Türkiye'nin AB üyeliği için yaptığı reform ve yeniliklerin konuşulduğu, yapılması gerekenlerin masaya yatırıldığı toplantıda konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AB süreci için yargıda uygulanan reformlardan bahsetti. Yargıdaki düzenlemelerin sadece reform olmadığına değinen Bakan Ergin, yaşanan yargı reformu sürecini değerlendirdi.

Sürecin günü birlik bir düzenleme değil; yargının Check Up'u olduğunu söyledi. Bakan Ergin "Bu reform, görev, işleyiş ve beklentileri karşılamayan, yargının Check Up'ıdır" dedi.

Türkiye'nin AB'de 35 fasılda müzakere yürüttüğüne de değinen Bakan Ergin "Yargı ve temel haklar faslı 2006 yılında başladı. Yargı reformu strateji belgesinin sunulması istendi. 2088'de çalışmalar başlatıldı, yargının tüm paydaşlarıyla yürüttü. Bu hale getirilinceye kadar hem Türk yargısı, hem de AB'deki yargıdan istişareler alındı. Bu metin için orta ve uzun vadede yapılacak reformlar anlatılmaktaydı. 2010'da 5 yıllık süreç hazırlandı ve bugün içinden geçtiğimiz bir reform süreci var. Bu süreç günü birlik ihtiyaçların içinden gelen değil yarının ağır aksak işleyen yönlerinin ihtiyaçları tespit edilmiş idi. Yargının ağır işleyen boyutunun karşılanması için planlar yapıldı. Bu adımlar kısa vadede taahhüt ettiğimiz adımlardı. 26 maddelik bir anaysa değişikliği yaptık. Bu 26 maddelik değişiklikte ferdin hukukunun kamu hukukundan koruyacak tedbirler geliştirildi ve yargı üzerindeki uluslararası standartlara gelindi. Askeri yargının görev alanını daraltan, memurlara grev haklarını geliştiren, toplu sözleşme yapma hakkı gibi birçok alanda düzenleme getirildi. Bireyin hukukunu kamu otoritesinden koruyan yasalar gelişti" şeklinde konuştu.

Türkiye'deki Anayasa Mahkemesi'nin, Avrupa'daki örneklerine benzer bir mesafe kaydettiğine de değinen Bakan Ergin, HSYK'nın ise, önceden Avrupa'da olmayan bir yapıda olduğunu belirterek, yapılan değişiklikle Avrupa'daki benzerlerine göre geliştiğini dile getirdi. Yeni oluşan HSKY'nın, 11 bin 500 hakimi ile sorgulanabilir ve katılımcı bir yapıya getirildiğini vurguladı.

İnsan kaynakları konusunda arzu edilen aşamaya gelinemediğini de belirten Bakan Ergin "Hakım ve savcıda yeterli artışı sağlayamadık. Bunun 1 kat daha artması ve arzu edilen seviyeye ulaşabilmesi için Türk yargısının genel problemlerinin çözülmesi gerek. Avrupa insan hakları mahkemesinde en çok giden Türkiye ve bu alanda çok ciddi adımlar atmalıyız. HSKY yasası da Venedik komisyonun ön görüşü çıkmıştı. Şimdi anayasa mahkemesinin kuruluşu ile ilgili yasa anayasa komisyonunda bekliyor. Venedik komisyonun ilk görüşü ulaştı, alt komisyon bunu tartışacak. Everensel standartlardaki mevzuata ulaşmayı hedefliyoruz.

Türk yargısının ağır işleyişinin, yargıdaki genel problemlerin başında geldiğini dile getiren Bakan Ergin, son 10 yılda 100 binden fazla dava zaman aşımına uğradı. Yüksek yargının güçlendirilmesi 1 milyon 900 bin dosyanın hızla eritilmesi için yeni bir düzenleme yaptık. En son 2010 yılında Yargıtay'a gelen dosyaların yüzde 52'si diğer yıla devrediliyor. Geometrik oranda artan bir yük görmek mümkün. Eş zamanlı olarak istinat mahkemelerinin devreye girmesini sağladık. Bu mahkemelerin devreye girebilmesi için hakim ve savcı sayılarının artması gerekiyordu. 9 bölgede kurulacak istinat mahkemelerinin başsavcılarının atanması görüşülecek. Salı günü akşama kadar atamalarını gerçekleştireceğiz. Orta vadede Türk yargısının uzun yargılama yükünden kurtulacağını düşünüyoruz. Bu reformlar yapılırken konsensüs sağlanmasına ilişlin bazı telkinler yapıldı. Konsensüs aramamız gereken bir olgu. Uluslararası ve kendi dinamiklerimizle sağlamamız gereken bir konsensüs var. 2011 seçimlerinden sonra tüm siyasi partilerin yeni bir anayasa sözü var. Türkiye için gerekli zemini ümit ediyoruz yakalarız" diye konuştu.

