Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, hızla değişen koşullara ayak uydurmak amacıyla artık dünya ekonomisinin ilkeler, tavsiyeler gibi yumuşak düzenlemeler çerçevesinde yapılandığını belirterek, ekonomik performansın bu ilkelere uyum düzeyine göre değerlendirildiğini kaydetti. Türkiye'de halen cezadan cayma mantalitesinin hakim olması, bu tür yumuşak düzenlemelerin yeterince benimsenmemesine neden olduğuna dikkat çeken Boyner, bu durumun hali hazırda TBMM Genel Kurulu’nda bulunan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nın önemini bir kez daha ortaya koyduğunu vurguladı. Boyner, Türk Ticaret Kanunu'nun yasalaşma takviminin bir an önce belirlenmesinin ve takvime sadık kalınmasının takipçisi ve destekçisi olacaklarının altını çizdi.

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, “Reel Sektörde İç Denetim Uygulamaları: Tespit ve Öneriler” başlıklı raporun tanıtım toplantısında bir konuşma yaptı. Hızla değişen koşullara ayak uydurmak amacıyla artık dünya ekonomisinin ilkeler, tavsiyeler gibi yumuşak düzenlemeler çerçevesinde yapılandığını vurgulayan Boyner, ekonomik performansın bu ilkelere uyum düzeyine göre değerlendirildiğini kaydetti. Bu çerçevede, tüm düzenlemeleri kanun koyucudan beklenmesi süreci yavaşlattığı gibi, hızlı ve proaktif adımların atılmasını da geciktirdiğine değinen Boyner, “Ancak Türkiye'de ne yazık ki halen cezadan cayma mantalitesinin hakim olması, bu tür yumuşak düzenlemelerin yeterince benimsenmemesine neden olmaktadır. Bu durum, hali hazırda TBMM Genel Kurulu’nda bulunan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nın önemini bir kez daha göstermekte. Ticaret hukukunda radikal bir değişikliği gerçekleştirmeyi amaçlayan yeni Türk Ticaret Kanunu, sadece AB hukuku ile uyumlaşmayı hedeflememekte, aynı zamanda şeffaf bir bilgi toplumunun alt yapısını oluşturmaktadır. Ayrıca genel kabul görmüş finansal raporlama ve denetim prensiplerini yürürlüğe koyup kurumsal yönetimin ilkelerinin şirketin her hücresine işlemesini amaçlamaktadır” dedi. Türk iş dünyası için Türk Ticaret Kanunu’nun hayati öneme sahip olduğuna dikkat çeken Boyner, bu bağlamda, söz konusu takvimin bir an önce belirlenmesinin ve takvime sadık kalınmasının takipçisi ve destekçisi olacaklarının altını çizdi.

-"TÜRK TİCARET KANUNU'NU İÇ DENETİMİN İÇSELLEŞTİRİLMESİ İÇİN EN BÜYÜK FIRSAT"-

Boyner, ısrarla sürekli söyledikleri üzere Türk Ticaret Kanunu iç denetim uygulamalarının şirketlerde içselleştirilmesi için en büyük fırsat olduğunu vurguladı. TÜSİAD olarak Türk Ticaret Kanunu Tasarısını her aşamada takip ettiklerini ve her platformda yasalaşmasına ilişkin desteklerini dile getirdiklerini anımsatan Boyner, “Keza, Yönetim Kurulumuzun Şubat ayında düzenlediği Ankara ziyaretleri kapsamında, tüm taraflar ile TTK hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Gerek iktidar partisi gerekse muhalefet partilerinin yetkilileri ile yapılan görüşmeler kanunun yasalaşması için bir takvimin belirlenmesi ve konuya makul bir sürenin tahsis edilmesi halinde tüm tarafların tasarıyı desteklediğini ortaya koydu. Ancak maalesef bildiğiniz gibi henüz bir gelişme yok” diye konuştu.

