TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET ÖZTÜRK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/7355)

 

Karar Tarihi: 24/1/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

Mehmet ÖZTÜRK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, telefon görüşme formlarının verilmesi talebinin cevapsız bırakılması üzerine yapılan şikâyet başvurusunun infaz hâkimliğince esastan incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/1/2021 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nden (UYAP) tespit edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen silahlı darbe teşebbüsü ertesinde terör örgütü [Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)] üyesi olduğu isnadıyla 18/8/2016 tarihinde tutuklanmıştır. Yapılan yargılamada Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 4/10/2017 tarihli kararıyla dört kez müebbet hapis cezasıyla tecziye edilen başvurucu, hâlen hükümözlü olarak Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

9. Başvurucu 3/12/2020 tarihinde İnfaz Hâkimliğine yaptığı şikâyette Düzce Cumhuriyet Başsavcılığından 25/3/2020, 30/4/2020, 13/7/2020 ve 19/10/2020 tarihlerinde Anayasa Mahkemesine sunulmak üzere İnfaz Kurumunda yaptığı telefon görüşmeleriyle (6/10/2017 ile 1/8/2019 tarihleri arasındaki) ilgili formların bir suretinin tarafına verilmesini istediğini ancak Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca talebine olumlu veya olumsuz bir cevap verilmeyip talebinin zımnen reddedildiğini belirterek 6/10/2017 ile 1/8/2019 tarihleri arasındaki telefon görüşmelerine dair tutanakların tarafına gönderilmesini talep etmiştir.

10. Düzce İnfaz Hâkimliği 4/12/2020 tarihinde başvurucunun talepleriyle ilgili olarak esas yönünden herhangi bir değerlendirme yapmaksızın dilekçenin reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Hükümlünün dilekçesinde belirttiği talebinin ilk aşamada/doğrudan hakimliğimiz görev alanına girip girmediği, zira 4675 Sayılı İnfaz Hakimliği Kanunun 1. ve 4. Maddesinde infaz hakimliklerinin görev kapsamının belirlendiği, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 12/03/2007 gün 2007/3622- 2776 Esas ve Karar Sayılı Kararı ile Ceza Genel Kurulu'nun 29.06.2004 gün 2004/1-110; 2004/151 karar sayılı ilamında açıklandığı üzere, İnfaz Hakimliğinin görevlerinin, infaz kurumlarındaki yönetsel işlemleri şikayet yoluyla denetlemekten ibaret olduğu, hükümlünün infaz hakimliğine şikayette bulunabilmesi için öncelikle bulunduğu ceza infaz kurumu idaresi tarafından gerçekleştirilmiş bir işlem veya faaliyetin yapılmış olması gerektiği, ceza infaz kurumu idaresi tarafından herhangi bir işlem veya faaliyet yapılmadan hükümlü tarafından doğrudan infaz hakimliğinden işlem veya faaliyet yapmasının talep edilemeyeceği, aksi bir durumun yukarıda bahsi geçen kanun maddelerine aykırı olacağı,

Hakimliğimizin ceza infaz kurumu idaresi ya da Cumhuriyet Başsavcılığı yerine geçerek hükümlüler ile ilgili açığa ayırma veya izin gibi yönetsel işlemler yapma yetki ve görevinin bulunmadığı, İnfaz Hakimliğinin görevlerinin, infaz kurumlarındaki yönetsel işlemleri şikayet yoluyla denetlemekten ve yasa ile verilen görevlerden kaynaklı diğer kısım kararları (5275 Sayılı Kanunun 105/A Maddesine göre denetimli serbestlik tedbiri gibi) vermekten ibaret olduğu, bu bağlamda hükümlünün talebi ile ilgili olarak öncelikle Ceza İnfaz Kurumu İdaresi ile Cumhuriyet Başsavcılığının bir inceleme yaparak olumlu ya da olumsuz bir karar vermesi, diğer bir deyişle hakimliğimizce denetlenebilir bir işlem oluşturulması, kararın hükümlüye tebliğini müteakip hükümlü hakkındaki işlem veya faaliyete karşı 15 gün içinde şikayet yoluna başvurursa şikayet başvuru dilekçesi ile ilgili belgelerin hakimliğimize gönderilmesi gerektiği, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 02/05/2016 gün ve 2016/3014-2256 Esas ve Karar ile 25/05/2016 gün 2016/3015-2664 Esas ve Karar sayılı emsal kararlarının da aynı yönde olduğu,

4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunun 6. maddesinin 1. fıkrasının aynen; 'Şikâyet başvurusu, 5 inci maddede yazılı sürenin geçmesinden sonra veya infaz hâkimliğinin görev ve yetki alanı dışında kalan bir işlem veya faaliyete karşı ya da başvuru hakkı olmayan kimselerce yapılmışsa infaz hâkimi, başvuru dilekçesini esasa girmeden reddeder; şikâyet başvurusu başka bir yargı merciinin görevi içerisinde ise o mercie gönderir.

