Olay geçen yıl 24 Ekim sabah saatlerinde yaşandı. Merkezi Erbil’de bulunan bir firma için çalışan kurye, İstanbul Fatih’ten aldığı 1 milyon dolar dolu çantayı
Merter’e götürmek üzere yola çıktı. Kuryenin aracı, Merter’e vardıklarında trafik ışıklarında bekledikleri esnada silahlı kişilerce durduruldu. Kendilerini polis olarak tanıtan kişiler, araçtaki kişilerin taşıdığı para dolusu çantayı aldı. Kurye, başka bir araca bindirilirken şüpheliler para dolusu sırt çantası ile izlerini kaybettirmeye çalıştı. Olay ile ilgili polisin yaptığı soruşturma sonrası şüpheliler geçen yıl 31 Ocak günü tek tek yakalandı.

ÇELİK YELEK, KELEPÇE, SİLAH… 
Şüphelilerin ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda 7 ruhsatsız tabanca, üzerinde siren ve çakar takılı bulunan otomobil, 1 çift kayıtsız plaka, 2 polis yeleği, 2 adet kar başlığı, telsiz, çelik yelek, 2 kelepçe, bıçak, cumhuriyet altını, altın kolye, 2 taşlı yüzük, 4 bin dolar ve peruk ele geçirildi.

KAFE SAHİBİ İTİRAF ETTİ
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 14 şüpheli hakkında “nitelikli yağma” suçundan dava açtı. Sanıklardan Yılmaz A., (44), K. Cafe isimli bir mekân işlettiğini belirterek işledikleri suçu itiraf etti. Yılmaz A., yaşadığı mali sıkıntı nedeni ile gasp olayına karıştığını söyledi. A., gasp olayı sonrası kendisine, olayın planlayıcısı Eşref Ö. tarafından 60 bin dolar verildiğini söyledi.

BİRİ POLİS MEMURU ÇIKTI
Hakkında dava açılan isimlerden Serkan B.’nin (33) ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yaptığı anlaşıldı. 10 yıldan 15 yıla
varan sürede hapis istemi ile yargılanan Serkan B., sanıkların kullandığı sahte plaka ve çakar sistemini temin etmekle suçlanıyor.

KAPALIÇARŞI’DA DÜKKANI VAR 
Sanıklardan Semih E. (37) ise ifadesinde Kapalıçarşı’da kuyumculuk yaptığını belirtti. Kayıtlara göre Semih E., Kapalıçarşı’da bulunan A. Mücevherat Kuyumculuk tek sahibi. İddianameye göre, Semih E., kuryenin para taşıması ile ilgili, diğer sanıklara anlık bilgi verdi. Cep telefonu dükkânı işleten ve aylık 20 bin TL’ye yakın geliri olduğunu söyleye Kemal A. ise davanın bir diğer sanığı. Sanıklardan 7’si için tutuklama kararı verilirken, 7 sanık ise tutuksuz olarak yargılanıyordu.

DİKKAT ÇEKEN TAHLİYE KARARLARI
Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 4’üncü duruşması geçen 29 Kasım’da yapıldı. Sanıklardan Yılmaz A. dışında diğerleri, haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. Davanın ikinci duruşmasından sonra heyete yeni bir isim başkan olarak atandı. Davanın 3’üncü celsesinde polis memuru Serkan B., Ramazan K. ve Uday K. için tahliye kararı çıktı. Üç sanık için duruşmalara katılma zorunluluğu da kaldırıldı.

GASPI İTİRAF ETTİ AMA… 
Anılan duruşmada, mahkeme başkanı tutuklu diğer 4 sanık için de tahliye kararı verilmesi gerektiği yönünde karara muhalefet şerhi koydu. Mahkeme, davanın 4’üncü duruşması için 1 ay sonraya gün verdi. 29 tarihli duruşmaya, heyete yeni bir üyenin de katılması ile tutuklu diğer 4 sanık, Yılmaz A., Cihat A., Eşref Ö., ve İsmail Ç. tahliye kararı verildi. Bu 4 sanık için de duruşmalara katılma zorunluluğu kaldırıldı. Iraklı iş insanı Mohammad Namuk Abdulrahman Al Chalabi'nin müşteki olduğu davanın bir sonraki duruşması için ise gelecek yılın 7 Mart’a gün verildi.

ADLİ KONTROL ŞARTI DA YOK 
Ceza Hukuku Uzmanı Av. Elif Efser Aygün, tahliye kararlarına ilişkin “Sanıklara isnat edilen suç nitelikli yağma suçu… Bu suçta Türk Ceza Kanunu uyarınca verilecek ceza en az 10 yıl hapis cezasıdır. Sanıkların dosyada suçu kabul ettiklerine dair ikrarları açıkça mevcut… Cumhuriyet savcısının ve bir mahkeme üyesinin açıkça muhalefetine rağmen oyçokluğu ile verilen tahliye kararı ceza adaletinin vicdanlarda yaralanmasıdır. Sanıklar hakkında tahliye kararı verilirken adli kontrol hükümlerinin bile uygulanmadı. Bu, kararın hukuki niteliğini tartışmalı hale getirmiştir. İstanbul gibi bir metropolde güpegündüz 1 milyon dolar nakit parayı silah zoruyla gasp suçu işlendi Şüpheliler suçtan sonra firar etti. Olaydan 7 ay sonra teknik takiple yakalandılar. Gelinen aşamada sanıklar 8 aylık bir tutukluluk süresinden sonra tahliye oldu. Verilen bu karar hukuken kabul edilemez… Bizce, yapılması gereken Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının derhal tahliye kararına itiraz etmesidir.”

Hürriyet