükümsüz kalır. Tazminat isteme hakkı saklıdır” şeklinde olup, vasiyetnamenin üçüncü kişinin kusuruyla (haksız fiiliyle) yok olması ve içeriğinin aynen ve tamamen belirlenmesine olanak bulunmaması halinde, o kişiye(üçüncü kişi) karşı tazminat davası açılabileceği hüküm altına alınmıştır. Peki tazminat davasını kim açacak? Lehine tasarruf yapılan kimse, haksız fiili nedeniyle vasiyetnamenin yok olmasına neden olan kişiye karşı BK madde 49’a dayanarak tazminat davası açabilecektir. Pekala, bu durumda tazminat olarak ne isteyecektir? Bilindiği üzere tazminat için zararın ispatı şarttır. Ancak vasiyetnamenin içeriği tespit edilemediği için zararın ne olduğu da belirli değildir, şayet tespit edilseydi vasiyetname geçerliliğini koruyacaktı. Bu sebeple sadece içeriğin tespiti için yapılan masrafları talep edebilecektir. Örneğin, tespit için açılan dava masrafları.

Ancak bir halde, uğranılan zararın tümü istenebilir. Şöyle ki, vasiyetnamenin içeriğindeki tasarruflardan biri, aynen ve tamamen saptanmasına rağmen, saptanamayan diğer kısımlarla iç bağlantısı sebebiyle ifa edilemiyorsa, o zaman, artık zarar belli olduğu için, bunun tamamının tazmini istenebilir.[5]

-------------------------

[1] Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 31.01.1977 tarih, 572/748 sayılı karar

[2] Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, sf.286

[3] Şener, Vasiyet Hukuku, Ankara 1995, sf.378

[4] Prof. Dr. Mustafa DURAL, Prof Dr. Turgut ÖZ, Türk Özel Hukuku, Miras Hukuku, Cilt IV, sf.116

[5] Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, sf.241; Oğuzman, Miras Hukuku, sf.181