Gül, AK Parti Adana İl Başkanlığına ziyarette bulunarak Fikret Yeni ile görüştü.

Daha sonra partililerle bir araya gelen Gül, burada yaptığı konuşmada, Adana'nın AK Parti davasına her zaman güç verdiğini, 1 Nisan'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kente gelerek, AK Parti'nin İl Kongresi'ne katılacağını belirtti.

Gül, "AK Parti zenginin partisi değildir, sadece belli bir yaş grubunun partisi değildir. Zengi, fakiri, yaşlısı, Kürt'ü, Türk'ü, Alevi'si ve Sünnisi'yle hangi yaşam tarzına, inanışa sahip olursa olsun herkesin birleştiği hareketin adıdır AK Parti." diye konuştu.

Siyasetlerinin merkezinde insan, Türkiye ve Türkiye'nin geleceği olduğunu vurgulayan Gül, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye'de AK Parti'nin rakibi yine AK Parti'dir. AK Parti, asla kurumsal bir kibre kapılmadan, 'Milletimize daha fazla nasıl hizmet ederiz, hangi konularda eksiğimiz var.' bunları daima masaya yatırıp bu konuları değerlendiren bir partidir. Özgürlükleri, demokratik hakları çok genişlettik ama yeterli görmüyoruz daha da fazlasını milletimiz, ülkemiz hak ediyor. Bir kimse dahi, 'Ben ötekileştirildim, ben buradan ayrımcı bir dile tabi tutuluyorum.' diye düşünceye kapılmadan kucaklayan siyaset tarzımızı sürdüreceğiz. Çünkü bu ülkede doğmuş, havasını koklayan herkes birinci sınıf vatandaştır. Makbul vatandaş, makbul olmayan vatandaş ayrımı AK Parti'yle ortadan kalkmıştır."

"Ana Muhalefet nedir? İktidara talip olan partidir." diyen Gül, "Ama iktidara talip olmanın yalan söylemek, ötekileştirmek, kamplaştırmak, kutuplaştırmak değildir. Bugün Türkiye'de bir Ana Muhalefet sorunu olduğunu herkes yaşıyor, görüyor. Biz AK Parti olarak daha fazlasını yapacak imkana sahibiz, milletimizle iç içeyiz. Milletimizin derdi bizim derdimiz. Türkiye'yi 15-16 yılda 3 kat büyüttük. Adalet boyutuyla da yasakları ortadan kaldıran bir Türkiye'ye doğru çok önemli aşamaları katettik." ifadesini kullandı.

"Siyasetin dili daha yapıcı olmak zorunda"

Gül, hiçbir masumun haksızlığa uğramaması, hiçbir suçlunun da cezasız kalmaması konusunda çalıştıklarının altını çizerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim felsefemiz, 'insanı yaşat ki devlet yaşasın.' Maddi ve manevi olarak insanı merkeze alan siyaset tarzımızı gayret ve başarıyla sürdüreceğiz. Bu konuda da önümüzdeki dönem, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle Türkiye daha fazla bütünleşen, ayrılıkları, farkılılıkları zenginlik olarak görüp, farklılıklarda da buluşabilen bir siyaset tarzına AK Parti öncülük yapmıştır, yapmaya da devam edecektir. Sizler de gördünüz hiç umulmadık farklı kesimlerin bir arada zorunluluğunu görüyorsunuz. Siyasetin dili daha yapıcı olmak zorunda. İşte AK Parti de bunu yapıyor."

"Vatandaşın cebine girecek parayı büyüteceğiz"

Gül, Türkiye'nin güçlü geleceği için çok önemli çalışmaların yapıldığına işaret ederek, "Bugün yanı başımızda yaşanan hadiselere baktığımızda, Türkiye'nin ekonomik olarak, siyasi olarak güçlü bir şekilde ayakta durmasının sebebi güçlü bir liderliğin olmasından kaynaklanıyor. Bunun da temeli vatandaşlarımızın AK Parti'ye ve liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımıza duyulan güven ve destektir." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin cebine giren parayı arttırdıklarını aktaran Gül, " Şimdi vatandaşın cebine girecek parayı, Ali'nin, Veli'nin, Ayşe'nin, Fatma'nın, teyzenin, amcanın cebine giren parayı, sofrasına giren ekmeği bu dönemde daha fazla büyüteceğiz. Özgürlüklerini daha geliştireceğiz. Türkiye'de özgürlüklerin, demokrasinin, ekonomik istikrarın teminatı da AK Parti iktidarıdır, AK Parti'nin siyasal liderliğidir. Bunu da inşallah hep birlikte yapacağız." değerlendirmesinde bulundu.

"Lekelenmeme hakkıyla 9 bin kişi korundu"

Gül, KHK ile "lekelenmeme hakkı" getirdikleri bilgisini vererek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Lekelenmeme hakkı getirdik. Bu ne demek? Vatandaşımızı haksız yere, karakola, polise, savcılığa bir yere gidip şikayet ediyor. Haksız iftiralar oluyor. Ne oluyor, vatandaşın evine, dükkanına polis geliyor ve 'şüpheli-sanık' oluyor. Bu konularda vatandaşın ve şirketlerin lekelenmeme hakkı var. Bu hususta AK Parti hükümetinin çıkarttığı KHK ile yaklaşık 9 bin kişi, soruşturma açılmadan haksız iftiralara karşı korundu. Türkiye'de AK Parti özgürlüklerin, demokrasinin teminatıdır. Elbette uygulamalarda yanlış yapan, hatalı çıkan kararlar varsa bunun da hukuk sistemi içerisinde itiraz yolları vardır."