Tüm dosya kapsamı bir kül halinde incelendiğinde dosyadaki kabul ve oluşa göre; Hükümlünün talebinin öncelikle Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından değerlendirilmesinin gerektiği, talep konusunun infaz hakimliğinin görev alanında kalmadığı anlaşılmakla bu aşamada infaz hakimliğince yapılacak iş ve verilecek bir karar bulunmadığı kanaatine varılmış yukarıdaki kanun maddesi gereğince dilekçenin esasa girilmeden reddine, hükümlünün talebinin öncelikle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından değerlendirilmesi gerektiğinden, evrakın Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.''

11. Başvurucu anılan karara itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde; telefon görüşme formlarının tarafına verilmesine ilişkin 25/3/2020, 30/4/2020, 13/7/2020 ve 19/10/2020 tarihli dilekçelerine dokuz ay gibi çok uzun bir süre geçmesine rağmen Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca cevap verilmediğini, başvurularının zımni olarak reddedildiğinin kabulünün zorunlu olduğunu, bu şikâyetlerine ilişkin olarak İnfaz Hâkimliğinin değerlendirme yapmaksızın şikâyetini incelemede görevli ve yetkili olmadığını belirtip ret kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

12. Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesi 6/1/2021 tarihinde İnfaz Hâkimliği kararının usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek itirazın reddine karar vermiştir. Nihai karar, 13/1/2021 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

13. Başvurucu 25/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun "İnfaz hâkimliklerinin görevleri" kenar başlıklı 4. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"MADDE 4. – İnfaz hâkimliklerinin görevleri şunlardır:

1. Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.

2. Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahedeye tâbi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak."

15. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"MADDE 6. – Şikâyet başvurusu, 5 inci maddede yazılı sürenin geçmesinden sonra veya infaz hâkimliğinin görev ve yetki alanı dışında kalan bir işlem veya faaliyete karşı ya da başvuru hakkı olmayan kimselerce yapılmışsa infaz hâkimi, başvuru dilekçesini esasa girmeden reddeder; şikâyet başvurusu başka bir yargı merciinin görevi içerisinde ise o mercie gönderir.

Şikâyet başvurusu üzerine infaz hâkimi, duruşma yapmaksızın dosya üzerinden bir hafta içinde karar verir; ancak, gerek gördüğünde karar vermeden önce şikâyet konusu işlem veya faaliyet hakkında re’sen araştırma yapabilir ve ilgililerden bilgi ve belge isteyebilir; ayrıca ceza infaz kurumu ve tutukevi ile ilgili Cumhuriyet savcısının da yazılı görüşünü alır.

İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir.

İnfaz hâkimi, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre inceleme ve işlemlerini yürütür ve kararını verir.

İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz yoluna gidilebilir.

..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Anayasa Mahkemesinin 24/1/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

17. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

18. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

19. Başvurucu, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru dosyasına sunmak üzere İnfaz Kurumundaki telefon görüşme formlarının kendisine verilmesi için Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduğunu, uzunca bir süre cevap verilmemesi üzerine talebi hakkında Düzce İnfaz Hâkimliğine müracaat ettiğini, Düzce İnfaz Hâkimliğinin yaptığı inceleme neticesinde talep hakkında esasa girmeden ret kararı verdiğini belirterek Anayasa'nın36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Bakanlık görüşünde; somut başvuruda İnfaz Hâkimliğinin başvuru konusu maddi olay ve olguları, delilleri değerlendirerek uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu ve kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini gerekçelendirdiği ifade edilmiştir. İnfaz Hâkimliği kararına karşı başvurucunun itirazını değerlendiren Ağır Ceza Mahkemesinin aynı şekilde yaptığı değerlendirme üzerine verdiği kararın kesinleştiği, bu nedenle mevcut başvurunun kabul edilebilirliğine dair yapılacak incelemede başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığı hususunun da dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır. Bakanlık, İdare ve Gözlem Kurulunun veya İnfaz Kurumu idaresinin yetki ve sorumluluğu altındaki bir meselenin öncelikle bu Kurul tarafından değerlendirilmesinin tutuklu ve/veya hükümlülerin anayasal haklarının korunması bakımından daha işlevsel niteliğe sahip olduğu, mahkemeye erişim hakkının ihlal edilip edilmediği yönünden yapılacak incelemede bu durumun dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Ayrıca mevcut başvuruda başvurucunun mahkemeye erişim hakkı ile gerekçeli karar hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadı ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

21. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı cevabında, başvuru formundaki iddialarına ek olarak Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına dört ayrı dilekçeyle başvurmasına rağmen dokuz ay boyunca hiçbir dilekçesine cevap verilmediğini, uzunca bir süre cevap verilmemesi üzerine talebi hakkında İnfaz Hâkimliğine başvurduğunu, Hâkimliğin de işin esasını incelemeden kendisini tekrar savcılığa başvurmaya yönlendirdiğini ifade etmiştir.

