İSTANBUL - Rektör Söylet, İÜ'nün bu yılki kontenjanlarının 37 bin 925'inin Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi, 15 bin 977'sinin ise diğer fakülte kontenjanları olduğunu, bin 500 profesör, 450 doçent, 800 yardımcı doçent ve 2 bin 350 öğretim üye yardımcısı olmak üzere yaklaşık 5 bin 100 kişilik dev kadroyla bu kontenjanları dolduracak öğrencileri beklediklerini dile getirdi.

İÜ'nün, dünya üniversiteler sıralamasında ilk dört yüzlük dilimde yer aldığını ve yerini her yıl daha da yukarı taşıdığını hatırlatan Söylet, bu listelerde yer almanın sırrına ilişkin, şunları söyledi:

“Dünyada tek bir üniversite sıralaması yok. Bu çalışmalar ilk olarak Şhangay'daki Jiao Tong Üniversitesi'nde başladı ama şu an önemsenen 8 tane indeks var. Bunlar dünyadaki yaklaşık 20 bin üniversiteyi belirli kriterlere göre sıralıyor. Türkiye 'nin 10 üniversitesi bu 8 sıralamadan en az birinde ilk 500'e, yani ilk yüzde 2,5 dilimine girmiş durumda. Öncelikle bunu üniversitelerimiz adına çok sevindirici bir haber olarak algılamalıyız. İÜ, bu sıralamaların ilki olan Şhangay İndeksi'nde 7 yıldır ilk 500 içine giriyor. Daha da önemlisi, sürekli olarak sıralamadaki yerini yükseltiyor. Geçtiğimiz yıl da yerimizi 19 sıra birden yükselterek 385'inci sıraya kadar çıkardık ve ilk 400 diliminin içerisine girmiş olduk. Bu listeye ilk girdiğimiz 2003 yılında 452'inci sırada olduğumuzu da düşünürsek, bu yükselişi çok daha iyi görebiliriz. Bu elbette bir tesadüf değil. İÜ'de bilimsel araştırma bütçemizi artırmış durumdayız.

Diğer bir üniversite sıralaması da ODTÜ Enformatik Enstitüsü URAP Araştırma Laboratuvarı tarafından yine akademik performansa dayalı olarak yapılıyor. Bu listede de İÜ, Türkiye 'nin birinci, dünyanın 383'üncü üniversitesi olarak ilan edildi. Bunlar genel değerlendirmeler. Bunların dışında bazı bölümlerimiz tek başlarına değerlendirildiğinde ilk 400'den çok daha ön sıralarda. Örneğin tıp alanında dünyada 156'ıncı, iletişim ve medya alanında dünyada 121'inci, modern diller alanında dünyada 160'ıncı sıradayız.”


-“Hedef, dünyanın en iyi üniversitesi olma”-

Rektör Yunus Söylet, bu sonuçların kendileri için yeterli olmadığını ifade ederek, ilk etapta ilk 100'e girmeyi daha sonra da dünyanın en iyi üniversitesi olma yolunda ilerlemeyi hedef olarak belirlediklerini vurguladı.

Sıralamalara girmekten daha da önemlisinin “Toplum üniversiteden ne bekler?” ve “Bizler topluma hangi katkıları yapmakla görevliyiz?” sorularına net yanıt verip, bu sorunun cevabı doğrultusunda çalışmak olduğunu anlatan Söylet, “Şunu unutmamamız lazım; üniversiteler, gelişmenin motorudur. Ülkeler, ürettikleri ve insanlığın hizmetine sundukları bilgi ve teknoloji sayesinde dünyada daha etkin duruma geliyor. Akademik hayatın birinci özelliği ise serbest olmasıdır. Şeffaf ve hesap verebilir olmak kaydıyla, özerkliğin ve akademik özgürlüğün olduğu üniversiteler daha fazla üreteceklerdir. İÜ'de son 3 yıldır yüzde 23'ü aşan bir akademik ürün artışı var” dedi.

