Avukat Patel, Cihan Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada şunları anlattı: “Geçen hafta Türkiye’deydim. Medyaya yaptığım konuşmada, Türk gazeteciler ‘Güney Afrika’nın Türkiye’ye İsrailli komutanların tutuklanması için baskı yapıp yapmadıklarını’ sordu. Herkesin bilmesi gereken konu şudur. İlkönce bu İsrailli komutanlar Güney Afrika’ya gelmeliler ki, bizim hükümetimiz komutanları Türkiye’ye teslim etmek için Türk otoritelere çağrı yapabilsinler. Burada en önemli konu, Güney Afrika İnterpolü’nün Türkiye İnterpolü ile bağlantıya geçmesidir. Bizim en büyük uğraşımız da budur. Türkiye’de Mavi Marmara kurbanlarını savunan İnsan hakları organizasyonları, avukatlar, sivil toplum kuruluşları da İsrailli komutanlar için ‘kırmızı alarm’ çıkarılması için siyasilere baskı yapıyorlar. Böylece İsrailli komutanlar ülkelerinden çıkabilirler fakat başka bir ülkeye giriş yapamazlar. Bir de şu konu var ki, Türk ve Güney Afrika yargısı farklı işliyor. İstanbul’da Mavi Marmara duruşmasına katıldım. Türk sisteminde daha çok hakimler soru soruyor, sanıklar, mağdurlar cevap veriyor. Bizde ise deliller duruşmadan önce mahkemeye geliyor. Burada önemli olan mesele, İsrailli komutanlar halen Türk hakimlerinin karşısına çıkmadılar. Dava İstanbul’da devam ediyor. Yüzlerce şahit dinlenildi. Türk mahkemesi tutuklama kararını geçen yıl Mayıs’ta verdi. Kanıtlar şu anda korunuyor ve duruşmalar aşama aşama devam edecek."

"IHH’NIN MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR"

Güney Afrika Müslüman Avukatlar Birliği adına Davids’i savunan Patel, “Mavi Marmara kurbanlarını Türkiye’de sivil toplum kuruluşları, avukatlar savunuyor. Özellikle Gazze’ye yardım filosunu organize den IHH adaletin yerini bulması için çok hayati bir rol oynadı ve Türk yardım kuruluşu İHH Mavi Marmara kurbanlarının hakkını savunma konusunda şu ana kadar hiç bir geri adım atmadı ve vahşi saldırı olduğundan beri gemide olan bütün milletlerden insanların hikayelerinin anlatılmasına öncülük etti.” diye konuştu. 


MAVİ MARMARA’DAKİ ARKADAŞLARIMLA TUHAF BİR DOSTLUĞUM VAR 

31 Mayıs 2010’da Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisindeki tek Güney Afrikalı bayan Gadija Davids, Johannesburg’un meşhur Anayasa Tepesi’nde düzenlenen medya konferasından sonra Cihan Haber Ajansı’na konuştu. Konferansa annesi le katılan 30 yaşındaki Gadija Davids yaşadığı dehşet anlarını halen unutmadığını söyleyerek hikayesini şu cümlelerle aktardı:

“Çalıştığım Radyo 786, Gazze’ye yardım filosu gideceğini söyledi ve aday gazetecilerden benim gitmemi uygun gördü. Hayatımda ilk defa yurtdışına gidiyordum. İşlemlerin ardından 4 gün sonra İstanbul’a, ardından Antalya’ya ulaştım. Mavi Marmara ile yola çıktık. Gemide çok dostluklar edindim, Filistinli aktivistlerin hayat hikâyelerini dinledim. Pazar gecesi İsrailliler gemimiz ile irtibat kurdu. Gemiyi geriye çevireceklerini ya da gemiye operasyon yapacaklarını söylemişler ama çok sivil olduğu için herhangi bir saldırı olmayacağını belirtmişler. Sabah saat 04.00’te gemiye saldırdılar. Saldırı anında gemi görevlileri bize kadınların güvertesinde beklememizi söyledi. O anda insanların ‘Bize saldırmayın, biz siviliz’ diye bağırdıklarını duyduk. Daha sonra İsrailliler bize yukarı gelmemizi söyledi. Gazeteye sarılı yerde yatan üç ceset gördüm. Kanlar dışarı akıyordu. Sadece erkekleri kelepçelediler. Yaralıları gemi dışına taşıdılar. Israil köpekleri, askerleri, helikopterleri, gemileri etrafımızı sarmıştı. Güneş altında saatlerce beklettiler bizi. Tuvaletleri kullanılmaz hale getirerek işkence ettiler. Klimaları kapattılar. Daha sonra Aşdod’a götürüldük. İki gün hapiste kaldık ve Türkiye’ye sınırdışı edildik. Güney Afrika'nın İsrail büyükelçisi ile görüştürdüler. Elçi bana İsrail'e illegal olarak girdiğimi beyan eden belgeyi imzalattı ve sınırdışı edildi. Hapiste sadece İngilizce bilenler aileleri ile konuşturuldu. Ben de bir kaç saniye içinde babamla konuştum. Hayatta olduğumu söyleyebildim.”

Yaşadıkları dehşet üzerinden 5 yıl geçtiğini söyleyen Güney Afrikalı Gadija sözlerine şöyle devam etti:

“Mavi Marmara’daki kader arkadaşlarımla irtibatım var. Türkiye’ye ne zaman gitsem onları görüyorum. Farklı dilleri konuştuğumuz için garip bir iletişimimiz var ama aynı gemide İsraillilerin saldırısına maruz kalmamız bizleri her zaman irtibatta tutuyor. Şu anda halen 786 radyosunda muhabirim. Gazze’ye ulaşamasak da Filistinlilerin yaşadıklarını bir kaç gün yaşamış oldum. Gazze’de son yıllarda olan saldırıları haber yaptık. Filistin’den tanıdıklarımızın olması ve yaşadığımız tecrübeler bize mesleğimizde itibar sağladı. Bütün gazeteciler bir aktivisttir. Ben de başkalarının söyleyemediği gerçekleri söylemeye devam ediyorum." 

Güney Afrikalı Mavi Marmara mağduru Davids, Ocak 2011’de Güney Afrika makamlarına İsrail hakkında dava açmıştı. Davids’in başvurusu Kasım 2012’de Güney Afrika yargısı tarafından Roma Statüsü gereği kabul edilmişti. 2014 Mayıs’ında İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi dönemin 4 İsrail komutanı hakkında yakalama kararı çıkardı.

Avukat Patel’e göre 3 Eylül 2015’te Güney Afrika Sınır Kontrol Sistemi’ne İsrailli komutanlar ülkeye girdiği takdirde yakalanmaları emri gönderildi ve 10 Kasım’da da Güney Afrika Polis Servisi (SAPS) Türk mahkemesinin yakalama kararının kendilerine ulaştığını ve gerekenin yapılacağını duyurdu.