Karşılıksız çek mahkumlarının 1 yıl önce ödeme taahhüdünde bulunarak hapisten çıkarken yaşadığı sevinç yerini endişeye bıraktı. Çekmahkûmlarını hapisten kurtarmak için geçen yıl çıkarılan 5941 sayılı kanunun öngördüğü borcun üçte birini 20 Aralık-20 Ocak arasında ödeme şartını yerine getiremeyecek çek mahkûmları yeniden cezaevine girme korkusu yaşıyor. Çek suçundan hapse girenleri kurtarmak için geçen yıl 20 Aralık’ta çıkarılan kanun uyarınca borcunu ödeyeceğini taahhüt edenler tahliye edilmişti. Çekmağdurlarına tanınan 1 yıllık süre 20 Aralık 2010 tarihinden itibaren dolmaya başlayacak.

HAPİSTEN ÇIKANA TUTUKLAMA

Ödeyemeyenler ya yeniden cezaevine girecek ya da kaçak durumuna düşecek. Çekmağdurlarından Volkan Boynukısa, Yücel Işık, Akın Uğur, Ümit Aktaş ile sadece adını açıklayan ve resim çektirmekten kaçınan bilgisayar mühendisi Ali Bey, içinde bulundukları açmazı HT Ekonomi’ye anlattı. Volkan Boynukısa dışında hepsi de cezaevlerinde yattıktan sonra tahliye olan çek mağdurları, on aylık sürede bir kuruş para ödeyemediklerini, çevrelerinde de borç ödemesi yapan bir kişi dahi bulunmadığını belirtti. Çek kanunu çıktığı tarihte davası devam edenlerin yararlanamaması nedeniyle tahliyelerinin hemen ardından yeniden haklarında tutuklama kararı çıktığını kaydeden mağdurlar, çoğu kişinin o tarihten bu yana yeniden kaçak yaşamaya başladığını söyledi.

‘HACİZLER KİMSEYE YARAMADI’

Kaçak olmaları ve tekrar cezaevine girme baskısı dolayısıyla bir iş kuramadıklarını ifade eden mağdurlar, borçlarını ancak ticaret yaparak ödeyebileceklerini, ancak bunun için üzerlerindeki hapis baskısının kalkması gerektiğini ifade etti. Sıkıntı yaşamadan önce Ankara’nın çeşitli yerlerinde beş tane giyim ve hediyelik eşya mağazası olduğunu belirten Volkan Boynukısa, “Borçlarımdan kurtulmak için Mersin’de iki yazlık, Keçiören’de iki daire, Ulus’ta iki dükkanımı, arabamı sattım, uçan kuşa da borçlandım” dedi. Yediemin depolarında 350-400 bin liralık malı bulunduğunu da kaydeden Boynukısa şöyle konuştu: “Haczedilen mallar da kimsenin işine yaramadı. 30 liraya aldığım kabana haciz memuru 5 lira değer biçti.”

‘Kapı çalınsa polis mi diye korkuyoruz’

Yücel Işık (44):

Ne muhtar kaydımız var, ne SSK’mız. Hastalansak hastaneye gidemiyoruz, ailecek kaçak yaşıyoruz. İşlerim 35 yaşında iken, 2002 yılında, kriz zamanında bozuldu. O tarihe kadar bütün çeklerimi günü gününe ödeyen insanım. Dolar bir gecede 600 liradan bin 700 liraya çıkınca çoğu insan gibi battım. Borcumun anaparası 200 bin lira ama faiziyle 1 milyon lirayı buldu. Cezaevinde en az 200 kişiyle birlikteydim. Hepsiyle de görüşüyorum. Hiç birisi borç yatıramadı.

‘İŞYERİMİZDE OTURTMADILAR’

İşim bozulduğunda çocuklarımın biri 5, öteki 10 yaşındaydı, sekiz senedir aynı sıkıntıları onlar da çekiyor. Evde kapı çalınsa herkes “Polis mi geldi?” diye pencereye koşuyor. Aslında bizimle birlikte alacaklılar da mağdur oluyor. Hapis olayını kaldırsınlar, ödeyelim borcumuzu. Bizi işyerimizde oturtmadılar. Polis alıp cezaevine götürünce işyerim, aile düzenim bozuldu. Alacaklıya da iyilik olmadı.

‘Tahliye olduğumun ertesi günü babamfelç geçirdi’

Ali (45-Bilgisayar mühendisi, soyadını gizli tuttu):

Cezaevinde 1.5 yıl yatıp mart ayında çıktığımın ertesi günü babam beyin kanaması geçirip felç oldu. İki ay yatalak kaldı, haziran ayında da vefat etti. Babamın oturduğu evi ipotek vermiştim, evinden attılar. Şu anda annem kirada oturuyor. Bağ-Kur emekli aylığından başka hiçbir geliri yok. Çek mağdurlarının ortak özelliğini, çeki yazdırmamak için tefeciden borç almaları, bu borcu alırken verdikleri çek ve senetleri kurtarmayı ümit ederken, vadesi gelmeyen çek için hemen haciz uygulanması, haczedilen mallarına da çok düşük bedel biçilmesi oluşturuyor. İşyerine bir kez haciz gelip cezaevine düştükten sonra tüm düzenler bozulunca, diğer alacaklılar da takibe geçiyor. Sonuçta hem biz hem de dürüst alacaklılar mağdur oluyor.

‘Kömür ocağında ÇALIŞTIĞIMI SANIYORLAR’

Ümit Aktaş (38):

Üç tane mobilya mağazam, bir toptan satış mağazam vardı. Kriz nedeniyle alacaklarımı tahsil edemeyince çeklerimi ödeyemedim. Bugüne kadar 250 yaprak çek ödedim, 7 tanesinin yüzünden bütün ticari hayatım bitti. Her şeyimi kaybettim, garsonluk yaparak yaşıyoruz, 6 yaşında çocuğum var. Cezaevine girersem kim ödeyecek kiramı? Eşimin ailesi hâlâ cezaevine girip çıktığımı bilmiyor. Konya’da amcamın kömür ocağında çalışıyor diye biliyorlar

‘ALACAKLIM YEMEK ISMARLADI’

Akın Uğur (37):

Bir yemek fabrikamla iki lokantam vardı. İcra takibi yaptırıp düzenimi bozdular. Ben aynı zamanda alacaklı durumdayım. Yemek verdiğim yerlerden paramı alamadım. Cezaevinde sekiz ay yattım. Devlet taahhütleri aldı bizi bıraktı. Nasıl ödeyeyim cezaevinden çıkıp. Hepimiz içeri gireceğiz. Geçmişte 120 eleman çalıştırıyordum. Alacaklılara görünmemek için kaçıyorum, nereye gitsem tanınıyorum. Sizin yanınıza gelirken sürekli tüpgaz aldığım firmanın sahibiyle karşılaştım. Para isteyecek sandım, “Bir ihtiyacın var mı, gel sana yemek ısmarlayayım” dedi, utandım. Beş evimi, fabrikamı, iki arsamı, 13 yemek dağıtım aracımı kaybettim, hâlâ da borcum bitmedi.




Ahmet Kıvanç- GAZETE HABERTURK- HT EKONOMİ