Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK), Ankara’da dün toplandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı toplantının açış konuşmasını yapan patronlar kulübünün başkanı Muharrem Yılmaz, demokrasi vurgusu yaptı. ‘Zaman zaman TÜSİAD’ı eleştirenlerin ‘Çok siyaset konuşuyorsunuz’ dediklerini belirten Yılmaz, siyaset ve ekonominin aynı gerçekliğin iki farklı yüzü olduğuna işaret etti. “Biz siyaset için siyaset yapmıyoruz, demokrasiyi konuşuyoruz.” diyen Yılmaz, demokrasiyi konuşmanın da piyasa ekonomisini konuşmak demek olduğunu söyledi. Düzgün işleyen piyasa ekonomileriyle başarılı demokrasilerin iç içe geçmiş durumda olduğunun altını çizen Yılmaz, “Yavaş ve istikrarsız demokratikleşme, hızlı büyümek isteyen ülkeleri bu hedeflerine ulaşmakta kısıtlamaktadır.” dedi. 

Yılmaz’a göre Türkiye’nin yakın geçmişindeki yüzde 5-7 büyüme bandından yüzde 2-4 bandına inmesinde ekonomik gelişmeler, azalan iç ve dış talep gibi teknik ekonomik sebeplerin varlığının ötesinde siyasi gelişmelere bağlı sebepler de etkili oldu. Dört-beş yıl öncesine kadar dünyada demokratikleşme, makro uyum reform motivasyonu ve AB’ye uyum bağlamında örnek gösterilen Türkiye’nin bugün tüm bu başlıklarda geride kalmış gibi hissedildiğini ifade eden Yılmaz, “Son yıllarda demokratikleşme iradesinde eksiklikler gözlemler gibiyiz. Demokratikleşme paketleri ya geç ya da eksik kalabiliyor ve toplumsal motivasyon oluşturamıyor, ekonomide de istediğimiz etkiyi maalesef oluşturamıyor. Yavaş demokratikleşmenin ekonomik büyümesi de yavaş oluyor. Ekonomideki yavaşlamanın bir diğer temel sebebi de piyasa ekonomisinin üzerinde faaliyet gösterdiği hukuk zemininde oluşan hasarlar. Düşük büyümede ekonomideki reform iradesinin eksikliği de etkili.” diye konuştu.

Yerel seçimler öncesi sert siyasi çatışmalar, kutuplaşmalar vahim yolsuzluk ve devlet içi örgütlenme iddialarıyla yıpratıcı geçtiğini belirten Yılmaz, cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler sürecinin de böyle geçmesi durumunda demokrasiyi geliştirme konusunu tartışmaya mecalin kalmayacağı korkusunu taşıdığını ifade etti. Yönetim üslubu ve demokrasiye verilen anlamı tartışmak için en uygun zaman olduğuna işaret eden Yılmaz, “Özgür bireylerin yaşadığı Türkiye’ye eksik demokrasiyle yeterince katma değer oluşturmayan bir ekonomi ve kutuplaşmış bir toplumsal yapıyla ulaşamayız.” diye konuştu. Dünyanın en gelişmiş 25 ülkesinin aynı zamanda en gelişmiş demokrasiler olduğuna dikkat çeken Yılmaz, Türkiye’nin de gelişmiş ülkeler seviyesine yükselmesinin gelişmiş bir demokrasiye sahip olmaktan geçtiğini ifade etti. Çoğunluğun verdiği yetkiyi azınlığın haklarını da koruyarak kullanan bir yönetim anlayışının benimsenmesi gerektiğini vurgulayan TÜSİAD Başkanı şöyle konuştu: “Bu yönetim anlayışının kuvvetler ayrılığı, özerk kurumlar, idarenin tasarruflarının denetime açıklığı, yönetimde şeffaflık, hesap verebilirlik gibi özelliklerle de zenginleştirmeliyiz. Devletin, demokrasinin kurumlarının itibarını korumak esastır ve o ülkeyi yönetenlerin de vatandaşların da öncelikle sorumluluğudur.”

Demokrasilerin temelinde hukukun üstünlüğünün olduğunu ifade eden Yılmaz, hukuk devletine sımsıkı sarılıp onun hasar görmesine, örselenmesine izin verilmemesi gerektiğini dile getirdi. Bireysel hak ve özgürlükleri genişleterek garanti altına almak, demokratik kurumları güçlendirmek için yoğun çaba sarf eden gelişmiş demokrasilerin siyasi ahlakı yaygınlaştırmayı, yolsuzluklarla mücadeleyi, gönüllü davranış kodları belirleyerek benimsenmesini sağladığını belirten Yılmaz, “Türkiye’nin de bunlara ihtiyacı olduğuna itiraz edilebilir mi? Bunlardan herhangi birini yok sayarak sağlıklı bir demokrasi kurabilir miyiz?” diye sordu. Türkiye’nin yüksek büyümeyi sağlayacak olan mikro yapısal reform ajandasına bir türlü odaklanmadığını ifade eden Yılmaz, başlatılan reformların yarım kaldığından ya da uygulamada aksaklıklar çıktığından yakındı. Piyasaların adil ve şeffaf çalışmasını sağlayacak olan bağımsız düzenleyici kurumların da etkilerini yitirdiğini belirten Yılmaz, iş dünyası olarak, dünyadaki gelişmeler karşısında hızlı tedbir alma gereğini gördüklerini ifade etti. TÜSİAD Başkanı, Türkiye’nin, kutuplaşmanın yerini toplumsal mutabakatın almasını sağlamak, toplum olarak ortak paydamızı yeniden tanımlamak, diyalog yollarını açarak enerjimizi kalkınmaya, demokrasimizi derinleştirmeye harcamak zorunda olduğunu söyledi.  

‘BUGÜNDEN İTİBAREN REFORM SÜRECİ BAŞLAMALI’

TÜSİAD YİK Başkanı Erkut Yücaoğlu da seçimlerde kullanılan kutuplaştırıcı üslup ile basını baskı altına alma çabalarının ileri demokrasiyle bağdaşmadığını söyledi. Yücaoğlu, “Kısa süreler için olsa da, Türkiye’yi Twitter’a, YouTube’a erişimi engelleyen ülke olarak gördü dünya ve hiç arzu etmediğimiz bir kategoriye soktu.” dedi. Yücaoğlu, adalete güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini belirterek, bağımsız, tarafsız yargı algısının inşa edilmesi, yasama ve yürütmenin denetlenme fonksiyonunu yargı nezdinde güçlendirmesi gerektiğinin altını çizdi. Yücaoğlu, bugünden itibaren reform ve restorasyon süreci başlatılması çağrısında bulundu.