2.178 sayfalık rapor, Almanya’da Susurluk skandalını hatırlatan bir durumu ortaya koyuyor.

FEDERAL Meclis Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı “Nasyonal Sosyalist Yeraltı”  (NSU) örgütü ile ilgili rapor eylül ayı başında meclise sunulacak. Rapor NSU terör örgütü, cinayetler, soygunlar, istihbarat, polis ve adli mercilerin inanılmaz ihmal ve hataları üzerine önemli ayrıntılar içeriyor. Uwe Mundlos, Uwe Böhnhardt ve Beate Zschaepe’den oluşan üçlü neo-Nazi çetesi birçok suç işlemiş olmasına rağmen güvenlik ve adli mercilerin hataları sonucu hep serbest kalıyor. Örgüt, gizli kaldıkları 13 yıl boyunca 10 cinayet, 2 bombalı saldırı ve 15 soyguna imza atıyor. Ne istihbarat ne polis ne adli merciler bu olayların hiçbirinde üçlüden şüpheleniyor. Çete tam yakayı ele verecekken, polisin elinden hep son anda kurtuluyor. Tüm bunlar tesadüf mü, hata mı, ihmal mi? Yoksa tüm bunlar bilinçli mi? Meclis Araştırma Komisyonu, raporunda işte bu sorulara yanıt arıyor.

Yabancıları korkutmak

Rapor Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zschaepe’nin daha çocukken, sorunlu olduklarına dair önemli ipuçları veriyor. Üçlü çete 1990’lı yılların başında önce çeşitli adi suçlar işliyor. Üçlü 1994 yılından itibaren neonazi motifli siyasi suçlara bulaşıyor. İlk soygunu 1998’de yapıyorlar, toplamda soygunlarda 591 bin 125 Euro çalıyorlar ve maddi sorun yaşamıyorlar. Cinayetleri ise üçüncü soygundan sonra başlıyor. Hedefleri yabancıları yönelik cinayetlerle, göçmenler arasında yaşam güvenceleri bulunmadığı duygusunu yayarak, göçe zorlamak. Kurdukları örgüte en geç 2001 yılında ‘NSU’ adını verdikleri tahmin ediliyor.

İlk şüphe

Çetenin yaşadığı Thüringen eyaleti istihbaratı 1998 yılında garajda bomba imal ettikleri şüphesiyle üçlüyü takibe alıyor. Üçlü, yaşadıkları Jena kentinde 5 numaralı garaja sık sık girip burada uzun süre kalıyor. İstihbarat bu bilgileri Thüringen polisine veriyor. Ancak 5 numaralı garajın bir polise ait olduğu bilgisini saklı tutuyor. Garajın bir polis memuruna ait olduğunu son anda öğrenen polis, 1998 yılındaki baskında neredeyse göz göre göre şüphelileri elden kaçırıyor. Garajda 52 kişilik bir telefon listesi bulunuyor. Listenin daha sonra seri cinayetleri işleyeceği kentlerde bağlantıda oldukları neonazilerin bilgileri yer alıyor. Polis, bu listeyi çete 4 Kasım 2011’de yakayı ele verinceye kadar değerlendirmiyor. Bu arada üçlü 8’i Türk, 10 kişiyi öldürüyor.

Kim yardım etti

1998 yılındaki garaj baskınından sonra üçlü izini kaybettiriyor. Gera Savcılığı, Thüringen Asayiş Şubesi’ne 15 Kasım 2001’de yazı göndererek üçlünün kaybolmasında istihbaratın parmağı olup olmadığını soruyor. Asayiş Şubesi yanıtında, “Böyle bir ipucu yok. Ama bu kadar aramaya rağmen üçlü halen bulunamıyorsa, bu onların yardım gördüğü varsayımını güçlendiriyor. Ama kimin desteklediği meçhul” diyor.

Yine rapor, Türkleri öldüren üçlünün istihbarat muhbiri olarak çalışıp çalışmadığına da açıklık getirmiyor. Bir ara Beate Zschaepe’nin muhbir olarak çalıştırılması gündeme gelmiş, ancak psikolojik sorunları olduğu gerekçesiyle reddedilmiş.

Aşırı sağ soruşturulmadı

Federal Asayiş Şubesi cinayetlerin aşırı sağın işi olabileceği ihtimalini görüyor, ancak bu yönde bir soruşturma yapmıyor. Oysa en geç Köln’de Keup Caddesi’nde 9 Haziran 2004’teki bombalı saldırının aşırı sağın işi olduğunu gösteren önemli ipuçları bulunuyor. Görgü tanıkları şüpheli iki bisikletliden bahsediyor. Nürnberg’te 2005 yılında İsmail Yaşar cinayetiyle ilgili K. adlı kadın tanığın anlattığı bisikletli iki tip, Köln’deki şüpheli iki tipe tıpa tıp benziyor. Tanık K.’ya Köln’deki güvenlik kameralarında şüphelilerin görüntüleri gösteriliyor. Tanık, neo-Nazi çetesinin iki Uwe’sinden birini hemen tanıyor ve “Nürnberg’te gördüğüm kişi bu” diyor. Ama polis bu şüpheliyi aramıyor.

İkisi öldü, biri yargılanıyor

Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, banka soygununun ardından 2011 yılının kasım ayında bir karavanda intihar etmişti. Çetenin sağ kalan tek üyesi Beate Zschaepe ise yargılanıyor.