2. Değerlendirme

22. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun şikâyeti mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Müdahalenin Varlığı ve Hakkın Kapsamı

25. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

26. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah, B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 33).

27. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini ifade etmiştir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

28. Somut olayda başvurucunun telefon görüşme formlarının tarafına verilmesi talebine ilişkin olarak Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına yazdığı dilekçelere cevap verilmemesi üzerine yaptığı şikâyetin esasının incelenmemesi suretiyle reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahale olduğu açıktır.

ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

 (1) Genel İlkeler

29. Adil yargılanma hakkının görünümlerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı, mutlak bir hak olmayıp bu hakkın sınırlandırılması mümkündür. Ancak mahkemeye erişim hakkına müdahalede bulunulurken Anayasa'nın temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen 13. maddesinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir.

30. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

31. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 36. maddesini ihlal edecektir. Buna göre müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Bu bakımdan öncelikle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekir.

32. Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60).

33. Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî manada bir kanunun varlığını zorunlu kılar. Şeklî manada kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından Anayasa'da belirtilen usule uygun olarak kanun adı altında çıkarılan düzenleyici yasama işlemidir. Hak ve özgürlüklere müdahale edilmesi ancak yasama organınca kanun adı altında çıkarılan düzenleyici işlemlerde müdahaleye imkân tanıyan bir hükmün bulunması şartına bağlıdır. TBMM tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün bulunmaması hakka yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Ali Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56).

34. Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği kadar hukuki belirlilik taşıması gerekir. Bir diğer ifadeyle kanunun kalitesi de kanunilik koşulunun sağlanıp sağlanmadığının tespitinde önem arz etmektedir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44).

 (2) İlkelerin Olaya Uygulanması

35. Başvuru konusu olayda başvurucunun İnfaz Hâkimliğine yaptığı şikâyet; Anayasa Mahkemesine sunmak üzere telefon görüşme formlarının tarafına gönderilmesi taleplerinin Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dikkate alınmaması, başka bir ifadeyle şikâyetleri hususunda herhangi bir işlem tesis edilmemesine ilişkindir. İnfaz Hâkimliği, Başsavcılığın söz konusu taleplere cevap vermemesini 4675 sayılı Kanun'un 4. maddesinde yer alan herhangi bir işlem ya da faaliyet kapsamında değerlendirmemiştir.

36. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurudaki işlevi kanun hükümlerinin somut olaya uygulanması ve bu kapsamda hukuk kurallarının yorumlanması değildir. Ancak bireysel başvuru kapsamında yargı mercilerinin öngörülemez nitelikteki yorumlarıyla temel hak ve hürriyetlere yapılan müdahalelerin kanunilik sorunu oluşturabileceği açıktır. Nitekim Anayasa Mahkemesi hukuk kurallarının öngörülemez bir yorumla temel hakka yapılan müdahaleyi kanunilik başlığı altında değerlendirerek ihlal sonucuna ulaşmıştır (benzer nitelikteki karar için bkz. Ziya Özden, B. No: 2016/67737, 19/11/2019, § 62).

37. Başvurucunun telefon görüşme formlarının verilmesi talebine karşı Başsavcılık tarafından hareketsiz kalınması talebin zımnen reddi anlamına gelmektedir. Başvurucunun talebine Başsavcılık tarafından cevap verilmemesinin 4675 sayılı Kanun'un infaz hâkimliğinin görevlerini düzenleyen 4. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumuna yerleştirilmesi, burada barındırılması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması konularıyla ilgili tesis edilmiş bir işlem olarak kabul edilmesi mümkün olduğu hâlde Mahkeme, öngörülemez bir yorumla Başsavcılığın cevap vermemesinin İnfaz Hâkimliğinin görev alanına giren herhangi bir işlem niteliğinde olmadığı değerlendirmesinden hareketle uyuşmazlığın esasını incelememiştir.

38. Dolayısıyla başvurucunun şikâyet konusu taleplerinin Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi işleminin İnfaz Hâkimliğinin kendi görev ve yetki alanında bir işlem tesis edilmediği şeklinde öngörülemez bir yorumla denetlenmemesinin mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahaleyi kanunilik unsurundan yoksun bıraktığı değerlendirilmiştir.

39. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

40. Başvurucu, ihlalin tespiti ve ortadan kaldırılması talebinde bulunmuştur.

41. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Düzce İnfaz Hâkimliğine (E.2020/1984, K.2020/2037) GÖNDERİLMESİNE,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 24/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.