Şimdiye kadar hep şirketinizi kurtarmanın, büyütmenin, marka yapmanın yollarının neler olduğunu okuyup durdunuz. Bugün önemli bir farklılık yapıp, size şirketinizi “nasıl batırırsınız” konusunda öğütler vermek istiyorum!

Bu hatalar öylesine çok ve sık yapılan hatalar ki, bunları kelimelere dökmek, pek çok girişimciye ciddi yön gösterir diye düşünüyorum. Bence gazetenizin bu sayfasını kesin, camlatıp çerçeveletin ve işyerinde koltuğunuzun arkasındaki duvara asın. Bir de her sabah karşısına geçip bir kez daha okuyun.

Bu önerileri, Coca-Cola'nın eski başkanlarından Donald Keough'un geçen yıl yayınlanan 'The Ten Commandments for Business Failure' isimli kitabından, New York Times (NYT) gazetesi bloglarından birinin geçenlerde aynı konuda yayınladığı bir makaleden ve Financial Times gazetesi yazarı Luke Johnson'dan sizler için derledim.

NYT blogunda bunlara ek olarak bir de kötü muhasebecilerle çalışmak ve sigorta yaptırmamak gibi unsurlara yer verilmiş. Bahsettiğim kitaptaysa, bu 10 maddeye ek olarak risk almamak, esnek olamamak, kendinizi toplumdan soyutlamak ve bürokrasiyi çok sevmek unsurları da var.

1- Çok fazla borca girin 

Şirketler çoğu zaman ya bankaya ya da birilerine aşırı borçlu olduklarında duvara toslar. Eğer hiç borcunuz yoksa hayatta kalma şansınız yüksektir. Yakın döneme kadar kredi kullanmayanı neredeyse dövüyorlardı. Ama işler inanılmaz değişti. Bugün kredi verenler iki ay sonra fişi çekebilirler ve sizi bitirebilirler. Siz siz olun fazla borcun altına girmeyin.

2- Yanlış ortak seçin 

Şirketlerin, özellikle de KOBİ özellikli şirketlerin çok büyük bir çoğunluğunda duvara toslamanın sebebi, ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar, sürtüşmelerdir. Bu kavgalar kardeşler arasında bile çok yaygındır. Ortak olacağınız kişileri dikkatlice araştırmadan ortaklığa girişmeyin. Aranızda sağlam bir ortaklık sözleşmesi yapın. Aranızda sürtüşme çıksa bile birbirinizle iletişiminizi kesmeyin.

3- Tek müşteriye bağlanın 

Nihai tüketiciye satış yapmayan pek çok KOBİ özellikli şirketin genelde yalnızca birkaç tane kurumsal müşterisi oluyor. Bu az sayıdaki şirketten birini kaybederseniz, sonuç öldürücü olabiliyor. Çare? Müşteri sayınızı mümkün olduğunca arttırın ve müşterilerinizin farklı sektörlerden olmasını sağlayın. Tek bir sektöre de tek bir müşteriye de bağımlı kalmayın. Sektörün işleri bozulursa sizin de işiniz bozulur. Ayrıca o kadar sıradışı ve o kadar 'vazgeçilmez' bir tedarikçi haline gelin ki kimse sizden ayrılmayı bir an bile düşünemesin. Farklılaşın, farklılaşın, farklılaşın.

4- Ciddi hastalık geçirin 

Pek çok küçük şirket, patronun hastalanması, trafik kazası geçirmesi ve bunun sonucunda da çalışmaması nedeniyle batar. O yüzden sürekli egzersiz yapın, kilonuza dikkat edin, fazla içki içmeyin, sigarayı bırakın ve hastalanmanız durumunda şirketinizi kimin yöneteceğine dair şimdiden plan yapın.

5- Bilene danışmayın 

Gaza gelip bilgisayar projelerine çuvalla para yatıran, sonra da sadece yatırdığı paranın gitmesiyle kalmayıp bütün şirketin işlerini karmakarışık eden bir sürü firma tanıyorum. Bilgi işlem yatırımı elbette yapacaksınız, ama lütfen, lütfen, bilen dostlarınıza iyice danışmadan bu işlere kalkışmayın. Yoksa hüsran kaçınılmazdır.

6- Fiyat savaşına girin 

Buyurun 15 gün öncesinin gazete haberine: “Kırklareli'nde şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan otobüs firmaları arasındaki rekabet sonucu 211 kilometrelik İstanbul bilet ücreti 22 TL'den 5 TL'ye düştü”. Şirketler dönem dönem birbirlerinden pazar payı kapmak için intihari bir fiyat savaşına girebiliyorlar. Bu tür saçma rekabetin kimseye faydası olmaz, hatta tüketiciye bile. Zira sürdürülemez. Nakit durumu en kötü olan rakibi batırır ama bir rakip batınca başka bir rakip daha doğacaktır, kimsenin kuşkusu olmasın. Fiyat kırmak dünyanın en tehlikeli rekabet oyunlarından biridir. Hiç acımaz, şirketi öldürür. Bunun yerine farklılaşın, farklılaşın, farklılaşın.

7- Yüklü ödemeye girişin 

Piyasalar bozulunca büyük ve havalı ofis alanları birden bire fuzuli olmaya başlar. Eğer elinizde uzun vadeli ve vazgeçmesi zor olan kira kontratı ya da çok ciddi taksit ödemeleri olan ofis gayrimenkul anlaşmaları varsa, yandınız. Bu günlerde yeni bir iş kuracaksanız, bu tür anlaşmalardan kaçının.

8- Müşterinizi ihmal edin 

İnsan, rekabetin son derece fazla olduğu sektörlerde bile satıcıların ne kadar duyarsız olduğunu görünce şaşırıyor. Evimde neredeyse bütün beyaz eşyamı ünlü bir markadan almışım. 10 yıldır bu adamların servisinden çektiğimi başka bir şeyden çekmedim. Şimdi her eskiyen eşyayı farklı bir markaya çeviriyorum. Reklam yaparken müşteriyi hatırlayanlar, satıştan sonra zerre kadar umursamıyorlar. Sonuç? Bir daha onları evimden içeri bile sokmuyorum. Hatta bir gün bu sayfada isimlerini bile yayınlamayı düşünüyorum!

9- Kendinizi yenilemeyin 

Başarılı şirketler, başarılı olduklarını gördükleri sürece “neden değişeyim ki, zaten başarılıyım” yanılgısına girerler. Kendilerine olan güven öylesine yüksek noktalara çıkar ki, müşteriyi küçük görmeye bile başlarlar. Ama bu sırada dışarıdan gelen yeni rakipler onların pazarlarını ufak ufak kemirmeye başlar. Oysa uzun dönemde başarılı olanlar, her zaman yenilikçi olanlar, innovasyon yapanlar, kendilerini sürekli geliştirenler, sorgulayanlar ve adapte olanlardır. Hiçbir ticari formül sonsuza kadar başarıyı garanti edemez.

10- Yatırım yapmayın 

Bazı şirket sahipleri, kazanılan her kuruşu hortum gibi kendisi emme tutkusuyla hareket eder. Her kuruş patronun cebine gidince, şirkete ve şirketin yatırımlarına aktarılacak para kalmaz. Oteli varsa, örneğin, otel dökülürken patron sefa sürüyor olabilir. Hep kendine yatırım yapanların ve şirketini yeni yatırımdan yoksun bırakanların sonu 'batırımdır'.

Prof. Dr. Arman Kırım