Mahkemelerin yer bakımından yetkileri 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yetkili mahkeme” başlıklı 12. Maddesinde düzenlenmiştir.

Bu bağlamda Cumhuriyet savcısının, yer bakımından yetkili mahkeme önünde dava açma zorunluluğu bulunmaktadır. Yetki konusunda hata yapılmış ise, mahkeme bunu araştırmalıdır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yetkili mahkeme” başlıklı 12. maddesi yargılamanın engelsiz, kesintisiz olarak yürütülmesini sağlamak için düzenlenmiştir.

Yasal düzenleme, derece derece tahsis yetkisini kabul eden İtalyan Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunundan ilham alınarak oluşturulmuş ve mahkemelerin yetkileri sırasıyla gösterilmiştir.

Suçun işlendiği yer mahkemesinin yetkili olması

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yetkili mahkeme” başlıklı 12. Maddesinin birinci fıkrasında, davaya bakmak yetkisinin, suçun işlendiği yer mahkemesine ait olduğu ifade edilmiştir.

Suçun işlenmesinden en çok ilgilenen, delillerin bulunması ve kolaylıkla toplanabilmesi yönünden kuşkusuz önemli olan yer, suçun işlendiği yerdir. Ayrıca önemli suçlarda, suçun işlendiği yerde kamuoyunun duyarlılığı daha fazladır. Bunun için, suçun işlendiği yer mahkemesi yetkili sayılmış ve yetkide ana kural olarak olarak düzenlemenin birinci fıkrasında yer verilmiştir.

Teşebbüs halinde

Teşebbüs halinde, son icra hareketinin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir. (CMK md. 12/2)

Kesintisiz suçlar

Kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği yer mahkemesi yetkilidir. (CMK md. 12/2)

Zincirleme suç

Zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir. (CMK md. 12/2)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yetkili mahkeme” başlıklı 12. Maddesinin ikinci fıkrasında, teşebbüs halinde kalan suçlarla, mütemadi ve müteselsil suçlarda yetki kuralı hüküm altına alınmıştır.

Ülkede yayımlanan bir basılı eserle işlenen suçlarda yetki

Suç, ülkede yayımlanan bir basılı eserle işlenmişse yetki, eserin yayım merkezi olan yer mahkemesine ait olacaktır. (CMK md. 12/3)

Eserin birden çok yerde basılması

Aynı eserin birden çok yerde basılması durumunda suç, eserin yayım merkezi dışındaki baskısında meydana gelmişse, bu durumda suç için eserin basıldığı yer mahkemesi de yetkili olacaktır. (CMK md. 12/3)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yetkili mahkeme” başlıklı 12. Maddesinin Üçüncü fıkrasında, suçun, ülkede yayımlanan basılı bir eserin içeriğinde yer aldığı hallerde, basılı eserin yayın merkezi olan yer mahkemesinin yetkili bulunduğu hükme bağlanmış ve basıl eserle işlenen suçlarda eserin basıldığı yere göre yetki kuralları tayın edilmiştir.

Uygulamada eserin birden çok yerde basıldığı ve bu baskılarda da içerik farklılığı olduğu, bazı durumlarda ise yayın merkezindeki basıda suç unsuru bulunmayan bir basılı eserin, başka yerdeki basısında suç unsuru taşıdığı haller gözetilerek bu durumda yetki kuralına bağlanmıştır. Bu kuralların tespit edilmesi ile basın davalarının en kısa sürede sonuçlandırılmasını sağlanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda, yetkili mahkemenin, içeriği suç oluşturan eserin basıldığı yerdeki mahkeme olması esası kabul edilmiştir.

Hakaret suçunda

Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçunda eser, mağdurun yerleşim yerinde veya oturduğu yerde dağıtılmışsa, o yer mahkemesi de yetkilidir. (CMK md. 12/4)

Mağdurun suçun işlendiği yer dışında tutuklu veya hükümlü bulunması

Mağdur,[1] suçun işlendiği yer dışında tutuklu veya hükümlü bulunuyorsa, o yer mahkemesi de yetkilidir. (CMK md. 12/4)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yetkili mahkeme” başlıklı 12. Maddesinin dördüncü fıkrasında, basılı eser ile yayın merkezinin dışında ikamet eden bir kimseye karşı kovuşturulması şikayete bağlı hakaret ve sövme fiilleri işlendiğinde ve eser o kimsenin yerleşim yerinde veya oturduğu yerde dağıtılmışsa, o yer mahkemesinin de yetkili olması esası kabul edilmiş ve bu durumun hakkaniyete daha uygun olacağı varsayılmıştır.

