YABANCI MAHKEME İLAMLARININ TANINMASI

Yargılama yetkisi, dünya üzerinde bulunan bütün devletlerin haiz olduğu egemenliğin simgesidir. Bununla birlikte dünya üzerinde bulunan her devletin kendine ait hukuk kuralları mevcuttur. Devletlerin kendi ülkelerine ait kurallara uygun olarak vermiş olduğu kararların diğer ülkeler içerisinde uygulama bulma imkânına sahip olması mümkündür. Bir devletin kendi ülkesinde yeniden mahkeme içerisinde vermiş olduğu kararın başka bir devletin mahkemesi içerisinde verilmemiş olmasına rağmen bu devlet üzerinde uygulanmasını mümkün olabilmesi için uygulanması talep edilen devletin iç hukuku içerisinde değerlendirilmesinin yapılmış olması ve bunun onaylanmış olması gereklilik taşır.

Yabancı mahkeme kararları tanınmadan kesin hüküm niteliği taşımamaktadır. Bu bakımdan yabancı mahkeme ilamının kesin hüküm ve kesin delil olarak sayılabilmesi için Türk mahkemelerince tanınmasına karar verilmesi gerekmektedir. Yabancı ülke mahkemelerinde verilen kararlar Türkiye’de kendiliğinden geçerli olmaz. Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de geçerli sayılabilmesi için tanıma ve tenfiz davasının açılması gerekmektedir. Bu sebeple yabancı ülkede boşanmasına karar verilmiş bir çift Türkiye’de hala evli sayılacaktır. Bu durum tanıma ve tenfiz davası açılıp geçerli hale getirilmedikçe ilgili resmi makamlar tarafından işleme konmaz.

- Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş bir ilam olması,

- Talep konusu kararın şekli anlamda kesinleşmiş olması,

- Tanınması istenen kararın özel hukuk alanına ilişkin bir karar olması,

- Tanınması talep edilen yabancı mahkeme kararının kamu düzenine açıkça aykırı olmaması,

- Kararın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması ya da yabancı mahkeme kararının davalısının itiraz etmesi şartı ile ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması,

- Kararın davalının savunma haklarına uygun davranılarak verilmiş olması gerekmektedir.

MÖHUK m.58 2. ve 3. fıkrasına göre, çekişmesiz yargı işine dair kararların tanınması da aynı şartlara tabiidir. Yabancı mahkeme ilamına dayanılarak Türkiye’de idari bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.

Boşanma ilamının Türkiye’de tanınması aile mahkemesinde karara bağlanacaktır. Dava da basit yargılama usulü uygulanacaktır. Tüm bu aşamalar sonucunda tanıma kararı verilmesiyle birlikte söz konusu yabancı mahkeme ilamı kesin hüküm ve kesin delil niteliği taşıyacaktır.

YABANCI MAHKEME İLAMLARININ TENFİZİ

Tenfiz, hukukta yabancı mahkemeler tarafından verilmiş olan hükümlerin yerine getirilmesinin mümkün olması için Türk mahkemeleri tarafından gerekli olan kararların verilmiş olması anlamına gelmektedir. Peki tenfizin asli şartları nelerdir?

- Karşılıklı işlem şartı(karşılıklılık) olmalıdır: Bir ülke mahkemesinden verilen kararın bizim ülkemizde hüküm ve sonuç doğurabilmesi için yabancı ülkede de bizim ülkemizde verilecek kararların hüküm ve sonuç doğurması gerekmektedir. Bu konuda ülkeler arasında ikili veya çoklu anlaşmalar olsa dahi, fiili uygulama bağlamında olumsuzluk olması durumunda, yani anlaşma olmasına rağmen yabancı ülkenin tenfiz talebini reddetmesi durumunda, karşılıklı işlem şartı yok kabul edilmektedir.

- Tanıma veya tenfize konu olan hukuki uyuşmazlıkla ilgili Türk mahkemelerinin yetkisi münhasır yetki olmamalıdır: Yabancı ülke mahkemesinin kararının tenfizinin talep edilmesi halinde, talep Türk mahkemesinin incelemesine girdiği zaman münhasır yetki konusunda itiraz edilmesine gerek olmaksızın bu durum hakim tarafından re’sen nazara alınmaktadır. Türk hukukunda münhasır yetki halleri, gayrimenkulün aynına ilişkin davalara yöneliktir. Yani gayrimenkulün aynına ilişkin davalarda münhasır yetki olması sebebiyle yabancı bir ülke mahkemesi kararının tanıma veya tenfizi mümkün değildir. İstisna olarak, birden fazla gayrimenkulü ilgilendiren bir dava var ise o gayrimenkullerden birinin bulunduğu yerde açılacak davalarda kesin yetki kuralı geçerli olmamaktadır. Bu istisna yabancı ülke mahkemeleri için geçerli olup iç hukukta geçerli değildir. Velayet, vesayet, kayyımlık konularında da Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki olduğuna dair Yargıtay kararları bulunmaktadır.

- Kararı veren yabancı ülke mahkemesinin yetkisi aşkın yetki olmamalıdır: Aşkın yetki yabancı ülke mahkemesinin, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendini yetkilendirmesi anlamına gelmektedir. Davalı bu konuda itiraz etmedikçe hakim bu durumu resen nazara alamayacaktır. Davalının itirazı üzerine inceleme durumunda kararı veren ülke mahkemesinin yetkisinin aşkın yetki esasına göre düzenlenmemiş olması gerekmektedir.

- Kararın hüküm fıkrası kamu düzenine aykırı olmamalıdır: Hakim tarafından re’sen nazara alınan şartlardan biridir. Hüküm fıkrasının kamu düzenine aykırı olup olmadığının tespiti için her somut olay ayrı ayrı incelenmekle birlikte kararın, Türk hukukunun temel değerleri, adalet anlayışı, ahlak anlayışı ile bağdaşmaması halinde kamu düzenine aykırılık bulunduğu kabul edilmelidir. Yargıtay içtihatlarına göre gerekçesiz kararlar kamu düzeni bakımından aykırılık teşkil etmektedir ve tenfizi mümkün değildir.

- Savunma hakkına riayet edilmiş olunmalıdır: Savunma hakkından anlaşılması gereken Türk hukukunda anladığı anlamda değil, kararı veren ülke bakımından öngörülen savunma hakkıdır. Savunma hakkına riayet edilip edilmediği hususunu hakim itiraz üzerine değerlendirecektir. Ancak istisna olarak, savunma hakkının ihlali bazen kamu düzenine aykırılık teşkil edebilecek boyutta olabilmektedir. Bu durumda savunma hakkının ihlal edilmesi değil, kamu düzenine aykırılık durumu bulunmakta ve hakim bunu resen gözetmektedir.

Tenfiz davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir. Aile hukuku alanına giren yabancı mahkeme kararlarının tenfizinde ise görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.

Tanıma ve Tenfiz davalarında yetki düzenine ilişkin olmadığından karşı taraf yetki itirazında bulunmayacaksa Türkiye’de her hangi bir yer mahkemesi bu davalara bakmaya yetkilidir.