Koç, TÜSİAD YİK toplantısında, konsey toplantısını Bodrum'da yapmayı planladıklarını ancak, teröre kurban verilen şehit evlatların acılarıyla sarsılırken, bu konuya hak ettiği şekilde odaklanabilmek için toplantıyı İstanbul'a aldıklarını kaydetti.

''Terör bu sıklıkta ve yoğunlukta can almaya devam ederse diğer konularda söyleneceklerin, yapılacakların hiçbir anlamı maalesef kalmayacak, kimsenin kimseyi anlayışla karşılamayacağı, hatta dinlemeyeceği bir ortam oluşacak'' diyen Koç, bunun Türkiye'nin, herkesin ortak sorunu olduğunu, çözümün de herkesin ortak sorumluluğu olduğunu anlattı.

Koç, ''Artık kınama ve lanetleme söylemlerinin ötesinde, konuyu bütün unsurlarıyla ele alan ve ortak akılla geliştirilecek yaklaşım ve eylemlere acilen ihtiyaç vardır. Çok boyutlu, stratejik kurumlar arasında tam bir eşgüdüm ve işbirliği, iktidarıyla, muhalefetiyle partiler üstü bir yaklaşım geliştirilmesi gerekmektedir'' dedi.

Sık sık terörün dış politik gelişmelerle, dış mihraklarla bağının kurulduğu, bu yönde yorumlar yapıldığının her gün görüldüğünü, oysa üzerinde daha çok durulması gereken noktanın, ''terörün siyasette gerginliğin arttığı ve devleti zaafa uğratacak noktaya geldiği dönemlerde yeniden tırmanıyor olması'' olduğunu dile getirdi.

''Unutmamalıdır ki siyaset sahnesinde elbirliğiyle yaratılan gerginlik ve saflaşmalar, terör için en verimli zemini oluşturmakta...'' diyen Mustafa Koç, bu bilinçle Türkiye'deki tüm kurum ve vatandaşların sağduyuyu bırakmaması, barışçıl, insancıl ve demokratik politikalara inançlarını ve bağlılıklarını yitirmemesi gerektiğini kaydetti.

Mustafa Koç, hükümetin, bu ülkenin en önemli sorunlarını çözme yönündeki girişimlerinin tüm partiler ve taraflarca desteklenmesi gerektiğinin altını çizerek, hükümetin bu büyük ve zor konunun çözümünde inancını, hedefini yitirmeden ortak akılla geliştirilen ulusal bir politikayı izlemeye devam etmesi gerektiğini söyledi.

-''DİĞER GÜNDEM MADDELERİNİ DERİN DONDURUCUYA KALDIRAN...''-

Son zamanlarda diğer gündem maddelerini ''adeta derin dondurucuya kaldıran'' Anayasa ve referandum konusuna bir de bu pencereden bakmayı öneren Koç, bugünkü kutuplaşmada ülkenin yönetim esasları üzerindeki uyuşmazlığın önemli bir rolü olduğunun görüldüğünü, bu konuda bir uzlaşma belgesi olması gereken Anayasa'nın, Türkiye'deki gelişmelerin ''gerisinde kaldığı için fonksiyonunu yerine getirmede maalesef zorlandığını'' söyledi.

Anayasa'nın kapsamlı biçimde değiştirilmesi gerektiğinin tüm taraflarca kabul edilen bir gerçek olduğunu sandığını ifade eden Koç, şöyle devam etti:

''Ancak bu değişikliğin şekli de özü kadar önem arzediyor. Mevcut Anayasamızda öngörülen değişikliklerin siyasal ve toplumsal uzlaşmanın ürünü olması gerekirken, bazı maddelerin aksine kutuplaşmayı artıran bir etkiyi doğurmasından da aynı zamanda endişe duyuyoruz. Referandumu bekleyen pakette tek başına değerlendirdiklerinde, bizim de desteklediğimiz ve toplumsal uzlaşmanın kolaylıkla sağlanabileceği değişiklik maddeleri mevcut. Bunlar Anayasa'nın ruhunu değiştirmeyen, ancak demokratik açıdan savunulabilecek düzenlemeler...

Buna karşılık yargı bağımsızlığını geliştirmek yerine, yürütmenin yargı üzerindeki etkisini artıran, siyasi parti yasaklarını kaldırmak yerine parti kapatmayı siyasi pazarlık alanına taşıyan düzenlemeler de mevcut. Zaten ardı ardına gelecek yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri varken, bunların önünde bir de referandum eklenmiş bulunuyor. Bu tablonun ülkeye yarardan çok zarar getireceği endişesini taşıyoruz.''



Star