Devlet Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin AB sürecinde çok önemli bir noktaya gelindiğini söyledi. Tüm olumlu gelişmelere rağmen, bu süreçle ilgili sıkıntıların da olduğunu belirten Bağış, fasılların önüne konulan engellerin kaldırılmasını istedi.

Türkiye'nin AB ile bugüne kadar yaşadığı en iyi iletişimi yaşadığını belirten ve AB'ye mesaj veren Bağış, yaşanan sıkıntılardan da yakındı ve "Fişi çeken taraf biz olmayacağız" dedi.

Bağış şöyle devam etti:

"Türkiye'ye sanal teklif ve gündemlerle yaklaşılması mümkün değildir. Çifte standarda boyun eğmeyeceğiz. Yaptıklarımıza rağmen Türkiye'ye AB ülkelerinin sahip çıkmadığını görüyoruz. Toplumun motivasyonunu çok önemsiyoruz. Halkın üçte ikisi Türkiye'nin AB'ye üye olacağına inanmıyor, bunu anketlerde görüyoruz. Türkiye AB ilişkisi bugünkü kadar hiçbir zaman güçlü olmadı. Fakat biz AB'ye yakınlaşmaya çalışırken; AB'nin geri çekildiğini görüyoruz. AB ülkeleri içerisinde Türkiye'den kaçmak isteyen çevreler olduğunu biliyoruz. Ancak Türkiye'de 'kaçan kovalanır' diye bir deyim var bizde AB'den kaçmayacağımız ve kovalayacağız. Çünkü fişi çeken taraf biz olmayacağız."

Türkiye'nin bu kararlılığına rağmen bazı eleştirilere maruz kalındığını belirten Bağış, tüm bunarla rağmen, yarın AB üyesi olacakmış gibi çalıştıklarını belirtti.

Bu süreçte engel olarak, basın özgürlüğü ile ilgili bazı intibaların yaratıldığını hatırlatan Bağış "tüm bu süreçler esasen hem basın özgürlüğünün ve demokrasinin önündeki engelleri kaldırmaktır. Fakat hiçbir şey Türkiye'de basına yargı karşısında dokunulmazlık sağlanamaz. Siyasi engellerden dolayı fasılların bazıları halen açılamadı. Bu engellerin kaldırılması halinde Türkiye çok hızlı bir şekilde uyumu tamamlayacaktır. AB'den 5 ana beklentilerimiz var. Türkiye, müzakere sürecinde adil bir süreç yaşamak istiyor. Ne daha fazla kolaylık istiyoruz nede imtiyaz. Başka ülkelerin önüne konulmayan engeller bize konmamalı. Adil bir süreç istiyoruz. Vize konusuna gelince bugün Paraguay vatandaşları AB'ye vizesiz gidebilirken; bizim vatandaşlarımıza yapılan vize ayıbı kabul edilemez. Türkiye terörle mücadelede somut olarak desteklenmelidir. Kıbrıs sorunu çözümlenmeli ve AB'ye aday 5 ülke AB zirvelerine davet edilmelidir. Aday ülkelerin yönergesinin kayıp kaymadığına ilişkin tartışmaların yapılması doğru değildir. Biz AB yolunda iyi niyetle çalışmalara devam ediyorsak aynısını da AB'den bekliyoruz" şeklinde konuştu.

Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz da, dünyada küresel kriz yaşanırken, Türkiye'nin, bu krizden hızla çıkan ülkeler arasında yer almasının son derece önemli olduğuna değindi. Türkiye'nin küresel krizdeki başarısının, AB sürecinde Türkiye'ye büyük katkısı olduğunu söyleyen Yılmaz "bu başarı Türkiye'nin bölgesel gelişmesinde önemli rol oynadı. AB müktesebat uyumundan ibaret değil, sosyal ve ekonomik uyumu gerektiren bir süreç. Sosyal ve çevresel alanda kalkınmadan AB sürecini başarılı yürütmemiz mümkün değil. Sadece 2002 ve 2009 döneminde AB ile gelir farkının 10 puan farka kapattı" dedi.

TürkiyeAvrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre da, Komisyon toplantısında yaptığı açılış konuşmasında Türkiye'nin bu bölgede model rolünü oynayabilme özelliğine sahip olduğunu söyledi.
AB'nin göç politikalarını gözden geçirmesi gerektiğini söyleyen Flautre AB'de yürütülen bir rapordan söz etti.
Flautre "Bu raporda bir yandan Eylül'deki anayasa reformuna büyük destek veriyor. Yasal uygulamaya dikkat edilmesi isteniyor. Bir takım endişelerini aktarıyor. Usul konusunda bazı davalarda mesela Ergenekon davasında özellikle usul ve güvencelerde dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Eminim bu alanda hükümetin bir takım çalışmaları var. Benim ülkemde pek uygulanmasa da Savunma Bakanlığı ve Adalet bakanlığı gibi bakanlar seçim öncesinde görevden ayrılıyorlar. Bence bu çok iffetli bir uygulama keşke bu diğer ülkelerde de uygulansın" dedi.

Türkiye-AB Karma Parlamento toplantısı soru ve cevaplarla devam etti.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Devlet Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış ile Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz'ın yanı sıra Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanadının 27 üyesi olan 27 milletvekili, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunun AP Kanadı'nın 18 üyesinin katıldığı toplantıya, ayrıca Avrupa Parlamentosu Parti Gruplarından, Avrupa Halk Partisi (EPP), Avrupa Sosyalistler ve Demokratları İlerici İttifakı (S-D), Avrupa için Liberal ve Demokrat İttifakı (ALDE), Yeşiller/Avrupa Serbest İttifakı (Vert/ALE), Avrupa Avrupa Birleşik Solu / İskandinav Yeşil Solu Konfederasyonu Grubu (GUE / NGL) ve Bağımsızlar (NI)'ın yanı sıra AB Konseyi Macaristan'ın Ankara Büyükelçisi B.E.Istvan SZABQ, AB Konseyi üyeleri, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı, Adalet Temel Haklar ve Vatandaşlıktan Sorumlu Komiser Viviane Reding, Genişletmeden ve Komşuluk Politikalarından Sorumlu Komiser Stefan Füle, Büyükelçi AB Komisyonu Türkiye Daimi Temsilcisi B.E.Marc Pıerini, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu Genel Sekreteri Thomas Markert, AB'ye üye ülkelerin büyükelçileri Almanya Büyükelçiliği Elçi Müsteşar Pascal Hektor, Estonya Büyükelçiliği Müsteşar Piia Soms ve İtalya Büyükelçiliği, Müsteşar Luca Bionconi katılıyor.

Hatay'da düzenlenen '66. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Toplantısı' için Antakya'da bulunan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Devlet Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış ile Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz'ın yanı sıra Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Üyesi Türk ve Yabancı Parlamenterler onuruna 'Antakya Medeniyetler Korosu' konseri verdi.

Bakanlar Sadullah Ergin, Egemen Bağış ve Cevdet Yılmaz'ın yanı sıra, Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah ve CHP'li Onur Öymen de, yerli ve yabancı parlamenterlerle birlikte, Dinler Mozaiği, 3 semavi din ve 6 mezhep temsilcilerinden oluşan 'Antakya Medeniyetler Korosu'nun konseri izleyenler arasındaydı. Ayrıca konseri, AK Parti Hatay Milletvekilleri, Hatay Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz, Antakya Belediye Başkanı Doç.Dr. Lütfü Savaş ile yerli ve yabancı çok sayıda davetli izledi.

Konser öncesi kısa bir konuşma yapan Antakya Medeniyetler Korusu Başkanı Yılmaz Özfırat, korunun kuruluşundan ve hedeflerinden söz etti. Özfırat, Koro'nun asıl hedefinin, Filistin ve İsrail'in arasında Gazze Şeridinde, Filistin ve İsrail'in Devlet Başkanlarının da katıldığı, bir yanda Filistin halkı, biryanda ise İsrail halkının olduğu bir bölgede konser vermek olduğunu söyledi.

Bakanlar ile yerli ve yabancı konuklar, Dinler Mozaiği 'Antakya Medeniyetler Korosu'nun söylediği üç semavi dine ait ilahiler ve şarkılara, elleriyle ve ayaklarıyla tempo tutarak eşlik ettiler. 'Antakya Medeniyetler Korosu' Türkçe, Arapça, İbranice, Latince ve Ermenice eserler seslendirdiler.

'Antakya Medeniyetler Korosu'nun iki defa seslendirdiği 'Memleketim' parçası ise ayakta alkışlandı. Konserin ardından Antakya Medeniyetler Korusu üyeleri, Ortodoks, Hıristiyan, ermeni, alevi ve suni temsilcilere Bakanlar, yabancı konuklar tarafından çiçek takdim edildi.

İHA