TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YUSUF AYDOĞAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/12940)

 

Karar Tarihi: 22/11/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Yusuf AYDOĞAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda barındırılan başvurucunun sigara içilmeyen odaya geçme talebinin reddedilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üyeliği suçundan hükümözlü olan başvurucu 13/1/2020 tarihli dilekçesiyle sigara içilmeyen bir odaya geçirilmesini talep etmiştir. Boğazlıyan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı (Kurul) yüksek güvenlikli blokta barındırılan başvurucunun suç grubuna uygun olan sigara içmeyenler koğuşu bulunmadığı gerekçesiyle bu talebi reddetmiştir.

3. Başvurucu kaldığı koğuşta çok yoğun sigara içildiğini ve bu nedenle fiziksel ve ruhsal olarak kötü etkilendiğini belirterek Kurul kararına karşı infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. İnfaz hâkimliği kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikâyeti reddetmiştir. Başvurucunun ret kararına karşı itirazı da ağır ceza mahkemesince aynı gerekçeyle reddedilmiştir.

4. Başvurucu, nihai hükmü 11/3/2020 tarihinde öğrendikten sonra 6/4/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

5. Başvurucu 29/5/2023 tarihinde sigara içilmeyen koğuşa yerleştirilmiştir.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

8. Başvurucu; hayatı boyunca sigara kullanmadığını, on sekiz kişi olarak barındırıldıkları koğuşta on iki kişinin sigara içtiğini, çok yoğun sigara dumanına maruz kalması nedeniyle sağlığının olumsuz etkilendiğini, sigara kokusunun kıyafetlerine dahi sindiğini ve psikolojisinin bozulduğunu belirtmektedir. Başvurucu; diğer bloklarda sigara içilmeyen koğuş bulunmasına karşın kendi kaldığı blokta böyle bir imkânın bulunmadığını, bu konuda yaptığı şikâyet ve itirazların herhangi bir değerlendirme yapılmadan reddedildiğini, bu nedenlerle yaşam, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının, adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; başvurucu tarafından herhangi bir kronik rahatsızlık beyan edilmediği ve ceza infaz kurumundaki uygulamanın zorunluluktan kaynaklandığı belirtilerek bu hususların başvurunun incelenmesinde dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

9. Başvuru; maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında incelenmiştir.

10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

11. Başvurucunun sigara içilmeyen bir odada barındırılma talebinin reddedilmesinin ceza infaz kurumunda bulunmanın zorunlu sonucu olmanın ötesinde manevi üzüntüye yol açacağı ve dolayısıyla maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkına müdahale teşkil ettiği açıktır (benzer yöndeki karar için bkz. Abdulkadir Durmuş, B. No: 2018/35662, 3/11/2022, §§ 28-30). Anılan müdahalenin tütün kullanımına ilişkin mevzuat kapsamında kanuni bir temelinin bulunduğu ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin ve disiplininin sağlanması şeklinde meşru bir amaca yönelik olduğu değerlendirilmiştir (Abdulkadir Durmuş, §§ 33-36).

12. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir. Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir. Amaca ulaşmaya yardımcı olmayan veya ulaşılmak istenen amaca nazaran bariz bir biçimde ağır olan bir müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenemeyecektir (Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 46).

13. Orantılılık ise sınırlamayla ulaşılmak istenen amaç ile başvurulan sınırlama tedbiri arasında dengesizlik bulunmamasına işaret etmektedir. Diğer bir ifadeyle orantılılık, bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amacı başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri arasında adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir. Dengeleme sonucu müdahalede bulunulan hakkın sahibine terazinin diğer kefesinde bulunan kamu menfaati veya diğer bireylerin menfaatine nazaran açıkça orantısız bir külfet yüklendiğinin tespiti hâlinde orantılılık ilkesi yönünden bir sorunun varlığından söz edilebilir (Ferhat Üstündağ, § 48).

14. Anayasa’nın 19. maddesi gereği hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına birtakım sınırlamaların getirilmiş olması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89; Ahmet Çilgin, B. No: 2014/18849, 11/1/2017, § 32). Bununla birlikte ceza infaz kurumunda bulunma insanın beden ve ruh sağlığından feragat edilmesini gerektirmez. Diğer bireyler gibi mahpuslar da beden ve ruh sağlıklarını koruma haklarına sahiptir. Ceza infaz kurumlarının güvenliğini ve disiplinini sağlayacak tedbirlerin alınması konusunda geniş takdir yetkileri bulunsa da alınacak tedbirler tutuklu ve hükümlülerin tutulma hâlinin gerektirdiğinin ötesinde manevi üzüntüye düşmelerine veya sağlıksız şartlarda bir yaşam sürmelerine yol açmamalıdır (Emre Sönmez, B. No: 2019/890, 13/1/2022,§ 51; Abdulkadir Durmuş, § 49).

15. Anayasa Mahkemesi benzer bir başvuruda; tütün mamulleri kullanımına ilişkin mevzuat incelendiğinde kapalı alanlarda tütün kullanılmamasının esas olduğunu, kapalı alanlarda havalandırma imkânı olmasının tütün kullanımına izin verilmesine yönelik istisna oluşturacağına ilişkin bir hükme yer verilmediğini ve mevzuatta tütün ürünleri kullanılmasına mahsus alanlar oluşturulabilecek kurumlar arasında ceza infaz kurumlarının da sayıldığını vurgulamıştır. Anılan düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde tütün ürünlerinin kapalı alanlarda kullanılmamasının esas olduğu ancak bu kurala çeşitli yükümlülükler yerine getirilmek şartıyla sınırlamalar getirilebileceği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi bu değerlendirmeler ışığında, sigara içmeyen mahpusun mevzuatın da kural olarak kabul ettiği şekilde sigara içilmeyen bir odada kalma talebinin bu odaların sınırlı sayıda olması sebebiyle reddedilmesinin öngörülen amaca ulaşmaya elverişli olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır (Abdulkadir Durmuş, §§ 45-47).

16. Somut olayda başvurucunun sigara içilmeyen odaya yerleştirilme talebi başvurucunun suç grubuna uygun olan sigara içmeyenler koğuşu bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. İnfaz kurumunca başvurucunun suç grubuna uygun sigara içmeyenler koğuşunun hangi sebeple bulunmadığına ya da hangi nedenlerle böyle bir koğuş oluşturulamadığına ilişkin bir açıklama yapılmamıştır. Derece mahkemeleri kararlarında da sigara içilmeyen ortam sağlanması yönündeki düzenlemelere uygun olarak sigara içmeyen mahpuslar için alternatif çözümler üretildiğine ve bu kapsamda başvurucunun talebinin karşılanması için makul bir çaba gösterildiğine dair bir tartışmaya yer verilmemiştir.

17. Sonuç olarak somut olayda başvurucunun sigara içilmeyen odada kalma talebinin reddedilmesi suretiyle maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca cevap vermediği, bu nedenle demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

19. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile 10.000 TL manevi ve miktar belirtmeksizin maddi tazminat talebinde bulunmuştur.

20. Başvurucunun sigara içilmeyen bir odaya yerleştirildiği dikkate alındığında ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

21. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında -taleple bağlı kalınarak- net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Boğazlıyan İnfaz Hâkimliği (E.2020/85, K.2020/112) ve Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesi (2020/133 D. İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.