“YENİ bir anayasa yapmak, size yeni imkanları keşfetmek için fırsatlar sunar, yeni kapılar açar. Bizim 300 yıl süren bir sorunumuz vardı. Ama sonunda dünyanın en yapıcı anayasalarından birini yapmayı başardık. Türkiye de şu anda özel bir anayasa yapmaya çalışıyor. Bu zorlu bir süreç. Anayasa yaparken toplumu sürece dahil etmek sadece daha iyi bir anayasa yapmanızı sağlamaz. İnsanların kendini bu sürecin bir parçası olarak hissetmesini sağlar. Bu büyük bir deneyim.” Bu sözler, siyahların eşit vatandaş olmak için uzun yıllar mücadele verdiği Güney Afrika’nın Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Albie Sachs’a ait. Güney Afrika’da siyahların özgürlüğü için mücadele veren Güney Afrika Ulusal Kongresi (ANC) üyesi olduğu gerekçesiyle ağır işkenceler gören, sürgün edilen Albie Sachs, hükümet ajanlarının arabasına bomba koyması sonucu bir gözünü ve kolunu kaybetmiş. Yıllar sonra Mandela’nın çağrısıyla geldiği Güney Afrika’da yeni anayasa yapımına büyük katkı sunmuş.

Bizim için barış sürecinin bir parçasıydı

“Bizim için barış sürecinin bir parçasıydı yeni anayasa. Kendi ülkemizde kontrol sahibiyiz. Yeni bir anayasa yapmak sadece bir geçiş değil, büyük bir değişimdi. Irkçılığı temel alan bir anayasadan, insan haklarını temel alan bir anayasa geçtik” 

“Türkiye’de Kürt sorunu var. Yeni bir anayasa çözüme yardımcı olur. Bir insanın gözlerine bakarsanız o da sizin gözlerinize bakmak zorunda kalır. Derinlik, diyalog ve saygıyla başlanmalı.”

Kuzey İrlanda da bizden cesaret aldı

“Bu tür sorunların çözümünde şeffaflık ve insanların sürece katılımı çok önemli. Gizli görüşmeler ile açık görüşmeler konusunda bir ayrım yapmalısınız. Ülkenizde askerler, polisler genç Kürtler’in öldüğünü duyuyorum. Bu çok üzücü. Her iki taraftan anneler sorunun çözümü açısından yardımcı olabilir. Konuşmak, savaşmaktan daha iyidir. Çok zengin bir tarihiniz, iyi bir ekonominiz, güzel bir ülkeniz var. Neden birbirinizi öldürüyorsunuz?”

“Müzakerelere başladığımızda ANC militanları mutsuzdu. Silahlarını bırakmak istemedi. Politik çözüm aşamasında ANC’nin de dili değişti. Düşman yerini  ‘muhalefet’e bıraktı. 8HABER MERKEZİ

Farklı grupları birleştirmeli

İSTANBUL Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen’Yeni Anayasa Yolunda’ isimli konferansta, yeni anayasa yapan Avrupa ülkelerindeki anayasa süreçleri gündeme geldi. Almanya ve İspanya, Polonya ve Güney Afrika’dan katılımcıların kendi ülkelerindeki deneyimleri anlattıkları konferansta Türkiye’nin yeni anayasa çalışmalarının niteliği üzerinde duruldu. Anayasa profesörlerinin katıldığı konferansta katılımcılar, “Yeni anayasada geniş kapsamlı katılım sağlanmalı” görüşünde birleşti.

Türkiye’de yapılacak anayasanın demokratik koşullar altında tartışılan ve yapılan ilk demokratik anayasa olacağını vurgulayan Alman Prof. Dr. Hans-Peter Schneider, yeni anayasaların ülkedeki tüm farklı gruplar için birleştirici olması gerektiğini söyledi. Schneider, “Entegrasyonun başarılı olması, demokrasi içinde uygulanabilir olması ülkenin geleceği için çok önemlidir. Tüm partilerin eşit şartlarda sürece katılması çok önemlidir” dedi.

