Gündüz - Türkiye davası, 2003

28 Şubat’ın önemli figürlerinden Aczimendi tarikatı lideri Müslüm Gündüz bir televizyon programında demokrasiyi eleştirip çağdaş laik kurumları "dinsiz" olarak niteleyip, şeriat kanunlarının uygulanması çağrısında bulundu Bir dine ya da mezhebe mensubiyet temelinde halkı alenen nefret ve düşmanlığa kışkırtmaktan mahkum edildi. AİHM, Gündüz'ün kamuoyunun halihazırda aşina olduğu tarikatının aşırıya giden görüşlerini temsil ettiğini ve halkın önünde canlı bir tartışmaya aktif bir şekilde katıldığını kaydetti. AİHM’e göre çoğulcu bir tartışma programıydı ve Gündüz, demokratik değerlerin İslam'ın anlayışıyla bağdaşmaz olduğu düşüncesi de dahil olmak üzere bu tarikatın alışılmışın dışındaki görüşlerini kamuoyuna sunma amacı gütmekteydi. AİHM, Gündüz'ün ifadelerinin, şiddete çağrı ya da dini hoşgörüsüzlük temelinde "nefret söylemi" olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna vardı.



Garaudy - Fransa davası, 2003

Yazar Roger Garaudy’nin davası da çok alıntılanan davalardan biri. Garaudy, İsrail Mitler ve Terör (Les Mythes fondateurs de la politique israélienne) adlı kitabında insanlığa karşı suçların varlığını reddetme, Yahudileri alenen kötüleme, ırksal nefrete teşvik suçlarından Fransa’da mahkum edildi. Garaudy de ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’e başvurdu. AİHM, başvuranın ifadelerinin Yahudi soykırımının reddine vardığını değerlendirerek "insanlığa karşı suçların reddinin, Yahudilerin ırksal olarak aşağılanmasının ve onlara karşı nefreti kışkırtmanın en ciddi biçimlerinden biri" olduğuna işaret etti. AİHM, “Açık bir şekilde ortaya konulmuş tarihsel olayların varlığının inkar edilmesi, bilimsel ya da tarihsel araştırma değildir” derken, Garaudy’nin Sözleşmenin savunduğu temel değerlere açık biçimde aykırı olduğu için Mahkeme ‘temel hakların kötüye kullanmasını engelleyen 17. Maddeyi devreye sokup Garaudy’nin ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği yönünde karar verdi.



Norwood – İngiltere davası, 2004

Mark Anthony Norwood, üyesi olduğu İngiliz Ulusal Partisi tarafından kendisine verilen ve İkiz Kuleleri alevler içinde gösteren bir afişi penceresine astı. Resmin altında "İslam, Britanya'dan dışarı - Britanya Halkını koruyun" ifadesi yer alıyordu. Norwood, bir dini gruba karşı ‘ağır düşmanlık’tan mahkum oldu.Dava AİHM’e taşındı. AİHM, söz konusu şekilde bir dini gruba karşı genel ve öfkeli bir saldırının ve söz konusu grubun bir bütün olarak son derece ağır bir terörizm eylemiyle ilişkilendirilmesinin başta hoşgörü, toplumsal barış ve ayrımcılıktan kaçınma gibi Sözleşmenin ilan edip güvence altına aldığı değerlerle bağdaşamaz olduğuna hükmedip, Norwood’u da ifade özgürlüğünün ihlaliyle ilgili 10. maddeden yararlandırmadı.



Leroy - Fransa davası , 2008

İfade özgürlüğüyle ilgili en önemli davalardan biri. Karikatürist Denis Leroy 13 Eylül 2001’de haftalık bir Bask gazetesinde yayınlanan bir kariktatürde 11 Eylül saldırılarıyla ilgili çizdiği karikatürde "Hepimiz bunun hayalini kurduk... Ama Hamas gerçekleştirdi" ifadesini yazdı. Fransa, Leroy’u ‘terörü mazur göstermek’ suçundan para cezasına çarptırdı. Leroy, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini belirtip AİHM’e başvurdu. AİHM, Leroy’un söz konusu eseriyle ‘Amerikan emperyalizminin şiddet kullanılarak yıkılmasını yücelttiğini, 11 Eylül saldırılarının faillerine manevi desteğini ifade ettiğini, binlerce sivile karşı işlenen şiddet konusunda onaylayıcı ifadelerde bulunduğunu ve kurbanların haysiyetini azalttığı’ yönünde karar verdi. AİHM’e göre her ne kadar söz konusu gazetenin tirajı düşük olsa da karikatür insanlarda belli bir düzeyde tepkiye yol açtığını ve bunun Bask ülkesinde şiddeti tahrik etme ve kamu düzeni üzerinde açık bir etkiye yol açma kapasitesinin olduğunu gözlemlemiştir. AİHM Leroy’un ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği yönünde karar verdi.


Féret - Belçika davası , 2009

Daniel Féret Belçika'daki Ulusal Cephe (National Front) adlı siyasi partinin başkanı ve Parlamento’da milletvekiliydi. Partinin, seçim kampanyasında "Belçika'nın İslamlaştırılmasına karşı çıkın," "Düzmece entegrasyon politikasına son verin" ve "Avrupalı olmayan iş arayanları evlerine gönderin" gibi sloganlar içeren çeşitli broşürler dağıtıldı. Belçika mahkemesi Feret’i ırk ayrımcılığına kışkırtma suçundan mahkum etti. AİHM, Féret'in ifadelerinin açık bir şekilde özellikle toplumun ‘daha az bilgili üyeleri arasında yabancılara karşı güvensizlik, reddetme ve hatta nefret uyandırma’ potansiyeline sahip olduğu sonucuna vardı. Mahkemeye göre, seçim ortamında dile getirilmiş olması Féret'in mesajnı daha etkili kılmış, açık bir şekilde ırksal nefrete tahrike kadar varmıştır. Sonuç olarak AİHM Feret’in mahkum edilmesini haklı buldu.



Dink – Türkiye davası, 2010

2007’de öldürülen AGOS gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink,‘Ermenilerin 1915 soykırımının mağdurları olarak konumlarının tanımlanması konusunda takıntılı oldukları, ama Türklerin bu ihtiyaca karşı duyarsız kaldıklarını,bunun da Ermenilerin çektiği travmaları açıkladığını’ yazdı.Ermeni diasporasının ülkeyle bağlarının güçlendirilip daha sağlıklı bir Ermeni kimliği oluşturulması gerektiği fikrini de dile getirdi. Dink’in ifadeleri aşırı milliyetçi gruplardan tepki topladı. Anayasa’nın 301. Maddesi kapsamında "Türklüğü aşağılamaktan’ mahkum edildi. Yaklaşık bir buçuk yıl sonra aşırı suikaste kurban gitti. Ölümünden sonra ailesinin yaptığı başvuruda yer alan şikayetler arasında ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği yönünde bir talep de bulunuyordu. AİHM, Dink ailesinin başvurusunu kabul edip, Türk makamların Dink’in can güvenliğini sağlamak konusunda yetersiz kaldığını tespit etti. AİHM, kararında “ Türkiye’nin Ermeni soykırımını kabul etmemesine yönelik eleştirileri nedeniyle Dink, Türk yargısı tarafından dolaylı olarak cezalandırıldı”. Mahkeme Dink ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.

>> AİHM'de tarihi duruşma bitti, karar 6 ay sonra


aljazeera.com.tr