Dünyanın birçok ülkesine ihracat yapan 60 bin Türk firmasından 54 bininin marka tescili bulunmuyor. Markasını tescil ettirmeyen Türk firmaları onlarca tehditle karşı karşıya. Halbuki yapılacak küçük yatırımlarla Türk ticareti daha iyi noktalara gelebilir.

 
Türklere Ait Değerlere Başkaları Sahipleniyor
 
Türklerin vazgeçilmez lezzetlerinden olan baklava, döner ve lokum gibi değerlerimizi Yunanlılar sahiplenmeye çalışıyor. Bunun gibi daha pek çok marka ve değer de aynı tehdit altında.
 
Oysa ihracat yapan markaların tescil ettirme zorunluluğu bulunuyor. Uzmanlar da tescil yapmanın bir seçim değil, zorunluluk olduğuna dikkat çekiyor.
 
"Türk Firmaları Tehditin Farkında Değil"
 
Türk firmalarının karşı karışaya olduğu risklerle ilgili bilgi veren Avukat Cahit Suluk; "Türkiye büyük bir pazar ve dünyanın en büyük 18. büyük ekonomisi. Yabancılar marka tescilini Türkiye'de yaptırıyorlar, yaptırmak zorundalar. Türk firmaları yaptırmıyor, farkında değil" dedi.
 
Bu durum hukuki açıdan pek çok sıkıntıyı da beraberinde getiriyor.
 
Avukat Cahit Suluk; "Siz markanızı nerede, hangi ülkede tescil ettirirseniz; sadece o ülkelerde korunur, başka ülkelerde koruyamazsınız. Hatta bir başkası aynı markayı başka ülkelerde tescil ettirir ve o ülkeye girişinizi engeller. Öyle büyük bir tehlikesi var bunun. Bir kısım Türk firmalarının başına da bu gelmiş durumda şu anda" diye konuştu.
 
Çözüm Basit
 
Gelişen ekonomiye karşın yaşanan bu sorunu dikkate almak gerekiyor ve çözümü ise oldukça basit.
 
Söz konusu çözümle ilgili Avukat Cahit Suluk şunları ifade etti:
 
"Türkiye'nin de taraf olduğu bir Madrid Protokolü var. Bu protokolden yararlanarak 100 kadar ülkeye tek bir başvuruyla bu 100 ülkede markanızı tescil ettirmeniz mümkün. Madrid anlaşmasında üye olmayan ülkelerde ise bireysel başvuru yapmak gerekiyor."




TRT Haber