Hakkı KURBAN

AB tartışmaları, Rum sondajı derken Kıbrıs bu kez arazileriyle Meclis gündemine gelecek. Türk Tarih Kurumu eski Başkanı, MHP Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Kıbrıs'taki arazilerin üçte ikisinin Türk vakıflarının malı olduğunu iddia etti. Halaçoğlu'nun sözleri şöyle: Türkiye gayrimüslim cemaat vakıflarının mallarını veriyor ama karşılıklılık hassasiyeti gözetmiyor. Oysa Balkanlar'da, Girit'te, Kıbrıs'ta vakıf mallarımız gasp edilmiş durumda. Kıbrıs'ın üçte ikisi vakıf. Lala Mustafa Paşa Vakfı en büyüklerden.

AGROTUR VE DİKELYA DA VAKIF ARAZİSİ: Abdurrahman Paşa Vakfı'nın 78 bin dönüme yakın arazisi var. İngilizlerin kullandığı Agrotur ve Dikelya üslerinin olduğu araziler bile vakfın. 1878'de İngilizler geçici olarak alıyor, işletiyor, 1914'te iltihak ediyor. Osmanlı'nın itirazına karşın el konuluyor. Maraş-Magosa bölgesi de vakıf arazisi. Lala Mustafa Paşa'nın otağından Maraş'a kadar uzanan yerde 30 bin dönüm arazisi görünüyor. Su kaynakları, bahçeler, evler de var.

VARİSLERİ BULMAMIZ LAZIM:
Mülhak vakıfların uluslararası hukukta yeri var. Mallarını devredemez, hibe edemez, temlik edemezsiniz. Vakıfların mirasçıları bugün hak talebinde bulunabilir. Araştırılırsa belki de Kıbrıs'ta Rumlara ödenen tazminatları ödemek durumunda kalmayacağız. Türkiye, o arazilerin sahibi görünen kişiler ve vakıfların varislerini bularak mahkemelerde tescilini yaptırmalı. Abdurrahman Paşa, Lala Mustafa Paşa vakıfları gibi Caferağa, Çinilili Valide Sultan vakıflarının da binlerce dönümlük arazileri var.

MAHKEMELER DE TESCİLLEMİŞ:
Belgeler arşivlerde. Londra ve Zürih anlaşmaları yapılırken, gasp edilen vakıf mallarıyla ilgili Kıbrıs Türk Toplumu'nun haklarının saklı olduğu, malların geri alınması için başvurulacağına dair taslağa şerh düşülmüş. Gazi Magosa Mahkemesi de izolasyonların kaldırılması karşılığında Maraş'ın Rumlara verileceğine dair demeçlere karşı bölgenin vakıf malı olduğunu tescillemiş. Mallar karşılığı 100 milyar dolar tazminat istenebilir.

AİHM'İN KARARLARI ÖRNEK:
Rumlar da benzer iddialarla AİHM'e başvurdu. Türkiye'yi, Louizidou davasından 1.1 milyar, Arestis davasından 885 bin euro tazminata mahkum ettiler. Oysa davalı değil davacı taraf olabilirdik. Bu davalar örnek gösterilebileceği gibi, örnek bir dava açılarak sonucu alınabilir. Vaktiyle bu davalar açılsaydı, Türkiye Arestis ve Louizidou gibi davaları kaybetmezdi.

'KARŞILIKLILIK' PRENSİBİ ÇALIŞMALI
Biz Vakıflar Yasası çıkardık. Son düzenlemeyle 1936'daki beyannameden fazla arazi verdik. Yurtdışından istedikleri şekilde bağış alabileceklerini belirttik. Ancak Yunanistan, Bulgaristan, Kıbrıs'ta kalan Osmanlı dönemi vakıfları konusunda karşılıklılık prensibini çalıştırmadık. Madem AB bu yasaları istiyor, çıkarıyoruz, üye olan o ülkelerde neden çıkarılması talep edilmiyor. Türkiye bunların peşini bırakmamalı. Meclis gündemine getireceğim.



AKŞAM