-"İÇ DENETİM YÖNETİM KARARLARININ EN ÖNEMLİ DAYANAĞI"-

Geride bırakılan krizi daha iyi anlamak ve dersler çıkartmak için, krizin öncesi yıllara bakılması gerektiğini kaydeden Boyner, bir strateji danışmanlığı şirketi olan Monitor Group’un CEO’su Joseph Fuller’ın, bu krizi “hem aşırı gururumuza hem de kendimizinkiler yerine Wall Street’in beklentilerini karşılayacak şekilde çalışmak yolundaki baskılara kurban gittik” diyerek tanımladığını anımsattı. Boyner, “Geride bırakılan dönemde şirketlerin, şirketin gücünün ne kadar kazanmaya yettiğini tartışmaktan çok, analistlerin ne kadar kazanılması gerektiği hakkında verdikleri tavsiyeler üzerine düşmüş ve dolayısıyla kontrollerini kaybetmiştir. Artık ileriye baktığımız kadar geriye de bakmak zamanı. İş süreçlerimizin kurgusu, bugünün ve yarının yörüngesini çizmemiz için bize gerekli. İşletme ölçeğinin büyümesi, karmaşıklaşan işlemler ve piyasa ilişkileri içinde organizasyonun etkin yönetilmesi için iç denetime olan ihtiyaç artmıştır. İç denetim fonksiyonu bu süreç içinde üst yönetime bağımsız ve objektif güvence sağlayarak ve danışmanlık vererek, yönetimin kararlarının en önemli dayanağını oluşturmaktadır” diye konuştu.

-"TARİH TEKERRÜR ETMEZ, AMA BAZEN KAFİYE YAPAR"-

Boyner, iç denetim biriminin “Tarih tekerrür etmez, ama bazen kafiye yapar” prensibinden hareketle benzer örgüleri bulmak için tarihe baktığını ve karar alma sürecindeki mevcut sistemin yeterliliği ve etkinliğini objektif kriterlere dayalı bir yöntem çerçevesinde değerlendirdiğine dikkat çekti.

-BELİRSİZ İŞ ORTAMLARINDA GELENEKSEL PLANLAMA YÖNTEMLERİ CEVAP VERMEZ-

Shell'in eski yöneticilerinden Arie de Geus'un “Rakiplerinizden daha hızlı öğrenme yeteneği onlara karşı kullanabileceğiniz tek kalıcı avantaj olabilir” diyerek 21. yüzyılın yönetim felsefesini tanımladığını dile getiren Boyner, bir başka deyişle tüm beceri ve kaynakları ile kıyasıya rekabet eden şirketler ancak bilginin hızlı ve doğru akışıyla rekabet güçlerini sürdürülebilir kılacakların altını çizdi. “Peki büyük ölçüde belirsiz iş ortamlarında iyi bir strateji nasıl sağlanır” diyen Boyner, şunları söyledi:
“Büyük belirsizlikle karşı karşıya kalan yönetici büyük oynamak mı, önlem almak mı, yoksa bekleyip görmek mi kararını nasıl vermelidir? Bu sorulara günümüzde geleneksel planlama yöntemlerinin cevap vermediğini aşikar. Artık yöneticilerden sorunu hissetmeleri, analiz etmeleri ve tepkilerini geç kalmadan vermeleri beklenmekte.”

-"EN SIK DUYULAN SORUNLARDAN BİRİ YETERLİ VERİRİN BULUNMAYIŞI"-

Boyner, Türkiye’de en sık duydukları sorunlardan birinin de yeterli verinin bulunmaması olduğunu söyledi. Bu bağlamda, iç denetim uygulamalarına ilişkin reel sektör araştırmaları da yok denecek kadar az olduğunu dile getiren Boyner şunları söyledi:
“2008 senesinde ‘Yönetim Kurullarında İç Denetim Hakkında Sorulması Gereken 12 Soru’ başlıklı çalışmamızın devamı niteliğinde olan ‘Reel Sektörde İç Denetim Uygulamaları: Tespit ve Öneriler’ başlıklı bu raporumuzun amacı Capital 500 kapsamındaki şirketlerin iç denetim faaliyetlerine ilişkin verdikleri bilgilere göre şirketlerin uygulamalarının standartlara uygunluğunu saptamak, uluslararası uygulamalar ile karşılaştırmak, mevcut uygulamalara yönelik tespitlerde bulunmak ve geleceğe yönelik bazı değerlendirmeler yapmaktır. Raporumuzu her üç senede bir tekrarlayarak zaman içinde şirketlerdeki iç denetim uygulamalarındaki değişiklikleri incelemeyi ve eğilimleri öngörmeyi hedefliyoruz.”(ANKA)
(HGS/ÖMR)