Yüce Divan tartışmasının son derece yanlış olduğunu vurgulayan Öztürk, "Mesele o kadar açık ki. Anayasa'nın 145. ve 148. maddeleri ile CMK'nın 250. maddelerinin üçünü bir arada mütalaa ettiğinizde Yüce Divan söz konusu olamaz." dedi. Anayasa Hukukçuları Derneği Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Faruk Bilir de 12 Eylül 2010 referandumu ile Anayasa'nın 145. maddesinde yapılan değişikliğe dikkat çekti. Anayasal düzene karşı işlenen suçlarla ilgili adli mahkemelerin görevlendirildiğini hatırlatan Bilir, şu uyarıda bulundu: "Şayet Başbuğ'un işlediği suç dikkate alınmaz da Yüce Divan'da yargılanması yönünde bir karar çıkarsa bu emsal haline gelecek ve Anayasa'nın 145. maddesi delinmiş olacak."

İnternet Andıcı soruşturması kapsamında 'darbeye teşebbüs ve terör örgütü kurmak ve yönetmek' suçundan tutuklanan İlker Başbuğ'un hangi mahkemede yargılanacağına dair tartışmalar sürüyor. Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nu hazırlayan hukukçulardan Prof. Dr. Bahri Öztürk, konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Yüce Divan'dan olumlu sonuç alınacağı görüşünün Anayasa'daki tabii hakim ilkesine aykırı ve vahim bir durum olduğunu kaydetti. Yüce Divan'ın mevcut yapısının doğal yargıç, tabii hakim ve gerçek bir mahkeme niteliğinde olmadığını savunan Öztürk, "Orasının istenmesi nedeni acaba bu mu?" dedi. Görev suçu kavramının yasalarda daraltıldığını anlatan Öztürk, görev suçunun sadece görevinden dolayı, kendisine verilen bir yetkinin kötüye kullanılması suretiyle, yani görevi kötüye kullanma suretiyle işlenen suç olduğuna işaret etti. Bu suçun TCK 257. maddede düzenlendiğini belirtti. Rüşvet ve irtikap suçlarının görev suçlarının diğer örnekleri olduğunu söyleyen Öztürk, "Bunun dışında adam öldürme görev suçu mudur? Değildir. Darbe asla değildir. Çünkü darbe sadece askerin yapabileceği bir iş değildir. Darbe, iştirak halinde hatta örgütlü olarak yapılan bir faaliyettir. Yetkinin kötüye kullanılmasından bahsediyorlar. Askerin darbe yapmak gibi bir yetkisi mi var? O halde burada görev suçundan bahsetmek kesinlikle mümkün değil." şeklinde konuştu.

Bahri Öztürk, Başbuğ'a yöneltilen suçlamada Anayasa 148. maddesinin geçerli olmasının söz konusu olmadığını aktardı. Şu ifadeleri kullandı: "Darbeye teşebbüs suçunun CMK 250. maddesinin son fıkrası gereğince özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yargılanması gerekir. CMK 250. madde son fıkra devrim niteliğinde varsa en önemlisi budur. Özel soruşturma kurallarını, mafya, terörde ve uyuşturucu suçlarında tamamen ortadan kaldırmıştır. 'Her ne sıfatla olursa olsun' diye başlar. Görevi filan söz konusu değildir. Orada Anayasa Mahkemesi'nde yargılanacakların istisna edildiği söylenir. İstisna, görev suçu işlenmesi halindedir. Görev suçu olmadığına göre 250. maddenin son fıkrası geçerliliğini bu olayda da devam ettirmektedir."

Anayasa Hukukçuları Derneği Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Faruk Bilir ise şunları söylüyor: "12 Eylül 2010 referandumu ile Anayasa'nın 145. maddesinde yapılan değişiklikte asker kişilerin devletin güvenliğine ve anayasal düzene karşı işlenen suçlarla ilgili yargılamada adli mahkemeler görevlendirilmiştir. İlker Başbuğ'un nerede yargılanacağı yönünde oluşturulan tartışmalar çerçevesinde Anayasa'nın 148. maddesine göre Yüce Divan'da yargılanması gerektiği üzerinde duruluyor. Bu iki madde maalesef karıştırılıyor. Çünkü 148. madde, 145. maddenin özel bir hükmü değildir. Başbuğ'un işlediği iddia edilen suç nedeniyle değil de sıfatından dolayı (yani genelkurmay başkanıdır diye) yargılama yapılmasını talep etmek Anayasa'ya aykırı bir davranıştır. Bu talepte bulunanlar Anayasa'nın 10. maddesine (eşitlik ilkesine) aykırı hareket etmiş olurlar. Başbuğ'un işlediği suç dikkate alınmaz da Yüce Divan'da yargılanması yönünde bir karar çıkarsa bu emsal karar haline gelecek ve Anayasa'nın 145. maddesindeki değişiklik delinmiş olacaktır.

12 Eylül davası sivil mahkemede

Doç. Dr. Erdal Abdulhakimoğulları: "Anayasa'nın 145. maddesinde açık bir şekilde Başbuğ'a atfedilen suçları işleyen asker kişilerin adli mahkemelerde yargılanacağı yönünde net bir hüküm bulunuyor. Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması yönünde bir karar çıkarsa, Ergenekon davası sekteye uğrar. Çünkü bu davada Hava Kuvvetleri eski Komutanı İbrahim Fırtına, Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ve Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur da yargılanıyor. Doğal olarak bu sürecin sonucunda onlar da Yüce Divan'da yargılanmayı talep edecektir. Bir başka örnek ise 1982 darbesinin mimarları 7. Cumhurbaşkanı ve eski Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı Şahinkaya hakkında hazırlanan bir iddianame var. Bu iddianame ise Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiştir. Yüce Divan tartışmaları değiştirilen Anayasa'nın 145. maddesini delmeyi ve söz konusu yargılamaları tersine çevirmeyi amaçlıyor."