ABD Dışişleri’nin Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon, İsrail’in Gazze’ye yardım konvoyuna saldırıp dokuz Türk’ü öldürmesi ve Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) İran’a yeni yaptırım kararı alınırken hayır oyu kullanması sonrası ilişkilerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. BBC’nin sorularını yanıtlayan Gordon, Türkiye ile fikir ayrılığına düşmekle birlikte bir çok ortak çıkardan yararlanıp birlikte çalışmakta kararlı oldukları mesajı verdi:

HAYAL KIRIKLIĞI... Türkiye’nin, köklü bir NATO müttefiki olarak, BMGK’de ABD’nin yanında durmamış olmasından hayal kırıklığı duyduk. Amerikalılar, Türkiye’den, önceki BM kararlarını onaylaması gerektiği yönünde Tahran’a çok açık bir mesajın verilmesi noktasında GK’nin diğer üyelerine katılmamayı neden doğru bulduğunu açıklamasını bekleyecek. BM’nin diğer tüm üyelerinden istendiği gibi, Türkiye’nin de kararlara uymasını bekliyoruz.

BAŞKA YERDEN CEZALANDIRMAYACAĞIZ: ‘Yani BMGK’deki oylamadan sonra ilişkilerde kalıcı zarar meydana gelmedi’ yorumu üzerine Gordon “Bu ortaklık ve işbirliğini muhafaza etmek için çok çalışacağız” dedi. ‘Bazıları, Türkiye’nin bir şekilde cezalandırılacağını söylüyor. Örneğin ABD yönetimi, 1915 olaylarını ’soykırım’ olarak tanıyan bir tasarının Kongre’den geçirilmesini destekleyecek mi? Ya da Türkiye ile askeri bağlarınızı gözden geçirecek misiniz’ sorusunu Gordon şöyle yanıtladı: “Birbirleriyle bağlantısız konuları karıştırmamak gerek, Türkiye ile geniş çapta ilişkilerimiz var ve her konuyu uygun biçimde, ayrı ayrı ele alacağız.” “ABD’de Türkiye’nin olumlu imajını muhafaza etmek istiyoruz. Dolayısıyla bu hususların yardımcı olmayan biçimlerde etkisi olabilir, ancak ortak birçok çıkarımızdan yararlanmada kararlıyız” diye ekledi.

MAVİ MARMARA’DA PROVOKASYON: İsrail’in saldırdığı Mavi Marmara gemisinde Gazze’ye yönelik ablukaya dikkat çekmek için provokasyon peşinde olan ve bir şeyleri provoke etmeye çalışan insanlar da olmuş olabilir. Konunun her biçimde soruşturulması gerek. ABD bu nedenle hızlı, güvenilir, tarafsız bir soruşturma çağrısını net dile getiriyor. (Türk hükümetinin gemideki olası rolü...) Bu net değil. Gemi, özel bir gemiydi, bir sivil toplum kuruluşu organize ediyordu. Ama birçok yanıtlanmamış soru var.

ORTADOĞU’NUN GELECEK VAADİ TEHLİKEDE: Türkiye ile İsrail arasındaki kötüye giden ilişkilerden kaygılıyız. Ortadoğu’da son 10 yılda en çok gelecek vaat eden şeylerden biri, bir Yahudi devletiyle Müslüman çoğunluğa sahip bir ülke arasındaki ilişkiydi. Bu, son birkaç yılda giderek kötüleşti. Daha da talihsiz olan, her iki tarafta hissiyat ve öfkeyi harekete geçiren bu gemi filosu krizi. Bu iki ülke, bölgede bizim en önemli ortağımız ve iki ülkeyi daha yapıcı biçimde bir araya getirmek için çok aktifiz.

TÜRKİYE İLE RAKİP DEĞİLİZ... (ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in ‘Türkiye’de eksen kayması’na dair sözleri...) Türkiye, bölgede daha aktif rol oynuyor. Ancak bu Batı’nın pahasına, biri ya da diğeri şeklinde bir seçim değil. Türkiye, bölgesel diplomaside önemli bir rol oynayabilir. Türkiye ile ABD’nin Ortadoğu’da stratejik rakiplere dönüşmekte olduğu yorumlarına katılmıyorum.

TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU’DA YAPTIĞI HER ŞEYİ DESTEKLEMEYİZ: (Türkiye’nin, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarına ters davrandığı yorumlarına dair...) Türkiye, ABD’nin Ortadoğu’daki gündemini geliştirebilir. Türkiye belli sorunlarda bunu yapıyor, belli sorunlarda yapmıyor. Kilit rol oynamasını memnuniyetle karşılar ve teşvik ederiz. Ancak bu durum, konusuna göre değişir. Türkiye’nin Ortadoğu’da yaptığı herşeyi destekleriz diye genel bir kural asla koymayız. Türkiye ile fikir ayrılığına düştüğümüz zamanlar oluyor ve bunun bir süre daha bu şekilde gideceğini sanıyorum.

ERDOĞAN’A UYARILAR... (‘Türkiye’deki gidişattan ne kadar endişelisiniz? Siyaset üzerinde giderek artan bir İslamcı etkiye dair hisler var ve bu hükümetin dış politika gündemini, özellikle İsrail ile ilişkileri nasıl etkiliyor’ sorusu üzerine...) Türkiye’nin iç yönelimi bunu farklı yöne götürürse, talihsizce olur. Ancak insanlar, sanki fantastikçe yeni bir gelişme olmuş ve birdenbire Türkiye İslamcı olmuş ya da Doğu’ya yönelmiş gibi konuşuyor. Bu hükümet 2002’den beri iktidarda ve Türk demokrasisini devam ettirdi. Bu, Türkiye’nin hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı duyulan bir ülke olmaya devam etmesinin kilidi olacak.. Türkiye’de laik-dindar ayrışması var. Türkiye’nin Batı ile Doğu arasındaki ilişkilerini dengeleyerek, bu ayrışmaları gidermesi gerekecek. Bunlar çok büyük zorluklar. Ama Türkiye hukukun üstünlüğü, AB’ye yönelimi ve demokrasisine sadık kalırsa, o zaman bu dengeleri idare edebilir. (aa)