Belirtmek gerekir ki, saldırılan kişinin basılı eserin yayın merkezi olan yer mahkemesine gidip davasını takip etmesi kendisi için büyük bir yük oluşturacaktır. Yasa koyucu bu durumu da gözeterek bu şekilde bir yetki kuralı ihdas etmiştir.

Görsel veya işitsel yayınlarda yetki

Görsel veya işitsel yayınlarda da 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanacaktır. Görsel ve işitsel yayın, mağdurun yerleşim yerinde ve oturduğu yerde işitilmiş veya görülmüşse o yer mahkemesi de yetkili olarak kabul edilebilecektir. (CMK md. 12/5)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yetkili mahkeme” başlıklı 12. Maddesinin beşinci fıkrasında ise, görsel ve işitsel yayınlarla işlenen suçlarda da, basılı eserle işlenen suçlara ilişkin yetki kuralı belirlenmiştir.

Yasa koyucu, görsel ve işitsel yayınlarla suçun işlenmesi halinde, bunun saldırıya uğrayan nezdinde yaptığı etkinin diğer suç vasıtalarına göre daha hızlı bir şekilde ortaya çıkacağı düşüncesinden hareket ederek; görsel ve işitsel yayın, saldırıya uğrayan kimsenin yerleşim yerinde veya oturduğu yerde işitilmiş veya görülmüşse o yer mahkemesinin de yetkili olacağı kuralını hüküm altına almıştır.

Bundan başka, saldırıya uğrayanın yerleşim yerindeki mahkemeye yetki verilmesi suça karşı duyulan tepkinin giderilmesini ve adaletin daha çabuk gerçekleştirilmesini sağlayacak, daha hızlı bir yargılama mümkün hale gelebilecektir.

Kabahatlerde yetkili mahkeme

31.03.2005 tarih ve 25772 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 30.03.2005 kabul tarihli ve 5326 sayılı " Kabahatler Kanunu"nun 22. Maddesindeki düzenlemeye göre; 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerli sayılmaktadır.

YARGITAY UYGULAMASI

Görev hususunun yetki hususuna göre öncelikle değerlendirilme zorunluluğu

Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu takdirde kısa kararın geçerli olacaktır. Mahkemesince yetkisizlik kararı verildiği kabul edilmiş ise, usul hukuku hükümleri uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan görev hususunun yetki hususuna göre öncelikle değerlendirilmelidir.[2] Şayet yetkisizlik kararı verilecekse bu kararın görevli mahkemece verilmesi gerektiği gözetilmelidir.[3]

Özel hukuk tüzel kişisi tarafından işletilen otoyolundan ihlalli geçiş yapma

Yargıtay bir kararında, yap-İşlet-Devret modeli çerçevesinde özel hukuk tüzel kişisi tarafından işletilen Gebze-İzmir otoyolundan ihlalli geçiş yaptığı tespit edilen itiraz eden hakkında uygulanan para cezası işleminin, hukuk mahkemeleri tarafından incelenip karara bağlanması gerektiğine hükmetmiştir.[4]

Firar ve izin tecavüzü

1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun 66. maddesinde düzenlenen firar ve izin tecavüzü suçları mütemadi (kesintisiz) suçlardan olup, sanığın yakalanması ile kesinti gerçekleştiğinden, sanığın yakalandığı yer mahkemesinin yetkili olduğu dikkate alınmalıdır.[5]

Dolandırıcılık suçlarında ATM’den paranın çekildiği yerin yetkili olması

Dolandırıcılık suçlarında suç yerinin tespitinde, haksız menfaatin fiilen elde edildiği yer mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmektedir.

Örneğin somut olayda, hileli hareketlerle iradesi fesada uğratılan şikayetçi tarafından yatırılan paranın şüpheli kişi ya da kişiler tarafından Antalya’da bulunan bir ATM’den çekildiği belirlenmiş ise, bu durumda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili olduğu kabul edilecektir.[6]

Yargıtay dolandırıcılık suçunun, iradesi fesada uğratılan kişinin yatırmış olduğu paranın fail tarafından çekildiği anda tamamlanacak olması nedeniyle suç yerinin de menfaatin temin edileceği yer olacağından hareketle yetki belirlemesi yapmaktadır.[7]

İnternet Erişiminin Engellenmesinde Yetkili Mahkeme

5651 Sayılı Kanunun 9. Maddesi hükmüne göre internet erişiminin engellenmesi talebinde yetkili mahkeme, 4721 Sayılı Medeni Kanunun 25/son maddesine dayanarak talep edenin yerleşim yeri mahkemesi olarak belirlenmesi gerekmektedir.

