Yüksek yargı başkanları, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)'nun İstanbul'da düzenlediği sempozyumda bir araya geldi. Yargı sorunlarının masaya yatırıldığı sempozyumun açılışında konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, 12 Eylül referandumunun önemine dikkat çekti. Kılıç, "2010 yılında yapılan anayasa değişiklikleri ile yıllardır oluşan askerî ve yargısal vesayetin varlığına son verilmesini Türk demokrasisi adına önemli bir ilerleme olarak görüyorum." dedi.
 
Swiss Otel'de düzenlenen "Türk Yargı Sistemindeki Reformlar, Dünden Bugüne HSYK ve Avrupa Uygulaması ile Mukayese'' konulu sempozyumun açılış konuşmasını Adalet Bakanı Sadullah Ergin yaptı. Ergin, Anayasa'da yapılan değişikliklerle temel hak ve özgürlüklerin alanının genişletildiğini, hak arama kanallarının çeşitlendirildiğini ve sivil otoritenin üstünlüğüne dayanan demokratik hukuk devletinin güçlendirildiğini vurguladı. Ergin, "Bu güçlendirme çalışmaları kapsamında en köklü değişiklik ise 2010 yılında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısının değiştirilmesiyle olmuştur. Reformlar kapsamında yapılan değişiklikler; adil, tarafsız ve etkin bir yargılama düzeni oluşturulması açısından atılan doğru adımlardır. Yapılan değişikliklerle daha çoğulcu ve yargı organlarının temsil oranı daha yüksek bir HSYK oluşturulmuştur." diye konuştu.
 
Bakan Ergin'den sonra kürsüye gelen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da 2010 yılında yapılan anayasa değişiklikleri ile askerî ve yargısal vesayetin varlığına son verildiğinin altını çizdi. Yargı bağımsızlığının önemine değinen Kılıç, şu görüşü dile getirdi: "Bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmamış bir yargının arınma yerine kirliliği artıracağı kuşkusuzdur. Yüksek yargı organları ile kurulların kürsü hakim ve savcıları üzerinden oluşturduğu baskı ve kaygılar giderilmedikçe bağımsızlıktan bahsedilemez. Kuşkusuz yargı bağımsızlığı, yargının her türlü eleştiriden ve sorgulamadan bağımsız olacağı anlamına gelmediği gibi onun kamusal sorumluluktan muaf tutan bir dokunulmazlık zırhı olarak da görülemez. Şayet bağımsızlık bu şekilde algılanırsa yargının oligarşik bir yapıya dönüşmesi ve elde edeceği güçle demokratik sistemin işleyişini sakatlaması gibi ciddi bir tehlike ortaya çıkacaktır."(Zaman)