Ülkemiz demokrasisi adına ne hazindir ki, Türkiye'de bu güne kadar hiçbir anayasa olağan şartlar altında hazırlanmamıştır. Bu güne kadar hazırlanmış anayasalara bireyler, sivil toplum kuruluşları ve konunun uzmanı olan hukuk adamları kendi özgür iradeleri ile dahil olamamıştır. Bunun sonucu olarak ta bürokratik ve askeri vesayetin etkin olduğu, bazılarının daha eşit ancak halkın ve bireylerin daha az eşit olduğu vesayetçi bir sitsem ortaya çıkmıştır. Bu sistem adeta doğuştan bedensel özürlüdür. Sistem içinde konuşabilmek, görebilmek, duyabilmek mümkündür. Ancak harekete geçmek vücuttaki bedensel engeller yani sistemin üzerindeki vesayet nedeniyle mümkün olamamıştır. Bu nedenle ülke demokrasisi ve hukuk sitemi bu güne kadar kırık çizgilerle işlemiş, kritik dönemlerde ortaya çıkan vesayetçi büroktik , oligarşik yapı ülkenin yukarı yönlü ivmelenmesini ve demokratik sistemin hukuk devletine yaraşır bir şekilde işlemesini engellemiştir.
 
12 eylül 2010 da yapılan ve 1982 anayasanın vesayetçi örgülenmesine son veren referandum Türkiye için dönüm noktası olmuştur.Halkın büyük oranda desteği ile kabul edilen anayasa değişiklik paketi ile demokratik sistem ve hukuk sitemi işler hale gelmiştir. Artık bazıları daha fazla eşit halk ise daha az eşit şeklinde işleyen hukuk sitemi, herkesin eşit olarak muamele gördüğü, ayrıcalıklı kişi ve zümrelerin hukuk karşısında yerle bir olduğu gerçek bir demokrasiye dev bir adım atmıştır.

Gelinen nokta önemlidir. Ancak gelişen ve bölgesinde lider, dünyada söz sahibi ülke olan ve ağırlığı her geçen gün daha fazla hissettiren Türkiye'nin bugün yeni ve sivil bir anayasaya her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır. Bu anayasa devlet bürokrasisi ve onun vesayetçi hukukçularının tahakkümü ile değil bizzat bireylerin,sivil toplum kuruluşlarının,üniversitelerin,baroların,bütün siyasi partilerin bu konuda yetkin söz ve kalem sahiplerinin katılım ve katkıları ile hazırlanmalıdır.
 
Bir sivil toplum kuruluşu olan ve ülkemiz hukuk sistemi içinde çalışan, demokrasimiz ve hukuk sistemin sorunlarını birebir yaşayan hukukçulardan oluşan Boğaziçi Avukatlar Derneği bu konuda üzerine önemli sorumluluklar düştüğünün farkındadır. Bu konferansın düzenlenmesi ve halkımızın ve ülkemizin en başından hakkı olan birey odaklı, özgürlükçü, birey güvenliğinin sağlanarak devlet güvenliğinin ve birliğinin sağlanabileceği anlayışını ilke edinmiş bir anayasaya ulaşmaya katkı sağlama gayreti içindedir.




Ayrıntılı bilgi için tıklayınız