Örneğin talep edenin yerleşim yeri Ankara ise Ankara Sulh Ceza Hâkimliği yetkili olacaktır.[8]

Yoklama kaçağı ve celp bakayası suçu

353 Sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usul kanununda barış zamanında işlenen yoklama kaçağı ve bakaya suçlarına bakacak mahkemelerin yetkisi konusunda herhangi bir düzenleme yoktur. Bu yüzden genel nitelikte olan 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre yetkili mahkemenin belirlenmesinin zorunlu olmasına ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 12/1. maddesi hükmüne göre; yoklama kaçağı ve celp bakayası suçunun yükümlünün nüfusa kayıtlı bulunduğu yerin bağlı olduğu askerlik şubesinin bulunduğu yer mahkemesi ve sevk bakayası, başka bir söylemle geç iltihak suretiyle bakaya suçunda ise sevk edildikleri askerlik yapacakları kıtanın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı kabul edilmelidir.[9]

Görsel ve işitsel yayının mağdurun yerleşim yerinde ve oturduğu yerde işitilmiş veya görülmüşse o yer mahkemesinin de yetkili olması

İnternet üzerinden yapılan yayınlar konusunda kişilik haklarına ihlal edildiğini öğrenen kişinin oturduğu yerde bu durumu öğrenmesi halinde oturduğu yer Hâkimliğinin yetkili olacağı genel hukuk kuralı olarak kabul edilmiştir.

Örneğin, talep edenin Cezaevinde bulunduğunun anlaşılması karşısında cezaevinin bulunduğu Sulh Ceza Hakimliği'nin yetkili olduğu 5651 Sayılı Kanunun 9 uncu Maddesi hükmü dikkate alınarak Sulh Ceza Hakimliği'nin 24 saat içerisinde karar verme zorunluluğa da nazara alınıp internet üzerinden kişilik haklarının ihlal edildiğini öğrenen kişi, bulunduğu ilden yolculuk yaparak yerleşim yeri Hakimliğine gidip talepte bulunması düşünülemeyeceği, bu hususun genel mantığa ve kanun hükmüne göre aykırılık teşkil edeceği gözetilmelidir. Kanun düzenlenirken bu taleplerle ilgili kişilere kolaylık sağlanması amacıyla bulunduğu yer Hâkimliğinden talepte bulunulması imkânı verilmiştir.[10]

Ceza usul Kanunları, yargılamanın en kısa sürede ve en az işlemle yürütülmesini amaçlamaktadır.

Bu nedenle 5941 sayılı yasaya göre ihtar ve 3. maddesine göre suç duyurusunu yapmakla yükümlü bulunan çek hesabının bulunduğu asıl banka şubesi olan örneğin Keşan şubesi yetkinin belirlenmesinde etkili olacaktır.

Kamu yararı ve dava ekonomisi gözetildiğinde keşide yerinin veya ibraz mahallinin bu suç türlerinde yetki belirlemesinde etkili kabul edilmemesi gerekmektedir.

Burada yetkili mahkemenin çek hesabının bulunduğu (örneğin Keşan Şubesinin) banka şubesinin yargı yetkisi içerisinde bulunduğu ve banka şubesinin bulunduğu (örneğin Keşan) Sulh Ceza Mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmelidir.[11]

Suçun işlendiği yerin belli olmaması halinde

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 12/1. maddesi uyarınca davaya bakmada yetkinin öncelikle suçun işlendiği yer mahkemesine ait olduğu, suçun işlendiği yerin belli olmaması halinde ise aynı Kanun'un 13. maddesinde öngörülen özel yetki kuralları çerçevesinde yetkili Mahkemenin belirlenmesi gerektiği gözetilmelidir.[12]

Örneğin, şikayetçi motosikletinin Adana’daki evinin önünden çalındığını ifade etmesi halinde veya bu hususun belirlenmesi durumunda soruşturmanın Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesi gerekecektir.[13]

Yetki hususunun iddianamenin iadesi nedeni yapılamaması

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde, iddianamede nelerin gösterileceği, 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamenin görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenleneceğinin emredici hüküm olduğu belirtilmiştir.

