Türkiye , İsrail’in Gazze’ye boykota dikkat çekmek üzere yola çıkan Mavi Marmara gemisine ölümlerle sonuçlanacak şiddette bir askeri müdahale yapmasını beklemiyordu. Bu açıklama, kriz sırasında Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi olarak görev yapan Oğuz Çelikkol’dan geldi. 10 Türkün ölümüyle sonuçlanan Mavi Marmara saldırısının yıldönümüne günler kala “One Minute’ten Mavi Marmara’ya” adlı kitabını yayınlayan Çelikkol, “krizin geldiğini görüyorduk ama bu şekilde sonuçlanacağını öngörmedik” dedi.
 Kitapla ilgili sorularımızı yanıtlayan Çelikkol, İsrail’den daha farklı bir müdahale tarzı beklentisi içinde olduklarını söyledi. Çelikkol, “Biz zannediyorduk ki İsrail gemiye müdahale edecek ama ya pervanesini bozacak; ya karasularına gelince ihtarda bulunup müdahale edecek... Tabii ki bir şekilde Israil’in bu yardımın Gazze’ye götürülmesine izin vermeyeceğini biliyorduk; yöntemin farklı olacağı düşünülüyordu. Sadece ben değil hemen hemen herkes öyle düşünüyordu” diye konuştu.

Mısır’ın parmağı vardı

Çelikkol, İsrail’e sakin olunması telkininde bulunulduğunu, konuya tamamen insani yönden yaklaşmaları gerektiğini ve geminin eninde sonunda istikametini Mısır’a çevireceğini söylediklerini aktardı. Çelikkol’un kitabının en önemli noktalarından biri Mısır’ın krizin bu şekilde gelişmesinde rolü olabileceğine dair şüphesini dile getirmesi. Mavi Marmara saldırısından kurtulan bir Mısır’lının diğer yolcularla birlikte Türkiye’ye tahliye anında son anda uçaktan inerek, Mısır Büyükelçiliği yetkililerince havaalanından alındığını aktaran Çelikkol, daha sonra bu kişinin Mısır istihbaratına çalıştığına dair duyumlar aldıklarını belirtiyor.
 Çelikkol, “İsrail’in niye gemiye çok şiddetli şekilde müdahale ettitğinin araştırılmasında ortaya çıkan teoriler bunlar. İsrail gemiye direk komandolarla müdahale ediyor. Acaba diyorum İsrail’de başka yanlış bilgiler mi vardı; gemiden silahlı karşılık göreceği şeklinde yanlış bilgi mi aktarılmıştı. Uçaktan Mısır’lının son anda inmesi ve istihbarat üyesi olabileceği duyumları beni bu şüpheye yöneltti. Mısır’ın o dönemde Türkiye’nin görünürlüğünden rahatsız olduğu çok açıktı” dedi.
 Türk – İsrail ilişkilerinde her zaman iniş çıkışlar yaşandığına dikkat çeken Çelikkol, geçmişte yaşanan gerilimlerin Filistin sorunu kaynaklı olduğunu ancak bu kez krizlerin doğrudan ikili ilişkilerde yaşandığına dikkat çekiyor. Bu çerçevede, Çelikkol alçak koltuk krizinin İsrail devletince hesaplı ve planlı olarak gerçekleştirilmesinden ziyade o dönem Dışişleri Bakan yardımcısı olan Danny Alayon’un mensubu olduğu Evimiz İsrail partisinin bir kumpası olduğu görüşünde. Türkiye’de gösterimde olan Kurtlar Vadisi’ndeki İsrail karşıtı bölümlere tepki vermek isteyen Ayalon, Çelikkol’u Meclis’teki odasında karşılamış; yüzüne karşı hiçbir şey yansıtmazken, odaya giren bir basın mensubuna, Türk büyükelçinin kendi oturduğu koltuğa göre daha alçak bir sofaya oturtulduğunu söylemişti.
“Diplomasi tarihinde görülmemiş bir olay bu” diyen Çelikkol “Büyükelçilere kötü muamele olur; ama bu yüzüne yapılır; arkasından yapılmaz” görüşünü dile getirdi.
 Çelikkol’un kitapta yaptığı vurgulardan biri Ayalon’un böyle bir tavrın beklendiği son kişi olması. Çelikkol “Partisinin olumsuz bakışını biliyorduk; ama Ayalon’un geçmişte Türkiye’yle çok iyi ilişkiler içinde olduğunu biliyorduk. Türk hükümeti için lobi faaliyetlerinde bulunmuşu ve kendisine ödeme yapılmıştı. Hatta Ayalon gibi Türkiye’ye yakın bir ismin partide bulunmasının bizim için şans olduğu bile düşünülüyordu. O dönemde de Türkiye’nin önemine ilişkin açıklamalar yapıyordu. Şüphelenmem için hiçbir neden yoktu” dedi.

İlişkiler eski günlere dönmez

 Yaşanan onca krize karşın Çelikkol özelike Ortadoğu ’nun içinden geçtiği bu zor dönemde, Türkiye ile İsrail ilişkilerinin normalleşmesi gerektiğini savunuyor. Gerek alçak koltuk krizi gerekse Mavi Marmara ile ilgili olarak İsrail’in özür dilediğine dikkat çeken Çelikkol, “İlişkiler normalleşebilir ama bundan sonra Türk – İsrail ilişkilerinin askeri kanadında gelişme düşünmek çok zor” diye konuştu.
 Çelikkol’a göre, normalleşme konusunda anlaşma sağlansa da ilişkilerde ileri derecede iyileşme, hele hele eski günlere dönüş çok zor. Bunun da nedeni İsrail’in giderek Filistin sorununda çözümden uzaklaşması. Çelikkol bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı: “Normalleşme demek, Türkiye Filistin davasına verdiği destekten vaz geçecek anlamına gelmiyor. Ama Ortadoğu’nun içinde bulunduğu şu zor günlerde iki taraf arasında en azından normalleşme, ciddi yapacı dialog şart.”

Yaralar zamanla sarılır

 Çelikkol’un dikkat çektiği bir başka nokta ise Türkiye’nin Filistin’e verdiği desteğin sadece dini nedenleden kaynaklanmadığı: “Türkiye’de sol gruplardan da Filistin sorununa büyük destek çıkmıytır. Ayrıca Türkiye demokratikleştikçe halkın dış politikada etkisi de artıyor.” Çelikkol’a göre, İsrail halkının çok büyük bir bölümü, alçak koltuk krizini de Mavi marmara saldırısını da tasvip etmedi. “Kitapta bahsetmediğim bir olay var. Ayalon’la yaşanan krizden sonra büyükelçilikteki arkadaşlarla yemeğe çıktık. Restoranda tam bir sevgi gösterisi yaşandı; pek çok kişi yanımıza gelip bize ne kadar üzgün olduklarını söylediler” diyen Çelikkol yaraların sarılmasının zaman alacağını da vurguladı.
Oğuz Çelikkol, kitabında yaşanan krizlerde Türk hükümetinin sorumluluğuna dair değerlendirmelere yada eleştirilere yer vermemesini ise “Ben gelişmeleri İsrail’den göründüğü haliyle kayda geçirmek istedim” diye açıkladı.


 Haber: BARÇIN YİNANÇ / Radikal