7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirilmiştir. Bu değişiklikle, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem öngörülmüştür.

Burada gerçek kişilere yapılan tebligatın iki aşamada gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Tebligatın aşamalarının atlanması halinde tebligat geçersiz sayılmaktadır.

Gerçek kişilere yapılacak tebligatın aşamaları şunlardır:

Birinci aşama: öncelikle bilinen veya gösterilen en son adrese tebligat çıkarılması

Muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Tebligat yapılmış ise tebligat geçersiz sayılacaktır.[1]

Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması gerekmektedir.

Muhatabın bu adreste bulunmaması

Muhatabın bu adreste bulunmaması halinde, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi bir zorunluluktur.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21 ve Tebligat Tüzüğü'nün, 28.maddeleri uyarınca, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatmalıdır.

Bu kişilerin imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması ve yaptığı bu araştırma sonucunda muhatap ve onun adına tebligat yapılabilecek kimseler o adreste bulundukları halde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar ve ihtiyar heyeti veya meclis azasından birine veyahut zabıta amir veya memuruna imza mukabilinde teslim etmesi gerekecektir. 

Burada ayrıca Tüzüğe ekli 2 örnek numaralı ihbarnameyi muhatabın kapısına yapıştırarak, durumu en yakın komşusundan birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirmesi gerekir.[2]

Bu işlemler yapılmadan gerçekleştirilen tebligat usule uygun değildir.[3]

İkinci aşama: adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine tebligat yapılması

Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca belirlenememesi halinde, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir.

Bu aşamadan sonra, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri gözetildiğinde yapılacak tebligat işlemlerinde şu unsurlar bulunmalıdır:

1) Tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla çıkarılması gerekir.[4]

2) Adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek tebligat yapılmalıdır.

3) 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerekir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. Maddesine göre yapılacak tebligatta yukarıda belirtilen koşullara uyulmalıdır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2. Maddelerine değişik anlamlar yüklenerek, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olacaktır.[5]

Bu şekildeki bir tebligatın muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağını ve tebligat aşamalarındaki sıralamaya riayet edilmediğinden usulüne uygun olmayacağını ifade edebiliriz.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

------------------------------------

[1] Y.7.CD, E. 2019/172, K. 2019/18181, T. 19.02.2019: “…Sanık müdafiinin 06.02.2018 tarihli temyiz dilekçesinin eski hale getirme talebi olarak kabulü ile 5271 sayılı CMK'nun 42. maddesi uyarınca temyiz talebini de içeren eski hale getirme istemi konusunda karar verme yetkisinin Dairemize ait bulunduğu gözetilerek, Gıyabi kararın sanık ...'in dosya kapsamına göre bilinen en son adresi olan ve yargılama aşamasında bildirilen adresine 7201 sayılı Yasanın 10. maddesi hükmüne uygun olarak tebliğ edilmesi, bu adrese çıkartılacak tebligatın bila-tebliğ edilmesi, halinde ise 6099 sayılı Yasa ile değişik 7201 sayılı Yasanın 21/2. maddesi uyarınca MERNİS adresine tebligat yapılması gerekirken, doğrudan mernis adresine yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla, eski hale getirme talebinin kabulü ile öğrenme üzerine sanık müdafiinin temyiz isteği süresinde kabul edilerek yapılan incelemede;…”

[2] Y.2.CD, E. 2019/2153, K. 2019/6664, T. 04.04.2019: “…Gerekçeli kararın sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkartıldığı,dosya kapsamına göre, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21 ve Tebligat Tüzüğü'nün, 28.maddeleri uyarınca, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması ve yaptığı bu araştırma sonucunda muhatap ve onun adına tebligat yapılabilecek kimseler o adreste bulundukları halde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar ve ihtiyar heyeti veya meclis azasından birine veyahut zabıta amir veya memuruna imza mukabilinde teslim etmesi ve Tüzüğe ekli 2 örnek numaralı ihbarnameyi muhatabın kapısına yapıştırarak, durumu en yakın komşusundan birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirmesi gerektiği, somut olayda tebliğ evrakının muhtara bırakıldığı hususunun en yakın komşusundan birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilmediğinin anlaşılması karşısında, tebligatın usulüne uygun olmadığı, dolayısıyla sanığın eski hale getirme isteminin kabulü ile öğrenme üzerine yapmış olduğu 14.12.2018 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;…”

[3] Y.2.CD, E. 2019/2153, K. 2019/6664, T. 04.04.2019: “….Gerekçeli kararın sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkartıldığı,dosya kapsamına göre,…..somut olayda tebliğ evrakının muhtara bırakıldığı hususunun en yakın komşusundan birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilmediğinin anlaşılması karşısında, tebligatın usulüne uygun olmadığı,dolayısıyla sanığın eski hale getirme isteminin kabulü ile öğrenme üzerine yapmış olduğu 14.12.2018 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;…”; Y.15.CD, E. 2017/194 K. 2019/405 T. 06.02.2019: “….Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre, muhatabın geçici olarak adreste bulunmaması veya tebellüğden imtina etmesi halinde, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim edip tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama durumunda tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirmesinin gerektiği ve muhatabın adreste hiç oturmadığının veya adresten sürekli ayrıldığının tespiti halinde ise MERNİS adresine 21/2. maddesine göre tebligat yapılabileceği nazara alındığında, 21. madde kapsamında tebligat yapılabilmesi için öncelikle muhatabın MERNİS adresinde oturup oturmadığı, oturuyor ise dağıtım sırasında adreste bulunup bulunmadığı araştırılıp, adreste bulunmama halinde ise sebebi ve adresten geçici ya da sürekli ayrılıp ayrılmadığı hususunun tespitinin gerektiği; sanık ...'ın bilinen en son adresinin aynı zamanda MERNİS adresi olup, yokluğunda verilen hükmün tebliği için bu adrese gönderilen evrakın 22/07/2013 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği olayda; yukarıda açıklanan şekilde herhangi bir işlem yapılmaksızın, doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğin usulsüz olduğu, sanık ...’ın eski hale getirme talebinin haklı nedenlere dayandığı, temyiz talebinin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede,…”

[4] Yargıtay bir kararında, tebligatın kanun ve yönetmeliğe uygun olacak şekilde yapılmasının yeterli olduğunu, tebligatın açık mavi zarfla yapılmasının aranmasının ise, aşırı şekilcilik olduğunu,  icra dairelerinde mavi renkli zarf bulunmaması halinde, beyaz renkli zarfa usulüne uygun şekilde şerhin yazılması halinde, salt zarfın beyaz renkli olması nedeniyle usulsüz olduğu sonucuna varılamayacağını dile getirmiştir. Emsal karar için bkz.;  Y.12.HD, E: 2019/6004, K: 2019/8960, KT: 23.05.2019

[5] Y.14.HD,E: 2016/10342, K: 2019/18, KT: 07.01.2019