Fakat buna rağmen bazı hallerde yetkili mahkemenin neresi olduğu hususunun kolaylıkla anlaşılamaması ve Cumhuriyet savcılığının hukuki nitelendirmesi ile mahkemenin hukuki nitelendirilmesinin farklı olduğu durumlar olabilir.

Bu durumlarda iddianamenin kabulünden sonra kovuşturma evresinde görevsizlik veya yetkisizlik kararları ile sorunun hallinin mümkün olduğu da dikkate alınarak yetki hususunun iade sebebi yapılamayacağı hususu gözetilmelidir.[14]

Trafik idari para cezasında yetkili mahkeme

Trafik idari para cezası karar tutanağı, kabahat eyleminin gerçekleştiği il merkezi hudutları içerisinde düzenlenmiş ise, itiraz üzerine karar vermeye yetkili mahkeme de kabahat eyleminin gerçekleştiği yer Sulh Ceza Mahkemesi olacaktır.

Örneğin; 19.01.2013 tarihli ve 152854 sayılı trafik idari para cezası karar tutanağının, kabahat eyleminin gerçekleştiği Konya il merkezi hudutları içerisinde düzenlenmiş ise ve bu haliyle yetkili mahkeme Konya Sulh Ceza Mahkemeleri olacaktır.[15]

Şayet birden fazla trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlenmiş ise, her bir idari yaptırım karar tutanağı yönünden yetkisizlik kararı verilmesi gerekecektir.[16]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

----------------------------------------

[1] Tasarının 13 üncü maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile uyum sağlanması için kısmen değiştirilmiştir. Dördüncü ve beşinci fıkralarda ayrıca, daha uygun olacağı düşüncesiyle bazı sözcükler değiştirilmiş; örneğin "saldırılan kimse" yerine "mağdur" kavramı tercih edilmiştir. Keza, ilişkisi dolayısıyla, tasarıdaki son fıkra dördüncü fıkra ile birleştirilmiş ve 12 nci madde olarak kabul edilmiştir.

[2] Y.15. CD, E: 2017/14884, K: 2017/7385, KT: 13.03.2017.

[3] YCGK’nun 12/10/1987 tarihli ve 1987/8-361-458 sayılı kararı.

[4] Y.19.CD, E: 2017/5161, K: 2018/9109, T: 19.09.2018: “…996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun kapsamında özel hukuk tüzel kişisi olan Otoyol Yatırım ve İşletme A.Ş. tarafından işletilen Gebze-İzmir otoyolundan 06.06.2017 tarihinde ihlalli geçiş yaptığı tespit edilen muteriz hakkında 65,65 Türk Lirası geçiş ücreti ve 656,50 Türk Lirası ceza tutarı olmak üzere toplam 722,15 Türk lirası para cezası uygulanması işlemine karşı Sulh Ceza Mahkemeleri nezdinde itiraz edilemeyeceği, zira muteriz hakkında yapılan işlemin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 22. maddesinde sayılı merci ve makamlar tarafından tesis edilen bir idari yaptırım kararı olmadığının açık olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuk mahkemeleri tarafından incelenip karara bağlanması gereken bir husus olduğunun kabulü gerekeceği, Dosyayı itiraz üzerine inceleyen Finike Sulh Ceza Hakimliği'nce öncelikle başvuru konusu işlemin sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığı gerekçesi ile başvurunun reddine dair karar verilmesi gerektiği, mahkemenin itiraz konusu uyuşmazlıkta kendisini görevli olarak kabul etmesi halinde dahi kabahatin işlendiği yerin Yalova Sulh Ceza Hakimliği'nin yargı sınırları içerinde kaldığını tespit etmek suretiyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 22/4. maddesinde yer alan "4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir" şeklindeki hükmünü de gözeterek yetkisizlik kararı vermesi gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeksizin işin esasına girmek suretiyle itirazın kabulü ile para cezasının kaldırılmasına dair verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğinin her iki bendi bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, Finike Sulh Ceza Hakimliğinin 12/07/2017 tarihli ve 2017/428 değişik iş sayılı kararının CMK'nın 309/4-c maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek ve yeniden yargılama yapılmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, 19.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”

