Türkiye’nin çözmesi gereken bir çok sorun ve önemli konular varken, gündeme yeni bir Anayasa yapılması getirilmiştir. Yeni bir Anayasa’ya neden gereksinme duyulduğu, yeni yapılacak Anayasa ile ne gibi hükümlerin getirileceği belli değilken bu konunun gündeme getirilmesi yeni bazı sıkıntı ve gerilimlere neden olacaktır.

Çıkarılacak olan kanunların Anayasa’ya uygun olması kadar, yapılacak olan Anayasa değişikliklerinin veya düşünülen yeni Anayasa’nın da, uygulanmakta olan mevcut Anayasa’nın temel ve zorunlu hükümlerine uygun olması gerekir. Uygulanmakta olan Anayasa’mız, yapılması düşünülen her türlü değişiklik ve yapılanmanın sınırlarını belirlemiştir. Bu sınırların dışına çıkılması, Anayasa’nın ihlali anlamına gelecektir.

Anayasa’mızın 4. Maddesi; ilk üç maddedeki hükümlerin değiştirilemeyeceği gibi, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği yolunda kesin hüküm koymuştur.

İlk üç maddedeki hükümler; Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu, demokratik laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu, resmi dilinin Türkçe olup bayrağı, İstiklal Marşı ve Başkent’ine ilişkin düzenlemelerdir. Bu hükümlerin değiştirilmesi bir yana değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği yolunda kesin hüküm vardır. Aksine bir davranış yani bu maddelerde bir değişiklik yapılmasının teklif dahi edilmesi Anayasa’nın ihlali suçunu oluşturacaktır. İlk üç madde de yer alan hükümlerden her hangi birinin değiştirilmesi ve yapılması düşünülen yeni Anayasa’da yer almaması halinde, suç işlenmiş olacak ve bu suçu işleyenler hakkında Anayasa’nın ihlali, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına yönelik ihlal ve eylemde bulunmak suçlarından ötürü kanuni takibat yapılarak haklarında dava açılması zorunlu olacaktır.

Yeni Anayasa yapımı ve değişikliği hakkında görüş ve önerilerde bulunan bazı kişilerin ifadeleri, yapılması düşünülen yeni Anayasa hakkında ciddi kuşkular doğurmaktadır. Basında yer aldığı üzere Ayasofya Camii baş imamı; yeni Anayasa’da laiklik ilkesinin çıkarılmasını ve fabrika ayarlarına dönülmesini istemiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki bir imamın kendi görev ve yetki sınırlarını aşarak açıklama yapması, Devlet Memurları hakkındaki Kanun ve düzenlemelere aykırıdır ve daha da önemlisi yukarıda açıklanan Anayasa hükümlerine göre, Anayasa’nın ihlali suçunu oluşturmaktadır. Görevleri dışında ve Anayasa’nın ihlali mahiyetinde beyanlarda bulunan kişiler hakkında hiçbir işlem yapılmaması, yeni yapılması istenen Anayasa hakkında haklı endişeler ve tereddütler yaratmaktadır.

Son ve kesin olarak belirtmek gerekir ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin fabrika ayarları; Atatürk İlke ve Devrimlerine dayanan demokratik, laik Cumhuriyet ayarlarıdır.