Söylet, Türkiye 'deki üniversitelerin dünya sıralamasında daha üst sıralara çıkması için ihtiyacı olan 3 kriteri şöyle sıraladı: “Üniversitelerin güçlerini birleştirerek, ortak akılla bir devlet politikası oluşturulması ve üniversitelerin dünya sahnesine daha güçlü çıkması için kaynak sağlanmasına, ikincisi; üniversitelerin doğru yönetilmesine ve yönetişime, üçüncüsü; hem öğretim üyesi hem öğrenci olarak kaliteli insan kaynağına ihtiyaç var. Dünya sahnesinde sıralamaları zorlayan deneyimli üniversitelerimiz varken hem üniversitelerimizin hem de devletimizin bu konuya daha fazla odaklanması, stratejik planlar yürütmesi, kaynağı artırması ve belli üniversitelere şu performans karşılığında ben size şu kaynağı sağlıyorum demesi lazım.”


-Tercih yapacak öğrencilere tavsiyeler-


Bu yıl üniversite tercihi yapacak olan öğrencilere tavsiyelerde de bulunan Rektör Söylet, şunları dile getirdi:
“Üniversitelerin dünya sıralamaları çok önemlidir. Bu sıralamalar üniversite adayı öğrencilere bir fikir verir. Ancak tek kriter üniversitelerin bu sıralamalarda kaçıncı olduğu olmamalıdır. Öğrencilere, tercih etmeyi düşündükleri bölümlerde ders veren öğretim üyelerinin kimler olduklarına da bakmalarını tavsiye ederim. İÜ bu açıdan da çok iyi durumda. Türkiye 'nin en seçkin eğitim kadrolarından birine sahibiz. 1500 profesör, 450 doçent, 800 yardımcı doçent ve 2 bin 350 öğretim üye yardımcıları ile yaklaşık 5 bin 100 kişilik dev bir kadromuz var. Bu kadro, 20 fakülte, 9 yüksek okul, 16 enstitüsü, 63 uygulama ve araştırma merkeziyle 85 bini aşkın öğrenciye eğitim veriyor. Bu birimlerde 64 ön lisans, 183 lisans, 365 yüksek lisans, 276 doktora olmak üzere toplam 888 eğitim programı bulunuyor. İÜ'ye bu yıl toplam 53 bin 902 öğrenci kabul edeceğiz. Bu kadar çok öğrenci kontenjanı İÜ tarihinde bir ilk. Kontenjanlarımızın 37 bin 925'i Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi'ne, 15 bin 977'si ise diğer fakülte ve yüksek okullarımıza yerleştirilecek. Öğrenciler tüm bu bilgilere 'iutercih. istanbul .edu.tr' adresindeki tercih sayfamızdan ulaşabilir. Ayrıca facebook ve twitter aracılığıyla da bize ulaşabilir ve soru sorabilirler.”

Söylet, gençlere, meslek seçiminde nasıl bir yol izlemeleri konusunda da şu önerilerde bulundu:
“Rehberlik uzmanlarıyla, aileleriyle ve düşündükleri mesleği yapan birkaç kişiyle konuşmalarını, o mesleklerde geçmişte başarılı olmuş kişilerin hayat hikayelerini araştırmalarını, tüm bu bilgileri aldıktan sonra da 'Ben gerçekten hangi mesleği istiyorum?', 'Hangi mesleği seçersem mutlu ve başarılı olurum?' diye kalplerine danışarak karar vermelerini öneririm. Ancak şunu da akıllarından çıkarmasınlar; yatay ve dikey geçiş olanakları açısından çok daha esnek bir yüksek öğretim modeline doğru gidiyoruz. Farabi ve Erasmus gibi değişim programları öğrencilere 1 veya 2 dönem Türkiye ve yurt dışındaki farklı üniversitelere gidebilme olanağı tanıyor. İnternet üzerinden öğretim üyelerinin öğrencilere canlı ders verdiği, sorularını hemen o anda yanıtladığı uzaktan eğitim sistemi her geçen gün yaygınlaşıyor. Diğer taraftan insanların mesleklerini ve işyerlerini değiştirme oranları da artıyor. Bugün artık prensip; yaşam boyu öğrenim. Kısacası, öğrencilerimiz hata yapmaktan korkmasın. Özellikle çevre, su, bilişim, sağlık yönetimi, iletişimin ve yabancı dil alanlarının son yıllarda daha fazla ön plana çıktığını görüyoruz. Bu alanlara da özellikle dikkat etmelerinde fayda var.” (aa)