İspanya’da askerleri eğitimden geçirdik

İspanya’da anayasa sürecinde mümkün olan en geniş mutabakatı aradıklarını ancak o günün şartlarında bunda başarılı olamadıklarını ifade eden İspanyol Anayasa Uzmanı Prof. Dr. Carles Viver Pi-Suñer de İspanya’da anayasa sürecinde bir taslak üzerinde yaklaşık 14 ay durulduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Hukukun üstünlüğü ilkesi bir ülkede uygulanacaksa Anayasalar mümkün olan en geniş katılımla yapılmalı. Sivil toplumun katılımı hayati öneme sahip. Biz yeni anayasa yaparken askeriyenin de yeni sürece, sivil kurallara adapte olması için önlemler aldık. Askerlerimiz eğitimden geçirildi ve böylece asker sürece katılmaya çalışıldı.”

Kürt siyaseti mutlaka katılım sağlamalı

Prof. Dr. Mithat Sancar ise, Türkiye’de anayasa yolunda yol temizliği gerekirken yeni engeller konulduğunu belirterek demokratik bir anayasa için demokratik bir ortamın şart olduğunu ifade etti. Antidemokratik şartlarda yapılacak anayasanın ileride sıkıntı yaşatacağını belirten Sancar “Yeni anayasa yapmaya bizi zorlayan en önemli sorun Kürt sorunudur. Özellikle Kürtler’in siyasi temsilcilerinin anayasa sürecine pozitif ayrımcılık dahil her türlü yöntemle katılımını sağlamak gerekiyor” diye konuştu.

60 ÜLKENİN ANAYASASI İNCELENDİ

Sadece 5 ülke anayasında ‘değiştirilemez’ madde var

MECLİS, 60 ülkenin anayasasını inceledi. Buna göre; ABD, Arjantin, Avustralya, Endonezya, Fransa, Hindistan, İrlanda, İspanya, ingiltere, İsviçre, Japonya, Yeni Zelanda’nın da içinde olduğu 37 ülkenin anayasalarında başlangıç bölümü yer alırken, Yunanistan’da tek cümleyle giriş yapılmış. ‘Devletin şekli’, 51 ülke anayasasında yer alıyor. Almanya, ABD, Arjantin, Avustralya, Fransa, İtalya, Kanada ve Yunanistan bunlar arasında bulunuyor. ‘’Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti’’ 45 ülke anayasasında yer alırken, 1982 Anayasasının en çok tartışılan ‘’değiştirilmeyecek hükümleri’’ne benzer hükümler ise sadece 5 ülkede var.

HAKİKATLARI ARAŞTIRMA KOMİSYONU

Arabasına bomba koyan kişiyle tanıştı

ALBIE Albie Sachs, kolunu ve gözünü kaybettiği bombalı saldırıdan kurtulduktan yıllar sonra saldırganıyla tanıştı. Güney Afrika’da savaş döneminde yaşananları araştıran bir komisyon kurulmuştu. Sachs’ın anlatımına göre saldırganı olan asker de yıllar sonra bu komisyona katılmıştı. Sachs’ın evine bir gün telefon gelir. Arayan kişi kendisine savaş döneminde yaşananları Af Örgütü’ne anlattığını, kendisiyle de konuşmak istediğini söyler. Sachs, telefon açan kişiyle buluşur. Adı Henry olan asker, devleti için savaştığını, bu nedenle arabasına bomba koyduğunu anlatır. Sachs, kendisini öldürmeye çalışan kişiden nefret etmediğini, Güney Afrika’nın demokratikleşmesine katkı sağlayarak en iyi yanıtı verdiği görüşünde. 

İnsan hakları yargının temeline yerleşmeli

AVRUPA Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi Thomas Hammaberg, ‘’Türkiye’de insan hakları ilkelerinin yargı sistemine kararlı bir şekilde yerleşmesi’’ çağrısında bulundu. Hammarberg, Türkiye’ye yaptığı beş günlük ziyaretin ardından yaptığı yazılı açıklamada, ‘’Türkiye’de uzun süredir yargı sisteminin işleyişindeki sorunların, insan hakları ve temel haklardan yararlanılmasını olumsuz etkilediği’’ görüşünü savundu. Yargıç ve savcıların tarafsızlığı ve bağımsızlığı, ön tutukluluk süresinin ve adli sürecin uzunluğunun önemli sorunların arasında yer aldığına dikkati çeken Hammarberg, hükümetin özellikle bu konulara önem vermesi gerektiği  tavsiyesinde bulundu.(Star)