Darbe girişimlerini milletin kenetlenerek karşıladığını ve tarihin çöp kutusuna attığını kaydeden Gül, Türkiye'yi bölmek ve yıkmak isteyenlerin yargı önünde hesap verdiğini ifade etti.

Adalet Bakanı Gül, "Çok şükür Çanakkale Zaferi'nin 103. yılında Türkiye Afrin'de, birliğine karşı tehdit oluşturan terör örgütlerine karşı çok büyük bir zafer elde etmiştir. Asla bir başka ülkenin toprağında gözümüz yok. Biz şehitlerimizden emanet aldığımız toprağın bir çakıl taşını bile vermemek adına bu mücadeleyi kararlı bir şekilde yapıyoruz. Bizim verdiğimiz mücadele asla bir sivile, başka bir gruba değildir. Bizim mücadelemiz terör örgütlerine karşı hukuki ve meşru bir müdafaadır." diye konuştu.

Bakan Gül, daha sonra Adana Valiliği'ni ziyaret ederek, Vali Mahmut Demirtaş ile bir süre görüştü. Adana Adliyesine de giden Gül, burada Başsavcı Ali Yeldan ile bir araya geldi. 

'Varsa hata yapan hakim savcı onun da hesabını vermesi lazım'

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Çiftlik Bank üzerinden insanları dolandıran Mehmet Aydın ile ilgili, "Kaçtıysa da başka bir şey olduysa da kırmızı bülten kararı çıkmıştır bu kişiyle ilgili, nerede olursa olsun uluslararası sözleşme gereği her türlü hukuki yollara müracaat edilmiştir. Umuyoruz ki adalet yerini bulacaktır" dedi.

Bakan Gül, 'Eskimeyen Eşyalar, Yenilensin Hayatlar' projesi atölyesi açılışına katıldı. Açılışta konuşan Bakan Gül, projenin öneminden bahsetti. Konuşmanın ardından açılış kurdelesi kent protokolü tarafından kesildi. Daha sonra atölyeyi inceleyen Bakan Gül, denetimli serbestlik işçileriyle görüştü. Çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Çiftlik Bank üzerinden insanları dolandırdıktan sonra gittiği Uruguay'dan da kaçtığı belirtilen Mehmet Aydın'ın yakalanması için kırmızı bülten çıkarıldığını hatırlattı. Bakan Gül, "O konuda savcılık yurt dışı çıkış yasağı koydu ve gerekli incelemeleri yaptı. Yargı mercileri gerekli tutuklamaları yaptılar. Kaçtıysa da başka bir şey olduysa da kırmızı bülten kararı çıkmıştır bu kişiyle ilgili. Nerede olursa olsun uluslararası sözleşme gereği her türlü hukuki yollara müracaat edilmiştir, yargı makamları bu konuda titizce konuyu takip etmektedirler. Umuyoruz ki adalet yerini bulacaktır. Bizler de konuyu takip ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Bakan Gül, geçtiğimiz gün atanan hakim ve savcılar için CHP'nin tutarsız atıflarda bulunduğunu ifade ederek şunları söyledi:

"Yargıya bilinçli ve sistematik bir şekilde birileri hakim ve savcı olma hevesinde galiba. Hakim ve savcıların mahkemelerini bağımsız bırakmamız lazım. Elbette mahkeme kararları eleştirilebilir ama kalkıp da bütün hakimlere şöyle böyle hakim demek haksızlık. Bugün darbe girişimden beri darbecileri yargılayan, büyük bir fedakarlık içerisinde gayret eden hakim ve savcılara kimsenin haksızlık yapmasına izin veremeyiz. Hakim, savcılar kararıyla konuşuyor bir mikrofon karşısında veya gurup toplantısında kürsüde, bir mikrofona konuşan meslek grupları değil. Hakim ve savcıların kararına itiraz yolları vardır. Elbette ben de bir avukat olarak katılmadığım eleştirdiğim kararlar var, olur, bunlar normaldir. 10 milyonun üzerinde dosya yılda hakim ve savcıların elinden geçiyor. Doğru olmayan 10 karar olabilir buna da itiraz etme imkanı var. Türkiye'de hukuk sistemi var. Bu kararlara itiraz etmek yerine eleştirmek ve bütün hakim ve savcıları töhmet altında bırakmak büyük bir haksızlık olur. Buna müsaade edemeyiz. Yargı bir gurubun veya bir kesimin değil ki. Bütün Türk milletinin yargısı. Ona bir leke gelirse Türk milleti incinir. Yargıya, yargısız infaz doğru değil. Bir haksızlık varsa HSK'ya itirazda bulunur. Hakimler ve şu mahkemeler böyle yapıyor demek doğru değil. Varsa hata yapan hakim savcı onun da hesabını vermesi lazım. Kalkıp genelleme yapmak doğru değil. Hata yapan hakim savcı hesabını verir." (AA)