[5] Y.5.CD, E: 2018/1895, K: 2018/1101, T: 21.02.2018: “…1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun 66. maddesinde düzenlenen firar ve izin tecavüzü suçlarının, Anayasa Mahkemesinin 11/04/2012 tarihli, 2011/111 Esas ve 2012/56 sayılı, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 01/04/2004 tarihli, 2004/66 Esas ve 2004/61 sayılı Kararları ile Askeri Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında da vurgulandığı gibi mütemadi (kesintisiz) suçlardan olup, suçun temadinin başladığı ve sona erdiği süreçte işlendiği, kıt'asından veya görevi icabı bulunmak zorunda olduğu yerden izinsiz olarak altı günden fazla uzaklaşmak suretiyle işlenen firar suçu ile kıt'asından veya görevini yapmakta olduğu yerden izin, istirahat veya hava değişimi alarak ayrılanlardan, dönmeye mecbur oldukları günden itibaren altı gün içerisinde özürsüz olarak gelmemek suretiyle işlenen izin tecavüzü suçunun yakalanma ya da birliğine katılma ile son bulduğu, dolayısıyla bu suçlarda temadinin sona erdiği bir başka anlatımla kesintinin gerçekleştiği yer mahkemesinin yetkili olduğu gözetilerek yapılan incelemede; Tetkik edilen dosya içeriğine, sanığın üzerine atılı suçun niteliğine, iddianamede olayın anlatılış biçimine, Diyarbakır 3. Asliye Ceza Mahkemesi kararındaki gerekçeye ve somut olayda temadinin sanığın Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yakalanması üzerine sona ermesine göre, yerinde görülmeyen İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/10/2017 gün ve 2017/509 Esas, 2017/371 Karar sayılı YETKİSİZLİK kararının KALDIRILMASINA, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

[6] Y.23.CD, E: 2016/9811, K: 2016/8867, T: 17.10.2016: “…somut soruşturma dosyasına konu olayda müştekinin sahibinden.com isimli internet adresinde kendisini ... olarak tanıtan bir şahısla irtibata geçerek aralarında cep telefonu satın alma konusunda yaptıkları anlaşma gereğince 950,00 Türk lirası tutarındaki havale işlemini 20/10/2015 tarihinde Denizbank Edremit Şubesinden yapması ve paranın aynı gün saat 21:05 sıralarında G0475 kodlu Antalya Güzeloba Denizbank ATM'sinden çekilmesi şeklinde gelişen eylemde, suç yerinin menfaatin temin edildiği yer olarak kabul edilmesi gerektiğinden, somut olayda şüphelinin parayı çektiği yerin Antalya ili sınırlarında bulunduğu nazara alındığında, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dolandırıcılık suçlarında suç yerinin, haksız menfaatin fiilen elde edildiği yer olduğu, somut olayda ise hileli hareketlerle iradesi fesada uğratılan şikayetçi tarafından yatırılan paranın şüpheli kişi ya da kişiler tarafından Antalya’da bulunan bir ATM’den çekildiği anlaşılmakla, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili olması karşısında; kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmüş olup Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.12.2015 tarih, 2015/966 D.İş. sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 17/10/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

[7] Y.15.CD’nin 12/10/2015 tarihli ve 2015/14021 esas, 2015/29798 karar sayılı ilamı ve Y.23.CD’nin 06.04.2015 tarih ve 2015/4473-23011 sayılı ilâmı.

[8] Y.5.CD, E: 2015/6847, K: 2015/12839, T: 22.06.2015.

[9] Y.5.CD, E: 2007/10704, K: 2007/8300, T: 06.11.2007.

[10] Y.5.CD. E: 2015/6847. K: 2015/12839. KT: 22.06.2015.

[11] Y.5.CD, E: 2011/8068, K: 2011/22676, KT: 25.10.2011; Y.10.CD’nin E: 1992/2922, K: 1992/4684 ve 29.04.1992 tarihli ilamı.

[12] Y.2.CD, E: 2015/16238, K: 2015/15655, KT: 16.09.2015.

[13] Y.2.CD, E: 2015/16238, K: 2015/15655, KT: 16.09.2015.

[14] Y.16. CD, E: 2015/4238, K: 2015/3136, KT: 16.10.2015.

[15] Y.7.CD, E. 2013/23577, K. 2014/3022, T. 26.02.2014.

[16] Y.7.CD, E. 2013/23577, K. 2014/3022, T. 26.02.2014.